Sahife 8 — AKŞAM 22 Haziran 1937, Hitlerin hususi malikânesi ve buradaki tatil hayatı Hariri dağlarındaki Berghof Almanyanın idari mekanizması” 'Berlindedir. Münih nasyonal sosya- lizmin merkezi ve Berlinin ilham ol- dığı kaynaktır. Fakat imparatorluk hakikat halde bir dağ tepesinden ida- re edilir. Bu dağ tepesinde Hitlerin hususi ikametgâhı vardır. Der Ber- ghof ismini lan burası Alman mu- kadderatının tayin edildiği mevki ha- line gelmiştir. Deniz sathından 1000 metre yükseklikte ve Hitlerin asıl va- tanı olan Avusturyadan iki mil uzak- hkta olan bu malikânede Hitler ka- rarlarını verir. Muazzam bir dağ manzarası içinde resmi konferanslar» la değil fakat en yakınları ile garyri- resmi konuşmalarla Alman mukad- deratını tayin eden nutuklarını ha- zarlar. Der Berghofdan bir kaç yüz metre aşağıda olan Berchtesgarden ( 4000 nüfuslu bir kasaba idi. Manzarasının güzelliği itibarile emsalszi bir yer ol- duğundan eskiden Bavyera ailel kra- lisi yazın buraya gelirdi. Hitler daha tanınmamış bir parti lideri iken bile boş zamanlarını burada geçirir, şimdi mevkii tatbika konulmasına çalışılan plânlarını burada tasarlardı. «Sava- şım> ismindeki büyük kitabının asıl ehemmiyetli olan ikinci nisfı burada yazılmıştır. Fakat şimdi bu küçük kasaba he- men hemep ikinci bir Alman merkez şehri haline gelmektedir. Munichten buraya asfalt bir şose inşa edilmiştir. Bundan mâda civarda bir tayyare meydanı yapılmaktadır. Ayni zaman- da Hitlerin malikânesinin bitişiğine başvekület erkânı için bir mesken in- şa edilmiştir. Memurlerm ailesi için de yeni evler inşa edilmektedir. Mu- hafız kıtaatı için barakalarm inşası son zamanlarda ikmal edilmiştir. Bu gamizon askerlerden müteşekkil ol- mayıp hitlerin Sturm Arbeiter namı- ni alan hususi kıtaatından müteşek- kildir. Harp anmda burasının milli merkez olarak seçileceğine dair ema- reler gittikçe çoğalmaktadır. Çünkü bu mevki alınması imkânsız bir kıta haline ifrağ edilmektedir. Dağlara bütün sevkülceyş noktalara tayyare defedici topları yerlğştirilmiştir. Bu öyle hesaplı düşünerek yepılmıştır ki toplar ateşlerini bir noktaya teksif edebiliyorlar, Bunun üzerine uçacak herhangi bir tayyare derhal yere indirilecektir. Hitler ayni zamanda kendi malikâ- nesini de genişletmiştir. Eskiden bu bi. na o kadar küçüktü ki gece kalmak üzere gelen misafirler hattâ parti ge- nel sekreteri Rudolf Hess gibi ehem- miyetlileri bile çadırda kalmak mec- buriyetinde idiler. Yeni bina Bavyera mimari tarzına muvafık olarak yapılmıştır. Dışarı- dan bakınca beyaz badanalı binayı ve işlenmiş kahve rengi tahtaları görür- sünüz. Pencere kenarlarından sar- kan çiçek çokluğu derhal nazarı dik: katinizi celbeder. Alt kat garajdır. Birinci katta, garajın üstünde salon- Tar vardır. Hitler, Loyd Corcu, İtalyan harici- ye nazırı Kont Cianoyu burada kabul etmiştir. Büyük yemek salonu da buradadır. Yemek salonunun geniş balkonunun fevkalâde nezareti vardır. Hitlerin odaları ayrı bir kısımda- dır, Esasen o buraya dinlenmek ve in- zivaya çekilmek için geldiğinden böyle olması gerektir. Hitlerin günlük hayati Hitler hiç bir zaman saat dokuz- dan evvel kalkmaz. Hattâ bazan bundan daha geç ksikar. Ekmek, süt, bal ve peynirden ibaret olan kahvaltısını ederken gündelik gaze- tesi olan Völkische Beobochter gazete- tesi olan Völkische Beobochter gazte- sini gözden geçirir. Kahvaltıdan sonra misafirlerle bir- likte dağda bir gezinti yapar. Bazan bu gezintiler esnasında bir dağ kah- vesinde oturur, bazan Göringin evine uğrar, ve arasıra yürürken durarak izah ettiği fikirleri daha vazıh bir su- rette anlatabilmek için bastonu ile yere resimler çizer. Öğleye kadar resmi işleri bitirir, Hitlerin bir «sebze yiyicisiz olduğu herkesçe malümdur. - Ne sigara içer, ne de içki. Onun için öğle ve akşam yemeği çorba, yumurta, sebze ve ma- den suyundan ibarettir. Maamafih bazan domuz eti yemekten kendini alamaz. Tatlıdan pek hoşlanır, hele çikolataya dayanamaz. Misefirler ta- bil et, balık ta yerler, Başka acele işler olmadığı takdirde Hitler öğleden sonrasını mimari ile meşgul olmakla geçirir. Bunun için mükemmel bir lâboratuvarı vardır. Hitler gençliğinde, mimâr olmak is- temişti, Şimdi her öğleden sonra onu muhtelif bina plânları üzerine büyük bir dikkatle eğilmiş Şunun fasadını, Gecelerini büyük (salonda ocağın başında misafirlerine hasreder, Bun- lar arasında bir çok opera artistleri, filim yıldızları bulunur, Arasıra bun- lar şarkı söylerler. Fakat zamanin büyük bir Kısmı mühim meselelerin mevcutler arasında münakaşasına hasredilir. Bu münakaşalardan Hit- lerin plânları doğar, Denizin dibindeki maden- lerden istifade edilecek Ingilterede, bunları işletmek için teşebbüsler başladı Tarihte ilk defa bu sene deniz di- bindeki madenlerin işletilmesine te- şebbüs eğildi. İngilterenin gerb sahi- linde deniz suları altında gayet zengin kömür madeni damarları bulunduğu tahkik edilmiş olduğundan, bunların işletilmesi kararlaştırılmıştır. Yakın zamana kadar deniz dibinde- ki madenlerin işletilmesi imkânsız bir şey sayılıyordu. Fakat son senelerde teknik o kadar ilerilemiş ve bir çok ha“ yalleri hakikat yapmış olduğundan, deniz suları altındaki tabii servetlerin İşletilmesi imkân dairesine girmiştir. İngiltere adalarındaki kömür maden- lerinin zengin damarlarının deniz su- ları altındaki sahaların altında çok uzadığı çoktanberi tahmin ediliyordu. Fakat bunlardan istifade imkânı gö- rülmediğinden, etraflı tedkikat yapıl- mıyordu. Yeni teknik vasılalarla deniz al- tından kömür çıkarmak mümkün ol- duğu anlaşıldıktan sonra İngilterenin garp sahillerinde deniz sahalarının dibinde adamakıllı tedkikar yapılmış ve bunların işletilmesinden İngiltere- nin milli serveti fevkalâde artacağı tahkik edilmiştir. Yakm zamanda İngilterenin garp sahilinde denizin derinlikleri altında- ki kayaların içindeki kömür maden- leri kolaylıkla işletilecektir. Burada çalışan amele ve mühendis. | ler üzerlerinde müthiş dalgalı ve derin bir deniz bulunduğunu akıllarına bi- le getirmiyeceklerdir. Deniz dibindeki kömür madenleri- nin işletilmesi imkânını ilk düşünen müteşebbis İngiltere sahillerinin tah- Yisiye işlerine bakan şirketin eski mü- dürü yüzbaşı Lakedir, Bu adamın de- niz dibinde bulunan eşya ve tabakaya derin vukufu meşhurdur. Bu malü- matı ve tecrübeleri sayesinde denizin derinliklerinde kalmış birçok kıymet- tar eşyayı ve gemi ankazını çıkarma- ğa muvaffak olmuş ve milyonlar ka- zanmıştır. Şimdi bu milyonları deni- zin dibindeki tabii servetleri, yani kö- mür, altın ve demir madenlerini işlet- meğe tahsis edecektir. Şimdilik kara- ya yakın olan sahillerdeki madenleri işletecektir. Bu zatın tedkikatına göre, âzami 180 metre derinlikteki suların altında ve sahil civarında olmak üzere bütün dünya denizlerinin mecmuu dokuz milyon mil murabbaını teşkil eden sahalarda işletilmesi gayet kulay kö- mür, demir ve altın madenleri var. Bu saha bugün şimali Aluerika müttehid hükümetleri devlet toprak- larının teşkil ettiği murabba sahanın üç misli büyüklüğündedir, Bu msden- lerin işletilmesi nüfusu çok artmış 0- lan insanların maişet ve refah esbabi- nı son derecede çoğaltacaktır, Kastamonu - inebolu futbol maçı De mesi İçi fin tesadüf ımış olması mily lerini tatbik sa dım etmiştir. Bu keşif dahi meşhur âlimlerden Charles Piggot'un bulduğu ve «Deniz dibi topu> adımı verdiği âlettir. Bu top baline tutmağa mahsus gemiler- de balığın üzerine zıpkın atan topa benziyor. Bu topun ağzında altı santi- metre kutrunda bir çelik boru vardır. 'Top bir kablo ile denizin dibine indi- rilmekte ve mermisi de elektrik teli ile ateşlenmektedir. Merminin iştlali, ince boruyu burgu gibi birkaç metre denizin dibindeki araziye saplıyor. Boru yere girdiği zaman geç ta bakatın muhteviyatını olduğu gibi alıyor. Boru yukarı alındığı zaman de- nizin dibindeki tabakatın hangi mad- de ve madenlerden müteşekkil oldu- ğu muhteviyatı bulunan mevaddan anlaşılıyor. Dr. Charles Piggot son keşif seya- hatinde 5000 metre derinliğinde bile topunu tecrübe ederek bu kadar de- rinlikteki denizin dibindeki arz taba- katının nelerden ibaret bulunduğunu öğrenmiştir. Elde ettiği maddeler şimdi mikros- kop ve kimyevi muameleler ile tedkik edilmektedir. Şimdiye kadar yapılan tedkikattan elde edilen neticelere gö- re, denizin dibinde karadaki satıhlar- dan ziyade radium vardır. Sahilden denizin âmakına ne kadar inilirsa radium miktarı o nisbette ari- maktadır. Bu radium bolluğu istikbal için harikulâde imakânlara zemin ha- zırlamaktadır. Hülâsa yeni nesil yalnız karadaki ve havadaki tabii servetlerden istifade etmekle kalmayıp denizlerin ve Okya- nusların derinliklerindeki arz tabaka tını işleterek zengin ve müreffeh ola- caktır. Bunu İngilterenin garp sahilindeki kömür madenlerinin işletilmesi ve Amerikanın Meksika körfezinde sulax içinde şimdiden petrol boru ve kuyu- larının açılması isbat ediyor. F. altındaki madenlerin işletil- ik imkân veren bir keş- İ olarak ahiren yapıl- Kemaliyede bir fırın yandı Kemaliye (Akşam) — Gece saat ll de Mustafanın icarında bulunan, fi rından yangın çıkmış ve fırının yö rısından fazlası yanmışlır, Havanın rüzgârlı olması ve belediyemizin itfa- iyesi olmamasına rağmen halkın ve blihassa jandarma eratının yardımile ateş bitişiğinde bulunan dükkânlara sirayet etmeden bir saat sonra tama- men söndürülmüştür. Yangının nasıl çıktığı henüz anla- şılamamıştır. Müddeiumumilik tah- kikata başlamıştır. Kastamonu ve İnebolu sporcu ları maçtan evvel bir arada İnebolu (Akşam) — Şehrimize gelen Kastamonu sporcu Kafilesi başta kaymakam ve bir çok güzide Zevat tarafından istikbal edilmişlerdir. Cum- huriyet alanında oynanan maç bir kaç hareket müstesna, Çok zevkli ok muş, beş yüze yakın seyirci tarafından heyecanla seyredilmişti cede ikiye karşı üç golle Kastamonu sporcuları galip gelmiştir. sporunun banisi ve sporcu gençliğin hâmisi vali » Neti- Bölgemiz B. Avni Doğanın halk partisine gönderdiği telgraftaki siteyişkâr cümleleri şehrimiz gençliğini son ETE e rn MM EE "ma