8 Mayıs 1937 , SİYASİ İCMAL Orta Avrupa vaziyeti * Romada Almanya Hariciye nazırı Me İtalya Başvekili ve Hariciye nazırı arasında iki büyük devletin Avrupa politikasında ve bahusus İspanya iş- ierinde ve Orta Avrupada birlikte ta- kip edecekleri plânlar kararlaştırıldı. ğı zaman Peşteye gelen Avusturya if- #ihadı Cumhurreisi ve Baştekili ile Macaristan kral naibi ünvanını haiz devlet şefi ve Başvekili bundan son- ra Berlin - Roma siyasi mihveri elra- fında nasıl hareket edeceklerini ka- rarlaştırdılar. Y faidelerini zikretmiş ve «muaz- züm Alman imparatorluğu ile her iki Orta Avrupa devletinin münasebatı dostane olduğunu büyük bir hazler kaydetmiştir. Avusturya Cumhkurreisi de «Mer iki devletin İtalyanın kıymet- tar iş birliğine ve Almanya imparator- luğunun dostane münasebatına da- yandığını ve Almanya imparatorluğu Avusturya ve Macaristanın sükün ve emniyetini lemin ettikten başka her TKTIYAR Viyanada hayli oldu Vaka mahalli: tuhaf bir vaka Bi nema kapısı. ÇAPKININ BAŞINA GELENLER ı iki memleketin ve bütün Tuna havza- sının sulh ve saadet içinde inkişafına kavi bir, kefil ve zamân olduğunun söylemiştir. Avusturya ve Macaristan devlet re- isleri ve Başvekilleri arasındaki bu sd- mimi lemas ve görüşmeler umumi harpten beri ilk defa bu iki devletin #amamile birleşerek siyasi bir zümre teşkil ettiklerini isbat etmiştir. Bu bir- lik şüphesiz İtalya le Almanyanın yaptığı tavsiyelerin ve bilhassa Vene- İ dik mülâkatında B. Mu Avusturya Başvektline yaptı tarların neticesidir, tefiiti Çekoslo- kati olarak ” ik ei- mek istemiyorlar, taç giyme merasimi» münasebelile Londraya toplanacak Orta Avrupa devletleri mümessüleri arasında bulu- nacak Avusturya ve Macaristan Baş- vekillerini, Fransız devlet adamları ve Çekoelovakya Başvekili, bu iki dev- isti Orta Avrupa için düşündükleri başka bir teşekküle girmeğe razı et- mek üzere son bir gayret daha sarfe- deceklerdir. Feyzullah Kazan — İyi amma kızım Jan evlidir, iki de çocuğu vardır. Cebinden bir cüzdan çıkararak Vakanın eşhası: Yaşlı bir zat, genç | gösterdi. Fakat polis müfettişi cüzda- bir kadın bir de polis müfettişi, htiyar zat sinemanın . gişesine yaklaştı, parayı uzattı; — İki koltuk, dedi. Gişede oturan memur sordu: — Biri kimin için? — Kızım için. — Kızınız kaç yaşında?, — On beş. Bu cevap Üzerine polis müfettişi ihtiyar zata yaklaştı: — Şu halde kizınız sinemaya gi- remez, — Neden? — Saat 20 den sonra 16 yaşını bi- tirmemiş” olanlar sinemaya giremez- ler, kanunen yasaktır, Sonra gösteri- len filim genç kızların seyredeceği bir filim değildir. Bunun üzerine ihtiyar zat gülüm- sedi — On beş yaşındakiler saat yirmi- i densonra sinemaya giremezler, ka- ununa riayetten başka çareniz yok- tur, İhtiyar zat sinemaya giremiyece- ğini anlayınca parasını cebine koy- du, geri döndü, Fakat bu sefer kızı yaygarayı bastı; — Bir kere benim ismim Jan de- gil. Hem sonra; Benimle sinemaya gelirsen sana şeker alırım demiştin, şeker isterim... Etrafat Otoplananlar kahkahayı bastılar. Polis müfettişi , ihtiyarı «genç kızı aldatmak: suçundan tevkif ett, oOKızı allesine götür- düler. Anası babası sokağa düş müş, Kızı arıyorlardı. Şeker yerine babasından iyi bir dayak yedi. na bakmadı bile, | Burhaniyede iktisadi faaliyet Yukarıda birinci ilk okul binası baş öğretmen B. Fahri Güney Bürhaniye (Akşam) — Bürhaniye Balıkesir vilâyetinin Edremitle Ayva- lk yolu ortasında sahilde çok şirin bir kaza merkezidir. Bu güzel kasaba hem kara hem de deniz yolculârının bir durak mahalli olduğundan bu ge- liş gidişlerin kasabanın iktisadi vazi- yetirie bir hayli yardımı olur, Gündüzleri çarşı ve pazarında ha- raretli alışverişler olmakla beraber geç vakitlere Kadar her tarafı canlı ve eğlenceli bir gece hayatı da vardır. Bürhaniyede çok çalışkan maarif memuru bay Rüştünün gayretile vü- larla sarılmış düz ve geniş bir saha ortasında temiz ve bol hava alan tale- belerin coşkun kaynaşmaları mual- ilimlerinin ve bilhassa baş öğretmen bay Fahri Güneyin büyük bir şafkat- le çocuklara gösterdiği yüksek alâka takdire değer. Bazı yolcular burada da duraklıya- rak okul binasının dahilini gezerler ve çocukların tam bir intizamla oku- ma tarzlarını gözden geçirerek bil- hassa muallimlerin nakdi fedakârlı- ve büyük bir itina ile vücuda ge- ürilmiş kütüphanelerini takdirlerle cuda getirilen birinci ve ikinel ilkokul | görürler, Iki okulun 445 talebesi var- binaları göze çarpar. Etrafı çamlık- İ dır. İ Jif suali AKŞAM Sahife $ Elektrik şirketi erakânının muhakemesine devam edildi Dün de iki kişi isticvap edildi, muhakeme çarşamba gününe bırakıldı (Baş tarafı birinci sahifede) İlk sözü hazine avukatlarından B,' Osman Nuri alarak tercümanlık va» zifesini üzerine «lan B. Tevfiğin şir- ket mühendislerinden olduğu için tercümanın değişlirilmesini istedi. Bu talebe önce müddelumumi ve sonrâ da avukat B. Kenan Ömer itiraz et- " tiler. Neticede mahkeme tercümanın değişlirilmesine lüzum olmadığına karar verdi. Kontrol servisi şefi dinleniyor isede B. Lazyanla B, Gile- ği için bu defa reisin sorduğu muhtelif st vab verdi: — Kontrol servisi ve muhasebe daj- resi kontrol şefiyim. Maaf olarak ge- çen eşyanın kullanılması lâzım olan yerlerden başka mıntakalarda istimal edildiğini bilmiyorum. Maaf eşya hak- kında 932 ve 935 senelerinde birer ta- mim yapılmıştı, Biz mağazadaki mevcud malzemeyi kontrol ederiz. Âletin kullanılacağı yerlerle meşgul olmayız. Bununla beraber malzemenin kullanılacağı yerler evrakı müsbitede gösterilir. Kullanılan malzemenin hangisinin daha ucuz veya pahalı mal edildiğini de bilemem. Maliyet fiatlerinin sene- den seneye hesab edildiğini bilmiyo- Tum, Anbar memurlarına ibraz cdi- len ihraç bonolarında anbardan alı- han malın kullarılacağı yerler yazılı değildir. Mesuller kimdir? Rels, suçludan maaf veya gayri maâaf âletlerin kullanılacakları yer- i leri kimlerin bileceğini sordu. Suçlu şu cevabı verdi: — Malzemeyi anbardan alanlar ve verenler. — O halde maaf eşyanın başka yer- lerde kullanılmasından bunların mı mesul olması lâzım gelir? — Fakat, anbat memurlarının fen- ni malümatları yoktur. Onlar verdik- leri malın gümrüklü veya gümrüksüz olduklarını bilmekle beraber bunların kullanılacakları; yerleri bilmezler. — Âletlerin anbarlardan çıkarı. masi hakkında kim emir veriyor? — Fen dairesi ve, maaf olub olmadığını bilir. — Fer dairesi şefi kimdir? — Baş mühendis B. Gileri.. Suçlu bundan sonra reisin muhte- €rine cevab vermeğe devam ederek dedi ki: — B. Gileri baş mühendis olduğu için âletlerin kullanılacağı yerler ve- saire gibi tefe; hendisin ihraç bonoları üzerinde im- zasının bulunması şart değildir. Çün- kü başka mühendislerin de anbarlar- dan âlet almağa selâhiyetleri yardır. Ben B. Gilerinin bonolarda imzasını hiç görmedim. ş Vazife taksimi nasıldır? Şirkette vazifeleri doğrudan doğru- ya müdüriyet tayin ve taksim eder. Herkesin vazifesini gösteren matbu bir talimatname mevcud değildir. — Emir veren kimdir? — B. Hansens, O olmadığı vakit tramvay şirketi müdürü B. Ginderf. — Pek âlâ; ikisi de yoksa? — Ben bu iki direktörün bulünma- dığı zamanlar memurlara emir veril diğini görmedim. Aynı zamanda işler hakkındaki emirler şifahi olarak ve- filir, — Şirkette kaç memur var? — Yüz kadar. — Bu kadar memura verilen şifa- hi emirler direktör tarafından unu- tulmaz mi ve sonra emri alan memür da bir müddet sonra böyle bir emir almadığını iddia edemez mi? — Küçük memurların vazifeleri 20- ten muayyen ve mahduddür. Bunla- rın işleri, vazifeleri servis şefleri tara- fından taksim edilir. Aynı zamanda çok mühim işler için tâmim yapıldığı vakidir. Müddeiumumi soruyor Bundan sonra müddelumumi, B, Emilden evvel suçhilardan B. Gileriye, inşaat projelerinde yapılacak işin ka- hakkında bir kayıd un sorulmasını isbedi, ir ve aldığı Aletin | Bg üatla meşgul olmaz, | Bu işleri mühendisler görür. Baş mü- | İ tedi. Fakat komisyon âzal Elektrik şirketi erkânı Suçlu dedi ki: — Takriben iki senedenberi vekâ- lete gönderilen projelerde maliyet ilatleri de bildirilmektedir. Bundan sonra müddelimumi, B. Emile muhtelif sualler sordu ve suçlu şu cevapları verdi: —< başlarında her servis mas- raf bü i tesbit ve müdüriyetin tasdikine arzeder. İlâve inşaatın mas- rafları bilânçoda toplu olarak göste- rilir. Her inşaat ayrı ayrı kaydedilir. Anbarlardaki da sene sonlarında muhasebe okayıdlarına göre kontrol edilir. Bu sırada saat 12 ye gelmişti. Mah- keme vaktin geciktiği için saat 15 de muhakemeye devam edilmek Üzere celseyi tatil etti. ikinci celse Öğleden sonraki - celsede şirketin Silâhdarağa fabrikası müdürü B.Tİ- böletti sorguya çekilmiştir. B. Tiböletti muhtelif suallete karşı şu cevabları vermiştir: 5 teşrinievvelde vekâleti tahikik heyeti geldi. Fabrikayı gez- dikten sonra havsi hatları gördü ve nbardaki kablo mevcudlarını tedkik etti, muamelât hakkında malümat is- tedi, Ertesi gün direktör B, Hansens bana telefon ederek havai hatlarda dört entelektör Emir köy arasındaki kablo bir kısım âletlerin gümrüksüz olduğu- nu söyledi ve bunları kaldırmamı is- rı bu âlet- evvel al lerin numaralarını bi Buna cevaben direktör Hansens bu kaldırmadan ım saklamak değil, vaziyetlerini düzelt- mek olduğunu söyledi. Ertesi gün de B, Gileri bana telefon ederek bu âlet- leri söküb Anndolu cihetine sevket- memizi bildirdi. Ren de muavinime emir vererek âletleri söktürüb anbara teslim ettim. Bu anbar levazım dâire- sine bağlıdır. Kullandıktan sonra söktürdüğü- müz bu âletlerin gümrükten maaf eş- yadan olduğunu ben bilmiyordum. Bunlar 1930 veya 1931 senesinde gel- mişti ve Kurbağalıderedeki depoda duruyorlardı. Ben şirketin idari işle- rile alâkadar bulunmadığım cihetle Kurbağalıdere deposundan gelirilen bu âletlerin gümrükten maaf eşyadan cub olmadıkları cihetini düşünüb todkik etmedim, Bu âletleri kullandı- ımız zaman benini böyle güsrrüklü, gümrüksüz eşyanın tefrik edileceğin- den de malümatım yoktu. Sonradan direktörlükten bize gelen bir tamim- le gümrükten maaf eşya ile gümrük- lü eşyanın tefrik edilmeleri ve her bi- rinin ancak tahsis edilen yerlerde kullanılmaları emredildi. Fakat ben; bu emrin makabline şümulü olacağı: nı tahmin etmediğim için hatlarda kullanılan gümrüksüz eşyanın Söktü- rülmesi için direktörden emir alıncı- ya kadar kendi kendime hiç bir şey yapmadım. — Bu kabloları ne zaman kullan- dınız? * mahkemeden çıkarken — 1934 senesi yaz içinde bir gün direklör, bana Gülata ile Eminönü arasına deniz kablosu döşememi emretti. Silâhdarağadak! fabri bahçesindeki anbarda birçok küblo- lar vardı. Ben kablolar &rasından iş me yarayanı seçerek tirdiler. Bu gümrüksüz olduğunu bilmiyordum. Anbar defterine bakarak bunun maaf eşyadan olub olmadığını anlamak kabildi. Fakut bu cihet beni alâkndar etmiyeceği cihetle deftere bakmağa Yüzum görmeden kabloyu aldım. üratle yaparım. Direk- törden emir alınca evvelâ . bunların sökülmesine lüzum olmadığı kanna- tinde. bulunduğumu söyledimse de direktör böyle istediği için emrini de derhal yerine getirdim, Anbardan al- dığım kabloların gümrüksüz eşyadan olduğunu anbar memurunun bana bildirmesi lâzım gelirdi, Bu, onun va- #ifesidir, Fakat anbar memuru bü hu- susta bana bir şey söylemedi. Halbu- ki anbar defterlerinde gümrüklü ve gümrüksüz eşyanın âyrı ayrı kayıd- ları vardır. Suçlu vekilinin talebi üzerine hattı baval tesisatının hangi tarihte yapıl- dığı B. Tiböletliden soruldu. Tibölettiz - Bu tesisat 1930 senesi sonundan 1931 senesi sonuna kadar geçen bir sene zarfında yapılmıştır. Tesisat bo- noları bilâhare yakılmıştır. Fakat bunların birer kopyeleri mevcuddur. Cev&bını verdi, Bundan sonra hâ- kim, evvelce sorgusu yapılan suçlu- lardan Lâzyana sordu: — Siz geçen celsede verdiğiniz İfa- dede tesisat malzemesine ald ihraç bonolarının yakılarak tınha edildiğini Söylemiştiniz. Halbuki Tiböletti bun- Jarın asıllarının birer kopyesi saklan- dığını ve bugün mevcud bulunduğunu Söylüyor. Buna ne diyeceksiniz?, Lâzyan: — Bonoların birer kopyesi olduğu- nu zannederim. Fakat bu hususu kati surette bilmediğim için ifademde söy- lemedim. Bonolarin kopyeleri mevcud olub olmadığını da tedkik etmedim. Demiştir. Saat yediye gelmiş oldu- gundan diğer suçluların sorgularına devam edilmek üzere muhakeme 12 mayıs çarşamba gününe bırakılmıştır. Yüksek muallim mektebi için bina Yüksek muallim mektebinin şim- diki binası ihtiyaca uygun görülmedi- ğinden Evkafın harbi umumiden ev- vel yaptırmağa başlayıp da noksan kalan Vefadaki eski talebe yurdu- nun tamamlanarak yüksek muallim mektebine tahsis edilmesi esas itibari- le kararlaştırılmıştır. Bu hususta Ev- kafla Maarif arasında bir anlaşma ya- pılmıştır. ——————— Diş tabibi Bedrinin konferansı Bu akşam İstanbul radyosunda saat (19,30) da Diş Hekimi Bedri Gürsoy, (Kadıköy Halkevi) namına, (Dişlerden gelen ağız kokusu, çocuklarda ve bü- yüklerde diş bakımı) başlıklı mühim bir konferans verecektir. KANSIZLIK si SIROP DESCHLENS, PARIS benlasizlik icin yeğine deva kanl ih Ea muntahip etibba tarafından tertip: N Nörasteni, zafiyet ve Chlorose