19 Haziran 1937 Dersim havalisinin iktisadi vaziyeti. Yollar yapılması buranın büyük bir inkişafa mazhar olmasını temin edecek ktisadi vaziyeti nedir? çin şimdiye kadar Der: e arına dair çıkan kitap- lardan, bir hülâsa yaparak aşağıya yar lik iktisadi şartları hüküm: sür mekte idi. Bunu daha açık bir tarzda izah edebiliriz; Derebey- iktisadiyatı serbes ticarete karşı hududlar 1 için, zirai ve imin ekono- e bu şartlar hâkimdi. Dersim- eri Kendi giyecek ihti- yaçlarım min ettikten sonra pazarla pek &2 ebetleri kalmaktadır. Yapılan e göre, Dersimde keçi kılla- ğı gibi, derebey üilelerinin &e pamuk ipliği dokuyan tezgâhlar bulunmaktadır. Diğer taraftan, Dersimin ziranta pek az elverişli yerlerinde buğday, mer- cimek yetişmektedir. Bal, yağ boldur. Saatlerce devam eden ceviz ormanla- rı da bulunmaktadır. Dersim ağaları ve derebeylöri bur servet membalarma hâkimdiler. Bunların yanıbaşında ır- gul gibi Ir. gadlar dı, Irgad, bütün bir sene dere lasında çalıştıkları sonra pa beyin t ine, mahsulün dörtte birini ala lerdi. Fakat bunu da alamıyan ır- ray bil gadlar çoktu. Ekseri ırgelilar boğaz tokluğuna esir gibi ağaların yanında çalışmağa mahkümdular. Irgadlar, ağaları buğday yetiştirdiği halde ken- dileri buğday ekmeği yiyemezler, darı ile beslenirlerdi. Hattâ bu darıyı ek- mek yapmadan çiy olarak yerlerdi. Dersimde küçük arazi sahibi köylü- ler de vardır. Yapılan tedkikler bu köylülerin esir gibi muamele gördü-. günü göstermiştir. Küçük toprak sa iler topraklarını sürmek ve be a müsaade al- . Buna ri- kaldırır, Zaten küçük plerinin ekserisi, toprak borçludurlar, Topraklarını bu ağaların hesabıma işletirlerdi. Hasılı, derebeylerin tahakkümü al- tında yaşıyanlar için mülk ve can Beynelmilel askeri tebabet kongresi Murahhaslarımızın Sabi büyük alâka ile me Türk heyeti Rumen meçhul asker Âbidesine çelenk koyduktan sonra Bu sene 2 haziranda Bükreşte do- kuzuncu içtimamı akteden «Beynel- milel askeri tababet ve eczacılık» kon- grefi müteaddid toplantılardan son- ra mesaisini 10 haziranda Ikmal ede- rek dağılmıştır. at hakkı | | röbeylerine karşı borçludurlar. | tanbulda ya ret. | ek maddelerini te- | Kongreye Türkiye namına iştirak | eden murahhaslarımızdan doktor Ab- i iy ve doktor Zeki Faik «Harpte ve sulhte yaralıların kayeseli beslenmelerine dair» çok şoyanı dikkat bir tebliğde bulunmuş» lardır. Ayrıca sıhhiye reisi general İ emniyeti yoktu. Derebeyler arasında köylülerden vergi alanlar da vard. İsmail Hüsrev «Türkiyede köy Iktisa- diyalış kilabında bundan bahseder- ken, zamanlar bir derebeyinin Ma- liye nazırı (1) o havali halkından İs- yanları, ziyaretle para topladığını yazmaktadır. Para vermi- yenlerin köylerindeki toprakları 23p- tedilirdi, Gene ayni âilapta, bundan on beş, yirmi sene evvel Muş oyasın- da «Haci Musasnın kendi arazisinden geçen yolculardan bac resmi aldığı yazılmaktadır. Bütün bu tedkiklerden anlıyoruz ki, Dersim ve civarında tamamile dere- beyliğin sosyal ekonomink vasıfları göze çarpmaktadır. Derebeyler toprak arı, bu münasebetlerden ayrılma» mak için mümkün olduğu kadar ye-” nilik hareketlerine karşı cephe almış- | lardır. Kendi ekonomik menfaatleri- nin. yıkılmaması için, . bulundukları mınlakaları serbes ticarete karşı ka- pamışlardır. Bunun için yol, köprü gibi ümran hareketlerine aleyhtardır- lar. Nitekim son hâdisede de, derebey- lerin yol ve köprü istemediklerini, ora- dan da gelen haberlerden öğreniyo- Tuz. Yol, ve köprü, derebeyin hiç iste- mediği şeylerdir. Çünkü bu vasıtalar In medeniyet, onların bulunduğu mın- takaya girecektir. O zaman derebey hâkimiyeti ortadan kalkacak, herkes toprağına, malına ve canına emniyet edecek, boğaz tokluğuna çalışan ır- gadlar da bunların zulmundan ve ta» hakkümünden kurtulacaklardır. Eski şerait altında, Elâziz tacirleri, Dersim- de serbes ticaret yapamazlardı. Der- simle Elâziz ve civar kasabalar ara- sındaki ticareti katırcılar idare eder- di. Esasen yol olmadığı için Dersim- | le diğer kasabalar arasındaki nakli- | yat katırlar vasıtasile Dersimin balı- nı, yağını dokumalarını Elâziz ve Re- fahiye çarşılarına getirip satmakta» dırlar. Katırcılar vasıtasile ticaret, ti- caretin en iptidai şerait altında geç- tiğine delâlet eder. Bu katırcılar da de- Dersimin Munzur havalisinde de- mir cevheri olduğu yapılan tedkik- lerden anlaşılmaktadır. Balta girme- miş ceviz ormanları da, vardır. Civar- | larda yollar yapılınca" mağenlerden, ormanlardan istifade edilecektir. H.A. Mazlümun «Harp cephesinde sıhhat teşkilâtının hava taarruzlarına kar- şı himayesi» hakkındaki tebliği büyük alâka ile karşılanmıştır. Kongrenin son içtimamı akdettiği Braşov şehrinde doktor Murad Can- kalan'ın «Harbi umumi teerübelerin- den sonra mecruhların tedavisi için tatbik edilmesi lâzımgelen yeni usul- ler» hakkında verdiği bir konferansla kongre celseleri nihayet bulmuştur. Kongrenin bu seneki mesaisi çok | ra, hem de zaman sarfını icap ettiri- | yor. Cümhuriyet hükümeti, vatandaş- | is bahseden bu zavallı baba; faclanm, İ de cereyan ettiğini bilmiyoruz. Ancak AEŞAM Okuyucularımız --—Bize ne bildiriyor? Beykozluların tapu işleri Beykozdan «K. Güner» imzasile bir mektüp aldık. Okuyucumuz bu mek- tubunda hülâseten şöyle bir şikâyet te bulunuyor: «Beykoz tapu dairesi kaza merke- | zinde bulunduğu halde, belediyenin | $ dairei şümulünde olan yerlerin tapu .| işlerini yapmaktan merinüdur. Bu daire, yalnız on beş parçayı geçmiyen köylerin tapu muamelelerini yapar. 7 de oturan halk, tapu musimeleleri için Üsküdara git- meğe mecburdur. Bunun için birçok zaman ve masraf külfeti vardır. Köylerdeki tapu İşleri pek az oldu- ğundan Beykoz tapu memurlarının da işleri O nisbette azdır. Binaenaleyh halkı, Üsküdara gidip gelmekten kur- tarmak için Beykoz kazasına aid tapu muamelelerinin birleştirilmesi ve hal- kın da Üsküdara kadar gitmelerine lüzum bırakılmaması lâzımdır.» AKŞAM Okuyucumuzun bu şikâyeti ve mü- talâası çok yerindedir. Gerçi son ta- | pu ve Kadastro teşkilâtına göre İstan- bul vilâyeti tapu teşkilâtı, muhtelif (Tapu sicil muhafızlıkları)na ayrık mıştır. Bu sırada Boğazın bu kısmı da Üsküdar Siclimuhafızlığına bağ- lanmıştır. Ancak kaza merkezinde bir tapu idaresi bulunurken, Beykozlula- rın Üsküdara kadar gidip gelmeleri -okuyucumuzun dediği gibi- hem pa- ların resmi dairelerle münasebetlerini Kolaylaştıracak tedbirler almağı bir prensip olarak kabul etmiştir. Bina- enaleyh Tapu ve kadastro umum mü- dürlüğünün de Beykozdaki bu gayri- tabi vaziyeti düzelterek Beykozlula- rı Üsküdara kadar gidip gelmek kül- fetinden kurtarmasını dileriz. ... Bir felâketten alınacak ders «Ankarada İmelâtı harbiye saraç ustabaşısı Salim» imzasile evlâdım kaybetmiş zavaylı bir babadan bir mektup aldık. Mayısın altıncı günü saat 5,20de 11 yaşında oğlu Nihadın Ankarada Hamamönündeki mektebinden çıka- Tak evine döndüğü sırada mektebe çok yakın olan otobüs durak yerinde feci bir şekilde bir otobüs tarafindan çiğnenip öldüğünden acıklı bir lisan- yol üstünde bulunan: «Dikkat okul!> levhasına rağmen, şoförün dikkatsiz hareket etmesinden ve ehliyeisizli ginden ileri geldiğini hikâye ediyor. Okuyucumuz, istikbaline ve varlıs ğına büyük ümlidler bağladığı çocu- ğunun bu feci akibetini misal olarak göstererek kendi evlâdının başına ge- len bu felâketten diğer valan çocuk- Yarının korunması için otobüs şoförle- rinde esaslı surette ehliyet aranması- nı tavsiye ediyor. AEŞAM 'Bu İcci hâdisenin ne gibi şerait için- Ankarada, çalışan şofürlerin sıkı bir mürakabe ve imtihandan geçtikten | sonra chliyetname aldıkları malüm- dur. Fakat hakikaten bu kazaya se- bebiyet veren şoförün ehliyetsizliği | varsa Ankarada belediye işlerini bü- yük bir vukuf ve intizam içinde idare eden, bilhassa bu gibi meselelerde çok | şiddetli tedbirler almaktan çekinmi- yen Ankaranın kıymetli vali ve bele- diye reisi B. Nevzad Tandoğanın oku- yucumuzun bu samimi mektubu üze- rine lâyık olduğu ehemmiyeti vere- ceğine eminiz. Bir amele İzmitte boğuldu İzmit (Akşam) — İstasyon iskele. sinden denize girmek isteyen kâğıd İsbrikası amelelerinden Uşaklı Hasan yüzmek bilmediğinden boğulmuştur. larımızın muvaffakıyetli tebligleri bü- yük bir alâka ile karşılanmıştır. Murahhaslarımız Romanyadan ay- nlırken Rumen meçhul asker abidesi- ne ve harbi umumide şehid düşen | Türk askerleri mezarlığına birer çe- lenk koymuşlardır. Beynelmilel tababeti askeriye ve ec- zacıık kongresi gelecek toplantısını Amerikanın daveti üzeeine, iki sene verimli olmuş, bilhassa murahhas. onra Vaşingtonda aktedecektir, | rutiyete darbe Tefrika No. 126, “Ittihad ve Terakki,, Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Müstafa Rügıb Es-atlı semai Sahife 7 nin son devirlerinde Enver paşa, meclisi mebusanın feshini istedi, fakat Talât paşa razı olmuyordü Bu düşünce altında hareket eden | yoruz. Belki mütareke veya sulh e Enver paşa, son defa olarak, Talât pa- | yı tecrübe edecekti. Enver paşa, me- buslar arasında, son günlerde başlı- İ yanmenfi cereyarun: sebeplerini, bil- hassa kendi aleyhindeki hareketlerin sebebini Talât paşadan sordu. Satrâzalm, 6 günkü fırka toplantı sındaki münakaşaları anlattıktan sonra dedi ki — Ahvalin aldığı son gayri müsait şekiller, mebuslara cesaret verdi. Ya- pılan tenkidlerin bir kısmı samimi, yani vaziyetin iyi bir şekilde gitme- mesinden dolayı duyulan teessürden ve bundan bizleri mesul etmek iste- melerinden ileri geliyor. Bir kısmıda fırsat Kolliyarak İleride kendilerine İ bir mevki hazırlamak için, şimdiden tenkid sahasında kendini tanıttır- mak istiyenlerdir. Bunların Jâfına büyük bir ehemmiyet vermek doğru değildir, Bir de üçüncü bir sınıf var- dır ki her vesileden istifade ederek öledenberi sana, bana muarız vazi- yette bulunmağı kendilerine meslek edinerlerdir. Bunların başında Fethi ile Hüseyin Kadri geliyor. Biliyorsun ki Fethi, Babıâli baskınına bile mu- arızdı. O, bizim her yaplığımızı be- gEenmez, ne yaparsak zıddını ileriye sürer. Bunun için Fethinin böyle bir zamanda susmıyacağı tabildir. Bununla beraber, şunu da unut- mıyalım ki bütün bu tavır ve hare- ketlerile beraber Fethiden şahsan bize bir fenalık gelmesine imkân yok- tur. En müşkül zamanımızda - bu- günkü muhalefetine rağmen - bize en büyük dostluğu gösterecek genco olacaktır... «Meclisi feshedelim!» Enver paşa, mebusların maksad ve gâyeleri etrafında Sadrizamın verdiği bu izahattan ziyade, Talât Paşayı tecrübe etmek istediği için Şöyle bir cevap verdi: — Mebuslardaki maksad ve aralar rndaki cereyan ne olursa olsun, anlaşılıyor ki. bunların. bu şekilde hareket etmeleri her halde bizim için iyi bir şey değildir. Bizim bundan sonra yapacağımız işlerde bunların bu kabil tenkid ve hareketlerile bo- zulmuş olur. Şu halde ben diyorum ki: Meclisi fevkalâde bir toplantıya çağıralım. Ahvalin fevklâdeliği mü- nasebetile, “vaziyetin icabma (göre, en mühim, kararlârı verebilecek. ve tedbirleri alabilecek geniş salâhiyet- ler istiyelim. Muarızlar bittabi buna razı olmıyscaklardır. O zaman sulhten sonra intihap yaptırmak üzere meclisi feshedelim, Bu suretle mecliste başgösteren ve halkada sirayet eden bu muzir ce- reyanın önünü almış oluruz! Bunun bir faydası daha olacaktır ki verece- ğimiz mühim kararlara şu veya bu şekilde bize engel olamıyacakiardır. Esasen ne mütareke, ne de sulh | yapmak için meclisten karar almağa ihtiyaç olmadığına göre, hiç olmaz- sa gaile çıkaracak bir töşekkülden şimdilik kurtulmuş oluruz. Talât paşa, meclisin feshindeki mahzurları anlattı 'Telât paşa, Enver paşanın bu sözle rini hem lüzumsuz, hemde zararlı gördü. O, böyle teklife hiç bir zaman yanaşamazdı, dedi ki; — Meclisi feshetmenin hiç bir fai- Gesi olmaz. Meclisi dağıtsak bile, dışa» rıda, halk sirasında aleyhimizdeki des dikodu eksilmiyecek, bilâkis artacak- tır. Bahusus artık mebuslukları da kulmıyacağı için -şimdi biraz bizden çekinir gözükenler- açıkta kalınca, bi- zim aleyfimize daha büyük propagan- da yapacaklardır. Çünkü artık bu gi- bilerin bizimle beraber hareket et- mekte hiç bir menfaatleri kalmıyas caktır. Bundan başka bize taraftar o- lanları da meclisi feshetmekle gücen- dirmiş oluruz. Bu kadar gaile yetişmi- yormuş gibi meclisi dağıtmakla meş- vurduğumuzu iddia edecekler de çıkacaktır. Haydi diyelim ki, bütün bu dedik- lerimin büyük bir ehemmiyeti yoktur: Fakat yarının ne doğuracağını bilmi- ağız. O takdirde ortada mü bir meclise ihtiyacımız olacaktır. Yapacağımız sulh vöya mütarekenin meclisçe tasdik edilmesi lâzım gel- mez mi? Sonra, bundan başka, hün- kârı da kandırmak lâzımdır. Zaten bi- zim felâketimizi dört gözle bekliyen efendiye (padişahı kasdediyor) bunun- Ja bir fırsat yermiş olmaz mıyız? Ben zannediyorum ki, sırf bizi küçük dü- meşrutiyetperver göstermek için meclisin fesh kararını tesdik etmiyecektir. Bu suretle hem me- buslar ve halk nazarında kendi lehin- de bir cereyan yaptıracak, hem de bi- zimle mebusların arasını açarak, bizi meşrutiyet aleyhtarı gibi göstermeğe muvaffak olacaktır. Ona böyle bir fır- satı kendi elimizle vermek doğru mu- dur?. Talât paşanın- kümeli öteden- beri- takip ettiği siyaset ve hattâ hâ- diselerin zaruri seyrine göre Enver po- şaya verdiği bu cevap çok yerinde idi. Hakikaten; meclisi dağıtmağa kalkış- makin Talât ve Enver paşalar hesabı- na büyük bir fayda elde etmek şöyle Gursun «Talât paşanın dediği gibi. bir çok mahzurlar meydana çıkabilirdi. Bununla bereber, hükümet aleyhtarlı- ğı yalnız mecliste mevcud değildi. Bü- tün bir memleket artık «İttihad ve Te rakki> hükümetinden yüz çevirmiş olduğuna göre mebuslar arasındaki cereyan, hükümet aleyhtarlığı bütün halk tabakalarında kuvvetlendikten sonra en son ve en geç olarak mebus- lara sirayet etmişti! Şu takdirde En- ver paşanın meclisi feshetmek hak- kındaki düşüncesi, hiç de ameli bir faide temin etmiyecekti. Talât paşa kabinesinin ileride ve- receği mühim kararlar sirasında mec- lisi mebusanın bir gaile teşkil edeceği iddiası da çürüktü, Çünkü mebuslar arasındaki muarız zümre, hükümet aleyhinde bir ekseriyet halinde taazzuv elmeklen henüz pek uzaklı; Mebus- lardan çoğu, «İttihad ve Terakkisnin en sadık, hususile Talât paşaya şah- sen merbut kimselerden ibaret oldu- Zu için, böyle bir meclisten istenildiği gibi karar almak, bugün mümkün ol- duğu gibi, yarın için de muhakkaktıl Binanenlayeh, B. Fethi ile arkadaşlar rının yapacakları tenkid ve muhalefe- tin ameli hiç bir kıymeti olmıyacak» Uu. Enver paşa hâlâ şüpheli idi.. Bundan başka bütün bu düşüncele- rin üstünde mühim bir nokta vardı: Gerçi Talât paşa, Enver paşaya fikri- ni izah ederken bu noktaya hiç temas etmemişti. Fakat şu muhakkatı ki “işler günden güne fenalaştıkça- biran gelecekti ki, Talât paşa kabinesi çe- kilmeğe mecbur olacaktı O zaman, <İttihad ve Terakki»ye büsbütün mu» halif bir hükümet teşkil etmek istiyen padişaha karşı koyacak ve nisbeten daha müsaid bir kabinenin işbaşına gelmesini temin edecek gene meclisi mebusandı. Şu halde meclis ileride en büyük rolünü ancak şöyle br hareketile oynamış olacaklı. Bu, Talât paşa kabi- nesinin sukutundan sonra gerek «İt- ihad ve Terakkis teşekküllerini ayak- ta bulundurabilmek, gerek iktidar mevkiinden çekilecek olanların, bilhas- sa, Talât, Enver, Cemal paşaların şsah- si selâmetleri için pek lüzumlu idi. İhtimal ki Talât paşanın da zihni- uğratmamak ve -kendilerince- böyle istenmiyen bir akibeti, şimdiden da ha, hatırlatmamak maksadile bu nok- tayı izah etmemişti. Fakat Talât paşanın tamamile hak- lı olarak ileriye sürdüğü bu mütalğ- alar, Enver paşayı şüpheden kurtar. mamıştı. Bilhassa sadrazamın çok hâ» raretle ve en makul sebepleri göstere- rek meclisin feshi aleyhinde bulunma» sı, Enver paşanın üzerinde iyi tesir ek beni iç e ay nl ği :