Sahife 4 Balan Italyan vapuru kaptanı diyor ki: “ Türkiye adaletine itimadım vardır. Türkiyede muhakeme olmak istiyorum ,, İtalyan vapuru battıktan sonra Çanakkale açıklarında İspanyol vapurunun çarpması neticesinde ba- tan İtalyan vapuru Kapokinonun kaptanı, ikinci kaptanı, çarkçıbaşısı ve beş tayfası ve İspanyol vapurunun kaptani dün sabah Konya vapurile aramam şehrimize > gelmişler. Batan İtalyan vapurunun Kaptanı kendisi ile görüşen gazetecilere izahat vermiş ve ezcümle demiştir ki: — Nara önünde idik. İspanyol va- puru bize yaklaştı ve Iki düdük çal- dıktan sonra birdenbire sola döndü. Aramızdaki mesafe çok yakın oldu- Bundan bir düdükle işaret vererek ben de vapurumu sola döndürmek 1s- tedim. Fakat İspanyol vapuru üstü- müze doğru gelmekte devam ediyor- Gu. Derhal makineleri tornistan yap- tım. Düdük çaldım. İspanyol vapuru düdüklerime cevap vermedi ve bir- | denbire vapurumun 1 numaralı an- barına çarptı. Sahile 1200 metre var- dı. Nihayet Kilyada bindirdim, an- bardan aldığ su ile vapurumuz da sa- ğa doğru yattı. Yolcular ve mürette- bat salimen karaya çıkarılmıştır. Bu sırada İspanyol gemisi durmuş- tu. İmdadımıza geldi. İki sandal in- dirdi. Ben iki yolcu ile bu sandallar- dan biri ile karaya çıktım. Kazadan sonra Çanakkale Valisi ve Liman Re- isi ve daha bazı alâkadar memurlar bir motörle gelerek bizi Çanakkaleye götürdüler. Bize çok kolaylık göster- diler. Kendimizi yabancı yerde hisset- medik. Ben Türkiyede muhakeme edilmek arzusundayım. Türkiye ada- letine emniyet ve itimadım vardır. Türk kanunları haklıyı, haksızı ayıra- caktır. Müsademe saat 8 1 beş geçe ol- du.ve 45 dakika sonra gemi tamami- Te battı, Polis mektebi mezunları abideye çelenk koydular Dünkü merasimden üç enstantane Polis mektebinin ellinci devre me- | lenmiştir. sunlari dün saat on yedide Taksim Cumhuriyet &bidesine merasimle çe- lenk koymuşlardır. Bu törene mek- teb idare ve talim heyetile emniyet müdürlüğü erkânı iştirak etmiştir. İtfaiye bandosunun iştirakile mu- Zika İstiklâl marşını çalarak merâsi- me başlanmış, Talebeden bir heyet tarafından âbideye çelenk o konmuş ve müteakiben mezunlardan Lütfü Korkut tarafından and hitabesi söy- Kızılay haftası Bugün Âbideye çelenk kona Kızılay haftası münasebetile teza- hürat devam ediyor. Kızılay Fatih merkezi tarafından bugün bir alay tertip edilecektir. 12 kamunun iştirâk edeceği alay Hitabeyi müteakip altın defter mü- dür tarafından imza edilerek mezun- lar “tarafından bando ile birlikte Cumhuriyet marşı okunmuş mütea- kiben heyet huzurunda resmi geçld ya- pılarak merasime nihayet verilmiştir. İstanbul polis mektebinin bu sene- ki mezunlarının gösterdikleri yüksek disiplin ve kabiliyet bilhassa şayanı dikkat görülmüş ve takdire mazhar olmuştur. Yüksek mimari şubesi mezunları Güzel sanatlar akademisi yüksek mimari şubesinin imtihanları bitmiş- tir. Bu sene altı kişi mezun olmuştur. Birinciliği Kemal Ahmed, ikinciliği Hakkı Uras almıştır, Mezunlar şun- lardır. Kemal Ahmed, Hakkı Uras, | Halı, Macit, Orhan, VasiL Mısır sefiri geldi Misir sefiri dün sabahki ekspresle saat 16,30 da Taksimdeki âbideye | Sofyadun şehrimize gelmiştir. Sefir İ “Sirkeci istasyonunda sefaret ve kon- gidecek ve çelenk koyacaktır. Fatih üçesinden B. Rüştü Diktürk ve Un- Kapanı kamun başkanı B. Necati Doran tarafından nutuklar söylene- cektir. Amasyada sıcaklar Amasya 2 (A A.) — Sıcaklar detlendi, Hararet dün öğlede 34 idi, rid- | soloshane erkânı tarafından hususi surette karşılanmış, Bebekteki yazlık sefarethaneye gitmiştir. HALK OPERETİ 6/7/9357 törihinde Beylerbeyi İskele Tiyatrosunda ESKİHAMAM ESKİ TAS Operet 3 Perde AKŞAM Mısırın Viyana sefiri evleniyor 64 yaşında olan Tevfik Nesim paşa 17 yaşında bir kızı sevdi Tevfik Nesim paşa Matmazel Marie Koeler Misırin sabık Viyana sefiri Tevfik Nesim paşa, Viyana otelcilerinden birinin Marie Kocler adındaki - kwi- le evlenmek üzeredir. "Tevfik Nesim paşa, Mısırın en zen- gin adamlarından biridir. Marienin Mısırın zengin paşasile evleneceği haberi Viyanada kendisine o kadar büyük bir şöhret kazandırdı ki, ba- basının işlettiği fakir otelin lokanta- sında hâlâ hizmetine devam eden genç kızı görmek için halk akm akın gidiyor. Marie kendisile görüşen gazetecile- Te demiştir ki: «— Nişanlım 64 yaşındadır. Ben ise henüz on yedi yaşındayım. Fa- kat yaş farkının ehemmiyeti yoktur. Çünkü birbirimizi seviyoruz Paşa ile nasıl tanıştığımıza gelin- ce, bunu size kısaca anlatayım. Bir gün yakışıklı, fakat yaşlı bir erkek fa- kir lokantamıza geldi, gülerek, ken- disine bir kokteyli hazırlamamı em- retti, Müşteri, kokteyli içerken gözlerini benden hiç ayırmıyordu. Ertesi gün tekrar geldi. Ondan sonra kendisile birçok des falar beraberce gevezelik ettik. Ba- na kendisile evlenmeğe muvafakat edip etmiyeceğimi sorduğu zaman kendimi bir rüyada sandım. Fakat bu, rüya değil, hakikattir. Çünkü gelinlik elbisemi hazırısdım. Nişan- ım da nişan yüzüğünü parmağıma taktı.> Misırlı paşanın müstakbel zevce- sine hediye ettiği müceherlere, on milyon frank kıymet tahmin ediliyor. Nesim paşa kıza izdivaç hediyesi olarak beş yüz bin liralık mücevherat verecektir, Marinin nişan yüzüğü bü- yük bir tek taş pırlantadır. Yeni evliler Hindistana balayı se- yahatine çıkacaklardır. İzdivaç ilk defa medeni kanuria göre yapılacak- tır. Üç kavgacı Bir köpek büyük bir kavgaya sebep oldu Dün adliyeye Davud, Hikmet ve Yusuf adlarında üç kavgacı teslim edilmiştir. Tahkikata nazaran kavga şöyle olmuştur: Davud adında biri Yenicami civa” | rından geçerken Üzerine bir köpek atılmış ve Davudu bacağından Isır- mıştır. Bundan fena halde canı ya- nan Davud aldığı bir taşla köpeğin arkasına takılarak kovalamağa baş- Jamıştır. Hayvan sokak aralarında bir müd- det dolaştıktan sonra bir evin kapı sından içeriye kaçmış, Davud da elin- de taşla bağıra çağıra eve girmiştir. Bu sırada evin sahibi bayan Saime kapıya çıkarak Davuda ne istediğini sormuş, hiddetle gözleri dönen Da- vud, Saimeyi itip yere yuvarlıyarak evin avlısına doğru koşmağa başla- mıştır. Gürültü üzerine Suimenin kocası Hikmetle arkadası Yusuf da çıkmışlar, üçü birden kavgaya tutuş- muşlardır. Kavgayı haber alan bekçi ve polis- ler yetişerek Kavgacıları yakalayıp adliyeye teslim etmişlerdir. Bunlar- dan Davud ifadesinde Hizmetle Yu- sufun kendisini dövdüklerini iddia etmektedir. Suçlular ceza mahkeme- sine verilmişlerdir. 3'Temmuz 19ğ, Dikkatler (Baş tarafı 1 inci sahifede) Tebarüz ellirdikten sonra ne yap- mâk lâzım? Bu öldürücü ticaretin devamına müsaade etmek mi? «Söy- lemesi bizden! Ey ahali! Üzerimizden mesuliyet gilli. Arlık siz gene bildi- ğinizi yapın!» demek, sıhhat zablü raptı olan bir medeni cemiyet için caiz değildir. İşte hürriyetin sökmi- yeceği bir yer! Cahil insanlara «ma- demki pisboğazsınız, geberin!» dene miyeceği gibi, «adam, sen de' menet- mek yazıktır! Fakir esnaf ekmek pa- rası çıkaracak! Varsınlar satsınlar!» gibi merhametler de bu gibi ahvelde olamaz. Zira geçen senenin haziran ayında 51 kişi tifoya yakalanmışken, bu sene aynı ayda 341 vaka olmuş- tur, Nisbel yedi misline yakın! Öy- leyse, geçen sene, eylülde 200 işi ti- Jo olduğuna göre, aynı nisbet içinde, | bu eylül 1400 hemşerimizi salgın teh- did ediyor. Bu hesaplara bakılırsa, muharebe- deki bir ordu derecesinde tifoya za- yiat veriyoruz. O halde bir nevi harp tedbiri alın. 5 Sirayet vasıtası olan başlica pisbo- ğazlık vasılalarının salılmasını mu- | vakkaten menetmek! Aşı istasyonları (Baş tarafı 1 inci sahifede) İ Jar arasında çoğunu çocuklar teşkil ediyor, Bu alâka, sayesinde Beyoğlu bele- diye hududu dahilindeki vakalar, pek azdır. Son yirmi dört saat içinde yeni hiç bir ihbar olmamıştır. Bu hususta Beyoğlu belediye tababetinin de bü- yük gayreti görülmüştür. Beyoğlun- da İlk yaka geçen mayısta Gülntada Yağkapanında bir hamalda görülmüş tü. Bu adamın bu civarda kimlerle temas ettiği tespit edilmiş ve derhal ihtilât ettiği kimselere aşı yapılmak suretile bu semtte portörlerin yani ti fo mikrobunu taşıyan Insanların telığa tutulması ve başkalarına $i- rayet ettirmemeleri temin edilmiştir. Pilhakika Yeağkapanmında yapılan bu umumi aşı sayesinde burada yeni va- kalara tesadüf edilmemiştir. Resmi naşı istasyonlarından başka birçok . şirketler, ezcümle tramvay, elektrik şirketleri kendi işçilerine aşı yaptırmak için sıhhiye müdürlüğün- den aşı almışlardır. Bu: müesseseler; İ tavzif ettikleri hekimler vasıtasile bü- İ tün işçilerini aşıya tabi tutmuşlardır. Şüpheli su satanlar Hamidiye suyile terkostan başka su satanlarla şüpheli sulardan şerbet ve Mmonata yapan seyyar satıcıların faaliyeti belediye tarafından menedil- mişti. Verilen karara göre şüpheli su- dan şerbet yaparak satanlar ve şüp- heli su satanlar hakkında derhal za- bıt tutularak bunlar mahkemeys ve- rilecektir. Hamidiye ve terkos suyu satanlarla bunlardan şerbet yapanların kapları kurşun mühürle mübürlenmektedir. Belediye, dün şubelere yaptığı bir ta- mimde bekâr odularının, pansiyon, | Olel ve kahvelerin sıkı bir mürakabe- İ yetabi tutulmasını ve sıhhi kaideler le temizliğe riayet etmeyenler hak- kında derhal zabıt tutularak bunla- 9 YER KALDI 30 Temmuz Loyid Vapurile Venediğe LONDRA PARİS BERLİN BÜKRE$ Ayrıca Playmuttan Hamburga 2 günlük "Transatlantik seyahati, KAYDOLMAĞA ACELE EDİNİZ Sonbuharda PARİS SERGİSİ Hareket 10 Eylül Cuma sabahı Brindizi yolile Ayrca, ROMA - PRAG - VİYANA - PEŞTE - BÜKREŞ Şehirlerinde Otel ve yemek Müracant Beyoğlu NATTA Telefon: 44914 MEVLÜD Memleketimizin maruf ve kıymetli tüccarlarından merhum Şevki Kıroğ- Tunun ruhuna ithaf edilmek üzere 6 Temmuz pazartesi günü saat 14) da Beyoğlunda Ağa camiinde Hafız Riza tarafından Mevlüdü şerif okutturu- lacağından arzu eden ihvanı dinin teşrifleri rica olunur, — (Baş tarafı birinci sahifede) ateş açılmasını şiddetli bir surette protesto etmek için Japon sefirini da- vet etmiştir. Japon sefiri gelerek hü- kümeti namına bir protestoname ver- miş ve hâdisenin Sovyet gemilerinin münazaalı mıntakada bulunmasından çıktığını söylemiştir. Stopnialow hâdiseve Japonlarla Mançukolarım sebebiyei verdikleri beyanile protestonameyi almaktan imtina etmiştir. Mülâkat gece yarı- sından sabah saat üçe kadar sürmüş- tür, Sovyet mahafili, azami soğukkanli- lığı muhafaza ediyorlar ve hâdisenin vahim olduğu kanaatinde bulunmak- 18 beraber bir hudud hâdisesi mahi- yelini geçmiyeceği fikrinde bulunu- yorlar, Diğer taraftan bu hüdiseye iştirak etmiş olan Sovyet gemilerinin hafif toplarla ve mitralyözler ile mücehhez küçük gemiler oldukları tasrih edil- mektedir, Endiseli haberler Paris 2 — Tokyo hükümeti, hâdi- seyi mevzi mek niyetinde bulun- duğunu bildirmekle beraber, Röyter ajansı Harbin şehrinde endişeli habör- ler dolaşmakta devam ettiğini bildi- riyor. Rus noktai nazarı, bir Japon - Mân- Çuko ganbotunun evvelğ Rus hudud karakoluna ateş açtığı, Rus karakolü- nun mukabelede bulunduğu ve Sov- yet ganboluna Mançuko topçuları- nın top ateşi açlığı merkezindedir. Sohbet (Baş tarajı 3 üncü sahifede güç değildir; onun için herkesin de- ğilse de çok kimselerin çalgı öğrenme- si kabildir» dedi. O arkadaş gibi dü- şünenler çok olduğunu bilirim; onla- ra da cevabımı vereyim: Sanat, daima şahsiyetin ifadesidir; şiir yazan, bir beste vücude getiren adam şahsiyetini, hassasiyetini ifade ettiği gibi o şiiri irşad eden veya'© besteyi çalan kimse de yine şahsiyetini, hassasiyetini (veya bu gibi şeylerden mahtum olduğunu) gösterir. Şahsiyetin ifadesi ise hiç bir zaman kolay bir şey değildir. Bir bes- teyi alelâde çalmak ise sanatle hiç bir alâkası olmıyan bir şeydir; 6 işi yapan da, dinliyen de sanatten anlamıyor, onu sevmiyor demektir.) Lil Yalnız konuşur gibi yazanları se- verim. Ötekilerini bazan okurum; hoş- landığım da olur, Fakat sonra hoşlan- dığım için kendime de kızarım. Bir muharririn sözlerini düpedüz söyli- yeceğine edebiyat yapan adam bana, karle hakaret ediyor gibi gelir. Mon- taigne, Voltaire... Dünyada bunlar- dan daha büyük yazı üstadı bulundu- ğunu zannetmiyorum, İkisi de sesle rini yükseltmez. İnsanı yolda görüp koluna girmiş, konuşmağa başlamış gibi bir halleri vardır. O kadar ki siz de önlar gibi yazabileceğinizi sanırsı- nız, Kabil mi? Bir tek satırlarını bile şöyle tadımı kaçırmadan tercümeye imkân yoktur. Konuşur gibi yazmak... Ama bu- nun kısa cümlelerle, dil kaidelerine riayet etmeden yazmakin hiç bir alâ- kası yoktur. Hele bazı muharrirlerde görülen o üç dört kelimelik, şırak şı- rak eden kısa cümleler, suniliğin ta kendisidir. Öyle muharrirlerin yazıla- rından kaçın; bütün söyledikleri biii- niz ki inanmadıkları, sırf hüner gös- termek için sarfedilmiş sözlerdir. Nurullah Ataç Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: o Pangalhda (o Nargileciyan, Taksim: Limonciyan, Beyoğlu; İstik- Wil enddesinde Delli Suda, Tepeba- #ında Kinyoli, Galata: Hüseyin Hüs- nü, Kasımpaşa: Müeyyed, Hasköy: Nisim Aseo, Eminönü: Salih Necati, Heybeliada: Oo Tomndis, Büyükada: Merkez, Fatih: Hamdi, Karagümrük: Al Kema), Bakırköy: Merkez, Sarı- yer: Nurl, Tarabya, Yeniköy, Emir- yün o Rumelihisatındaki o cezaneler, Aksaray: Cerralıpâşada Şeref, Beşik- taş: Nal, Kadıköy: Söğütlüçeşmede Hulüsi Osman, İskele caddesinde Saadet, Üsküdar: İttihad, Fener: Ba- latta Hüsameddin; Beyand:, Atador- yan, Küçükpazar: Necati, Samatya: Çula, Alemdar: Divanyolunda Esad, Şehremini: “Topkapida Nazım.