Yer vermemek yarın fena vaziyeilere düşmeği intaç eder Galatasarayın Milli küme şampiyonasında en iyi vaziyette bulunmasının sırrı nedir ? Cesaretsizlik, yapılacak tecrübenin menfi bir netice verir korkusu bazı klüplerimizde gençlerin yer alması- na mini oluyor. Bu yüzden de genç istidaflar kendini göstermeden sö- nüp gidiyorlar. Bugün için tecrübeden hiç çekin- miyen ve her zaman takımında genç- lere yer veren yegâne klübümüz Ga- Jatasaraydır. Sarı kırmınlılar öyle günler, öyle anlar geçirdiler ki onların vaziyetine eğer başka bir klüp düşmüş olsay- di hiç şüphe yok ki kapılarına bir kliti vururlardı. Fakat Galatasaray- klar bu buhranlı günlerde hiç yıl madan çalıştılar. Ve takımlarında genç oyunculara yer verdiler. Yendi-- ler, yenildiler. Hattâ ligde beşinciliğe kadar düş- tüler. Fakat çalıştılar ve yarım, yani bugünü temin ettiler, Bugün bile sarı kırmızılıların ta- kımında hafta geçmiyor ki bir deği- şiklik ve bir genç oyuncunun yer al- dığı görülmesin Takım bugün tama- mile genç oyunculardan müteşekkil dir. Belki de onların diğer takımlar- daki oyunculara nazaran tecrübele- Tİ noksandır. Fakat şu da muhak- kak ki enerji her şeye hâkim olu- yor. Zor oyunu bozar nazariyesinin ne kadar doğru olduğunu bu takt- mın oyunlarında her zaman görü- yoruz. Genç oyunculardan müteşekkil Ga- Jataray bütün o tecrübesizliklerine rağmen bugün Tnilli küme şampiyo- nasında en emin vaziyette bulun- maktadır ve şampiyonanın en kuy- yetli namzedidir. Her takım İzmirde muvafakıyet- #izliklere uğrıyarak döndüğü halde sarı kırmızılılar bir çok hadiselere rağmeti hiç yenilmeden dönen yegi- ne takım oldu. Bu muvaffakıyette de âmil hiç şüp- he yok ki gençlik ve o gençlerdeki enerjidir. Karşılarındaki tâkımlarda esasen tenknik noktasından kendi. lerinden yüksek olmadığı için onla- rın enerjisi bu galebeleri temin etti, Maatteesüf sırası gelmişken şunu da şurada keydedelim i bir çok klüplerimiz gençlere takımlarında yer vermekten korkuyor ve cesaret sizlik gösteriyorlar. Bunun cezasını da eçkiyorlar, Belki bugün o kadar belli olmaz, fakat yarın ne büyük. bir hata yap- tıklarını oanlıyacaklardır. Faka ne çare ki iş işten geçecektir. Bu cesaretsizliği gösteren klüple- rin başında da Fenerbahçeliler gek mektedir, Eskldenberi sarı lâciveri- ilerde bu böyledir. Hep ayni takım, kep ayni oyuncular, Onların takı- mında yapilan değişiklik âdeta bir mesele halini alır, Fenerbahçe takı- munda bir gencin yer alabilmesi için bir tesadüf veya fevkalâde bir halin vukuu lâzımdır. Meselâ Bülend fevkalâde bir vazi- yet oldu da Fenerbahçe takımında yer aldı ve kendini gösterdi. İzirme eksik bir kadro ile gitmek mecburiyetinde kalınması genç oyun- culardan Orhana takımda yer ver- meğe sebep oldu. Ve orada bulu- nanlardan, takım arkadaşlarından daha ilk oyunu olmasına rağmen çok muvaffak olduğunu dinledik. Bilhas- sa Bülendie yanyana herkesin na zarı dikkatini celbedecek bir oyun çi i Ve ikinci maçta Fenerbahçenin üç golünden ikisini Bülend, birini de Orhan kaydetmiş, gol yapmak fut- bolde bir oyuncu için ölçü olmamak- la beraber iyi oynadıklarını da söy- lediler. Hiç şüphe yok ki bu gençler gün geçtikçe daha iyi oynıyacaktır. Unut- miyalım ki Fikret, Reşad, Niyazi, Esad bu şekilde takıma girdiler. Ve bugünkü Fenerbahçe takımını tutan oyuncular oldular. Bir takım genç oyunculara ne kadar yer vermek ce saretini gösterirse o nisbette yarını. temin etmiş olur, Bugün Fenerbahçe B takımında öy- 18 oyuncular var ki her hangi bir takıma gitssler birer as olurlar, Ni tekim şimdiki Galatasaray hücum hattında gördüğümüz Süleyman Fe- nerbahçeden (yetişti, B takımında senelerce oynadı. Kalkıp Galatasa- raya girdi ve derhal birinci takımda yer alarak hücum hattının en İyi oyuncusu oldu. Ekrem de Fenerbahçeli idi. Artık yükselme devresini atlamış olmakla beraber pek Alâ Galatasaray müua- yin hattında oynuyor ve iş görüyor. Hulğsa ileriyi düşünen klüp genç- lere yer vermek meöburiyetindedir, Bugün yenilmekten korkarak genç- lere yer vermemek, yarın çok fena bir vaziyete düşmeği intaç eder. M. Kemâl İngiltere şampiyonu Roman- yada mağlüp!.. İngiltere profesyonel liginin şampi- yonu Mançestersiti bu hafta Roma şampiyonu Venüs takımile Bükreşte yaptığı maçta 2-0 gibi açık bir farkla mağlüp olmuştur. Bu netice herkesi hayrette bırakmıştır. Mançestrsiti önümüzdeki hafta ikinci maçını ge ne Bükreşte Ripenzia ile yapacaktır. Eskişehirde spor ve Jimnastik Peri / Eskişehirde spor ve Jimnastik bu bayrama alt bir kaç enstantane görünüyor, Bugün a Galatasarayla karşılaşıyor Bügün Tuksim stadında İzmir Üçokunu, Galatasaray karşısın- da göreceğiz. rı kırmızılılar Üçoku Kendi st: rmda yendi- Ter. Ve ikinci karşılaşmalarını bugün yapıyorlar. Bazı gazete- lerde İzmir idarecileri verdikleri beyanatlarda neticeden ümitvar olduklarını söylüyorlar, Diğer taraf ta şampiyonadaki vaziyeti dolayısile kazanmak için nun bittiğini bildirdiği zaman ümitvar olduğunu söyliyen taraf mı, yoksa kazanma ihtimali da- ha küvvelli olduğunu gördüğü- müz taraf mı kazanacak? Bugünkü ve yarınki maçlaraı kim ” — idareedecek? Bugün ve yarm yapılacak olan Üçok - Gaaltasaray, Üçok - Güneş maçlarını her ikisinin idaresi için futbol federasyonu B. Said Solâhağ- din Cihanoğlunu hakem olarak gös- termişse de B. Said Salâhaddin birkaç senedenberi Galatasaray takımının maçlarını kabul etmemek hususun- daki kararı federasyona bildirme- si üzerine bu maçın İdaresi Beşiktaş antrenörü B. Refik Osmana veril- miş ve kendisi yapılan bu teklifi ka- bul etmiştir. Güneş - Üçok maçını da B. Sald Salâhaddin idare edecektir. Yozgatta pehlivan güreşleri Yarım Dünya ile Mülâyim pehlivan güreşiyorlar Yozgad (Akşam) — Halkevimi- zin tertip ettiği büyük pehlivan gü- reşi muazzam birhsik kütlesi önün- de çok heyecanlı bir surette yapıldı. Güreşlerde Yarım Dünya ve Mülâ- yim pehlivan bulunmuşlardır. Güreş spor sahasında saat 10 da başlamış çok intizamlı bir surette ve çok he- yecanlı bir surette Saat 15 e ka- dar devam etmiştir. Mülâyim ile amman, Me Atletizmde Finlandiya İngiltereyi mağlup etti İngüterede Vaytsitide 95 bin se- 100 m. Peninkton (İng) 109 200 m. Holms (İng.) 22 400 m. Braun (İng.) 476 800 m. Stodhard (İng) 1502 1500 m. Gize (İng.) 3.568 5000 m. Salminen (Pin) 14454 10000 m. Salminen (Fin) 30541 400 minin Nora (Fin) 584 110 münüa Finley (İng) 15 4 x 100 İngiltere 3.129 Uzun Lain (Fin) 788 Yüksek Kalima (Fin) 192 Sırık Vebster (ing) 385 * Dlk Kepa (Fin) 4766 © Güle Borland (Fin) 150 Cirit Jarvinen (Fin) 7856 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 885 Mülkiye mektebinde talebe cemiyeti kurulması büyük telâş uyandırdı Zülüflü İsmail paşa (1) bütün mek- | tep ve medreselerin peolisile gizlice 'uğraşmağa memur edilmişti. Höcalar «ülülemrin emirlerine ita- Bt» lüzumunu talebeye telkin etmeğe irade ile davet edilmişlerdi. Mülkiyede ahlâk muallimi Ata bey » Hammer mütetcimi - bir gün ders- te damdan düşer gibi bu bahsi açmış- tı da talebeyi hayrete düşürmüştü! Mülkiye mektebinde bizim sınıfımız idarece daime şüpheli görülmüştü. Bu bal istibdad hükümeti bakımın- dan haksız değildi. Mülkiyeliler hakkında o beslenilen teveccüh o emniyetsizliğe münkalib olunca bu mektebe girecek olanla- rın adedini azaltmak muvafık görül- müş, bu maksatla İstanbul Mülkiye idadisinde tahsil seneleri üçten dör- de çıkarıldığı gibi bütün idadi me- zunları arasında bir müsabaka im- tihanı açılarak Mülkiyeye her sens ancak kırkar kişi almak kararlaş- miş, Mülkiyenin iki sene süren tahsili de üç seneye iblâğ olunmuştu. Bu suretle taliplerin Mülkiyeden mezun olabilmek için evvelki beş sene yeri- ne yedi seneyi ve bir müsabakayı göze almaları icap ediyordu. Bu tedbir sırf tahsili kuvvetlendir- mek için yapılmış olsaydı kimsenin diyeceği olamazdı. Fakat maksa- dın tahsili işkâl olduğu zahir idi ve talebenin gücüne gidende bu ok muştu. Bu karar ilk defa bizim sınıfımız- da tatbik olunacaktı. (1893) O zaman askeri mekteplilerle mül- kiye ve hendesei mülkiye ile hu- kuk mektepleri haricinde bir yüksek tahsil müessesesi yoktu. O sene İstanbul ve taşra idadilerinden oMülkiyeye ogirmeği dırılmasını istiyorduk. Sultanahmed parkı yerindeki bahçede toplandık. Hükümet her sene Mülkiyeden kırk mezuna memuriyet vermek istiyor ise mezunlardan birinciden sira İle kırkıncıya kadarını almasını, diğer- lerine de hayatta serbes çalışmak üzere mektepte tahsile devama mü- tabeti vesatatile zatı şahaneye arzu- haler verdik; telgraflar çektik, iki rağmen mukavemet ediyorduk An- cak üçüncü günü taliplerden an se- kizi habersiz mektebe girdiler. İtti- fakımızı bozdular. Mektep idaresin- ce bu on sekiz kişi ile bir sınıf teşkil edileceği bildirilmesi üzerine imtiha- na girmek bizim için de zaruri oldu, Fakat artık sınıfımız umumiyetle mimlenmiş idi. Bu sebepledir ki bizim sınıftan birinci ve ikindi çıkan- Jar - bay Aynizade Hasan Tahsin ve Yu Murad Fund, Adanalı Ali Münif, Eğribozlu Hüsnü bizim sınıftan idi- ler. Bir defa bunlar müdür muavini Yıldız sarayile münasebette bu- lunduğu bütün talebe arasında söy- lenilen müüür muavini Recal efendi ise en ziyade gözünü bizim sınıfa dikmişti. —i (1) Bu paşa hakkında husust mebha- sinde izahat vermiştik. Biz kendisinden istifade etmediği- miz bir muallimin değiştirilme» sini istiyorduk. Sınıfımız namına altı kiş - içlerinde ben de vardım »- bunun için Maarif nezeratine müra- caat ettik, Mektep müdürü Abdürrahman Şe- rel bey, arzuhalimiz elinde, bizi oda- sına çağırdı. Bir çok nasihat ve tek- dirden sonra padişahın Mülkiyeye Ermeni muallim alınmasına müsaa- de etmediğini söyliyerek bize red ce- vabı verdi. Biz de bu hocayı istifaya mecbur etmek için izaç etmeğe karar verdik. Bu işle en ziyade Hüseyi Cahid uğ- Taştı. Mevcudiyetinden bile haberi olma- dığı bilinen kitablardan tertip edi- len suallere hoca bir türlü cevap bulamıyordu. İndi olarak vermeğe yeltendiği cevaplar ise meseleyi iyi tedkik etmiş olan sual sahibi tara- fından pek kolayca reddedilebiliyordu. Aczi yüzüne vurulduğu halde ho- ca sldırmıyordu. Nihayet sınıfça ittifak ettik. Tahriri imtihanda suallere cevap yazmayıp okâğıdları imzalarımızla boş olarak iade ettik. Bu suretle mak- sadımıza, nail olduk. Bizden sonraki sınıf ta bir muallimi- ni çekilmek zaruretinde bırakmak için idareye mütemadi müracasllarda bulunmuş, nihayet istediğini yaptır. miştı. Diğer bir sınıfta da idareden hoş- nutsuzluk başka şekilde gösteril mişti, Bu sınıf efendileri 1899 da bir kandil münasebetile saraydan ipek futalar ve külâhlar içinde gönderi- len şekerleri teneftüshanede ayaklar altında çiğnediler. ie şimdi umumi müfettiş bay Tah- sin Uzer bunlardandır - birer tarafa dağıtmağı muvafık gördü. Zaten mektepte «evrakı muzurre» tevzi olunuyordu. Müvezziler arasın- da en cürelkârlerdan biri de Tahsin Uzer idi. Murad bey tarih derslerinde ekse- riya Fransız ihtilâlinden ateşli, ateşli bahsederdi. Büyük inkilâb hikâ- yelerine bayılan talebe teneffüs sa- atlerinde inkılâbın meşhur simala- rmı temsil ederek kimi Danton, kimi Saint - Juste yahut Marat, Robes- pierre olurlardı. Fakat nihayet bir gün yakalandılar; tevkif edildiler. Bundan sonra Murad beyin dersleri sıkı bir kontrol altına alındı. Mülkiye talebesi bir talebe cemi- yeti yapmışlardı. Toplantılarda ha- raretli, vatanperverane bahisler de oluyordu. Bir gün içtima merkezini müsellâh polisler bastılar, Bulduklar rım yakalayıp karakola götürdüler, Adedi kırkı bulan mevkuflar, mar beyinci Ragıp bey İle Beşiktaş mu- hafızı Hasan paşa tarafından sorgu- ya çekildiler. Tutulan ifadeler yarım saate bir Yıldıza gönderiliyordu. Mülkiyeliler sabaha karşı Taşkış- laya dört, beş saat sonra da irade ile Yıldız sarayına götürüldüler, Bir mabeyinci mevkuflara ipekli keseler içinde «ihsanı şahane» da- ğıttı. Her kesede yirmişer mecidiye vardı. 'Mabeyinci mevkufları alarak mek- tebe götürdü. Bunların mekteple üçer gün hapsedilmelerine irade çık- miştil Abdülhamid iradesinde (Mülkiye talebesi (bilgilerini arttırmak için bir cemiyet yapmışlar, buna lüzum yoktur. Yıldız sarayı civarında bir kütüphane tesis olunacaktır. Oraya devam etsinler!) diyordu. 'Tabil, sonra bu ktüphanenin te sisi unutulmuştu! Bu sebeplerle hükümetçe Mülkiye mektebi ehemmiyet verilmek elzem olan bir kaynaşma merkezi sayılmış, seneler geçtikçe mektebin progra- mında ve höcalarında yapılan değik- gişikliklerle mektep talebesi yola yar tırlmak, ilmi seviye itibarile düşe kün bırakılmak istenilmiştir. (Arkası var)