Bü mg Büyük 'Türk âlimi İbni Sinâ, fel- sefe ve tıb ile çok meşgul olmuş, her iki ilimde de yeditülâ sahibi olmuştur. İbni Sininm tedavide- ki şöhret ve hazakatini duyan has- talar, Asyanın dört tarafından ken- dilerini tedavi ettirmek için bulun- duğu şehirlere koşmuşlardır. Büyük âlim, bu müracastisrdan hiç birini | reddetmemiş, dertlerine deva arr- yan hastaları, büyük bir şefkat ve ihtimamla tedavi etmiştir. Bu saye- de İbni Sinâ, mühim bir çok vskalar görmüş, tabbi müşahade ve tetebbü- lerini derinleştirmiş, kendinden ev- vel gelmiş olan âlimlerin $azılarına kendi müşahade ve tecrübelerini ka- tarak bütün dünyada kendisine öl- mez bir şöhret ve şeref kazandırmış olan Kanunu Fittıb, yani tıb kanu- nu namındaki eserini yazmıştır. Bu eser, tababet için o kadar esasli hükümleri ihtiva ediyor ki 12 nci asırdan 18 inci asra kadar Hippokratın ve Galiyosun eserlerile beraber, tabubet âleminin mercii olmuş, bütün tıb mekteplerinde oku- | tulmuş, İlâçlara dair olan kısımları O devrin kodeksi vazifesini görmüş- tür, İbni Sinâ, bir çok karışık hadise- ler ile dolu olan ve kısa süren haya- tında, 150 kadar eser ve risale yaz- mıştır. Bu eserler, büyük #limin ne yelât bir istidat ve kabiliyette oldu- ğunu isbata kâfidir. Türk âlimi, bu eserlerinde felsefe, tıb, riyaziyat, kimya, fizik, astrono- mi ve arziyat İle meşgul olmuş- tur. İbni Sinâ, her şeyi ve her hadi- seyi tabii küvvetlere istinat ederek izah etmek istemiştir. Kitaplarında, bâtıl akideler, hurafeler, ocinler, periler için hiç bir yer yöktür. Türk âli- mi, bu bâtıl akideleri dalma reddet- miş, -her şeyi ilmin, fennin, tabiat kanunlarının gözile tedkik etmiş ve vardığı neticeler dalma bu esaslara dayanmıştır. Bu bakımdan İbni Sinânın ted- kikleri, tetebbüleri ve eserleri, orta zamanlarda ilmin ve akli selimin, müşahade ve tecrübelerin bâtıl aki- delere ve hurafelere karşı indirmiş olduğu ilk darbeyi teşkil eder, Bu sa- yede bu büyük Türk âlimi, beşeriyet tarihinde ölmez ve daima şeref ve iftiharla anılacak bir nam bırak- mıştır. Şunu da ilâve edelim ki, İbni Sinâ yaşadığı asırda felsefe sahasına gi- iftihar etse yeri vardır. yük Türk filozof ve | tabibi! İbni Sinânın eserleri ren bütün mevzular hakkındaki ted- kik ve görüşleri arasında tam ve esaslı bir ahenk bulunan bir âlln ve mütefekkirdir. Bu büyük âllm ve mütefekkir tedkik ettiği mevzuları temel fikre göre izah etmeyi muvaf- İakıyetle başarmış ve bu sayede Şark ilim dünyası kendisine baş filozof mânâsına gelen Eşşeyhürrels ünva- mını bihakkin vermiştir. İbni Sinâya bir zamanlar gerek Şarkis ve gerek Gârpte Aristonun sadece bir nâkili ve bir mukallidi nazarile bakanlsr olmuştu. Şüphe yok ki İbni Sinâ Meşşaiye felsefesi- nin umumi istikametinde Aristo ile hemahenk yürümüştür. Fakat onun | Aristodan ayrıldığı çok esaslı ve mü- Him noktaları vardır. Aristonun ha- kiki bir peyrevi olan (İbni Rüşt) Tehâfetülfelâsite adlı eserinde İbni Sinâyı Aristodan ayrılmış olmakla tenkit ettiği nokta Türk filozofunun bu hususiyetlerine teallük eden bü- yük mevzulardir. İbni Sinâ esas itiberile rasyonalist, olmakla beraber tecrübe ve istikre- yada büyük bir kıymet vermiştir. | Bu itibarla kendisini ampirizm fel- sefesine yabancı göremeyiz. İbni Si- mâ tabiiyalı tedkik ederken ampirist- tir. Fakat riyaziye ve metafizikte onu mutedil bir rasyonalist olarak görmekteyiz. Onun büyük muvaffa- kıyeti bir taraftan hasselere, diğer taraftan akla istinaden hadiseleri izah hususunda “göstermiş olduğu nüfuzu nszar ve vuzuh ta göze çarp- maktadır. İbni Sinâ rasyonalist olarak baş- ledığı metafizik sahasında bazan ideslizme bazan da panteizme mü- temayil olarak yürümüştür. Türk fi- lozofu Yunan felsefesini (nihayeinde | vâsıl olduğu yeisâlüd vaziyetten kur- tarmış, bu suretle eski felsefeyi garp dünyasına tekâmül devrinin ümit verici simasile tanıtmıştır. İbni Sinânın tabbi eserleri gibi felsefi eserleri de erkenden Avrupa dilleri- ne tercüme edilmiştir. Avrupalıların ismini Avicenne şek- line koydukları İbni Sinânın tıb ka- nunu eseri bütün eserlerinin hulâ- sası ve şaheseridir. Onda her bahis mevcuttur, Bu eserlerinden istifade etmemiş fen adamı kalmamıştır. İbni Sinâ o kadar büyük bir şah- siyettir ki, öleli 9 asır geçtiği halde ismi fen, ilim ve tıb dünyasında dai- ma hürmet ile anıldı ve anılıyor. Türklük bu büyük âlimi ile ne kadar AR. Sohbet (Baş tarafı 3 üncü sahifede Romandaki öteki eşhas da, bir ke- re gösterdikleri huydan asla inhiraf etmiyorlar. Yukarıda söylediğim gibi Açlık bizi tesadüfün şuurla hareket ettiğine de inandırıyor: Ahmed Turgud bir gün Beyoğlu'nda ne yapacağını bilmeden dolaşırken bir sinemaya giriyor; fil- min acıklı bir yerinde arka sıradan bir hıçkırık duyuyor. Başını çeviri- yor, tam o sırada film kopuyor, lam- balar yanıyor ve Ahmed Turgud, ağ- layanm yirmi osenedenberi sevdiği kadın olduğunu görüyor. Bu tesadü- fün ehemmiyeti büyük; çünkü Hati- ce, sinemada Ahmed Turgud'a rasge- lip onun biraz soğukça muamelesile İ karşılaşmasa intihar oetmiyecek ve | kızı kimsesiz kalmıyacak... Tam o hıç- kırik sırasında film kopmasa... Turgud sevgilinin , hatırasından kaçmak için Anadolu'nun bir köşe- sinde bir şeker fabrikası müdürlüğü- nü kabul ediyor. Fabrika bir hukuk müşaviri muavini arıyor;bu işe Gül seren geliyor, yani Ahmed Turgud'un sevdiği kadının kızı. Tesadüfün İşi: Türkiye'de başka iş mi yoktu da İ Gülseren'i oraya gönderdi. Ama gön- dermese roman olmazdı, Ahmed Turgud, ne yapacağını kes- tirmediği bir sırada elini, yıllardan beri açmadığı kitablarına uzatıyor, rasgele birini çekiyor. Bu kitab, $e- ker fabrikalarına veya pancar zeri- yatına aid olabilir ya"... Hayır, Wil bir eseri ve Ahmed Turgud'un tesadüfen , açtığı sayıfa, tam kendi haline uygun. Böyle tesadüfler, yaşamağı degilse de, hayatım mânasını anlamamızı, daha doğrusu anlar gibi olmamızı ko- laylaştırmaz mı? Açlık'm o hikâyesini anlatmadım. Okuyup öğrenin. İnsana iki üç saa- | tini tatlı tatlı geçirten bir roman. Sayıfalar arasında eşhası tebessümle takib ederken Heraklit'in Süleyma- n'ın, Sehopenhauer'in, Wiliam Ja- mes'in bazı sözlerine de rasgelip ay- "rica istifade ediyoruz. Varlık mec- | Mmuasında: Y. N. bu kitabdan bahse- ) derken: «Romancı ruh tahlillerinde İ umumiyet itibariyle muvaffaktır» de- dikten sonra: ve zamanımızda geçtiği hissini kuv- vetle alıyoruz» diyor. Bana öyle gel medi; bu Açlık'taki insanların si- zin, benim gibi bu yer yüzünün de- Zil, ancak romancının hayalinde bu- Junan bir âlemin insanları gibi gör- düm. Ama ben yanılmış olabilirim. Nurullah Ataç SA A hm Karagümrük Parti Edirnekapı semt ocağında çay Karagümrük nahiyesi Halkpartisi Edirnekapı Semtocağı bu akşam sa- at yirmi birde âzasına bir çay ziyafeti verecektir. Istanbul Gayrimübadiller komisyonundan: D. No: Semti ve mahallesi Bostancı Çatalçeşme Çengelköy Üsküdar İcadiye Tarabya Üsküdar Umraniye karyesi Beşiktaş Ortaköy Yeşilköy Umraniye Kumkapı Nişancı Mehmet paşa Kadıköy E. Osmanağt, Y. Zühtüpaşa Kasımpaşa Hacı Hüsrev Kasımpaşa Sahaf Muslahiddin Erenköy Kozyatağı sokağı Emlâk No. Çatalçeşme E. 60-11-34 Harita 22 Yukarı Kasımpaşa cad. OE,ve Y. 16 Yazmacı Avadis E.17Y. 1719 'E. Kömürcü Y. Şalcı E.veY.5 Yalnız servide E.64 E, Katolik kilisesi Y. Gültekin E. Çekmece Y. Halkalı caddesi Havuzlu bostan E. 421.85 E.19Y39 E.lMü.Y.9 Ada 745, Parsel 14 E. 218 Y.n2 E. Bağdat cad. Y. Iirdede İpci barhanesi E,11X.48/1 EE. Çeşme XY. Baruthane E.8 X.13-13/1 'Kokarpınar mevkii | E, — XY. 55-57 Suadiye Hatboyu No. taj 12 iii 146,50 metre arsa 205,20 , > 202 metre arsa Ahşap hanenin 1/6 his. 32665 metre tarlanın 1/6 his, Ahşap hane 155,20 metre arsanın 1/2 his, Bahçeli ahşap hanenin 1/4 his, Bahçeli ahşap hanenin 390 5/10 his. İçinde kotra ve evi olan 430 14608 metre bostanın 40,5/120 hissesinin tekcar 15 his, İçinde hanesi olan 250 7350 metre bostanın 4/1260 his. Münhedim dükkânlar (o 1350 Kapalı " zarf Dn my yg gi ha Pazartesi günü saat 14 dedir, Satış münhasıran gayri mübadil bonsildir. Cal «Vakaların aramızda | K üçükpazar cina yeti muhakemesine başlandı Suçlu: “ 'Ne yaptiğımı bilmiyorum, denize atıldığımdan bile haberim yok,, diyor Küçükpazarda bir para meselesin- den ortağı Veliyi dört yerinden biçak- in karısı Emineyi yareliy ci Abdullahın mu- hakemesine dün ağır ceza mahkeme- sinde başlanmıştır. Dava evrakı okun- duktan sonra suçlu Abdullah sorguya çekildi ve vakayı şöyle anlatlı: — Kahveyi Veli ile ortak tuttuk. Benim fazla param olmadığı için bir miktar peşin para verdim, hisseme dü- şen mütebaki 235 lira içinde sened verdim, Aradan dört ay on gün geç- tikten sonra bir gün Veliye 115 Hira vereceğimi ve borcuma mahsup edil- mek üzere senedi getirmesini söyle- dim. Ben parayı ödediğim halde o s€- nedi getirip hesabı yazmadığı gibi be- ni kahvenin üzerindeki evine çağıra” Tak senedimi vermiyeceğini söyledi ve Koğdu. Biraz sonra kendisi kahve ocağile uğraşırken yanına sokularak «bu işi ben yapayım», dedim. Bunun üzerine Veli benimle kavgaya başladı. O sıra- da karısı Emine de bahçe kapısından içeri girerek elindeki ateş . küreğile beni fena halde döğdü. Biz Veli ile ku- caklaşarak boğuşmağa (başlamıştık. Kadın da yeer düştü. Bir aralık Veli bıçağını çekerek üzerime saldırdı. On- dan sonra ne olduğunu bilmiyorum, Ben Veliyi de karısını da vurmadım. Sonra beni tevkif ettiler, Tevkifhane- de ağzımdan burnumdan kan boşandı. Bunun sebebi de Eminenin beni ateş küreğile döğmesidir. Bundan sonra şahid polis Necmed- din dinlenmiştir. Necmeddin şunları söylemiştir: — Rıhlımda karakolda olururken bekçi geldi ve, dışarida bir sarhoş var, Tarâkola gelmiyor, dedi. Dışarıya çık- tım. Bu sırada bu Abdullah deniz ke- narıma koşarak kendisini denize attı, Kendisine seslendim ve sahile çıkması- nı söyledim, Abdullah bir müddet de- nizde çırpındıktan sonra sahile çıktı ve,. bekçiler beni döğdüler, Kadıkö- yünde bir arkadaşım var. Onun yanı- na gidiyorum. Vapura yetişmek için denize atladım, dedi. O esnada kendi- si biraz sarhoş ve-sol elinin başpar- BORSA İstanbul 18 Haziran 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât İst. dahili (o 95,—(İş. B. Hamiline 9,90 Kuponsuz 1933 » Müessis 77,— istikrazı 95, İT.C. Merkez Ünitürk | 18,60,—| Bankası 86,50 » ON 18,10—| Anadolu his. 24,10 18,—,İ Telefon 6,30 44,20) Terkos 9,50 40,30) Çimento oo 13,15 İttihat değir. 10,— 980) Şark o» 0,80 17,715) Prağ — — 22,62,— Berlin 1,96,22 Madrid — 13,89,— Belgrad. 34,50,— Zloti 4,16,— Pengo 3,98,— Bükreş o 107,18,— Moskova 23,98,— 87,30,— 3,44,21 Teşekkür Sevgili kızımız Nevvarenin gerek ce- nazesinde bulunmak, gerek bizi mektup tavassutunu rica bea mağı da yaralı ildi. Karakola götün dük, üzerin ığımız zaman cake tinin sol cebinden bir bıçak kını çıks İ ti Kendisi, bukının cebinene su retle girdiğini bilmediğini söyledi. Bu sırada Küçükpazar karakolundan telefonla Abdullah adında birinin bir edam öldürdüğünü ve kaçtığını bildir- âller. Bunun üzerine Abâullahı- tev- Kif ederek Küçükpezara gönderdik. Bu ifadeye kürşı Abdullah: — Ben o zamen şuurumu kaybet- rulştim. Ne söylediğimi ve ne yaptığı- mı bilmiyordum, Denize atladığımdan bile haberim yok.. cevabını verdi, Diğer şahid polis Salih de cinayeti Haber aldıktan sonra Meliyi, evinde ölü bulduklarını ve o civarda sraştır- ma, yapınca sokakta duvarmi. .kena- rında bir de kanlı bıçak bulduklarını, yaralanmış olar Emineyi de hastane- ye kaldırdıklarını söyledi. Bunden sonra Velinin karsı Emi- ne dinlendi. Emine, kendisinin Ab- dullah tarafından yaralandığını - ve davacı olduğunu söyliyerek' mahke- meye istida vermek üzere bulundü- ğunu bildirdi, Henüz davacı sıfatile İstidasını vermemiş olduğundan mah- keme kendisini şahid olarak dinledi. Emine ifadesinde: — Kahvenin sermayesi benim idi, Abdullah da kocama bir sened vermi$- ti. Vaka günü ben üst katta odâmda otururken kahvede Abdullah ile ko- cam Velinin kavga ettiklerini duy- dum. Aşuğıya indiğim zaman bunla- rın biribrlerine sarılmış . olduklarını gördüm. Abdullah elindeki. bıçakla kocamın üzerine hücum ederek aşağı- dan yukarıya doğru karnına sapladı. Ben bunu görünce polis çağırmak ü- zers dışarıya koştum. Kocam da yere yuvarlanmıştı. Bu defa Abdullah be- nim arkamdan koşarak, dur seni de öldüreyim de mahkemede benim aley- hime şahidlik yapma, diye üzerime a- tıldı ve bıçağile beni de yaraladıktan sonra kaçtı.. dedi, Abdullah bu ifadeyi de reddetti. DI- ger şahidlerin çağrılması için muha- İ keme başka güne bırakıldı, İSTANBUL TİCARET ve ZAHİRE BORSASI 18/6/937 FİATLER CİNS Buğday yumuşak “Buğday sert Arpa yemlik Arpa Anadol Misir sarı Kuşyemi Nohut kaba Fasulye horoz Fasulye çalı Fasulye ince İç fındık Yapak Yalova GELEN Buğday 985 Ton Arpa 6 ; Çavdar 5 » 5 >» 3 ; bi İ 7 > 39 > Zeytinyağı LL Tiftik > Yapak İç fındık DIŞ FİATLER Buğday Liverpul- Buğday Şikagö Buğday Vinipek Arpa Anvers Mısır Londra Keten T. Londra Fındık G, Hamburg Fındık K. Hamburg Halkevinden; Evimizde ağız armonikaları çalmağı öğrenmek için bay Saffet her cumartesi günü saat 16 da Ev salonunda buluna» çi ya e e iie ie 5.97K. 5,12 5,72 5,09 3,57 793 94,56 94,56 İsa.