n 1937 2 ma AKŞAMDAN AKŞAMA: Göç Güç mevsimindeyiz. İstanbul, bir ta raftan öbür tarafa taşınıyor. Dört tekerlekli muhacir arabaları, iplerle sımsıkı sarılmış, dört köşesin- den minder uçları, sandalya ayakları, yatak somyeleri taşan ev eşyasını, tap- kı muhaceret manzarası andıran bir sefalet ve şaşkınlık içinde, köprü iske- lelerine, vapur davlumbazlarına at- makla meşgul... Buna bakarak, yazın sayfiyeye gitmek ihtiyacını duyan za- vallı bir halkın «konfor» ve «yuva» te- lâkkisini anlıyabilirsiniz. Kaç Yıl, kaç asır var ki İstanbul her yaz mevsimi böyle taşınır durur, Bir Avrupalı kafasında yaz istirahatını iş- kenceli bir sefalete benzeten bu gari- be İstanbulun âdetidir. «Üç göç bir yangına bedeldir» meses lesini bulan İstanbullu, bu gülünç ve tahribedici âdetten hâlâ kurtulama- mıştır, Sanırsınız ki Orta Asya yaylâ- larından bütün Avrupaya hicret eden eski Türkün göçebe hâli ruhumuzdan çıkmamışlır. Türk, hâlâ eve, evine sa- hib değildir. Ev, eşya bizim için ne ha- tıra, ne tarihtir. Muvakkat, ya yan- gında, ya güçte harap olmaya mah- küm bir şeydir, Kaçımızın evinde, des demizden kalma bir koltuk, büyük anamızdan miras bir sandık, aile ta- rihi yüz seneye varan bir ayna, bir do- lab vardır? Zenginlerimiz, evlerini süsliyecek eski Türk eşyasını pazar- dan, bedestenden toplamıya mecbur. durlar, En güzel Türk eşyasını görebil- mek için, artık sadece antikacılara de- Zil, tâ yabancı ülkelerin müzelerine gitmek lâzım, Orta hallilerimizin ev- lerindeki boşluk, zenginlerimizin sa- lon ve vitrinlerindeki yenilik ve türe- dilik insanı ürkütüyor. Bir İngiliz, bir Fransız köylüsünün mütevazi evindo- ki esaleti en muhteşm salonlarımız satın alamaz. Çünkü onlarda tarihin eskiliği, fakat nesilden nesle devam edegelmiş aile tarihinin eskiliği var, Eski devirlerde aile, aşiret ve çadırdı. Şimdi aile evdir. Biz ise eskimiş evden mahrumuz, Köşemizde ailenin bir ha- tırasını canlandıracak tek sandalya yok. Aileye bağlılık, içinde yaşadığı» mız maddi mubitin devamı ile de öl çülür. Evden çokluk kaçmamızın se bebi, evde ruhumuza, cedden: kalma ruhumuza, birşeyler söyliyen ecdad dekoru olmamasından ileri geliyor. Ev- lerimizi, asırlardan beri sun'i ve iğre- ti tiyatro dekoru gibi yapıp yıkıyoruz. Yangın ve göç Türk evini mahvetti, Türke eskimiş ev, eskimiş eşya zevki» ni vermeliyiz. Göç mevsimi, bende, yaprak dökü- mü kadar hazin hatıralar canlandırır. Her mevsim göç eden evde &ile istik- rarı güç olur, Akşamcı Zimmetine para geçiren bir memur yakalandı Emniyet direktörlüğü ikinci şube müdürlüğü evvelce İzmirde zimme- tine para geçirdiği cihetle hakkında tevkif müzekkeresi kesilmiş olan İhsan isminde birini yakalamıştır. İhsan, İzmirden buraya koltuk değneklerile ve sakat bir adam rolü oynıyarak gelmiş, burada bir müd- det adliyede, ötede beride iş takip ederek geçinmiştir. Şehrin muhtelif semtlerinde otu- ran İhsan, nihayet Samatyada em- niyet direktörülüğü komiserlerinden birinin evine bitişik evde oturduğu sırdda teşhis edilerek yakalanmıştır. İhsan, mahfuzan İzmire gönderil- mek üzere İstanbul jandarmasına teslim edilmiştir. — Arka sırada mühim bir para de- dikodusu var bay Amcâ... Belediye, Nafia Vekâle- tinin suallerine cevap hazır! Nafıa Vekâleti, tramvay arabaların- daki kalabalığı azaltmak için ne gibi tedbirler alınması lâzım geldiğini be- lediyeden sormuştu. Belediye cevabını hazırlamıştır. Belediye, en çök kalabalığın Beyoğ- Tu hatlarında olduğunu kaydettikten- sonra Kurtuluş ve Maçka hatlarında daha sık araba işletmek üzere bazı arabaların Karaköyden geriye dönme- sini, ve bunun için Karaköyde bir du- rak yeri daha tesis edilmesi muvafık olduğunu beyan etmektedir. Bundan başka evvelce düşünüldü- ğü gibi akşam üzerleri köprü üstünde fazla araba birikmemesini temin et- mek üzere Galatada Ziraat bankasının önünde bir makas yapılması muvafık görülüyor. Bunun projesi de Nafia Vekâletine takdim edilmiştir. Bundan başka Kurtuluşta Tepeüstünden sonra Kurtuluşa doğru uzanan tek hattın çift hatta çevrilmesi de zaruri görü- lüyor. Nafıan Vekâletinin yakında kati bir karar vereceği bekleniyor. Harbiye - Beyazıd Bugünlerde yeni seferlere başlanacak Taksim ile Beyazıd arasında işle mekte olan yeni sistemdeki tramvay arabalarından daha ikisi bu ay sonun- da atelyeden çıkacaktır. Belediye bu yeni arabaların Harbi- ye ile Beyazıd arasında işlemesini esas itibarile doğru bulmaktadır. Bu ara- balar, Harbiyeden kaltıkları zaman "Taksime kadar yolcu almıyacaklar- dır. Bunun için tecrübe yapmak jâ- zım geliyor. Bu tecrübe bugünlerde yapılacaktır. Müsbet netice verirse Harbiye - Beyazıd seferleri ihdas edi- lecektir. Gaip bir genç aranıyor Zabıtaya yeni bir tegayyüp hadi- sesi ihbar edilmiştir. Bu ihbarı yar pan kumaş ticaretile iştiğal eden ve Kumkapıda Nişancada oturan bay Yaşardır, Bay Yaşar, oğlu Recebin bundan 25 gün kadar evvel evden ayrıldığını, o zamandanberi, hayat veya ölümü- ne dair bir haber alınamadığını, her zaman evine vaktile gelip giden bu gen- cin bu şekilde yirmi beş günlük gaybü- betinden endişeye düştüğünü bildir. miştir, Zabıta, bu müracaat üzerine Re- cebin resim ve eşkâlini muhtelif mın- takalara bildirmiştir. Bu genç gerek İstanbulda, gerek taşrada aranmak- tadır. Bir hâkime fenalık geldi, başını kalorifer radyatö- rüne çarptı Dün asliye ikinci ceza mahkemesin- de öğleden sonra muhakemeye başla- nacağı sırada mahkeme heyeti yerle- rinde otururlarken mahkeme azasın- dan B. Nafiye birdenbire fenalık gel- miş ve muvazenesini kaybederek otur- duğu sandalyeden düşmüştür, Bu düş- me neticesinde B. Nafinin başı yan ta- raftaki kalorifer radyatörüne çarpa- rak alnından yaralanmıştır. B. Nafi derhal hastaneye kaldırılmış ve ilk te- davisi yapılmıştır. . Biri «Otuz bin kâğıt, bin altın Yira bırakmış! diyor... ŞEHİR HABERLERİ Tramvaylardaki kaltak Kadın yüzünden iki genç birbirini ağır yaraladı Sokakta. karşılaşınca bir söz söylemeden bıçaklara sarıldılar Evvelki gece Karagümrük civam- da, bir genç kız yüzünden, iki genç erkeğin yaralanmasile neticelenen 'bir hadise olmuştur. Vaka şudur: Edirnekapı civarında oturan Ali ve Sıdkı isimlerinde iki genç, gene O civarda oturan Hayriye isminde bir kızla konuşmakta ve onu birbirlerin» den habersizce sevmektedirler. İki gence de ayrı ayrı iltifat eden kız, bu iki çocuğu bir çok tatlı hül yalar peşinde koşturmaktadır, Evelki gün All, işin farkına vam mış ve Hayriyenin Sıdkı ilede ko- nuştuğunu duymuştur, Hayriyeyi ciddi bir aşkla seven ve onunla, bir yuva kurabilecekleri hak- kında kızın bir çok mektuplarını ak mış olan Ali, derin bir teessür için- de Edirnekapı civarında dolaşırken fena bir tesadüf bu sırada Sıdkıyı karşısına çıkarmıştır. Sıdıka da, Hayriyenin All ile müna- sebetini hissetmiş olduğundan ufak bir ağız münakaşası bile yapmadan ikisi de taşıdıkları bıçaklara sarıl mışlardır. Bıçaklar, her ikisinin de vücutleri- nin muhtelif yerlerine saplanmış ve ikisi do feryatlar arasında oldukları yere yığılmışlardır, Vaka akabinde yetişen memurlar, iki genci de hastaneye kaldırmışlar- dır. Bunlardan Alide bulunan bazı mektuplar muhafaza altına âlın- mıştır. Yaralama hadisesi hakkındaki tah- kikat derinleştirilmektedir. Yolcu salonu Bugün liman idaresinde bir toplantı yapılacak Galata yolcu salonu avan proof sinde gümrük bakımından bazı tadi- lâta lüzum görüldüğünü ve Ankara- da bir toplantı yapılacağını yazmış- tık. Bu toplantıya iştirik etmek ü- zere İstanbuldan gümrükler başmü- dürü B. Mustafa Nuri, liman işlet me idaresi müdürü B. Raufi Manya- si, muhafaza baş müdürü B. Hasan önümüzdeki perşembe günü Akaraya hareket edeceklerdir, Cuma günü avan proje üzerinde ler yapılanak, gümrük Ove inhisar vekâleti müsteşarlarile ikti- sad vekâleti müsteşarının fikirleri alınacaktır, Bugün liman işletme idaresinde alâkadar müdür ve baş müdürlerden başka şehircilik mütehassısı B. Proste ve avan projeyi yapan profesör B. Debe'in iştirâkile bir toplantı yapıla- cak ve bu içlima yarında vali B. Muhiddin Üstündağın oriyasetinde tekrarlanacaktar. Liman işletme idaresi İstanbul H- manının islah ve tevsii etrafındaki çalışmalarına devam ediyor. Bilhas- sa tahmil ve tahliye işleri göz önün- de tutuluyor. Yapılan tedkikler sonunda 120 tonluk bir Maçuna (deniz vinci) alın- masi tekarrür etmiştir. Vinç yakm- da sipariş edilecektir. Liman idaresi bir taraftan da gö- milere verilecek Terkos suyunun tas- fiyesi oameliyesile meşgul oluyor. Tedkiklerden anlaşıldığına göre Ter- kos suyunun kireç nisbeti yüzde 13 - 15 kadardır. Liman idaresinin ısmarladığı deniz motörü geldi Liman işletme idaresinin Avrupa- ya ısmarladığı üç deniz motöründen en büyüğü limanımıza getirilmiştir. 40,000 liraya yaptırılan motör son sistem olarak inşa edilmiştir, Diğer motörlerin biri 31,000, diğe- ri de 33,000 liraya mal olmuştur. On- lar da yakında limanımıza getirile- cektir. Bay Amcaya << Birl eKirk bin kâğıt, beşbin sarı lira terketmiş!» diye iddia ediyor... Meşhud suçlar Son günler zarfında vakalar yeniden çoğaldı velki gün bu vukuat birdenbire çoğal- mıştır. Dün cürmümeşhud müddeiü- mumiliği iki yüze yakın meşhud suç maznununu sorguya çekmiştir. Vukus» tın ekserisi pazar günü eğlence yer- lerinde çıkan kavgalardan mütevellit” tir. Maarifte sıhhi teftiş heyeti Maarif müdürlüğünün idaresinde bulunan Maarif sihhiye müfettişleri ilkmekteplerin işlerile fazlaca meşgul olduklarından liselerle orta ve sanat mekteplerindeki muallimlerin ve tale- benin sıhhi vaziyetlerile yakından alâ- kadar olamamaktadırlar. Maarif ve- kâleti bunu nazarı dikkate alarak di- ger mekteplerin sıhhi vaziyetlerini, tedkik, muallimlerle talebenin muaye- neleri için yedi'kişilik bir sıhhi heyet teşkil etmiştir. Bu heyet, hergün sali ve cuma günleri mekteplerde bir mek- tebin sıhhi vaziyetlerini tedkik ve mü- alimlerle talebenin muayenelerini yâr pacaklardır. Halılar ne zaman silkilecek? Belediye zabıtası bu hususta yeni bir karar verecektir. Halicin 6 numarasi Adalar arasında işlemeğe başlıyor Haliç vapurları arasından alınarak yaz mevsimi için Akay idaresi emrine verilen 6 numaralı vapur dün be- yaza boyanmış olarak Haliçten çıka- rılmış ve Adalara gitmiştir. 6 numara, bugünden itibaren Adar lar, Maltepe, Kartal ve Yörükeli plâj arasında yolcu aktarmalarını temin edecektir. .. Biri de elli binden bahsediyor! | | | İ | SOHBET: Kalemin gelişi... 1 Erkeklerin aşağı yukarı bir örnek giyinmek mecburiyetinde olmalarına vaktile pek kızardım, Hele resmi top- lantı yerlerinde, balolarda, tiyatrolar» da, lâübaliliğe müsaadesi olmıyan eğ- lence mahallerinde herkesin bir örnek mecbur olan, düşünmeden, tasarla. madan kıyafetine bir başkalık veremi- yorsa zaten şahsiyeti yok demektir; ona etrafından istediği kadar ayrık mak hakkını verin, yine herkese ben. zer. Göstereceği başkalıklar, işin as- İni anlamıyanlar için bir hususiyet, bir originallik olabilir. rahatı yok. Ben onu yapamıyorum, «Falan senin için şunu söyledi, filân böyle söyledir diyorlar; falanın da, fi- lânın da pek düşünmeden, bazan gi- razlarından, bazan sırf lâf olsun diye, belki de hasedlerinden öyle söyledik- lerini biliyorum; fakat yine de alını- yorum, Çünkü çoğu zaman © sözler- de, pek az da olsa, bir hakikat bulun- duğunu seziyorum. lemişsiniz, ben de tamamile sizin fik- rinizdeyim» dedi. Ali buna tahammül edemedi: kafasına hiç bir hürmet beslemediği Raci onun fikrine iştirak etsin! bunu bir silleden de ağır buldu, Az kaldı fikrini değiştirecek, samimi- yetle övdüğü romancıyı sonam onamı aanmannamsammmamam... <2. ce sRmmMAMMMMMMCMA RAM amam san MEN Amil AMENORE sna AMME... ran en