1 Temmuz 1987 AKŞAM Şimal kutbu nasıl bir yerdir? Kutupta en büyük tehlike: Buzun . kırılıp parçalanması.. Bazan cenub rüzgârı eserken bile buz kütlesi olduğu gibi kalır. Bir kaç gün evvel bütün dünya malbustı Rusların şimal kutbünde bir hava istasyonu kurmaları teşsb- büsünden sitayişle bahsetti. Hakikat halde bu teşebbüs bu mıntakada yer- leşmek için yapılan teşebbüslerin en İevkalâdesidir. Kutüp denizini seyrü- Sefere açmak için milyonlaca lira sar- İederek nisbeten muvaffak olan Rus- lardan başka bu teşebbi kimse yar Pamazdı. İkide birde sözü geçen Ku- İÜP acuba nasıl bir yerdir? İşle Rus teşebbüsünün ehemmiyetini takdir <tmek için bu suale cevap verebilme- MİZ icab eder, Simal Kutbu Kutüp birçok kimselerin tasavvur Ettikleri gibi gece gündüz sert rüz- gârların estiği daima sisli bir yer de- Bildir. Buranın ıklim şartları hakkın- Ön İyi malümat bulunmamakla bera» ber keşşaflar bilirler ki havanın gayet İYİ, sakin gittiği uzun devreler vardır amin edildiği şekilde fırtınalar burada © kadar sık değildir. Havzanın teşekkül tarzı pek dikka» İR Şayandır. Sibirya ve şimali Ameri- m düz ovalarından aşağıya doğru kayan bir çukurdur. En derin noktası dört bin metreye kadar varır. Bu hay- Zanın Sahilleri dünyanın en mütecn MİS manzarasını arzeder. Nebat nami- Ya Pek ender olarak yosunumsu şey- Vere tesadüf edersiniz. O'da ancak yazın... Kış gelince her taraf bembeyaz buzdur. Canlı mah- Yü enderdir. Yalnız ara sıra ayı ba» Bkları ile tek tük buz ayılarına tesa düf edersiniz. Mâamafih yazın Sibir- Yanın şimal sahilleri sıcaktır. Hem de — a Ti Ruslar burada yaz snasında sebze yetişti ni yetiştirmeğe çalışi- Buz yığını Kutbün en anlaşılmaz meselelerinden biridir, Cenub rüzgâr- lari esetken bile buzlar kalin ve sulp kalabilir. Bazan da fırtınalar Ta. Bu vasi buz yığını rüzgür ve su ce- yeyanlarının tahlı tesirinde dalma Seyreder, Tayyare meydani Ruslar bu buz Yığını üzerine tay- Yyarslerini kondurmağa çalışıyorlar, Fakat bu ârızalı satah iyi tayyare uçuş meydanı olmağa müsald değildir, Jandığı elân daha unutulmuş değil- dir. Diğer iki tayyare sncak üç haf- İalık daimi bir faaliyetten sonra güç belâ yakalarını syırabilmişlerdir. Rusların buraya gönderdikleri kür a eploe müşkülât çekecektir. Bun- ar Katüpte bir yıl kalınakla Kutüp İetebbü edecekler manda mutedi) me; e üzerinde o kadar müessir zol oynıyan şimal rüzgürlanının ne suretle Kutüp- ten koptuğunu öğreneceklerdir. diğer Kutup seyyahların tedkiketı bunun hilâfına bir yol Büsteriyor. yah Narsenin buza ga) ai la beraber seyreden gemişi böyle bir tnire çizerek seyretmemiş, bilâkis düz bir hat takib etmişti. Binaenaleyh seneyi Kutüpte k Tecek olan Ruslar orada e İçin ikamet mahallerini değiştirmek mecburiyetinde kalacaklardır. Bun- ların meskenleri buz duvarları ile çadırlardan ibaret olduğu e Çakik tebdilimekân ettirilebilir, sö Miran aşağı bir soğuklukta ez olmadığı âşikârdır. oy üzlaria bernbe: pretme- deri raber sey ir. iel tetebbüleri öleyhine değil mez a #zkrlirde de şimal ıkli- Manş, hrlinde gayet faydalı i elde edilebilecektir. Aynı e ORAN Bazan ise... Kutup noktası ve kutba aid birkaç manzara zamanda bu halde buzların seyret mesinin ne gibi tesirlerin altında ol- duğunu anlıyabilmek imkârunı bular caklardır. Büyük tehlike Kutüpteki seyyahlar, daima alti rındaki buzun kırılma, parçalanma | tehlikesine maruz kalacaklardır. Çiün- kü buz yaz ve kış hali harekettedir. Ani bir surette Duz parçalandığı tak- dirde bir kisım nevale ve âletlerini kaybetmeğe mahküm olabilirler, Bun- larm uzun, nihayetsiz kış esnasında nevaleleri az geldiği takdirde kurta- rip kurtarılamıyacakları ayrıca bir mesâledir. Maşmafih kışın geceli gündüzlü karanlığı içinde tayyareler- le bunlarla ihtiyaçları olan mevaddı göndermek kolay bir iş değildir. Bu hususta Rusların yeni bulduk- ları bir vaziyet tayyare uçuşlarını ko- Jaylaştıracak gibi görünüyor. Anlaşıl- dığına göre Kutbün üstünde bir mil yükseklikteki havanın harareti mute- retten 10 santigrad fazladır. Aynı za- manda, tayyareler için yarı ölüm olan o rüzgâr tahavvülleri bu irtifada mev- cuğ değildir. Binaenaleyh Ruslar muvaffakıyelli Kutüp uçuşları yapa bileceklerini tahmin ederken tams- mile karanlığa kurşun sıkmıyorlar. Şeraiti bilerek söylüyorlar. Rusların bu havalinin medeniyete açılması içni en modem vasıtslardan istilade etme- ğe teşebbüs etmeleri bu teşebbüsün en şayanı dikkat noktasını ortaya çi- denler keşfedebilmeleri Rusları şim- di de daha şimale sevkelmiştir. Rus- lar Kutüp denizini münakalâta aç- tıktan ve buraya şehirler kurmağa başladıktan sonra şimdi de Kutüpte- ki iklim tahevvüllerini telebbü ede- rek bu yeni kurdukları şehirlerden âzami istifadeyi temin etmeğe çalışı- dil memleketlerde bu irtifadaki hara- | yorlar. İskendermda mini mini yavrulara yeni harfleri öğreten bayan Şaziye İskenderun (Akşam) — İskenderun kadınlığı kültür davasında büyük bir rol oynamaktadır, Bütün şehirde 8 yaşındaki kız - erkek çocuklardan 60 ya- gındaki kadınlara kadar, İskenderun kadınlığının hemen yüzde ellisi okutma ve okuma hareketine geçmiştir. harflerini öğreniyorlar, Bir çök Türk bayanları yavruları ve kadınları evlerde toplanarak yeni Türk Tefrike No. 137, “İttihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve. entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Vahideddin “ Sulhe bir çare mi arıyor- sunuz ? Almanlarla müşterek bir teşeb- büste mi bulunacaksınız?, diye sordu Bundan sonra Adalar denizinde bu- lunan İtilâf donanması da Marmara- paşanın çok ümidli ve nikbin mütale- âlarının tamamile zıddı olarak, İzzet paşanın bu izahalı, Talât paşanın ma- neviyetini tamamile bozdu ve sarstı. Talât paşa, fikrini meclisi vükelâda söyleyince.. Artık Talât paşa anlamıştı ki, En- ver paşa ne derse desin, vaziyet sak- Janmıyacak ve tehlike (o önlenmiye- cek derecede vahimdi. Talât paşa, ar- tak hiç tereddüde mahal kalmadan, kendisine terettüp eden tarihi vazlle- nin geldiğini ve hiç kimseyi dinlemek- sizin memleketi artık daha fazla düş- man istilâsı altında çiğnetmemek üzere sülhe yanaşacak bir çare bulma» ğa çalışacaktı. Bunun için, icap eder- se, istifa ederek mevkiini hem mem- leketi. kurtaracak, hem Ge «İttihad ve 'Terakki> mensuplarını muhalif ve garazkâr unsurların tecavüz ve İsar- ruzlarından kurtaracak bir hüküme- te terkedecekti. Talât paşa, Enver ve İzzet paşalarla görüştükten sonra, toplanan meclisi vükelâda vaziyet hakkında kati karar vermek için biz- zat Almanyaya gitmeğe karar verdiği- ni söyledi. Ve arkadaşlarının da mu- vafakatını aldıklan sonra Almanya- dan döndüğü zaman nasıl bir hattı hareket takip etmeğe hep elbirliğile karar vereceklerini anlattı. Enver paşa, hattâ onn ittiba eden Cemal paşa da Talât pasanın bu Ber- lin seyahatine hararetle taraftar gö- ründüler. Bilhassa Enver paşa, en kü- çük bir bahane ve vesileden manevi- yeti bozularak sülha yanaşmak isti- yen 'Talât paşanın bir müğdet için “Türkiyeden uzaklaşmasında falde gö- rüyardu. Harbiye Nazırı, sonuna ka- dar mukavemete karar verdiğine gö- Te Talât paşa hükümetin başında bu» Junmazken bu plânını daha kolaylık- 13 tatbik edebileceği fiktinde idi. Bun- dan başka, Wover paşanın fikrine gö- Te Almanyadaki vaziyet ve haya, bil- hassr (Alman karargâhı umumisi)n- deki cereyan henüz bedbin olmaktan çok uzaktı. Talât paşa, Almanyaya gi- dip de Alman askeri rical ile temas et- tikten sonra fikirlerini tamamile de- gişlirecek, endişeleri zail olacaktı. Bu bakımdan da sadrazamın Alrcan- ya seyahati faide Lemin edecek, Talât paşa memlekete döndüğü zaman, o zamana kadar ki, düşüncelerinde ha- talı olduğunu görerek fikrini değişti recek, memleket için kurtuluşun harp- te sonuna kadar mukavemet etmekle mümkün olacağına kanaat gelirecek- ti, Bu Zihniyet ile hareket eden Enver paşa, İlkrine Cemal paşayı da yanaş- tırarak Talât paşanın biran evvel Al- manyaya hareket etmesini terviç edi- yordu. Dahilde şiddet gösterecekti Bundan başka Enver paşa, Talât paşanın yokluğundan istifade ederek İstanbulda, zaten idaresi altında bu- Yunan ordudan başka, mülki idareye de hâkim olacağını ve bu suretle ken- di münasip göreceği şekilde devlet iş- lerini göreceğini düşünüyordu. Hav- biye Nazırıma göre memleketin bu en nazik devrinde, bilhassa geniş bir mik» yasta yapılan sulh propagandaların- dan şahsen müteessir olan ve tama- mile bedbin bir vaziyete gelen Talât paşanın İstanbuldan uzaklaşması ü- zerine kendisi dahili inzibatı bir kat daha takviye edecek, ordunun, halim maneviyetini bozacak derecede &ulh propagandası yapanları derhal takip ettirerek dinvanı harbe verecekti. En- ver paşa, dahili inzibatı bu suretle te- min etmekle tasarladığı mukavemet plânını kolaylıkla tatbike imkân bu- lacağı fikrinde idi. Ancak o, bu fik- rinden Talât paşaya bahsetmemiş, harekete geçmek için sadrazamın İs- tanbuldan uzaklaşmasını beklemeğe karar vermişti. Padişah güldü ve.. Talât paşaya gelince: Almaya seyahati hakkında meclisi vükelâda- ki arkadaşlarının muvafakatını al- dıklan sonm, gerek padişahtan ves- men müsaade istemek, gerek gaybu- beti sırasında kendisine vekâlet ede- cek zevat hakkında padişahın irade- sini almak “üzere doğruca saraya git ti. Mehmed Vahideddin, sadrazamın bu ziyaretini mutad bir görüşmeden ibaret sanıyordu. Fakat Talât paşa hünkârm huzuruna girip de Alman siyasi ve askeri ricalile yakından te- mas etmek ve umumi vaziyet karşı sında devletçe ittihaz edilecek karar hakknda bir zemin hazırlanmak üzere heyeti vükelâca kendisinin Almanya ya gitmesine karar verildiğini ve ha- zırladığı mazbatanın tasdik edilnesi- ni rica edince padişah manidar bir tavırla: Sulha bir çare mi arıyorsuunz? Almanlarla müşterek bir teşebbüste mi bulunacaksınız? demişti, Talât paşa, padişahın biraz istih- za edercesine sorduğu bu sual kar- şısında soğuk Kanldığını muhafaza ederek şu cevabı verdi: — Menafii devlet ve millet neyi ikitza ediyorsa mingayrihaddin *e- şebbüs edileceğini arzetmek isterim. Bunun için müsaadel seniyenizi is- tirham ediyorum. Sadrâzam, padişahın sualinde hün- kârın: «Mağlüp oldunuz! Şimdi in yusane bir çare arıyorsunuz!» gibi bir maksat gizil olduğunu sezmiş, #akat o, <İttihad ve Trakki> nin her türlü * muvaflakıyetsizliğini istiyen bir hükümdara karşı sulh kelimesini bile ağzına almamağı zaruri görerek böyle müphem bir cevap vermişti. Padişah ta daha fazla israr etmiye- rek Talât paşanın Almanya sey hatine ve sadrazamın Türkiyeden gaybübeti “rasında meclisi vükelâ- ya Şeyhislâm Musa Kâzım efendi- nin riyaset etmesi şartile <Sadrâzam vekâletinee Harbiye Nazım Enver paşanın tayinine dâir hazrlanan Sâ daret makamının mazbatasını tas- dik etti. “Talât paşa, hemen o gün- kü trehle İstanbuldan ayrılacağı için, tekrar padişshla görüşmeğe im kân bulmamak üzere, Mehmed Va- hideddine veda ederek saraydan ay- rildi. Tren hareket ederken.. O akşamki trenle Sirkeciden has reket eden Sadrâzam Talât paşaya Hâriciye Nezareti müsteşarı Reşad Hikmet (bilâhare Meclisi mebusan reisi iken vefat etmiştir.) Erkânı harp binbaşısı Ali Nuri beyler (eski Snd- fâzam Tevfik paşanın oğlu, şimdi ti- caretle muşgul) refakat ediyorlardı. Sadrâzamı - teşyi edenler arasında nazırlar, devlet ricali, yüksek mev- kili memürlar, bazı Ayan âzası ve bir kısım mebuslarla (Merközi turne mi) Azası vardı. Talât paşa, bundan evvelki Avru- pa seyahatlerinde büyük bir neşe ile ve gene böyle kalabalık bir heyet uğurlanırdı. hedeyi imzalamak için bir müddef evvel İstanbuldan ayrılırken Rüs- sarın sulhe talip olmasından doğan büyük bir neşe ile ve bir nevi zafer istihsal maksadile yola çıkan Ta 1ât paşa, etrafında büyük bir neşe ve ratmınuniyet içinde olduğunu göste- riyor, muhitine de bu hissini telkin ediyordu, Halbuki bu sefer, Sirkeciden ayrık lan Sedrâzam Talât paşanın çelise- sine derin bir keder rengi çökmüş» tü. Dört seneden fazla devletin mü kadderatını elinde bulunduran «İle tihad ve Terakki, liderinin bu perişan ve mağmum halini hiç kimse beğen miyordu, Teşyide bulunanların yü- zündeki neşesizlik te Sadrâzamın halinden “aşağı (Arkası var)