,, ( Vakıflar direk- | i ölrtüğü, yetmiş | i senedenberi Be- | lediyenin malı olan Beyoğlu kaymakamlık da- iresine, Beyazi- di Veli vakfıdır diye sahip çık- | mak istiyormuş... Mealüm ola ki, Beyoğlunu Beyazıdı Veli ele geçirmiş- ti, bütün Beyoğlu onundu. Bu itibar- la vakıflar müdürlüğü, Metro hanın- dan başlıyarak, Şişli Blmarhanesine kadar istediği binaya sahip çıkabilir. Ne yapsın «Tan» gazete- #i, bir gün evvel- ki sayısında, tifo- Gan bahsediyor ve ikinci sahife- sinde, İstanbul da en pis sularda bile mikrop olma. dığını yazıyordu. Buna sevindik, sehifeleri çevir. dik ve beşinci sa- hifede gene tifodan bahseden bir ya zi gördük, okuduk. Bu yazıda da gene Tan muharriri: «İstanbulda mikrop- $uz su var mıdır?» diye soruyor? Buna karşı Sıhhiye müdürümüz ne yapsın? Satış , Gazetelerimizin istediğimiz o ka- dar o satılmadı- ğından, halkımı- zın gazete alma dığından, şikâ- yet ederiz... Ge- çen pazar günü Şeref stadında 5 bin kişi vardı ve bu beş bin kişinin başında gazeteden birer külâh vardı... Kim diyor halkı- muz güzete almaz diye?.. İşe yaradığı zaman öyle bir alıyor ki.. Kulaktan kulağa Memur — Evet, onu bacaklarından yakaladık, çırpınıyor, tekmeler atı- yordu, #deta bir yılan gibi!.. .. — Benim altın saatimi çaldın diye iddia ediyor, İftira... Bir kere onun al- tan saatini çalmadım, sonra da altın değil kaplamaydı! “ Patron — Sen de ama beceriksiz adamsın ha!.. Fabrikaya geldin gele- dördüncü ayağını kırıyorsun!.. Misafir — Ne uslu kızımız var; de- mindenberi melek gibi olduğu yerde Y — Gel bakayım buraya, dikkat etmemiştim, gene ne kabahat yaptın?.. İsbatı Beşiktaştaki Şeref stadının mi tümikeleri geniştir, yoksa Taksim stadının türnikeleri mi?. Bu hararetli münakaşaya sebebiyet vermişti, Nihayet biri; — Ben, dedi Şeref stadı kapıları- Dın daha geniş.olduğunu isbat ede- rim; bay Abdülkadir Ziya Şeref stadı kapılarından rahatça geçiyor, Taksim stadı kapılarından geçemi- — Ne kadar sarısınız bayan... — Yüz kızartacak bir şey söylemi- yorsunuz ki... 1 — Merak uyandırmak istiyen ki- taba, 2 — Çok benzin yakan otomobile, 3 — Arada sırada yoldan çikan tramvaya, 4 — Farkına ılmadan değişen n ateş atılan oca 6 — Yakılıp söndürülen ateşe, 7 —- Acıdığı halde alışılan nasıra, benzerler"! mli fıkralar Bayan kaşları" nı çattı: — Haydi hay- di, benimle san- ki âşık oldun da mı evlendin?.. — Beni, amcamdan elli bin lira kaldı diye aldın... Bay omuz silkti: — Eğer başka birinden kalaydı ge- ne alırdım!.. — Kocamla otu- ruyorduk, Canım sıkıldı: «Beş da- kika bekle, ben şimdi — gelirim dedim, komşuya gittim. Eve gel diğim zaman hizmetçiye sordum: Bay gideli iki saat oluyor! dedi... — Dün posta- neye gittim, post restant dairesin- de mektup ara- dım: Bana mek- tup var mı? de- dim. Memur yü- züme gülümsiyerek baktı: — İsminiz? dedi. Söyledim. Aradı: -— Yok, dedi, ama İsterseniz ben Briç partisin- den sonra yolda gidiyorlardı. O- yun sırasında ya- . pılmyacak her şeyi yapan, oy- narımı! her kâğıdı oynıyan arkadaşına sordu: — Ne kadar zamandanberi briç oy- nuyorsunuz? — Beş senedenberi. — Harikulâde. Bir insan bu kadar kısa bir müddet içinde bu kadar âc6- mi kalabilir!.. Budapeştede bir müsabaka yapıl- dı. Beş türlü ye- meği en kısa za- manda yiyecek olana 10,000 lira mükâfat verile- cekti. (o Müsaba- kaya yetmiş dört kişi iştirak etti. Elli- si ikinci kap yemekte müsabakayı ter- ketti. Muhtelif salatalardan sonra ortaya çok kılçıklı bir balık geldi, son- ra rozbif, daha sonra tavuk kızartma- sı, daha sonra da birer bardak dön- durma yemek lâzımdı. Bay Broun, iki dakika 36 saniyede bunları yiyerek birinci oldu. Ancak B. Broun eski bir hokkabazdı, bıçak ve iğne yutar. Bunun için balıkları kılçıklarile, tavuğu kemiklerile yedi, yalnız dondurmayı bardağı ile yut- madı| — Elbisesini küçüldü, dar geliyor. — Şimdi de kendini yıkayınız?,. yıkadım, — Kaç yaşında? — Yirmi beş yaşındayken on sekiz, otuz yaşındayken yirmi, kırk yaşın” dayken yirmi beşdi, artık hesab edin... — Hastayım kocacığım... — Bir şeyin yok. — Eğer başka biri olsaydı hemen soyun derdin!.. — Affedersiniz, biraz evvel çıkar- ken ayağımza bastım değil mi? — Evet — Gel karıcığım, yerimiz bu sıra da.. — Garson çorbadan törpü çıktı! — Her saman saç çıkmaz ya!.. Kadınların nazik zamanlarında yapacakları jimnastikler Brükselde toplanan beynelmilel beden terbiyesi kongresinde (Lige) Üniversitesi pro- fesörlerinden doktor (Gosselin) top- lantılarımızdan birinde kadınların gebelik esnasında ve çocuk doğur- duktan sonra yapacakları jimnastik- ler hakkında şunları söylemişti: «Gebelik esnasında: Jimnastik iki noktai nazardan dikkate almmalıdır: 1 - Hâmil kadının hufzıssıhhası, 2 - Doğurmıya hizmet eden âdalelerin hazırlanması. Doğurmadan evvel vücut egzersiz- lerini ihmal eden kadınların tabiat- lerinin ekseriya munkabız olduğunu veya kendilerinde albuminin fazlalaş- tağını müşahede ederler. Bilhassa re- fah içinde yaşıyan ve hareketten hoş- lanmıyan fakat buna mukabil mü- kemmel ve bol gıda alan kadır (intoxication) tesemmüme dukları da görülmüştür. Ondan baş- ka vücutlerini işletmiyen, yürümek- ten çok oturan kadınların rında in iyice büyüyüp ağırlaşması | nli de zorlaştırmaktadır nda mutedil hare- apılmasının lüzumunu bü- tün arkadaşlarım teslim ederler. Bu mütedil jimnastikler hazmı kolaylaş- tırır, barsakların ve böbreklerin mun- tazam işlemesini temin eder, analığa namzed kadın daha rahat uyur ve umumi vaziyeti daha iyileşir. Gebe kalmadan evvel ötedenberi jimnastik ve sporlarla vücutlerini iş- letmiş olan kadınların esasen adale- leri ve sair ensiceleri Jâzımgelen kud- ret ve işlekliği iktisap etmiştir. Bun- | lar jimnastiklerine daha mutedil bir şekilde devam ederlerse tabiatile ham- lin kolaylıkla vukuuna yardım etmiş olurlar Fakat acaba ömründe hiç jimnas- tik yapmamış bir kadına hamlin ko- laylıkla vüküu için gebe kâlir kalmaz jimnastik tavsiye etmek doğru olur mu? Doktor (Boigey) in bu husustaki fikri şudur: «Beden ilminin donâle- rine göre bir tabip nezaretinde itida- le ve tedrice riayet edilmek şartile hiç jimnastik yapmamış bir kadın tedricen vücudünü harekete alıştıra- bilir ve hamle yardım eden âdaleler kuvvetlendirilir. Yalnız gebe olan bir kadının büyük yorgunluklara taham- mülü azaldığından bu hususta çok müteyakkız bulunmak icab eder» di- yor. i Fakat acaba mutedil de olsa vücut egzersizlerinin rüşeymin hayatı Üze- rine zararlı bir tesiri olmaz mı? Yani çocuk düşürme hâdisesi vukvıbulmaz mı? Bu suale profesör (Metzger) şöyle cevap veriyor: «Normal bir rüşeym üze- rine ufak tefek sarsıntıların hiç bir te- giri olmadığını birçok tecrübelerime istinaden söyliyebilirim, diyor hattâ bir yazısında şiddetli sarsıntılardan bile müteessir olmadığını birçok mi- şallerle izah ediyor. Şimdi gebe kadınların nasıl, ne tarz- da ve ne kadar zaman vücud idman- ı yapması lâzımdır? Bir de onu söy- Beden terbiyesi fle yakından alâka dar olan tabiplerin hemen hepsi gebe lerin şiddetli ve yorucu hareketlerden sakınmalarını tavsiye ediyorlar. Ata binmek, bisikletle gezmek, tenis, ho- key oynamak, atlamak gibi sporları İ yapmak caiz değildir. Bütün gebelere tavsiye edilebilecek en sıhhi hareket hergün düz bir yol- da bir saat yürümektir. Sporlardan ise hafif kürek çekmek ve itidal ile yüz- mektir, Jimnastiğe gelince âletsiz olarak her gün sabahları bir usul tahtında en çok on beş dakika vücüde elbise üzerinden masaj yapmak, kolları, ba- cakları, gövdeyi bir usul tahtında iş- Tetmek maksadı temin eder. Fak bunların hepsi mutlak bir tabibin kon troluna tâbi olmalıdır. Çocuk dünyaya geldikten sonra ka- dında iki devre dikkate alımmalıdır Bunlardan biri doğurduktan sonra uzvi fiziyolojik tahribatın tabii hali almasına kadar olan yani altı hafta 1935 yılı temmuzunda | Yazan; Selim Sırrı Tarcan diğeri de altıncı haftadan sonrası, Çocuk dünyaya gelir gelmez aradan altı saat geçtikten sonra bir Rus pro- fesörü 340 lohosadan 192 sine hafif jimnastik hareketleri (oyaptırmağa başlamış ve iyi neticeler İ neşretmiştir. Fakat bu yolda tec rübe- ler henüz kat'i bir kanaat ver- memiştir. Yalnız doğumun dördün- cü veya beşinci gününden İtiba- ren lohosanın yattığı yerde hafif ba- cak hareketlerine (başlıyabileceğini profesör (Koster) tavsiye etmektedir. Yataktan kalktıktan sonra yani9 ilâ 15 inci günden itibaren ise lohosa batın cideranındaki adaleleri kuvvet- lendiriei ayakta mutedil jimnastik ha- başhıyabileceğini de Heckel söy Tabii bütün bu devrede te- davi eden tabibin nezareti eksik olmi- etmiş ole ede vücüdün he; Htidalı cl ni bir akmamak düre ram edilebilir. Te gene tile dev Böyle ne ş kaddınları için jimnastik hayi ratlari- nın her devrinde bir zaruret duğu vücud hareketleri ir pek zevk- dir. Fakat unutmıyalım ki temin e fayda göz önünde tutu- Yursa o kadarcık zahmete seve, Seve katlanılır. Jimnastik muntazam de- vam edilirse vücude ahenk ve zarafet verir, sıhhati takviye eder, fazla yağ- İarı yakar. Jimnastik sayesinde insan kavi, çevik ve canlı olur. Çok değil günde nihayet on beş dakika odanızda vücudünüzü işletmekle bütün bu say- dıklarım elde edilir, yalnız biraz sabır, biraz da sebat lâzım. Ne muallim, ne salon, ne âlet ister. Vücudünüz en mükemmel âlettir. Hocasız, salon da yatak odanız, işle- mek için yaratılmış olan vücud maki- nesini atalete mahküm ederseniz vak- tinden evvel harap olmasına, çökmesi“ ne, yağlanmasına sebep olmuş olur sunuz. Vücudünüze bakınız! Unutma yınız ki, işliyen demir ışıldar, iel yen paslanır. Selim Sırrı Tarcan Büyük kalplı bir kadının ölümü Doktor Ekrem Emin, bayın Naciye ve Mükerrem Emin Doktor B. Ekrem Emin ve Müker- remin annesi bayan Naci i vuku bulan ölü: rafta büyük teessürle karşi Bayan N aciye, kaderin pek acı dar- gramış talihsiz bir anne idi. v ıl evvel doktor Ekrem Emin ve Mükerrem Emin gibi çok kıymetli Iki oğlu üç ay içinde arka arkaya kara topraklara gömmüştü, Merin. doktor Ekrem Emin ve kars Kadıköyünde yoktur. Kadıköyün bütün 'aları, bu iki kardeş tarafın- a şefkatle tedavi edilmişler- Ölüm halindeki hastalar, Ekrem Eminin hazakati, müşlik tedavisi sa yesinde ölümden kurtulmuşlardır. Bu yük kalpli doktorun karlı, tipili ge- celerde arya dare tırmana- rak fakir hast uçlarında yordu. Bayan Naciye üçe ay içinde feci bir sus e gözlerini yuman bu iki büyük kalpli doktorun râhmetle yad ” edilmelerine yeni bir vesile teşkil etti,