Spor işlerimizde en büyük Nizamname meselesi Senelerce o rengünrenk nizamna- menin tatbik kabiliyeti olmadığından spor İşlerini içinden çıkılmaz bir şek- le sokluğundan şikâyet ettik durduk. Nihayet kongre o nizamnameyi de- giştirmeğe spor kurumuna, başka bir $ekil vermeğe karar verdikten sonra altı ay zarfında yeni nizamnamenin kaleme alınması kabul edildi. Bu müd- det geçti, temdid edildi ve en sonra ge- nel merkez bir nizamname heyeti teşkil etti. İyi ve kötü bu heyet bir talimatna- me yaparak genel merkeze gönderdi. Genel merkez de yeni nizamnameyi yaptı ve bundan on beş yirmi gün ev- vel bölgelere gönderdi ve tatbikini bil- dirdi Eski rengârenk nizamname bu de- fa altı kitap şekline sokulmuş bulu- nuyor. Şöyle bir göz gezdirdim. Tat- biki güç öyle maddeler ve unutulan öyle noktalar var ki, onları burada ây- Yi ayrı kaydetmeğe imkân yok. Bun- dan sonra bu nizamname üzerinde ba- zı noktalarda münakaşalır yapaca- giz. Bizim yzmak istediğimiz şu, İstan- bul bölgesi başkanı bu nizamname nin tatbiki hususunda genel merkez tebliğinden sonra bunun üzerinde konuşulmak genel merkezden tatbiki güç; maddeler, muğlâk taraflar, unu» tulan noktalar üzerinde dilekte bu- lunmak üzere klüp murahhaslarını bir içtimas davet etli. Bu toplantı- larda bulunuyordum. Herkes: birçok noktalar üzerinde düşüncelerini söy- lediler Bölge başkanı dâbu nizam- namenin bazı noktalarının tatbik ka» biliyeti olmadığını, bilhassa teşcil iş- lerinin pek muğlâk olduğunu, bazı noktaların hiç konulmadığını ilâve et- ti Şu var ki bölge başkanı da genel merkez tarafından nizamnameyi ha- zırlamak üzere kuruları heyette bulu» nuyordu. Kendisine: — Siz de bu nizamname heyetin. de bulundunuz. Bu muğlâk taraflar, eksik noktalar üzerinde nizamname- yi en son şekli verecek genel merkezi İkazda bulunmadınız mı? Şu tesbit et» tiğiniz esaslar hiç nazarı itibare alın» ramış mı? diye sorduk. . O da kendilerinin hazırladıkları ta» limatname olmadığını büsbütün baş- ka bir şekil aldığı cevabını verdi. Ve nihayet bu toplantı da bu altı kitap halindeki talimatnamenin esaslı bir şekilde klüp murahhasları tarafndan okunmasına ve 19 mayıs 937 tarihine kadar her klüp murahhasının eksik gördüğü ve muğlâk bulduğu tarafları not halinde bölge başkanlığına ver- mesine ayıh yirmi beşinde tekrar top- lanılarak münakaşalar yapılmasına, reticenin genel merkeze, bölge başkan- dığı tarafından bildirilmesine karar verildi. Buna diyecek yok... Her klüp mu- İngiltere kupasının Sunderland tarafından larını bulacak, eksik taraflarını not edecek ve bildirecek. Yalnız şu var ki, bu tedkikten çıkacak netice şudur; Murahhaslar nizamnameyi okumuş, eksik ve muğlak taraflarını anlamış olacaklardır. İşte bu kadar. Yoksa biz- ce bu iş İstenilen neticeyi vermiye- cektir. Talimatname heyetinin pro- jesi basılarak bölgelere gönderilmiş ve tatbik ediniz diye emir verilmiş, ar- tık bilmeyiz ki, bu murahhaslar «Bu taraf muğlaktır bu nokla unutulmuş- tur» diyecek olursa bunu bozarak ye- ni bir talimatname yaparlar mı?, Bize kalırsa bu dileklerin nazarı iti- bare alınarak nizamnamenin değişti- rilmesine imkân yoktur. Belki bazı işlerde müşkülât çekeceğiz. İhtilâflar karşısında kalacağız, ne yapalım ©- lan olmuştur. Bunun bir faidesi şu ki: Herkes ni- zamnameyi okumuş, anlamağa çaliş- mış olacaktır. M. Kemâl Ayın on beşinde Hayri Celâl radyoda konferans verecek Fenerbahçe klübü ikinci başkanı Hayri Celâl bu ayın on beşinci günü akşamı İstanbul radyosunda «Spor yapalım» mevzuu altında bir konfe- rans verecektir, Fenerbahçe klübünün yıldönümle- rinde ve toplantılarında kendisini spor efkârı umumiyesine zevkle dinleten Hayri Celâlin bu konferansı hiç şüp- he yok ki, sporu sevenler tarafından zevkle dinlenecektir. derd: | Bugün Doğansnor Beşiktaş karşılaşıyor Bugün Taksim stadında İzmi- rin Doğansporu ile Beşiktaşı karşı karşıya seyredeceğiz. Doğanspor bu karşılaşmasile rakip sahalarda Ankaradan sonra üçüncü maçını yapmış oluyor. Ankaradaki maç- larını büyük farklarla kaybettik- ten sonra İzmirde maçlarının kıs- mı azamını kazandı, ve bu spor efkârı umumiyesini iyice düşün- dürdü. İzmirde Beşiktaş bu takım karşısında muvaffak olamadı. Bu karşılaşma bu noktadan alâkalı olacaktır, Bu maçtan evvel Fenerbahçe - Beşiktaş genç takımları bir maç yapacaklardır. Sekiz klüp turnuvası Sekiz klüp tumuası tertip heyetin- İ den: Türnuvamızın dördüncü hafta- sına 9/5/9937 pazar günü Şeref sta- dında devam edilecektir. Alan gözcü- sü Ahmed Ademdir. Birinci maç: İstanbulspor - Eyiip saat; 12 hakem: Ahmed Adem, İkinci maç: Hilâl - Vefa Saat 15,20 hakem, kem: İzzet Muhiddin Apak, Üçüncü maç: HMI - Vefa Saat 15,30 hakem, Burhan Atak, Dördüncü maç: Süley- ımaniye - Topkapı saat 17 Hakem, Fe- ridun Kılıç, umumi duhuliye 15 ku- ruştur: İ | Edirne (Akşam) — Yedi hafta devam edecek olan Edirne - Havsa büyük bisiklet yarışlarının ikinci haftası nihayet bulmuş ve bu müsabakaya 6 kişi iştirak etmiştir. Alâka uyandıran bu yarışların önümüzdeki hafta daha ka- labalık olacağı yapılan müracaatlardan anlaşılmaktadır. Birinci gelene iyi arka bir bisiklet, ikinci gelene bir futbol topu hediye edilecektir. Gönder ,Tahhası tedkik edecek, muğlak taraf. İ diğim resim koşunun iklei haftasına iştirak edenleri göstermektedir, 1937 Ingiltere kupası final maçının ilk golü kazanıldığını okuyucularımıza bildirmiş ve maçın tafsilâtını yazmış- tık. Maç ve kupa Sunderland tarafmdan kazanıldığı halde maçın ilk golü yukarıdaki resimde görüldüğü üzere Pres- ton tarafından yapılmıştı. Preston'un beynelmilel merkez muhacimi İskoç O'Donnel (resimde enson oyuncu) karşısındaki iki müdafie ve kaleciye rağmen bu golü uzak mesafeden çektiği sıkı bir şütle yapmağa muvaffak ol» 1üğtur, Devletin denizce mukadderatı en büyük kısmı Haliçle (oslengerendazı mehabetis olan bu kuvvete mevdu bulunuyordu. Bu kuvvet, ise vücudile ademi, müsavi bir hale getirilmişti. Bir garibe olarak şu misali zikre- delim; Torpido istimbotlarından (birisi sahil muhafazası memuriyetile padi- şahtan bir kaç defa istizanlardan son- sl olur. eHarp gemisi» mürettebatı da (İnayet) vapuruna alınır. Vapurda kaptanlar işret masası bü- Şındu vakit geçiriyorlar. Bir ara is- timbotu vapura bağlıyan halatın gevşediği nasılsa görülür. İstimbotun battığına hükmolunur. «İstimbotun battığına ve mürettebatının kurtar Yarak vapura alındığına» dnir bir ra- por tanzim edilerek bahriye nazırına gönderilir. Bu raporu Atina sefaretinin şu mes aldeki şifreli telgrafnamesi takib eder: (Yunan yelkenli gemilerinden birinin kaptanı denizde çalkanan ve içinde kimse bulunmuyan bir Osmanlı torpido istimbotunu bağlıyarek Şi Ta limanına isal etmiş; kaptan istim- bot bedelinin yarısını istiyor.) Bu rezaletten dolayı ne nazırın, ne padişahın vicdanı kimseyi mesul tut- mağa razı olamaz! Bir çok muhabere- lerden sonra nihayet hazine zararına bir tesviye sureti bulunur. (1) Kuv- veti ve idaresi bu halde bulunan bir donanmadan ne umulabilirdi! Bu- nunla berâber devletin bir bahriye nezareti ve bir donanması Yâr denil- sin diye bahriye kadrosu da, bu do-. nanma gemileri de muhafaza edilir. di. Bahriye nazı ile padişah böylece bir heyulâ haline gelmiş Osmanlı do- nanmaşını canlandırmak istiyor gibi görünerek ikide, birde Avrupa tez- gâhlarıne siparişler verirlerdi. Osmanlı donanmasında hareket ha- line geçebilecek üniteler ancak bin türlü para dolaplarile ısmarlanıp ge- tirilen bu yeni gemiler idi, Girid ihtilâllerinde Osmanlı donan- ması faal hiç bir rol oynıyamamıştı. Küçük Sisam adasındaki ihtilâl ya- tıştırmağa bu donanma ünitelerinden hangileri ayrılacaktı? Bu filoya kim kumanda edecekti? Uzun tereddüt. lerden sonra nihayet irade sadır ol- du: 1902 de ikmal edilmiş (Hamidiye) kruvazörü, 1906 da Alman tezgâhia- rında yapılmış (Peykişevket) torpido kruvazörü ile 1906 da Fransız tezgâh- ları imalâtından Marmaris ganbotu, Ayntap ve Bafra ganbotları bu vazi- feye memur edildiler, O sırada (Marmaris) İskenderuna, (Aymtap) ile (Bafra) da Adriyatik sa» hillerine gideceklerdi; azimelleri te hir olundu. Ferik Galatalı Halil paşa bu filoya kumandan nasbedildi, Mayısın yirmi yedinci gecesi yatsı namazından epey sonra İzzeddin va» püru kumandan paşa İle yanına veri- len hünkâr yaverlerinden topçu liva si Sadık paşayı ve maiyetleri erkânı- ni alarak İstanbul limanından harg- ket etti. Hamidiye kruvazörü diğerle- rinden süratli olduğu için hareketi bir gün sonraya bırakılınışta! Halil paşa bu kumandanlığı şart (le kabul etmiş, harp gemilerile gönderi- lecek taburların süratle sevkini iste. mişti. Kendisine bu hususta kati te- minat verilmişti; filo ile taburları ha- mil nakliyeler Sakızda hazır buluna. caktı. İzzeddin vapuru hareketinden 26 sant sonra Sakıza vardı. Fakat )i- manda, ne bir harp gömisi görüldü, ns de bir nakliye! Mutasarrıf bunların ne zaman geleceklerini bilmiyordu! Sakızda alınan yeni haberler Sisam- daki isyanın ehemmiyet kesbettiğini, ecnebi müdahalesinin endişe vermek- te olduğunu gösteriyordu. Kumandan paşa ihtilâli bastırma ğa tabil harp gemisiz, askersiz gide- mezdi! Gitse pek fena neticelerle kar. (1) Pariste çıkarılan Meşveret gaze- tesindeni, SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 877 şılaşacağımı pek âlâ takdir ediyordu. Ne yapmalı idi? j Halil paşa malümet almak için o gece (İzzeddin) ile Kuşadasına hare- ket etti; ertesi sabah buraya vardı. Marmaris: ganbolunun bir gün ey- vel Sisam adasına gittiğini liman rel- sinden öğrendi. Eli altında hiç olmaz- ga bir harp âleti bulunacaktı. Kalktı; o gün Sisamın merkezi olan (Vati) 1 manına vasıl oldu. (İzzeddin) limanda demirlediği va» kit kasabada sükünet vardı; her ta- Taf kapalı idi; hariçte kimseler görün- kuvvet getirdi. Bu kuvvet limanın şark cihetindeki dalgakırana çıkar rildi, Kasabada evler boşaltılmış, kadın ve çocuklar dağlara çekilmişti. Dalga kırana müntehi caddelere, evlere bom» balar, tüfekler, tabancalar ile müsel- (Küçük Dikiliden) karaya çıkan» lan küçük kuvvet şiddetli bir muka- vemete maruz kaldı. Kâgir evlere ta» hassun etmiş ahali karşısında asker açıkta bulunuyordu. Bu hal askere bir çok maktul ve mecruh verdirdi. Vati kışlasından dalgakırandaki as- kere yardım için çıkarılan pek cüzi asker do âsilere gözdağı olamadı. Bu ilk müsademede âsiler galib oldular! İki yüz kadar asker kışla ile hükümet konağına iticaya mecbur kaldı! Yer- li ahali eline esir düşenler bile oldu! Bu fecinya sebep sevkiyatın deniz toplarile himaye edilmemesi, edileme- mesi idi! İsyanın yatıştırılması ancak Sisamın gemilerden bombardıman edilmesi İle kabil olabilirdi. Halbuki Abdülhamid top atılması. na hâlâ iradesini vermemişti! Âsiler sahildeki telgrafhaneyi tahrib etmiş- ler idise de halkın Sisam hükümetine sadık kalmış kısmı sonra burasını ta- mir eyliyebilmişti. Mayısın yirmi sekizinci günü akşa- ma doğru Bafra ve Ayntap ganbotları da Vati limanına geldiler, Âsiler kışlayı ve sahildeki hükümet könağım karadan muhasara etmiş- Terdi, Bir taraftan mahsurlar üzerine, diğer taraftan gemilere tek, tük ateş ediyorlardı, Gemilerden mukabele olunmuyordu! Bir gün sonra öğleye doğru Hami- diye ve Peykişevket te limandaki Os- manlı kuvvetine iltihak eylediler. Ha- lil paşa maiyetile birlikte Hamidi- yeye geçti. İzzeddin vapuru İstanbu- la döndü. Muvaffakıyetlerile sermest olmuş âsiler kışla ile hükümet konağını git- tikçe daha ziyade şiddetle sıkıştırı- yorlarâı; filoya karşı da daha sık ateş etmeğe başlamışlardı. Halil paşa yaveri kolağası Şükrü efendi kaptanı iki defa hükümet ko- nağına gönderdi. Filika müthiş bir kurşun yağmuru altında gidip geldi. Bu haberleşmeden hiç bir fayda hasıl olmadı. Halil paşa muharebede ölenlerin defni için adadaki konsolosları tavsit etmek istedi; bu da mümkün olama- dı. Âsilerin ateşi akşama kadar de- vam etti, Padişah tarafından filoya hâlâ: — Vur! İradesi yetiştirilmemişti! Filonun bir nümayiş ile işi hallet mesi ne iyi olacaktı! Fakat işte Âsiler böyle nümayişlerden korkmadıkları- nı fiilen ve kurşunlarile gösteriyor- Jardı. Akşam ezanından üç saat sonra bir- denbire silâh ateşleri arttı, Gemiler kurşun sağanağına tutuldu!, Filodan top atılmadığını, atılmak» tan ictinab edildiğini gören âsiler ar“ tık gemi azıya almışlardı. Bu âciz harp filosunu karadan at- tıkları kurşunlara limanlarından uzaklaşlırmak istiyorlardı! Sadık ahalinin feci bir akıbete uğ- raması, hükümet konağile kışlanın Asilerin ellerine düşmesi ihtimali da» kikadan dakikaya (o kuvvetleniyordu. Yıldızdan hâlâ ses, sada çıkmıyordu! Kumandan Halil paşa artık dayang madı. Bombardıman emrini verdi. Filo toplarının tarrakası dağlarda akisler peyda etti. Bu ilk toplardan ( Devamı 11 nci sahifede )