AKŞAM Sahife 9 Tek bir mermi boşa sitmedi.. Metris çiftl o. ıgı cıvarın da dün yapılan atış talimleri çok muvaffakıyetli oldu Bir müddet evvel en ağır silâhlarla dolu olan düşman mevzilerinden şimdi havır ka Dün İstanbulun haricinde Büyük- dere ile Küçükçekmece arasındaki gâ- yet geniş bir sahada Türk topçalrı bütün nişancılık kabiliyetlerini, top- Şu muharebesinin en yüksek hünerle- rini gösterdiler. Saat 11... Metris çifliği civarında- ki baş tabyanın bulunduğu tepede- Yiz... Yüksek rutbeli topçu kumandan- ları, erkânı harp olacak kara subay- ları, hava subayları ve genç topçuları- miz... Topçu-müfettişi general Kema- leddin haritanın başında... Bugün, birkaç gündenberi devam eden bir muharebenin son safhasını Böreceğiz. Vaziyet şudur: Trakyadan hücum eden mavi kuy- yetler, İstanbul önlerine kadar ileri- lemişlerdir. Bu mavi kuvvetler iler. liye ilerliye Büyükdere ile Küçükçek- mece arasmdaki geniş sahada mevzi almışladır. Mavilerin kuvvetlerini temerküz et- tirdiği yerler bilhassa beş noktada kuvvetlidir; Papazgeçe, Kirazgeçe, Karamanlı, Receptepe, Çınarlıhan... Harekât günlerdenberi inkişaf etmek- tedir, 29 haziran günü kırmızı kuv- vetler hususi istihbaratları vasıtasile Mavi kuvvetlerin takviye edilmek üze- | T€ olduğunu haber alıyorlar. Bu ha- ber alma fırsatından istifade etmek İstiyen kırmızılar, mavilerin daha faz- Ja kuvvetlenmelerine meydan verme- den taarruza karar veriyorlar, Saat 11 buçukta gökler gürledi. Kırmızılar her taraftarı ateşe başladı- lar. Evvelâ küçük bir «ihzar ateşi» yar Pıldı. Ondarı sonra asıl büyük topçu ateşi başladı. Imamıstır Bir top ateşe hazırlanıyor, gizli bir tarassud mahalli ve rasad dürbünlerile atışları tedkik Civardaki mavi küyyetlerin bulun- duğu tepelerde kıyametler kopuyor. Düşen mermiler hâvaya metrelerce toprak kaldırıyorlar. Receblepe alev alev yanıyor., tepemizde mavi kuvvet | lerin tayyareleri vızır vızır dolaşıyor. Önümüz, arkamız, sağımız, #olu- | muz tamamile gizlenmiş topçu batar- İ yalarile dolu... Arkamızdan patlıyan on beşlik topların mermileri korkunç ıılıklar çalarak üstümüzden geçiyor- lar, harp sahasına düşüyorlar... Şimdi düşman, yani mavi kuvvet- ler ateşten bir çember içindedir. Bataryaları dolaşıyoruz. Bir yerde ağa kayıyor. Bir çukur... Rehbe- — İşte, diyor, müthiş bir topa gel- dik... Lâkin top nerede?.. Topu bulmak için yer altında oyulan kovuklara, Üs- tü yeşli otlarla şayanı hayret bir su- rette gizlenmiş bir takım yerlere giri- yoruz. ve bunları gördükçe insumla- rın saklanma kabiliyetlerine hayret ediyorum... Burada bütün kuvvetler gizli. yer altında telefon şebekeleri, yer altında müthiş toplar, yer altında kumanda mevkileri, tarassud istas- — Ne güzel gizlenmişler?.. Diyorum. Muhatabımın yanık yüzünde bir te- bessüm beliriyor: — Tepemizdeki düşman tayyarele- Tini görmüyor musunuz? Bir topçu bataryasının içine giriyo- TüZ. Nazik hir kumandan bize taras- Sud dürblnlerinden birini veriyor ve: — Şu karşıki tepeyi görüyor musu- nuz? Tepede otsuz bir kellik var.. işte © kelliğe bir mermi atacağım... a ya) “e Dürbün gözümde bekliyorum. Ku- mandan telefonla top başına emri ve- riyor; — Üçüncü, barıt hakkı, birinci yak niz, esas istikamet, 510 top zaviyesi, toprak zaviyesi 209, bir kere kamute ile sağdan.. ATEŞ!... Bir gük gürültüsü... Tepemizde is- lık çalarak uçan bir canavar. demin bana kumandanın gösterdiği tepede- | kilotsuz kelliğin tam üstünden bir alev yükseliyor, kapkara bir duman ve hâ- vaya doğru fışkıran topraklar... Bir yandan başımızın üzerinde u- çan düşman tayyarelerine elektrikle işliyen en son sistem tayyare topları ile «tedafüi ateş» açıldı. tayyare top- | larından dördü birden patladı... Mavi kuvvetlerin tayyareleri her ta- raftan âteşten bir müselles içine alın- dı... Yanımdaki rehberim: — Artık, diyor, düşman tayyarele- rinin barınmasına imkân yoktur... Havaya bakıyoruz. Alev bulutları, ateşten müseilesler tepemizde dolaşı- yor. Nihayet düşmanın ağır levazuma- ta bulunan Recebtepe topçu ateşimizle düşüyor.. kırmızı piyadeler burayı İş gal ediyorlar. Bir yandan da batarya” larımız mevzi değiştiriyorlar. Kaçan düşmanı müthiş surette takib ediyor- lar... Şimdi öteki düşman mevsileri bir cehennem ateşi altında döğülüyor. Önümüzde hakiki bir muharebe man- zarası var... Yanımdaki batarya kumandanı: — Şimdi, diyor, şu tepenin tam Üs- tülnü döğeceğim.. dikkat ediniz... Dürbüne yapışıyorum.. hakikaten tam söylediği yeri bir gülle yağmuru- Bolda atıştan sonra bir top temizleniyor, ortada telsizle görüşülüyor, sağda ağır bir top atışa hazır vaziyette na tutturuyor. Güneşten bakır rengi | almış, sıhhatli yüzlü kumandanın ni- şancılık kabiliyetine hayran Ooluyo- Saat 12 yi 22 geçiyor... Bir müddet evvel en ağır silâhlar, en ağır harp le- vazımatı ile dolü olan ve piyndeleri- mizi müthiş bir surette tahdid eden | düşman mevzilerinden şimdi hayır kalmamıştır. | Düşmanın bütün mukavemet mer- kezleri sukut etmiştir. Düşman tayya- | releri artık tepemizde dolaşamıyacak | Düşman mevzileri bir cehennem ateşi altında döğülüyor. önümüzde hakiki bir muharebe manzarası var, bir halde... Artık bozulmuş olan düşmanı püs- kürtmek zamanı gelmiş Bl lardan top başlarına emirler veriliyon: — Ateş fasılası,, — Ateş fasılas — Ateş fasılası... Ateş kesiliyor.. ve bütün bu hakiki muharebeyi andıran top ateşleri es- nasında tek merminin hedefini şaşır» madığı göz önündedir. Türk topçusu- nun tek mermisi boşa gitmemiştir. H.F. Atış mektebi talebesi atışları takip ediyor.