AKŞAM 3 Ağustos 19377 Bu haftanın memleket içi hadiseleri | hacim olmamakla beraber diğer ta- arasında en önemlisi Başvekilimizin | lim ve terbiye müesseselerimizde de spor meselesi hakkındaki tamimidir. | vardır. Mektep içinde hükümetin ye- Bu tamim, şimdiye kadar ara bulucu tedbirlerle bastırılan, fakat içten içe sürüp giden esaslı hastalıklara el koy- müş ve bunları önliyecek çareleri or- taya atmıştır. Bu çareler her hangi bir kaza vukuunda ilk tedavi olarak yapılması zaruri hususlardır. Böyle olmakla beraber ana geyenin gerçek- leşmesine, ancak bunların yerine geti- rilmesinden sonra imkân olabilecek- tir, Memleketin umumi hayatı veya bunun her hangi bir şubesile alâkalı her yurddaş bu nokta üzerinde zihin yormağa, ileri sürülen fikirler hak- kında düşünmeğe ve bir kanaat hasıl etmeğe kendini mecbur hissetmelidir. Ben de sırf bu düşünceyle ayni me- sele hakkındaki duygularımı açıkça söylemeği bir vazife bildim. Spor meselesi, kendisinden daha geniş hududlu, daha şümullü bir me- selenin sadece bir cüzüdür. O geniş hududlu umumi dâva, memleketimi- zin medeni seviyesini yükseltme demek olan terbiye meselesidir. Sistemli dü- şünmek ve bir fikir manzumesine bağ- lanmağan ne kadar zihin emeği veri- lirse verilsin faydalı bir netice alına- mıyacağına inanmak, bizde yeni yeni edinilmeğe başlanan fikir itiyadların- dan biridir. Bu hal, terbiye mesele- sinde de kendini göstermiştir. Terbiye meselesi daima parçalana- rak mütalâa edildi; Beden terbiyesi, fikir terbiyesi, ahlâk terbiyesi. Şimdi- ye kadar beden terbiyesi, ayrı bir me- todla tahakkuk ettirilen bir sistem; fikir terbiyesi, başka bir yoldan yürü- nerek yapılan bir tesir, ahlâk terbiyesi her ikisine de benzemiyen gençliğinin şubeden her birinde vazife alanları, ri bakımından dikkatli, öbür de ihmalkâr yapmağa seyket- Çocuklarımızın fikri gelişmelerle uğtaşan muallim, onların mektep sa» Atleri dışında ne kadar boş zamanları olduğunu; yemeğe, uykuya ve oyuna Ayrılan vakitlerden ders çalışmak için ne miktar bir zamana sahip olacakla- rıni düşünmeden evde yapılmak üze- Te bir sürü vazife verirse veya her han- gi bir spor klübü, yapacağı bir maçta muvaffak olmak için kendisine men- sup ve henüz tahsil çağında bulunan gençleri kitap açmağa bile imkân ver- miyecek şekilde sirf bu işe bağlıyacak olursa neticenin ne kadar gönül üzü- cü olacağını tahmin edebiliriz. Çocuk ana, babalarile temas eden- ler, yahut bizzat bu mevkide bulu- nanlar, bu söylediğim şikâyetlerin ne derece doğru. ve mebzul olduğunu kolayca teslim ederler. Terbiyesine"iş- tirak ettiğimiz bir yavrunun sihhi ve bedeni vaziyetini düşünmek için behemehal bir spor klübü âzası, bö- den terbiyesi muallimi olmağa ihtiyaç olmadığı gibi, onun fikri inkişafını he- saba katmak için de felsefe veya ter- biye profesörü olmamıza hacet yok- «tur. Terbiyeden gaye, umuz yüksek varlığın, cemiyetin ha- yatını teminde verimli bir vazife alıcı bir insan yetiştirmek oldüğuna göre bunu göz öntinde tutmadan genç nes- 4 her cepheden kuvvetli yetiştirmemiz kabil değildir. Onun içindir ki spor isini, bu geniş kavrayışla, kendinden saha şamil ve daha umumi olan terbiye disiplininin hududu içerisine almamız - lâzımdır. Maarif Vekâletinin yaptığı tamimlere rağmen, türlü şekilde ve türlü-kaça- jnaklarla fütbole kendini verip sene sonunda sinif geçemiyen talebemizin evlerindeki baba - evlâd, ana - çocuk mücadelelerine biraz kulak verelim. Bu bakımdan futbol, bir beden ter- biyesi vasıtası olmaktan çıkmış, çocu- ğun adam olması yönünden bizim için bir belâ, bir felâket olmuştur; evlâtla- rımiz için tütün, nargile gibi tahrip edici bir iptilâ... İnönünün tamimindeki tedbirlerin bu noktaya bir neşter ke- #inliği ve isabetile dokunuyor: «Maari! Vekâleti, Galatasaray ta- lebesinin yanlış spor zihniyetinde bu- Tunmalarına mektep talim ve idare heyetinden sebep olanları tahkik ede- cek ve tedbir alacaktır.» iyet, bu dereci niden alacağı ve sıkıştıracağı tedbir- lerle bu cihetin temin edileceğini dü- şünerek derin bir memnuniyet hisse- diyoruz. Fakat mektep dışındaki ço- cuklar ve gençler için de hükümetin ve partimizin esaslı ve koruyucu hâ- reketler yapması lüzumludur kanaa- tindeyim. Gençlik terbiyesi davasının bu ehemmiyeti ve şümulile halline ge- çilerek bu lüzum yerine getirilebile- cektir, Sırası gelmişken ikinci bir nokta hakkında da düşündüklerimi söyliye- | yim; Bir memleketin medeni seviyesi üni | versite profesörlerinin adedile deği), oradaki halkın okuma yazma nisbeti- l le ölçüldüğü gibi bir milletin beden ter: biyesindeki derecesi de birkaç yüzme şampiyonu, futbolcü veya uzun atla- yıcısı ile değil, büyük kütlenin vasati | yaş nisbetinden ve sıhhi, bedeni vazi- | yetinden anlaşılır. Halbuki bizde spor, Emrullah efendinin Tuba ağacı naza- riyesine uygun olarak başlamıştır. Kütle beden terbiyesi işi ele alın- madan önce daha kolay yoldan yü- rünmüş, memleket içi ve dışı müsaba- kalarına iştirak edecek insanların ha- | zırlanmasına çalışılmıştır. Elimde esas- hı istatistikler bulunmamakla beraber güreş ve gemicilik gibi halka inmiş ve ananesi teşekkül etmiş spor nevile- | ridişında milletlerarası müsabakalar- da müvaffakıyet nisbetimiz pek yük- sek olmadığını zannediyorum. Bunun sebebi, büyük kütle içinde geniş ölçü- de beden terbiyesi hareketi yapılmadı- ğı için yüksek sporcuları tabii bir ısta- fa ile yetiştirip meydana koyacak kuv- vetli bir spor müuhitinin var olmama- sıdır. Bugünkü sporcularımız, çok mahdud bir zümre arasından seçil- mektedir, Neticede muayyen şahıslar bu yolda tabii olarak bir inhisar çem- beri vücude getiriyorlar. Sporda tahsil gibi büyük kütleden yukarıya doğru incelerek yükselen bir mahrut çizmelidir, Böyle olmazsa kai- desi ters döner, sağlam duramaz ve devrilir, Bu esası kurmak için her şeyden önce mevcudun anarşiden kur- tarılmasını düşünen Büyük Başvekili- miz İnönü; evlâdının yanlış hare- ketlerini gören bir baba sesindeki cid- dilik, sertlik ve keskinlikle spor de- vası hakkındaki kararlarını bildirmiş bulunuyor. Hükümet ve parti bu mev- zuda harekete geçmiştir. Yarmki Türk gençliğinin bedence ve fikirce yüksel- mesi için her Iki cephedeki kuvvetle- rile onda ahlâki bir şahsiyet ve var- lik yaratılması esaslı bir gaye Ola” rak ortaya konmuştur. Bu gayeye sa dakatle hareket edileceğine ve müvaf- fakıyetli neticeler alacağımıza şimdi- dn inanmalıyız. sne İ Hasan - Âli Yücel İSTANBUL TİCARET ve ZAHİRE BORSASI CİNSİ Buğday yumuşak Buğday seri Buğday Kızilca Arpa Anlalya “Bakla Susam İç fındık Peynir kaşar Pamuk yağı Vlllsa LI 53 si Z. yağı m“ Kaşar n Rİ İN a a) GİDEN » » » , » » » , » Arpa 100 Ton Tiftik a DIŞ FİATLAR 634 Kr. 542 > 440 » 519 » Buğday: Liverpul Buğday! Şikago Buğday: Vinipek 872 » 2 > mam — Itfaiye günü (Baş tarafı 1 inci sahifede) miye itfaiyesi tarihi kıyafetlerile ge- çeceklerdir. Bundan başka bu sene ilk defa ola- rak 1899 tarihinde tesis edilen bah- riye itfaiyesi de o zamanki kıyafetile davetlilerin önünden geçecektir. Bu suretle İstanbul itfaiyesinin geçirdiği tarihi seyirler tamamile gösterildik- ten sonra 1923 de Belediye tarafın- dan teşkil edilen ilk şehir itfaiyesile bu tarihten sonra itfaiyenin bugün- kü mütekâmil şekli gösterilecektir. Bundan başka itfaiye efradının demir çenber hareketleri; maskeli top oyunu, halat çekme müsabakası, kars ton serme sürat müsabakaları, su oyunları, çarşaf manika ve tel merdi- ven kullanma usulleri ile askeri itfa- iye ile mahalle tulümbalarının yan- gın söndürme usulleri ve bugünkü it- / falyenin yangın söndürme tatbikatı gösterilecektir. İstanbula köylü ve halk sigaraları kaçıranlar İnbisar idaresi takip memurları ta- rafından, Anadolunun muhtelif yer- lerinden İstanbula kaçmlan köylü ve halk cıgaralarının hangi eller ta- rafından şehre sokulduğu araştırıl- makta idi. Yapılan tahkikat ve takibat neti- cesinde Numan ve Ahmed isimlerin- de iki kişinin, pamuk balyaları, ek ma sandıkları ve emsali ambalajlarla yalnız Anadolunun bazı yerlerinde sa- tılabilecek olan bu sigaraları şehre soktukları ve buradâ muhtelif eller vasıtasile sattıkları tesbit edilmiştir. Her iki adam mallafile beraber ya- kalanmışlardır.. Sigralar. müsadere | edilmiş olup takibat devam etmekte- dir, Acıklı bir ölüm Merhum Hüsrev | paşa hafidesi, mü- * meyyiz Refet kızı ve © Devlet Demiryolları İzmid Ecracısı Nu- 5 Em. | Pariste heyecanlı bir muhakeme meselesine Paris ağır ceza S mahkemesinde çok meraklı bir daya görülmüştür. Bu davada suçlu mev- kiinde bayan Sa- rafyan, adında 'Türk tebaasından 40 yaşlarında bir kadın bulunmak- tadır. vi Bayan Saraf- yan gene Türk te- baasından Sasuni adında genç bir diş tabibini taban- ca ile öldürmek- ten suçludur. Vaka geçen kâ- nunuevvelin yedi- sinde olmuştur. O zamandanberi y&- pilan tahkikat yes nİ bitmiş ve şim- di muhakemeye başlanmıştır. Mahkeme iptida bayan Şarafyanı isticvap etmiş, ondan sonra mikdarı otuzu bulan şahidleri dinlemeğe baş- lamiıştır. Bayan Sarafyan ince, uzun boylu, asabi tavırlı, sevimli bir kadındır. Kendisinin âdi suçlulardan olmadığı ilk bakışta anlaşılmaktadır. Bu sebep- le kadın mahkeme ve jüri heyeti Üze- rinde iyi tesir yapmıştır. Bayan Sarafyan, uzun müddetten- beri Fransada oturmasına rağmen fransızcayı iyi konuşamıyor. Bunun için türkçe ve ermenice bilen bir ter- cüman bulunmuştur. Fakat kadın, tercümanı bir tarafa birakarak, $0- rulan suallere fransızca cevap vermiş ve dilinin döndüğü kadar kendisini müdafaa etmeğe çalışmıştır. Celse açılınca rels kadına hitap Şişli Çocuk hasta- nesi eczacılarından bayan Abide Be- Sim uzun zamandanberi devam eden menhus hastalığının iztırabma ta hammil edemiyerek 29 temmuz 937 Perşembe günü Haydarpaşa Nümune hastanesinde pek genç bir yaşta ha- yata gözlerini yumduğu teessürle ha- ber alınmıştır. Pek derin yeis içinde bulunan efradı ailesinin teessürleri- me iştirâk ederek taziyetlerimizi su- narız, a en Müessif bir irtihal Emniyeti Umumiye o Müdürlüğün. mütekaid esbak Yozgad Meb'usu meka Aavukatlarımızdan Bay Şakir Alacalı oğlu mezli dimağiden irtihali darıbeka eylemiş» tir. Cenazesi bugünkü Salı günü Beşiktaş- ta Serencebey yokuşunda Hasırcı Veli se- kağında © numaralı hanesinden kaldırıla- rak Sinan paşa camlinde' İkindi namazın- dan sonra Orlaköy kabristanına defnolu- macaktır. Mevlâ rahmet eylesin, BORSA 2 Ağustos 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) İs ESHAM ve TAHVİLÂT tikrazı dahili — az 1883 ist X Türkiye Cum Ünitürk 1 * 1515 445 uu. 3850 40,00 91,76 huriyet Merkea Bankası ” Anadolu His. 2420 Telefon a Terkos 1s Çimento 3 İttihad değir- 1040 menleri İş Bankas 0 » hamiline 950 rk değir- » Müsli 97 Mala Pars (Çek tintleri) 210850) Sofya 620,75 ve " rin 160170) Medrii © (137056 | Belgrad 3420, 86181 zioti 4, 344301 Pengo 39036 40975! Bükreş 106, 70,90 14325! Moskova 203950 Paris Londra Nev York Milâno Atina Cenevre Brüksel Amsterdam Dz 635175 228470 19644 BU AKŞAM Beylerbeyi İskele tiyatrosunda i TARLA KUŞU” Çarşamba Anadoluhisari İdman yurdu bahçesinde ederek şu sözleri söylemiştir: — Yapılan tahkikat sizin ailesini geven, dürüst bir kadın olduğunuzu meydana çıkardı. Yalnız biraz fazla asabi imişsiniz. Bu asabiyet bir cina- yet için sebeb olamaz. Sasuniyi niçin öldürdünüz? Kadın bu suale hiç tereddüt etme. den şu cevabı vermiştir: «— Namusumuzu temizlemek için... Biz, şarkılar namus meselesine çok ehemmiyet veririz. Memleketimde na- mus her şeyin üstünde tutulur. Bir gün kızım Anahid gelip başından ge- çenleri anlatınca kocam da, ben de âdeta sersemledik; bu felâket kar- şısında ne yapacağımızı şaşırdık. Kızım 19 yaşındadır. Geçen sene bir dişini tedavi ettirmek lâzımgelmiş- ti. Kendisini diş tabibi Sasuniye gö- türdüm, tedaviye başlandı. Bir gün yalnız » olarak muayenehaneye git- Mmişli. Sasuni kızın hissini iptal et- Erkek kıyafeti — İngilterede erkek kıyafetini bilhassa bu sicak mevsimde daha fazla ferahlık Kızının intikamını alan ana beraet etti Madam Sarafyan : “Biz, Şarklılar namus çok ehemmiyet veririz, dedi Madam Sarrafyan mahkemede sorulan suallere cevap veriyor tikten sonra kendisine taarruzda bu» Tunmuş. Kızım ağlıyarak bunu an- lattı. O geceyi pek berbat bir halde ge- çirdik. Kocam bütün hemşeriler arar sında düyulacak olan bu vakanın s8- bep olacağı yüz karası karşısında ar- tık yi şacağını söyledi, Sabah- leyin bir kolunun damarından kan lar aktığını gördüm. Doktor getirt- tik, kendisini güçlükle kurtarabildik. Evimizde eskiden kalma bir taban- ca vardı. Tabancayı aldım, Sasüninin ösine gittim, kendisin- aldım. Onun da alnının. yüzısı böyle imiş. Bizi buradaki. bü- tün vatandaşlar arasında kepaze ef- tikten sonra başına geleceği o da ta- bit bitiyordu. Hakkımda ne karar verirseniz ve- riniz artık ailem burada kalamar. Ya memlekete döneceğiz, yahut baş- ka bir yere gideceğiz. Bundan sonra burada kimsenin önüne çıkamayız.» Mahkeme bundan sonra şahidleri dinlemiş, müteakiben müddetumumi iddiasını serdetmiştir. Müddetumumi kadının bu cinayeti büyük bir 80- gukkanlılıkla işlediğini, bu sebeple merhamete lâyik olmadığını söylemiş ve şiddetli bir ceza istemiştir. Kadının avukatı Metr Oulman mü- dafaasında suçlunun çektiği iztırap- lardan bahsederek beraet kararı is- temiştir. Jüri kısa bir müzakereden sonra beraet kararı vermiştir. Kadın yal nız mahkeme masrafını ve maktulün veresesine 1 frank zarar ve ziyan ödiyecektir. ” Muhakeme esnâsında bir kaç defa bayılan katlın, kararı işitince düşüp bir kere daha bayılmış, mahkemede bulunan doktor kendisini ayıltmıştır. değişiyor mu? Ve serinlik temin edecek bir çekilde tadil etmek için bir cemiyet kurulmuş ve faaliyete başlamıştır. Cemiyet âzasının erkek modası için ortaya attıkları ji