Yeni rekolte hakkında tahminler - Ihracat eşyasının vaziyeti Ticaret borsası koridorlarında, her gün görüşülen mesele, yeni sene re- koltesidir, Son günlerde, Konya ile (Akşehir arasındaki sahaya bol yağ- murlar yağması, buğday tacirlerini sevindirmiştir, Çünkü bu sahada, çok zamandanberi yağmura ihtiyac var- dı. Bu mıntaka, buğday İstihsalâtın- da çok ehemmiyeti olan bir mıntaka dır, Rekolte haberlerinin iyi oluşu yü- zünden gün geçtikçe piyasada büyük bir ümld ve ferahlık hissedilmektedir. ketlere yapılan ihracat yüzünden, do- Zan ihtilâflardır. Fakat bu hafta için- de, Ticaret odası salonunda yapılan toplantılarda, tüccar uğradığı müş- külât hakkında fikirlerini söylemiştir. Toplantıda bu faal salâhiyettar zevat, bütün bu #htilâfların halledileceğine teminat vermişlerdir. İkinci bir mesele de, sanayi âlemin- de göze çarpmaktadır. Senelerdenbe- Tİ fabrikatörleri işgal eden muamele vergisi meselesi yakında iyi bir şekle girecektir. Maliye vekâleti Ankaraya giden sanayi birliği heyetinin proje- sini müsaid bir surette karşılamıştır. k Bu mesele halledilecek olursa, fabri- katörlerle tüccar arasındaki münase» betler de daha iyileşecektir. İhracat maddelerimizin vaziyeti Bu hafta içinde ihracat maddeleri- mizin geçirdiği vaziyeti aşağıya yazı- yoruz: Teketli bir sene olarak tahmin edildiği için, zürra elindeki malı piyasaya ar- zetmektedir. Halbuki, yeni rekolte devresine girildiği bir sırada böyle ol- mazdı. Piyasada mal azalır, köylü de bunu hissettiği için, piyasaya pek az mal arzederdi. Bu yüzden, flatler yükselirdi. Her sene görülen bu hâdi- 80, bu sene olmamıştır. Mısır — Son günlerde mısır fiat leri pahalılaşmıştır. Bundan glikoz l yapan f<brikalar pek müteessir ol- İ maktad'r, Mısırın toptan kilosu 5 | kuruştu-. Halbuki geçen sene mısır | mahsulü 7e bol olmuştu. Fist artışm- da, A “rı piyasasının büyük bir tesiri gör mektedir, Alâkadarların söylediğine göre, Adapazarında fiat- lerin artmasına sebep Ziraat banka» sının oradan m'sır almasıdır, banka, aldığı mısırları, Karadeniz sahillerin- l deki kasabalara ve köylere dağıtacak- fır. Fakat misir alıcıları, Ziraat ban- kasının, bu mevsimde bol miktarda rusir almasını, hiç te doğru bulmu- yorlar, Çünkü stokların tiilkendiği bir sırada, esas itibarile mısır fiatleri yüksektir. Bir de, banka sermayesile, büyük mikyasta, bir alıcı piyasaya girerse, fiatler pek tabif olarak yük- #*lir. Bu düşünceyi kabul edecek olursak, Ziraat bankasının köylü ih- tiyacı için daha müsaid zamanlarda rusır almasının daha doğru oldu- ğunu kabul edebiliriz. Tütün — Piyasadaki durgunluk devam etmektedir. İnhisarlar ihtiyacı için her tarafta tütün almmaktadır. İlıracat vaziyeti, geçen seneye nisbet- le daha iyi değildir. Maamafih Hol- landadan talebler artmaktadır. Tütün işleme mevsimi hararetini kaybetmiştir. Depolarda işlenecek tü- tünlerin miktarı pek âzalmaktadır. Çekoslovakya için bir milyon 200 bin kilo tütün işlenmiştir. Bu mallar tes- lim edilmiştir. 4 İnhisarlardan gayri diğer tütün de- polarında mühim bir iş yoktur. » Afyon — Uyuşturucu maddeler in- hisarı direktörile muavini Anadoluda» ki tetkik seyahatine devam ediyorlar. Bu seyahatler esnasında afyon müs- #ahsilleri, heyete çok faydalı izahat Fındık — İstanbul piyasasındaki fındık tacirleri, rekolte hakkında iyi haberler aldıklarından bahselmekte- dirler. Maamafih henüz tehlikeli ay- lar geçmemiştir. İkinci bir endişe de, geçenlerde yazdığımız gibi, fındık sar tış kooperatifleri meselesidir, Tüccar, bu kooperatiflerin mahiyeti hakkın- da bir fikir edinecek olursa, çok rahat mize göre, hyet bu tetkiklerini bitir. meden, satış kooperatiflerine ne gibi bir şekli vereceğine dair, şimdilik bir şey söylememektedir. İhracat yok gibidir. Zaten elde stok ta pek azalmıştır. Tiftik — Piyasada (tiftik üzerine pek muamele yoktur. Bu durgunlu- ğun ne zamana kadar devam edeceği belli değildir. Fakat geçen sene, tif- tik tacirleri pek iyi satış devresi ge- çirdikleri için, durgunluktan pek şi- kâyetçi değildirler, «Nasıl olsa, piya- sa bir gün canlanır» diyorlar, Can- lanma ümidleri yok değildir. İngiliz firmaları tarafından, tiftik piyasası hakkında omalâmat alınmaktadır. Bunlar, büyük taleblerin başlıyacağı- ki durgunluk devam ediyor, İtalyaya pek az miktarda satış olması, piyasa- nın ihtiyacını tatmin etmekten pek uzaktır. Yumurtacılar, yeni mahrec- ler aramakla o meşguldürler, İkinei bir düşünceleri de, İspanyaya sattık- ları malların bedellerini almaktır. Meyva satışları Bu sene çilek mahsulü azdır. Böy- Piyasadaki malların ekserisi, Eceğli mallarıdır. İstanbul o mahsulü, son yağmurlardan biraz müteessir olmuş- tur. Kiraz, gün geçtikçe ucuzlamak- tadır, Son günlerde fiat 20 kuruşa kadar düşmüştür. Erik flatleri de 10 - 15 kuruş ara- sındadır. Maamafih henüz iy! erikler çıkmamıştır. Bütün bunlar İlkbahar meyvalarıdır. Bu sene, meyvanın pek ucuz olacağından bahsedilmişti. Bu | söz, ilkbahar meyvalarını alâkadar etmemiştir. Bakahm yaz mevsiminin meyvaları nası! olecak? — YL A. YENİ NEŞRİYAT: ————— HUKUK FAKÜLTESİ MECMUASI İstanbul üniversitesi hukuk Fakültesi lerinden profesör Sıddık Sami Onar ye Ebulâlâ Mardin ile Richard Honig, Charles Crozat gibi beynelmilel hukuk ilminin sayılı otoritelerinin idaresi ale tında hazırlanan Hukuk Fakültesi mec- muasının her nüshasında milli ve bey- nelmilel hukuk meseleleri salâbiyettar kalemler elinde tedkik edilmektedir. Bu kıymetli mecmuayı bütün hukukçulara ve ilmi araştırmalardan zevk alan kari- lerimize tavsiye ederiz. Eminönü Halkevinden: Bu yıl için düzenlediğimiz seki kon- feransların on dokuzuncusu. 13/3/937 perşembe günü saat (18) de Evimizin Cağaloğlundaki merkez salonunda Dr. Bay İhsan Şükrü tarafından (Gençliğin yükselmesinde Sporun rolü) meva Yoksul çocuklar menfaatine konser Beyoğlu 47 nci okulun yoksul yav: ruları menfaatine 22 mayıs cumartesi günü akşamı Beyoğlunda Fransiz tiyat- rosunda okul himaye heyeti tarafından bir müsamere tertip edilmiştir. daşları tarafından halk şarkıları ve sak te vardır. KONSER ve KONFERANS Şişli Halkevinden: Mayısın 14 ünelü cuma günü akşamı saat 21 de Halke. vimizde muharrir bay Peyami Safa ta- emleketimizin değerli hukuk âlim- Gençlik nasıl yetişiyor? (Baş tarafı 7 nci sahifede) — Profesör Halil İbrahimin.. — Profesör Halil İbrahim mi? Hiç işitmedim... — Bu bizim çok sevdiğmiz ecnebi profesörlerinden birine koyduğumuz türkçe addır. Asil ismi Hayibrun'dur. Biz ona Halil İbrahimi daha yakıştır- dık, Bütün talebe ona profesör Halil İbrahim der, Güzellik ve fizik Fizik âlimi ve ordinaryosi : profesör ünvanını halz olan profesör Dember fizik ilmini harikulâde meraklı bir şe- kilde anlatıyor. Bilhassa talebeye su- âlleri fevkalâde nefis. İnsan fizikten nefret etse -benim gibi- bir fizik dersinde bulunduktan sonra dehşetli merak sarıyor. Meselâ bir kadının, bir genç kızın, bir erke- ğin güzelliğini bugünkü fizik pekâlâ «gerilmeler; bahsinde bulunursanız tanıdığınız bir kadının niçin güzel ol- duğunu fizik bakımından pekâlâ an- yahilirsiniz. Bunun için geçen sene imtihanda profesör bir talebeye soruyor: İ — iiçin güzelsiniz?, Ne cazip bir fizik suali değil mi?, ! Görünüşte sudan bir susl gibi amma derin bir fizik meselesine istinad edi- yor. Sonra profesörün zihni mümarese- leri arttırmak içn gayet orijinal sual- leri var.. meselâ şöyle bir şey Sor muş: — Bir kedinin küyruğuna bir te- neke bağladınız.. kedi koşuyor. Tene- için ne yaparsınız?. niz kedi o kadar çabuk koşar ki sesi arkasından yetişemez... Vakıa bunun imkânı yoktur. Yok- Dersten çıkıyoruz. Kız talebe def- terlerini o topluyor. Düşünüyorum. Bunların içinde belki de yarının mâ İ kediye sesten fazla bir sürat verirse- dam Küri'leri var.. Bu ekşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Kurtuluş caddesinde Nec- izah edebilyor. Eğer «sathi tevettürler» ke taşlara çarpıyor. Kediye kuyru- ğundaki teneke sesini işiltirmemek Ben de size sorayım, ne yaparsınız?, Malüm ya sesin bir sürati vardır. Eğer Hikmet Feridun Es İsimlerini ilk zikrettiğimiz beş genç 1889 senesi haziranının ikinci günü gruplan bir saat sonra mektebin ha- mamı önündeki odun yığını - talebe arasında buraya (hatap kıraathane- #i) denilirdi - üzerinde * toplanarak devlet ve milletin durumu hakkında müzakerelerde bulundular. Bir (İtti- hadı Osmani) cemiyeti tesisine karar verdiler. Bu beş genç şu esaslarda müttefik kalmışlardı: 1 — Emniyet edecekleri arkadaş- larına hükümetin takib ettiği inkı- raz yolu izah edilecek, bu fenalıklar- da hakiki mesulün padişah - Abdül- hamid - olduğu gösterilecek idi. 2 — Bu irşadı iyi telâkki edenlere vatan ve milleti kurtarmak için feda- kârlıktan çekinmemek lâzım geldiği anlatılacaktı. 3 — Cemiyetin maksadı son derece gizli tutulacaktı. 4 — Arkadaşlar ele verilmiyecekti. Beş arkadaş bu esaslara hizmet ey- lemeğe yemin ettiler. Hükümet tuttu- ğu mesleği ileri götürüyordu. 1892 haziranımda askeri tıbbiyenin istiklâli kaldırıldı. O vakite kadar ay- rıca bir nazır tarafından idare olunan Bütün askeri mektepler nazırı olan Tophane müşiri Zeki paşa ile iyi ge- çinemiyen Saib paşa yerine mektebin dersmazırı Dr. Ahmed Hilmi paşa ge- tirildi, Mektebe nehar! devam eden talebe mülkiye tıbbiyesine gönderildi. sonra evvelce sây ve tetebbü maksa- dile mektepte tesis edilmiş olan (Ce- miyeti Tıbbiyel Osmaniyenin) de içti- maları menolundu, Bu cemiyet sekla sene toplanamadı. (1) Sarayın ve Babiâlinin istibdadını kırmak için uğraşarak kendilerini türü meşakkatlere, ezslara, tehlike- lere koyan yeni Osmanlıların gayret- leri Mitat paşanın yüksek himmeti- le birleşince H. 1293 kanunu esasisini yücude getirmişti Fakat mebusan meclisi kapandık- tan sonra bu kanun ismi var, cismi zamanında yapılan yeni Osmanlıla- rın Veliefendi çayırı toplantısından sonra bu 1889 senesine kadar devle- tin halini ıslah yolunda bir ihtilâl te- şebbüsü vaki olmamıştı. gazete ler ve risalelerle halkın fikrini tenvir ile hükümeti ıslahata sevketmek iste» mişlerdi. Şimdi genç Türkler teşkilât. sız bu işin başarılamıyacağını idrak ve takdir ediyorlardı. Memleket, dahilinde aleni neşriyat ile hürriyeti istihsal için imkân yoktu. Onlar da bütün kur- bir kaç münevvere münhasır olan emeller merkezden muhite doğru ya- yılan dalgalar gibi muhtelif halk ta- bakalarına kök saldı. İki sene içinde cemiyet mensupları iki yüzü buldu. Fakat bu zamanlar. da cemiyet idaresi tamamile tanzim edilmiş değildi. Cemiyete girenler arasında ancak hürriyet yolunda bir emel ve fikir birliği olması kâfi gö- rülüyordu. Askeri tıbbiyede istibdat aleyhinde fikirler heşvünema bulmakta iken mülkiye mektebinde de dimağlar bu yolda hazırlanmakta idi, Hükümet iyi memurlar yetiştirmek üzere açtığı mülkiye mektebine ilk senelerde büyük ehemmiyet vermişti; mektep te en muktedir muallimlerin verdiği feyiz ile parlamakta idi, SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tetrika No. 830 Mülkiye mektebinde hazırlanan dimağlar - Recaizadenin tevkifi Abdülhamid her sene mükâfet tevzii törenine saraydan bir müşir; bir mabeyin kâtibi gönderir, mezun» ları altın saatlerle taltif eder ve birin» cileri, ikincileri mabeyin kâtiplikleri- ne alırdı. Müdür Abdürrahman Şeref böy her derste tatl, tatı anlattığı tarihi menkıbe ve misaller ile gençlere mâ- zide geçirilen şerefli ve felâketli gün- leri hatırlatır, âtide nasıl çalışmak lâzımgeleceğini gösterirdi. Nebatat muallimi hekimbaşı ihtiyar Salih efendinin ağzından çıkan her sözü talebe bir hikmet gibi telâkki ederdi. Tıbbiye mektebinde daha talebe iken nebatata olan merak ve hevesile bu dersin muallimliğine tayin edilmiş, eski Tıbbiyeden H. 1259 da sınıfının birincisi olarak bir numaralı diple- mayı almış olan Tophaneli Salih efen- di iki defa Tıbbiye mektebine nazır, bir defa Maarif nezareti müsteşarı olmuştu. Cemiyeti tıbbiyenin müe$- sislerinden biri de o idi. Salih efendi başında e zamanlar artık hemen kimsede kalmamış mavi ipek püsküllü büyük ve kalıpsız bir fes, kolunda yaz, kış bir şemsiye taşır- dı. Onun bu garabeti şahsiyetine bir hususiyet verir, kendisini sevdirirdi. Kanlıcadaki yalısında bir bahçesi var- dı ki Türkiyenin ilk nebatat bahçesi sayılabilir. Her dersine buradan bir yaprak, bir çiçek getirir, nebatatın lâ- tince isimlerini sayar, dökerdi, Talebe- den biri sorduğu suale doğru cevap vermeyince kızardı. Çok defa bu kız- gınlıkla: —B. ettin botaniği! Dediği işitilirdi. Talebe arasında bu söz yanlış my 12 karşı alay olarak daima tekrar edilirdi. Hukuku düvel muallimi Ali Şehbaz efendi Hasan Fehmi paşanın hukuku düvel kitabında bulduğu yanlış fikir. lere tarizden hoşlanır gibi görünür, sınıfta dolaşarak pek düzelememiş şi- vesile, -aslen Ermeni idi - hakiki bir şevk ve hahişle takrir ettiği dersler. le taleebsinde - bu müstakbel devleti memurlarında - siyasi fikirlerin inki- şafına hizmet ederdi, Mecelle muallimi Atıf beyin ahlâ- kan necabeti, nezaheti, vecih simasi. le her hal ve tavrında görülen ve kalb- lerimize ciddi bir hürmet telkin eden vekarı, derin ihatası karşısında he- pimiz durmayıp akan bir ilim selse- biline benziyen takrirlerini büyük dikkatle dinlerdik. Portakal paşa ile Sakızlı Ohannes efendi memlekette mali ve Iktısadi fikirlerin uyanmasında ve yerleşip taammüm eylemesinde ilk alemdar- Jar olmuşlardı. Röcaizade Ekrem beyne kadar mülkiyeli gence edebiyatın yüksek zevkini tattırmıştı. Edebiyat saha sında ondan istifade etmiyen genç kalmamış gibiydi. o Yalnız muallim Naci taraftarları idi ki ona muarızdı- lar, Abdülhamid gazete ve risalelerde edebiyat münakaşalarını menetmişti, Fakat (Malümat) sahibi Baba Tahir gazetelerinde yapılan çirkin tarizle- re, taarruzlara (tetkik ve müayene encümeni) pek ilişmezdi! Bir defa Ekrem bey bu yolda bir hü- cuma uğramış idi de (mahkemeye müracaatle deva ikamesinden ciddt bir fayda husulünü-ummadığı, ve ken- disinden evvelce bir çok Tütuflar gör- müş olan Baba Tahiri tedib ettirmek ve edepsizliklerine nihayet verdir- mek için ne tarafa şikâyet ve tazal- lüm avazesini isal etmek lâzım gele- ceğinde de mütehayyir bulunduğu için sahabet ve muavenetini istihsal eylemek üzere) zaptiye nazırı Nâzım Paşaya gayriresmi surette müracaat ıztırarında kalmıştı. Bu muhterem edib ve şair (talim edebiyatile) bütün gençleri tenvire, bir hürriyet mabudu gibi tanıdığı Na mik Kemal beyi talebesine de öyle tâ» nıtmağa ve telkin ettiği valan mu- habbetini kalblerinde ateşlendirmeğe çalışırdı. (Arkası var) (1) Mir'atı mektebi tibbiye