1 Ağustos 1937 7 © AKŞAMDAN AKŞAMA Cadde denizde mecnun bir naracı Bu tabir ne kadar hoşuma gidiyor; Mu pek veciz, pek manalı bulurum: | Cadde deniz! |, İstanbulun dışında yaşamağınızsa | Genizlerin türlü #ürlü olduğunm bil | yzsiniz belki... Meselâ, Beyrutun de- VİRİ, Şamın öte yanındaki osahraya | Çnzer: Tenha, rüzgürli ye cehenne- Türk - Leh ticaret mukavelesinin metni Dün alâkadar dairelere mi Sözlerinin içine kum zer- tebliğ edildi Üre iyor vehmine “kapılabilir... Meriyete girmiş olan yeni Türk - kah gep; “dalin gezeyim derseniz | Polonya ticaret anlaşmasının metni değil... Manzarasınm letafetine çakayim derseniz tetik me arar?.. sularında bir tek cazibe, bir dün âlâkadarlara bildirilmiştir. “Tür- kiye ile Pölonya arasındaki ticari mü- nasebat her sene biraz daha inkişaf ettiği için yeni anlaşma çok güzl bir şekilde hazırlanmış, her iki tara- fin müşterek menfaatleri göz önün de tutulmuştur. Kleringin en kölay işlediği mem- leketlerden başlıcaları arasında Po- Tonya mühim .bir mevki almıştır. 35 milyon nüfusluk bir memleket olma- ermeni Ayvazovski, Ruslar ta gnlan benimsenmiş bir. üstattır. Kh radenizin gurublarında, tulüla- » ler 0 rtinalarında romantik ifade- Mağa. Fakat ölelâde fanllere Karma, pir gözle, hele sürekli surette, nize bakmak ta insana yor Elk sı dolayıstle bu memleketten yapa İ gine, çin Enginler, enginler, eme | oyğımız ithalâta mukabil bir çok şey- İ beni pik yılda bir kere bir yek | ,.. oni İ kk görünecek... ir. Tus. | Yeni anlaşmaya yarım milyon H- nu arsanız, kurşunâdir. Tuz- | yk tütün ihracı mühim mikdarda tatlı renkler ve ışıklar gör- e alışık olan İstanbullunun göz- ? Küzellik zügürtlüğile üzer! Tüttarıktan itibaren, İngiltereye Atlas denizinin manzarasına, susam vesaire konmuştur. Polonyaya bu sene mühim mik- darda ihraç edeceğimiz maddelerden bazıları da kuru üzüm, incir, taze ye- kaybolduğu bir âna rastlama- mı ç Kam, Ekseriya on beş yirmi vapuru Mare görürsünüz... Sonra bu um Budur; diğer bir hususiyeti de belki tenin gi san okuduğu coğrafyanın sayılacaktır, > hareket miş, ceviz, fındık vesairedir. Yeni an- | | hiç e faaliyet noktasından: | gama bir seneliktir. Anlaşmanın bit- / â yoktur. Burası, «Cadde d 4 “izs ge değil, «Meydi dir. mesinden üç ay evvel iki taraftan biri | er li Ve çe, | fesh ihbarı yapmasa anlaşma ken- | Mileri, ufukta vapur ve g9 | izinden bir sene daha uzatılmış | Çamlarda yangın kalarak, diğer denizlerde | Yüz metre murabbaı fun-| yazilimi aşağı yukarı bir göl içinde te- Hu pi, er. Karşı tarafın kapalı oldu- ai, hissini aslâ kaybedemez. İtalyanın deyin hissettiği mahpusluğu, ferd dalık yadıktan sonra ateş söndürüldü Büyükada çamlıkları bir yanma ' /Aküenizde şahsen Yakat Atlas denizi öyle değil mize - Da tehlikesi “daha atlatmıştır. Büyük tur M Bir ür vi yolu üzerinde 100 metre murabbal ” e Sağ kadar bir fundalık yandıktan sonra il ve hülâsa, denizler türlü türlü oluyor ateş çam ağaçlarından birine sirayet etmiş ve bu yandıktan sonra geniş- Enliha, i Mala, Seşileri enine, entim- | mekte oluğu bi: siri yekişsn İz: İpe Nİ ni esi bizim denizlerdir: Boğaziçi» dizi denizi, Marmaranm-meydan eee YeHalicin sokak içi: Bir dükkân da tutuştu j MAZ denizi. ii yi Diğer bir yangın da Halıcıoğlu ile İİ “rene desin elik: 'İ Sütlüce arasında boş bir dükkâna | dez Slanbula ancak pencerenin önüm: doldurulmuş kâğıdlar arasına “tesa- j Yonuy 0D denizi seyretmek için geli. | düfen atılmış bir sigara ile çıkmış ci- ürek ablatım hareketi'vecemiyetin | Varda bulunan itfaiye hemen yetişe- | körmağ” hiç bir denizde bu kadar mü- | Tek söndürmüştür. N | Silen alamamıştır. Dünyanm en | Mensucat fabrikasında yangın İ deg, ç “adde denizi sizin şehriniz- Bir yangın da Şişlide Büyükdere İ başkı SV sulara burada alışmış olan, | caddesinde -Artinin mensucat Yabri- İİ Dilem; nasil tahammül'eder, | 'kesmda çıkmış, ©! sirayetine meydan verilmeden ürülmüştür. 'Emniyet ikinci şube müdürü Şi z Bursa Emniyet direktörlüğüne ta- dejç Ye kadar İstanbulun denizin. | yin edilmiş olan Emniyet ikinci şube- silepie, türlü şahsiyet vardı: İş adamı | müdürü B. Necati sayın on beşinde Artaş sük esnaf şirket vapurları, | vazifesi başına gidecektir. Shy transatlantikler, fukaral ka-| (o İkinci şubenin başında bulunduğu dormag alar, çıtkarildım yatlar, üni. | ymüddetçe bir hayli faaliyeti görülen lar, İşin, solar, küçük'hanım kotra- || bir çok işlerde de bizzat takibattan dalı, ; alapuryalar, çoluk çocuk san-| “çekinmiyen B. Necatiyo yeni vazife» Mülk : bir caddede ne “türlü | #indede muvaffakıyetler dileriz, Salar , cadde denizimizde de | “Elini makineye kaptirmiş Fatihte makarna fabrikasmda -ça- lışan Kosti; dün makinede çalışmak- ta iken elini kaptırmış 4 parmağı da du, öle türedi: yağmurdu, doluy» De Yasağa , İkindiydi dinlemiyerek na- Cadde denizin manzarası bu suret. a #eçiyor... Şirketin 71 nu. | Je tamamlanıyor! Cidden yok, 'yök.. Pupy,, “© #sdyolu sözde fantezi va. | Bir âlem ki'keki... | Ç fi Akşamcı — İstanbuliular ötedenberi ağaş- «. Bu ihtiyacı gidermek için arası- vi durur! | sa ağaç'bayramları yapılır... e Gl Susuz mahalleler Kırkçeşme sularımn Kesilmesi yüzünden susuz kalan mahalle- lerden şikâyetler, bu son günler- de “birbirini takib ediyor. Bugün aldığımız bir şikâyeti de dercedi- yoruz: Unkapanında Kasap Demirhan mahallesinde senelerdenberi meb- zulen akan Kırkçeşme suyunun musluğu çıkarılarak çeşme ku- rutuldu.* Şimdi bütün mahdlle susuzluktan -kerbelâya döndü. Mahalienin içinden terkos geçme- diği için çeşmeye terkos suyu bağ- lanmadı. Bu civarda ise tifo has- tahğı çok olduğu gazetelerde gö- rüldü. Şimdi de susuzluk yüzün-. den bu mahalle pislik içinde kal- mak telilikesine maruz kalıyor, Belki bu susuzluk yüzünden te- mizlik yapılamamasından başka bir hastalık zuhur eder. Ekseriyet- Te ahşap “olan bu semt yanyın tehlikesinde büyük felâketlerle karşılaşabilir. Bu sıcak mevsim de böyle 300 hanelik bir mahal lenin susuz kalması pek act bir manzaradır. Mühallenin yakın yerlerinden terkos boruları geç- mektedir. Bu çeşmeye de terkos getirilecek olursa kapısının önün- den terkos geçen €vler de terkos almak arzusundadır. Bu şekilde yapılacak masraf da yarı yarıya inmişvolur. Alâkadar makaniların “dikkat mazarlarım celbeder ve bu günlerde mahal lemize su getirilmesini yanık bağ- rımızdan dileriz, NOT: Karilerimizden gelen şikâyet mektuplarını dördüncü sahife mizde öküyumuz. Van gölü vapurları Dün Van gölüne ilk vapur merasimle indirildi Van gölü için fabrika ve havuzlar- da inşa edilen iki vapur parçalara ay- rılarâk 'amibalâj halinde Vana sevke dilmişti. Bu vapurlardan birinin monitajı bitmiş ve bütün aksamı bir- birine tekilarak dün merasimle göle indirilmiştir. Vapurun ismi Vandır. 200 tonluk- tur. 50 tonluk eşyadan baska 118-yol- cu da taşıyabilecektir. Dizel motörlü ve çift uskurlu olan vapur “gölde 9 mil süratle hareket edebilecektir. Vapurun yalnız motörü Avrupadan getirtilmiş, diğer bütün aksamı mem» leket dâhilinde yapılmıştır. Bu yapurun eşi ölan ikincisi de on beş, yirmi gin sonra göle indirile- cektir, İkinci vapurun 'adı da Bitlis- tir. Vapurlar 70 şer bin liraya mal olmuştur. Fatih ve Şile kaymakamlari Münhal bulunan Fatih kaymakam- Tığına Şile kaymakamı İhsanm ve Şile kaymakamlığına da Gölcük kay- makamı Reblinin tayinleri hakkında» ki emir dün Vilâyete tebliğ edilmiş- tir. Yeni Fatih kaymakamı B. İhsan bugünlerde yeni vazifesine başlıya- caktır, Bay Amcaya göre... ». Halkın ağaç sevgisi uyandırılır, , Fakat zonunda şehir /gene « gaçsız» Belediye tahsildarlarının maaşları meselesi Belediye kooperatifinin tahsildarlara yardım etmesi düşünülüyor Son bir karar üzerine belediye tali- sildatlarının maaşları ücrete “tahvil edilmişti. Maaşlar peşin, ücretler de ay sonunda verildiğinden evvelce maaş alamağıkları gibi, evvelce pe- şin oldrak maaş aldıkları için ücret- ten de istihkakları kalmamıştı. Bu suretle bunlar, iki ay parasız kalmış- lardır, Bunun için bunlar, belediyeye mü- rTacaat ederek çok müşkül vaziyeti kaldıklarını ileri sürmüşlerdir. Hal buki bunlara nakden para vermek kanunen mümkün olmadığından tahsildarların büsbütün mağdur ok mamaları için bunlara kooperatiften yardım edilmek suretile vaziyetleri- nin kolaylaştırılması düşünülmekte- dir, 300 Alman seyyahi Şehrimize gelen malümala göre | Milvoke vapurile şehrimize 300 Al. man seyyâhı gelecektir. Sırt hamallığı Camcılar tarafından ileri sürülen talebin kabulüne imkân yok Arkalıkla hamallık yapılmasının meneğilmesi üzerine camcı esnafı be- lediyeye müracaat ederek arkalıkla cam taşınmasının zaruri olduğunu, için bir şekil bulunması için tedkikat yapılmağa başlanmıştır. Bunun için camların arkalıkta taşınmamak su- retile iki adam tarafından müştere- ken makledilmelerine müsaade edil- mesi ihtimali vardır. El arabalarile nakliyat işi Arkalıkla hamallığın lâğvedilmesi © üzerine birçok müesseseler belediye- ye müracaat ederek eşya nakli için el ile tahrik edilen arabaların kulla- mlmasına müsaade edilip edilmiye- ceğini sormuşlardır. Belediye bundan evvel şehir içinde münakalâtı sekte- ye uğ 1 ve caddeleri işgal et- tiği için el ile-tabırik edilen arabala- rı menetmişti. Şimdi bu müracadi üzerine bu gibi nakliyatı ne suretle idare edileceğine ve muayyen bir araba tipi kullanılıp kullanılmıyaca» ğına dair bir karar verilecektir. Radyoda konferans « Doktor 'B. İbrahim Zati Öğet bu akşam saat 19,5 de “İstanbul radyo- sunda «Mücrim ve serseri çocuklar ve ıslahhaneler» mevzulu “bir konfe- rans verecektir. ». Halbuki şimdi yeni yapılan bir programla beş sene sonra şehirde ağaç- sabir yen aeMimıyasak. Sy4 Geym Ne SOHBET: Derkenar —Ze Filosofları anlamak için lâzım ge“ len fikir terbiyesini vaktinde edinme diğimden Descartes'i pek az okudum, M. Paul Ciauğel, ona hilcüm eden bir yazısında (Nouwvelles lttöraires, 24131) diyor kk «Ekseriyetin kanaatini bazan ha- kikatin zımanı, bazan da aksi olarak 4 Bir adamın fikirlerinde tezad- lar bulunması bence kendi kendine de esir olmaksızın daj- ma düşündüğü, hissettiği gibi söyle- diğinin delilidir, (Filosofları severek, anlıyarak okumama mani olan belki de fikri terbiyemin noksanından ziya» de asystöme» lere karşı duyduğum ta» bil husumettir.) li Bir kitabda muharritin söylediğin- den veya Söylemek istediğinden ziya- de, onda okuyanların bülabildiği ma» na ehemmiyetlidir, Yazanm emirleri- ne tâbi olmuş, o ne istemişse yalnış onu bildiren, hasılı kendi kendine ha» yatı olmıyan hitab, zavallı bir eser. dir, Onun sahibi de zavallıdır; çün- kü şahsiyetinde kendi için gizli kal muş bir nokta yok demektir: Bütün imkânlarını tahakkuk ettirmiştir, daha ileri gidemez. Eser, sahibinin ta kendisidir; yani onu, kendinin anlıyabildiği ve anlı- yamadığı Larafları İle temsil eder, Bü- nun içindir ki bizim bir eserde, mu- harririnin kasdetmeğiği halde buldu- Zumuz mâna, muharririn kafasında mevcuddur, ancak onü kendisi farket- memiştir. Bittabi bu, gayet nazik bir iştir; çünkü birtakım adamlar, bazı eserler» den hiç olmıyacak münaları çıkarma- ğa kalkarlar ve: «Mademki eser, bu mananın verilmesine müsaiddir, O halde bu mâna kendisinde var de- mektirn diye hak kazanmak isterler, Öyle ama birtakım budalalara ma- zeret teşkil etmesi ihtimalini düşüne- cek olursak hiç bir hakikati söyleme- mek icab eder, Öyle insanlar vardır ki iki kere iki dört eder bakikati üze- rine birtakım saçmalar bina etmeğe külkarlar. —3— Nietzseh'yi #aha doğrusu Zarat- hustra'sını kaç defa okumağa kalk- tım, her seferinde elimden düştü. Her- kes söylediği için büyük bir mütefek- kir olduğunu kabul edebilirim; zaten öyle olduğunu reddedebilmek için hiç olmazsa başlıca eserlerini dikkatle Jâizım. Benim elimden gelir şey değil... Fakat eserini kâfi derecede tedkik etmeksizin de gururuna ne kadar si- “nirlendiğimizi söyliyebiliriz. Ondan ne okudumsa her salırında: «Ben... Ben... Ben...» diyen bir eda var, Ecce homo'sunun bir babının adı: «Ben niçin bu kadar güzel kitablar yazıyo- rum» dur, Kendisini o kadar büyük gördüğü yetmiyormuş gibi büyük adamlara her türlü imtiyazların bahşedilmesi- ne de taraftar... Bu filesof, Cürüm va ceza'daki Roskolnikot gibi bir şeyi onun gibi adam öldürmüyor ama onun gibi düşünüyor, Şüphesiz ondan daha usta, Fakat Roskolnikof da, fikirleri ni icra etmeğe kalkıp nihayet vicdan azabı duymasaydı, Sonla'yı tanıma- saydı, sefalete acımasaydı yaşlandık» ça Nieizsehe kadar usta olabilirdi. * (Devamı 4 üncü sahifede) B. A, — O zamana kadar a lardan boş yer kalırsa elbette iyii. e 2i ii Pe e