Görünüşte her süpürge gibi bir süpürgeydi; ama görünüş aldatıcr- dır, bu süpürge, çiçek açmak iste- ğindeydi. Onu hö- nüz yeşilken ko- parmışlardı; Sapı, özsuyu kuruma mış bir badem da- lıydı. Bu yaz bel- ki de sarı çiçekli bir süpürge İle sü- püreceklerdi; Ama bir kapı arkasında, karan- lık bir köşede çi- çeklenmek kabil mi. Sübürge bir ormanda çiçek aç- mak istegindeydi. Gel gelelim Bunak teyzenin elinden kurtulmak mümkün değildi. Bunak teyze hırçındı. Bütün gün ortalığı silip süpürüyordu, Nefes al- ma yoktu. Tencerelerinin dibi ay gibi parladı. Bu iyi hoş... Ev temiz ol- malıdır... Ama hırçın teyze şehre gi- dip gündelikle çalışıyor, kocası bü- tün sene ormanları buduyor, oğulla- rı tarla sürüyordu. Bütün bunları neye yapıyorlardı bilir misiniz? Para biriktirmek için... Onlar biriktiriyor- lar, altınları küpe diziyorlar; günler- den bir gün iki adam geliyor, altınla- rı alıp padişaha götürüyordu. Hırçın teyze, kocası, oğulları, yeni baştan çalışmağa koyuluyorlardı... Bir gün Hırçın teyzenin kocası, ko- caman kıllı burnu ile etrafı kokladı: — İlkbahar kokuyor, dedi, şöyle biraz güneşleneyim!.. Hırçın teyze gülüyordu: — Seni tembel, miskin-senil.. Bazan oğulları söylenirlerdi: — Hava güzel, şöyle biraz-gezsek... Hırçın teyze küplere binerdi: — Sizi tembel, miskinler-sizi!.. ... Gelelim süpürgeye; bu hayat, hayat e değildi. Günde kırk kere el yeçiyor, dört tarafa süp et dar yanamadı, kapıyı âçık bulduğu bir gün çikip manda dolaştı Evde süpürgeyi her şey sevi Tencereler ağladı, toz bezi ba; yerlere yayıldı, saat durdu. Evin du- varlarındaki sarmaşık: — Olur şey deği! bu! diye haykırdı. Hırçın teyze şehirden elleri dolu dönüyordu. Sarmaşık onu yakaladı, kapının önüne oturttu: Bütün gün nefes almadan çalı- $ır ve herkesi de çalıştırmak istersin ha!.. Otur dinlen biraz, Akşama kadar or- du. Çiçek açan süpürge - Hırçın teyze fena halde kızdı: — Bırak beni sarmaşık... Seni bu gece dibinden keserim. Deprendi, çabaladı, kurtulamadı, susup oturdu. Saçları yüzüne gözüne karışmıştı. Rüzgâr acıdı, hafifçe esti, saçları dağıttı: — Zavallı... Rahat nefes al, bu ak- şam ne güzel kokuyor: Hırçın teyze de afallamıştı: — Ne güzel akşam!.. Akşam güneşinin kızıl ışıkları, ağaç dallarını, yapraklarını yaldızla- dı. Hırçın teyze mırıldanıyordu: — Ne güzeli. İki tavşan oynaşıyor, kuzular meli- yordu. Hırçın teyze yumuşamıştı. Kımıldamıyordu. Sarmaşık ihtiyarı koyuvermedi, Bu sırada süpürge de ormandan dönüyordu. Bunak Hırçın teyze ona acıdı. Sapını dikti, bir ba- dem ağacı oldu. Tohumlarını serpe- ledi, altın gibi sarı çalılar büyüdü. Biraz sonra üç erkek geldi. Bunak Hırçın teyze kocasına, oğullarına: — Hava güzel, haydi gezmeğe gide- lim! dedi, Kocası ile oğullarının ağızları bir karış açık kaldı. ... Tam zamanında padişahın adam- ları geldi, altın istediler. Bunak tey- ze güldü: — Belki şu küçük küpte bir Iki al- tın vardır. Ama isterseniz şu fidan- ları, şu ağaçları, bü çalıları alınız.. bu sene bunlardan başka bir şey veremi- yeceğiz, çünkü yok... Etraf ağaçlanmış, yeşillenmiş, gü- zelleşmişti... Padişahın adamları el- leri boş döndü. Bundan padişah mem- |' mk nun oldu mu?,, Adam siz de bunun ne ehemmiyeti var; Hırçın teyze, kocası, oğulları, ha- yatlarından memnundular, etrafları ağaçlanmış, çiçeklenmiş, neşelenmiş- ti... Kibrit oyunu Bir kibriti yakınız, bir de mum res- mi yapınız. Şekil (B) dört köşelere ayrılmış bir mukavvaya koyunuz. Su dolu 4 kova şekil (C) diğer oyuncu- larının istedikleri tarzda, mumun et- rafına dizilecektir. Mukavvada 1 den 6 ya kadar nu-” maralı 6 beyaz 6 da siyah daire var- dır, Oyuncu gözlerini bağlıyacak ve kibritin ucu ile 6 kere mukavvaya dokunacak. Eğer beyaz daireye dokunursa, üs- tünde yazılı rakkam sayısı puvan ka» zanır, eğer siyaha dokunursa, o mik- tar sayı kaybeder. Pğer kovalara dokunürsa, kibrit sönmüş demektir, oyundan çıkar, Eğer muma dokunursa oyunu kar zanır, çünkü mum 100 sayı eder. Keslimiş olan B. C. D aksesuarları, oyuncu gözünü bağlayınca, mukay- yanın şeklini değiştirmeğe yarar, Attı çizgi Bir kâğıda, 8 santim boyunda bir dört köşe çiziniz. Çizgileri dört kısma ayırınız. Bu noktaları biribirine bağ- layınız, yeniden 16 küçük dört köşe çizmiş olursunuz. Her karenin ortası- na bir nokta koyunuz. Bu on altı noktayı biribirine altı düz çizgi ile Hem öğren, hem eğleni Makaralar İki makara alınız, birinin etrafına, resimde gördüğünüz gibi çiviler çakı- nız, sonra ucu kıvrık bir tele resimde gördüğünüz g'bi geçiriniz, el arabası gibi itiniz, alttaki makara döndükçe, üsttekini de döndürür. İşte size bir oyuncak!.. Aktör inek Acaba yakında sahnelerde ter- biye edilmiş, ma- rifetli inekler gö- recek miyiz?. Kaliforniyada bir inek, susadığı za- man musluğu açıp su içiyor, sonra ge- ne musluğu kapatıyormuş. Saat İki doğru çizgi ile bü saati bölünüz, üç bölümde Kalan rakkamları ceme- dince yekünları biribirine müsavi olsun. Dört köşeler İz | | | ribirlerine © mi ni AVİ 9 tane dö l | köşe var. Dört tane kibrit kal- ——, 7 darınız. Gerideki | | | | 16 kibrit, 2 tane —'——' a. biribirine müsa vi dört köşe hasıl etsin. Hesap işi Bu dört köşelerin içine 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 rakkamlarını koyunuz, ama öyle bir koyunuz Kİ, üç sıradaki rak- kamlar soldan sağa veya yukarıdan aşağı cemedilince ayni rakkam çık- sın. Uçan kurbağa Bir gazetenin yazdığına göre Bormeoda kanat- lı kurbağalar var- muş, bu kurbağa” 24 kibrit ile bi- | | Uzağa gitme | Bizde var Piz şehrinde meşhur bir kule var- dır, bu kule yana yatmıştır ve bunun için meşhurdur. Tonkende de, resimde gördüğünüz gibi yan duran bir kule vardır ve 'Tonkenliler bu yan kulelerile övü- nürler, Bizde de var, İstanbulda böyle bir kule değil, kocaman bir bina var: Şir- keli Hayriye binası!.. Bir bardak su veri — Bay berber bana bir bardak iyi su verir misi- niz?.. Müşteri, yüzü- nün dördüncü kesilişinde | ber- berin elini tutup bunu söyledi. Berber sordu: — Emreğersiniz, harareliniz mi var? — Hayır, gırtlağımın delinip delin- mediğini muayene edeceğim. Bu da var Bu ağaç Cenubi Afrikada yetişen bir ağaçtır. Resimde gördüğünüz gi- bi, yemişleri kökünde biter, sapları yoktur. Buna benzer bir yemiş ağaci gör- mek için Cenubi Afrikaya gilmeğe hacet yok, Büyükdere meyva ensti- tüsünde bir erik ağacı vardır, erikler dalların üstünde sapsız yetişiyor. Saçsızlık Trende iki yol- cu katılarak gü- lüyorlardı. Bu iki yolcunun da uzun saçları var- rını bir hayli methettikten sonra, kar- şılarındakini ima ederek, saçsızlığın sakaletinden bahsettiler, saçsız baş- ları karpuza, kavuna, bilârdo bilya- sına benzettiler. Nihayet biri, saçsız adama dedi ki; — Arkadaşımla bir bahse giriştik, fakat hangimizin hakkı olduğu anla- şılamıyor. Bize hakem olunuz, Saç- sızlığın sebebi nedir?, Saçsız adam gülümsedi; — Zekâdır! dedi, Garip şeyler HAT BOYO vi Z Yeni Zelandada - rüzgâr öyle şid- detli eser ki, bazan trenleri yoldan Çıkarır. Bunun için Yeni Zelandanın hat boylarına havale çekilmiştir, bu suretle rüzgârın trenleri rahatsız et- 19 Haziran 1937 Tarih — Kışın yağan 3 harfli şeyle 3 harfli suyun çıkardığı sesin ortasına 2 harf- li zamanı koyun, göz gözü görmesin. çe Bilmecemizi doğru helledenlerden birinelye: 5 lira, ikinciye: 2 buçuk li- ra, üçüncüye: Bir lira, ayrıca 200 ka- riimize muhtelif hediyeler verilecek- tir, Garip şeyler İskarpinlerinize bir kaç çivi çakı- nız, eğer, ayaklarınız, kuvvetli bir miknatısa değerse, havada bas aşağı dolaşabilirsiniz, ancak İskarpinlerini-