Kuşkonmazlar nasıl Yabancı memleketlerde sarfedilen bu sebze, memleketimizde çoğalmağa başlamak üzeredir. Kuşkonmazlar; azot- ça zengin, emlâhı madeniyeyi ihtiva eden mügaddi bir sebzedir, ayni zamanda müdrir olması hasebile de sıhhi bir seb- zedir. Kuşkonmazın haşlandıktan sonra sir- ke, zeytinyağı ile veya mayonezli salata- & cidden çok nefistir. Etli yemeği de makbuldür. Kuşkonmazın yenen kismı, toprak içinde kökün pençesi Üzerinden süren sürgünleridir. Sevdiği toprak: Meşilli, killi, kumlu, öerin ve derin, kireçli ve fosforlu, gübre- Wi topraklardır. Çok rutubeti sevmez. Şöyle yetiştirilir: o Kuşkonmazların, evvel emirde, tohumlarile pençeleri ye- tiştirilir. Fideler bu mevsimde veya da- ha evvel fidelikten çıkarılır. Resmimiz- de görüldüğü gibi açılan çukur hendek- lere K pençeleri dikilir. Kuşkonmaz £ yetiştirilecek © toprağın hazırlanması: Sonbaharda toprak, derin bir şekilde kirizme yepılır, bu kirizme ile toprağa dönüme 4-5 bin kilo çiflik güb- resi verilir. Ertesi senenin ilkbahurında tarla tekrar bellenir, kabartılır, tesviye edilir, Bundan sonra tarla üzerinde res- mimizde görüldüğü gibi, 1,30-1,35 san- tim aralıklı çizgiler çekilir, bu çizgiler boyunda 45 santim arzında, 35 santim derinliğinde çukurlar açılır ve toprak hendeğin iki yan tarafına yığılır. 90 san- tim aralıklı hendeklerin içerisine, pen- gelerin gelecekleri yerler bir kazıkla işaret edilir. Bu mahallin toprağı kabar- bılır, 20 santim gübreli toprak konarak m gibi kümecikler yapılır ve pençeler bunun üzerine şekilde (görüldüğü gibi oturtulur. Pençelerin iyi teşekkül etmiş olması matlubdur. Pençelerin uzunca kökleri makasla kesilir, otidan sonra çukurun tepecikleri üzerine oturtulur, daha üzerine toprak konur, Sonbahara kadar dikilen bu pen- gelere 43-50 santim havai sak verirler. Sonbaharda bunlar sararınca 10 santim yukardan biçilir, yakılır, külü tarlaya serpilir. Bununla beraber bu esnada kök- lerin etrafı açılır, çapalanır ve bendeğin İçerisine 10 santim kadar çürümüş güb- re konur, İkinci sene: Ekilip tutmamış pençeler yarsa, tekrar dikilir, kuşkonmazlar ni. sanda filiz verirler ve bir metreye kadar boylanır, bunlar, rüzgârdan kırılmamak için yanına herekler konur, buraya bağ- lanır. Yazın bir kaç çapa vurulur ve icab ederse bir iki defa sulanır, Sonbaharda gene bu havai saklar 8 - 10 santim irtifa- ından kesilir, yakılır, Sonbaharda boğaz- ları açılır, pençelerin üzerine bütün hen- dk boyunca gene çürümüş gübre veri- Tir. Esad Mahmud Karakurd e etiştirilir ? Üçüncü sene: Artık kuşkonmaz top- lamağa başlanır. Üçüncü senenin nisa- nında toprak çapalanır, gübrelenir, hen- deklere doğru, hendeklerin boyunca E wet şeklinde, resmimizde görüldüğü gibi boğaz doldurulur. Sırtların yüksek- liği 30-35 santim olmalıdır. Bu tarzda sırtlar yapıldıktan on beş yirmi gün sonra kuşkonmazların toplan- masına başlanır. İlk maheulü çok almamalıdır. Her pençeden 4-5 filiz alınırsa kâfidir. Fazla alınırsa kuşkonmazlar çabuk ihtiyarlar, Her sabah kuşkonmaz hendekleri, bo- yunca gezilir, toprak yüzünde başları görünen kuşkonmaz kopanlır. Bu görü- nen filizleri pençeye kadar açmalı ve #ilizleri parmakla, miliveri etrafında bu- rarak koparmalı. Bu hususta bir takım bıçak kepçeler de kullanılır. Toplama ameliyatı martın on beşinden mayıs nihayetine kadar 3-4 bafta devam eder. Toplanarlar bol su ile yıkanarak demet yapılır. 3-4 hafta» dan sonra artık toplanmaz, kırakılır, ya- zın pençeler açılır, toprak tesviye edilir. Ertesi sene tekrar ilkbaharında pençeler kapanır. AKŞAM'ın Ziraat mütehassısı karilerimizin suallerine cevap verecek (AKŞAM) ın ziraat mütehassısı her nevi ziraat bahislerine dair sorulacak suallere cevap verme- ğe hazırdır. Gönderilecek mek- tupların üzerine (Ziraat muhar- riri için) kelimelerinin ildvesi I&- mıdır. Ziraat sahilemiz Okuyucularımız her hafta bu siltunlarda giraate ait müteaddit yazlar ve mütehassısımıza 'sor- dukları meselelerin cevaplarını bulacaklardır. Gazetemizde İntişar eden ziraat yazılarının iktibası ve kitap, risale şeklinde neşri hakkı mahfuzdur. SON GECE!L.. Yüzbaşı, birdenbire içinde bir şe- yin kaynadığını, tutuştuğunu hisse- diyor... Damarları tatlı bir sarsılışla kopar gibi sızlıyor... İri siyah gözle- rinde ümid, alev, sevinç dolu ışıklar!.. — Bıralın yakamı matmazel; git- meğe mecburum, kumandan çağır- yor... — Hayir bırakmıyacağım, asla bi- rakmıyacağım!.. Gidemezsiniz!.. Zabit, hâlâ o memba: meçhul sar- sıntıların kasırgası içindedir. — Bırakın beni diyorum matma- zel!.. — Bırakmıyacağım!,. Bu sefer de sizi kardeşim öldürecek!.. Hayır ha- yır buna katiyyen razı olamam! — Daha iyi ya, büsbütün ödeşmiş oluruz o zaman!,, — Yapmayın, ne olur yapmayin!.. Gözlerini yaşlarla dolu yalvarıyorum size!,. Gitmeyin... Kız, zabilin yakasında merdiven lerin ucuna kadar sürükleniyor... O sırada yüzbaşı sağlam elinin parmak. ları ile kızın bileklerini sıkarak ya Tefrika No. 29 kasını kurtarıyor... “Tek bir söz, tek bir kelime yok... Merdivenlerden yıkı- lir gibi inerek, alt kat sofanın Karan- tığı içinde kaybolup gidiyor... “.. Bir saat sonra... Tam gece yalısı... Şehir eski tabii halini almışlır. Bask run sadece bir gürültüden ibaret kak dığı anlaşılıyor... Bilhassa nüfusça hiç zayiat yok. Yüzbaşı eve dönmektedir... Uyku- Suzluktan gözleri kapanıyor... Fakat bu gece, içinde öyle garib, öyle izahı güç bir sevinç hissediyor ki, kabil ol- sa sabaha kadar uyum:yarak, üzeri karlarla örtülü ıssız yollarda, yıldız- ları parlıyan gökyüzünü seyrederek tanyeri ağarana kadar rüzgârların önüne katılmış bir yaprak gibi dola- şıp duracak!.. Z Güçlükle yürüyerek, kapının önüne kadar geliyor... Kapıyı çalıyor... Bir dakika... Kapı açılıyor... Kiz eşikte... Göz göze geliyorlar!., İlk sual şu: — Kardeşim?.. Bağlarda küllemeye karşı alınacak tedbirler Külleme: man- tari bir hastalık. “© tır, Bir çok nebat- lara, çiçeklere, seb- zelere, meyvalı ve “Wi meyvasız ağaçla” Ğü ra ârız olur. En 3i- yade ve en tehli- kelisi bağlarda yap- ! tığı tahribattır. Bu (hastalığa, bağcılar arasında, (Akbalık hastalı- ğı) da derler. Külleme; asmaların sürgün, yaprak ve çiçeklerine, tanelerine ürz olur. Fa- kat, bu hastalıktarı en ziyade müteessir olan asmanın çiçekleri ve taneleridir. Hastalık, bağlarda, bu saydığımız kanım» lar Üzerinde, kirli beyaz renkte tozların görülmesi ile anlaşılır. Yapraklar üzerin de görülen bu tozlar, mantari hastalığın isporları olup yaprakların üst ve alt taraflarında Zuhura geli veya parmakla ovalanıraa kaybolur. Külleme hastalığı tehlikeli- dir; çünkü, asmanın istilâ ettiği kısımla nm kurutur, çiçeklerini silktirir. Tanelerdeki tahribatı daha ziyadedir. Taneleri esmerleştirir, çatlatarak buruş- turur, Resmimiz küllemeye tutulmuş bir salkımı göstermektedir. Bu hastalık le mücadele için muhtelif ilâçlar kullanılırın'da ân ziyade ve teda: riki kolay ve ucuz olan toz halinde kü- kürttür. Hastalığa karşı kullanılacak kükürtün saf ve gayet ince toz halinde olması lâ- zundır. Kükürt çiçeği; sabahleyin erken- den veya akşamları sakin bir havada ser- pilmesi icab eder. Asmanın bütün aksa» Ilarına, yapraklarına üst ve alt- ünlerin hemen bütün aksamı- na, çiçeklerine serpilmesi lâzımdır. Kükürt; asmalar çiçek açmazdan ev- vel bir, meyva bağladıktan sonra bir, üzümlere, ben düşmezden evvel de bir ki, ceman senede, asgari olarak, üç defa vermek lâzımdır. Havalar çok yağışlı giderse kükürdü biraz fazla vermek icab eder. Kükürt çiçeğini asmalara nasıl serp- melidir? En basit şekil, ince tülbent ke- selere kükürdü koyarak serpmelidir. Su- reti mahsusada yapılmış, mahrutu nakıs şeklinde kükürt tulumbalarile de serpi- hir. Vasi mikyasta bağcılık yapanlar bu «ibi kükürt tulumbalarını tohum mağa- zalarından tedarik edebilirler. Okuyucularımızdan ricamız: —— << On, on bes sual sorarak, zarf içe- risine bir de pul leffederek mektup- la cevap östiyen o okuyucularımıza, tahriren cevap vermek imkân hari- cinde olduğu gibi, gazetemiz mari- fetile de sorulucak zirai meselelerin, azami 2-3 den fazla olmamasına dikkat edilmesini rica ederiz. — Korkmayın!. Maatteessüf hiç bir şey olmadan geri döndü!., Kız, derin bir nefes alıyor. Bir tek kelime konuşmüuyor.. yalnız kısaca: — «Maatteessüf» öyle mi diyor ve yürüyor... Zabit, beimen peşinden koşuyor... Merdivenlerden yukarı çıkıyorlar... Kiz, tamı odanın kapısını açıp içeri gireceği sırada zabit arkasından 8es- leniyor... » — Matmazel!.. — Bir ş6Y mi istiyorsunuz? — Hayır! — Eh o halde? — Size minnettarlığımı, teşekkürle- rimi bildirmek istiyorum!.. — Ne minnettarlığı, ne teşekkürü, niçin?.. — Beni bir dakika olsun düşünmek lütfunda bulunduğunuz için!.. — Sizi bir dakika değil, biran bile düşündüğümü hatırlamıyorum... — Yalan söylüyorsunuz'.. Düşün- dünüz!.. — Sarhoş musunuz yüzbaşı?.. — Sarhoş değilim, fakat bir sar- hoştan daha çok sevinç ve heyecan içindeyim şimdi!.. — Saçmalıyorsunuz!.. — Matmazel Maryora; siz çok iyi | bir insansınız... Müsaade edin, içim- den gelen bir sesle teşekkür edeyim sizet., OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVAPLAR Sundiye B. Akdan: Hindiler, tavuk- lar kadar civcivlerine bakamazlar, sadık, fakat buna mukabil budala hayvanlar- dır; binmenaleyh bakım hususunda ken- dizine yurdım etmek icab eder. Ezcüm- le yumurtadan” çıkan civcivlerin, hiç el mazsa; 10-15 gün kadar dikkatle bes- lenmeleri lâzımdır. Bunun için, ber sene muntazaman ciy- civ çıkaracak olan kimseler, resmimizde görüldütü gibi, bir civciv yetiştirme kü- mesi yapmaları lâzımdır. İlk çıkan civ- civleri bu kümese koymalı, kümesin önünde ortadan bölünmüş ve her tarafı tel ile örülmüş bir kafesi vardır. Hindiyi civcivlerle beraber buraya koymalı. Yem verileceği yemlerini H numaralı bölmeye, hindinin yemini de, biraz sonra | numayaya koymalı bu tarz” da hareket edilirse, civcivler serbest ola- rak yemlerini yerler ve hindi tarafından ezilmezler. Hindilerin kıymeti, civciv çıkarmak hususunda bir nevi kuluçka makinesi vazilesini görmüş olmasıdır. Çünkü; ultlafına ne koyarsanız, kâmilen çıkardığı" gibi, bir hindinin bir sene zar. fında, üç dört defa, müteakiben, altına 1 da kabildir. vakit, civcivlerin yumurta kon leyh, ayni hü muürta koyar ve yazdığımız ehemmiyetle mezarı itibure alırsanız, bü” tün civcivleriniz sağlan olarak meydana çıkarlar. Civcivler çıkar çıkmaz yem vermeyi- niz, çıktıktan bir iki gün sonra kıyılmış yumurta sarısı ve onu müteakib #-5 gün sonra da sulu sütle ıslatılmış ekmek içi 8-10 gün sonra kaynatılmış bulgur, pi- rinç, mısır kırması, kıyılmış salata, sulu süt, kıyılmış et. yumurta, musr unundan yapılmış hamurlarla beslereniz 20-25 gün zarfında kuvvetli civciv, piliçler ek de etmiş olursunuz... Bundan sonra ana- Jarile beraber & leri setbest k, dışarıya bırakabilirsiniz. Bu usul civciv kümeslerile civcivleri kedi, ve atmaca- lardan da muhafaza etmiş olursunuz. Meyva ağaçlarına gübre Eskişehir B. Ali Rükmen: Mektubu nuzu alâka ile okuduk; fakat maalesef, sorgularınızm pek çok ve şümullü olma- sı, memleketin zirai siyssetile alâkadar bulunmuş olması hasebile, ayn aşn ce- vep vetmeğe imkân görülememiştir. Bu bapta Eskişehir ziraat müdürü veya to- hum ıslah istasyonu ile temasa gelmenizi | tavsiye ederiz. Meyva ağaçlarına çiflik O gübresi ve kimyevi gübre verebi ix Çiflik güb. resini sonbaharda yağmurlar başlamaz- dan evvel veya ilkbaharda şubat, mart- ta verirseniz müvafıktır. Gübrenin çürü. müş çeki gübre olması Jâzımdır. Kimye- — Yüzbaşı; yorgunluk bu gece sizi garibleştiriyor... Niçin ve neye teşek- kür ediyorsunuz anlamıyorum!.. Ha eğer bombardımanda $izi dışarı bi- rakmak ist i kendinize husu- si bir teveccüh diye kabul etmiş te minnettarlığınz bundan İleri geli- yorsa aldarıyorsunuz!.. Ben sizi değil, kardeşimi . düşündüm. o Kardeşimin elile öldürülmenizi istemiyordum... .. Biran gözlerinin küçül- düğünü görüyoruz... — O zaman size karşı içimde duy- duğum nefretin belki bir parçasinı kaybederim diye korktum da onun için!.. — Yalan söylüyorsunuz!,, Siz ben- den nefret etmiyorsunuz... Edemez- siniz!.. — Yüzbaşı! — Nefret eden kadını, nefret ettiği adamın yakasına yapışarak onu ölümden menetmek için merdivenle- re kadar sürüklemez!,, — Yüzbaşı kâfi!.. Susunuz rica ede rim!., — Matmazel Maryora!.. Kız, birdenbire kapıyı açıyor... — Siz bu gece çıldırmışsınız!. Ne söylediğinizi, ne yaptığınızı bilmiyor- sunuz!.. İlkbaharda dikilen, tutmıyami fidanlara ne yapmalıdır? Bahçelerinize ilk- ! baharda (diktiği niz meyva fidan. K her nın, kabukları ye li sil olduğu halde i sürmedikleri, yap- raklanıp — dallar: madıklarını Türsünüz. zarda, bunların tutmadığı, o kuru muş olduğu zan- Dedilir ve bazan İZ” da sökülüp atılır ki, bu doğru değildir. Böyle, bin müş- külâtla tedarik edilen meyva fidanların kurtarmak, tutturmak kabildir. Meselâ; bu gibi fidanları, topraktan tekrar çıkararak, köklerini muayene edetk seniz, fidanların bazı köklerinin siyah- lanmış olduğumu, bundan dolayı toprak» teki rütubeti ve bittabi gıdayı massede- mediği cihetle, sürmedikleri anlaşılır. Bu. takdirde, fidanlarm; siyahlanmiş olan köklerini keskin bir çakı veya bah» çe makasile siyahlanan noktasına kadar, keserek temizleyiniz ve bundan bu fidanları 24 saat kadar su ii bırakınız, ertesi gün çürümüş gö“ İlk na- İ topraktan tazyik ederek sıkıştırınız, fidan tafına, tesmimizde görüldüğü gibi, su yalağı yapınız. Bu tarıdaki / ru, sürüp tuluntıya kadar, gün aşırı su- layınız. Bununla beraber, fidanlarin gövdesini, resmimizde görüldüğü gibi, ola veya yosunla sararak ara sıra bu kısmını bolca sulayınız. Bu şekilde mu- ameleye tâbi tutulan ve kurumak üzere bulunan kıymetli | fidanlarınızı kurtar. mak kabildir. naanananamansanassr1ssassasaa vi gübreleri de ilkbaharda verebilirsiniz. Tohum mağazalarında azot, fosfor ve potası ihtiva eder, meyva ağaçları için komple gübreler vardır. Ağacın cinsine ve yaşını göre, miktar tahavvül eder, bunu, gübreyi aldığınız yerden sorsbilir- siniz, Gül yapraklarındaki hastalık ca B. Ali: Gül yapraklarında iz beyaz, kül rengindeki toz- lar, külleme hastalığı ispor ve mantarla- rıdır. Bu mevsimde ve bilhassa, bu gibi ratıb havalarda, hastalık fazlı çoğele- rak bütün yaprakları, körpe dalları, gon- celeri istilâ eder. Mantnri ve oldukça tehlikeli olan bu hastalığı karş uz çok bir Gilit tulumbasına benziyen, tulumba- larla, sabahları erkenden, yapraklar ni Mi iken, ince toz halinde, kükürt çiç bütün yapı , dallar üzerine püşkür- türseniz bu gibi mantari hastalıklara karşı pek iyi gelir ve isporları kâmilen mahvederriniz. Yalnız bu ameliyatı bi kaç defa tekrarlnmanızı tavsiye Kükürtün diğer mantari haste karşı faydası çoktur. Ancak, kükürtün ince ve saf olmasına dikkat etmek lâ- zımdır. Birdenbire odadan içeri Bir dakika... Kapı «çat» diye tin yüzüne kapanmıştır!.. Lai On beş gün sonra!.. Bir şubat gecesi... Diz boyu karlar rin üzerinde ay ışıkları parlıyor... Sa“ kin bir hava... 'Tek bir yaprak kımıl- damıyor... Pupeskularm davctindeyia Pupeskular İbrailin en zengin, en asil ailelerinden biridir. Bu gece evlerinde yüzbaşı Faruk bey şerefine bir yemek veriyorlar... Yüzbaşı, Pupeskuların, bir Alman zabitile arasında geçen bir hâdiseden dolayı tevkif edilen genç oğlunu madam Mihaileskunun ricası üzerine, bir şeklini bularak kurlars mıştı. Puposkular da bir minnettarlık nişanesi olmak üzere yüzbâşının Şö4 refinle bir akşam yemeği tertib etmiş bulunuyorlar. Şehrin güzide tabaka» sına mensup bir çok aileleri de dave edilmişlerdir... Yüzbaşı tabiatile das vette madam ve matmazel Mihailes# kuya refakat ediyordu. Yemekten das ha yeni kalkmışlardı. Herkes biret köşeye çekilmiş oturuyor... Ilk biğ salon... Güzel bir orkestra, ağır ve klâsik parçalar çalıyor... Salon, biri- birinden güzel, biribirinden sik kız- larla doludur... (Arkası var)