4 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

4 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i U Sahife 8 © AKŞAM e ikizlerin hayatları hakkında dikkate şayan bir etüd ikizlerin bünyelerinden başka düşünüşlerinde de çok büyük yakınlık Son zamanlarda Amerikada yapı- lan tetkikler, ikizler arasında, sıhhat noktasından şâşılacak derecede ben- zeyiş olduğunu meydana çıkarmışlar. İkiz kardeşlerden biri bir hastalığa tutulursa yüzde doksan diğer kardeş te ayni hastalığa tutuluyormuş. Bir Amerika gözetesi bu hususa dair çok dikkate şayan yazılar yüz- maktadır. Bu gazete şu vakaları ha- ber veriyor: Masajusets vilâyetinde (o Pendville şehri hastanesine geçende yetmişli bir ihtiyar müracaat ediyor. Doktor- lar muayene ediy r, bir fıtık ame- liyatı .geçirdiğini, bir kaza neticesin- de burnunun kınlnuş olduğunu öğre- niyorlar, Sanatı marangozdur. Mide ağrılarından şikâyet etmektedir. Mu- ayene neticesinde mide ağrılarının kanserden ileri geldiği anlaşılıyor. Doktorlar ameliyat yapıp yapma- mayı düşünürlerken hastaneye bir yetmişlik ihtiyar daha müracaa: edi- yor. Önün da bir zamanlar bumu kı- Tılmış, kendisine fıtıktan ameliyat ya» 'pilmış, O da mideden rahatsızdır. Ya“ pılan muayensde onun da kanserden muztarib olduğunu meydana çıkarı- yor. Bu müşabehet karşısında hayre- te düşen doktorlar sanatını soruyor- Jar, Marangoz olduğunu anlıyorlar. Biraz daha araştırmayı genişletince bu iki ihtiyarm biribirine çok benzi- yen ikiz kardeşler olduğu meydana çıkıyor. Kanser ikisinin de midesinin ayni noktasında birisini ameliyat edi- yorlar. Ölüyor. Öbü biraz daha yaşıyor, Fakat altı ay içinde o da ve- fat ediyor. Doktorlar bu vakadan ibret alarak bu husustaki tetkiklerini derinleşti. riyorlar. Nasıl olup ta bu ikiz karde- şin sade ayni hastalıktan muztarib olmakta kalmayıp ayni zamanda ay- ni kazayı geçirmiş olmalarını öğren- mek istiyorlar. Araştırıp biribirine benziyen bir çok ikizleri buluyorlar ve bunların hayatlarını tetkik ediyor- Jar. â Bir çok hastalıkların irsi olduğunu herkes bilir. Hatt& bu hususta bir ai- lede bir kaç nesil üstüste ayni hasta- hktan ölenleri saymak herkesin elin- dedir. Fakat insanların geçirdikleri Kazalarda da, irsin büyük tesiri oldu- gunu bilen azdır. Bilhassa biribirine son derece benziyen ikizlerde... İn- sanlar ailelerinin fikri vasıflarını da tevarüs ederler. Hayat sigorta kum- panyaları bu hali nazarı itibare alı- yorlar. Şayet bir kimsenin ailesinde anormal kaza âdedi fazla Ise müra- caat edeni sigorta etmeğe çekinirler. Çünkü onun da kazaya uğraması ih- timali büyüktür. Bir allede kaza ade- dinin çokluğu bir şeyi ispat eder: O aile efradının hepsi dikkatsiz, sinirli- dirler, Biribirine benziyen ikizlerde fikri ve bedeni müşabehet duha fazla- dır, Çünkü tıb ispat etmiştir ki biri- birine benziyen ikizler, çifte sarılı yumurtalar gibi, ayni yumurta höc- resinin mahsulüdürler, Bundan üç sene evvel Amerikada Misuri eyaletinde oturan 91 yaşların- da iki biribirine benzer ikiz kiz kar- deşler vardı, Bunlardan biri bir gün düşüp sağ kalça kemiğini kırıyor, Bir kaç gün geçmeden diğeri de düşüyor, ayni kalça gemiği ayni yerden kırılı- yor. Demek ki 9i senelik bir hayat devresinden sonra bile bunların ben- zerlikleri geçmemiştir. Doğuşta sağ kalça kemikleri her ikisinin de zayıf olduğu için düşünce ayni yerden kırı- hyor, Fakat mesele bununla bitmi- yor. Neden her ikisi düşüyorlar? Te- sadüften ibaret diyip geçemeyiz. Si- nirlerinde ikisi için de ayni olan bir Kia var ki düşüp kaza geçiriyor- fl isin ikamet etmekte olan Marta ve Marjorie Hines isminde iki ikiz kız kardeş umum! bir hayret uyandırmışlardı. . Çünkü bunlar ço-: cukluklarındanberi hep ayni hasta- Hklardan ayni zamanda Mmuzlarib olmuşlazdır. Dajma beraber oldukla- rından hastalıklar birinden diğerine varmış Filâdelfiyada ayni gün kulak iltihabından hastalanan ikizler: Marta ve Marjori Ayni günde evlenen ve ayni günde boşanan ikizler: Eral ve Alvin kolayca geçmistir denilebilir. Halbu- ki büyüdükten sonra. biribirlerinden ayrıldıkları vakit bilo meselâ birinin bademcikleri şiştiği zaman diğerinin de şişmiş olduğu anlaşılmış, İkisi ay- ni günde ameliyat edilmişler ve ayni günde iyileşip hastaneden çıkmışlar- dı. Sonra bir gün birinin kulağı üti- hab peyda etmiş, derhal dektora git- miş. Bir de ne görsün doktorda hem- şiresi muayene olmak için bekliyor. Soruyor, onun da ayni kulağından muztarib olduğunu öğreniyor. İkisi de gene ayni günde sineliyat oluyor. Ayni günde kalkıyorlar ve kulakları. nın arkasına bakılınca ayni yarık Ke) rünüyor, Cenubi Kalifornia üniversitesi pro- fesörlerinden doktor Darın G, Bosa- moli tetkik ettiği 131 çift ikizden 115 nin ayni zihni anormalileyi gösterdi- Bini görmüştür. Ancak bunlar için- den 16 çiftinde fikri temayülün bi- rinde diğerinden başka olduğu görül- müştür. İkizlerin hissiyatı da biribirine ben- zer, her ikisi de ayni zamanda soğuk veya sevimli, ayni zamanda sevinç içinde veya mükedder, ayni anda me- gud veya bedbaht olurlar, Bu hususta yapılan müşahedeler gösteriyor ki bu kabil ikizler arasında sıkı bir ru- hi rabıta vardır. Yari ikizler ayni hastalıklardan mi Olmakla kal- mıyorlar, ruhları da bifibirlerine bağ- dır. Edvard İske ve Fred Nestor ismin- de Ikizler ta küçük yaşlarındanberi biribirlerinden OAâyribyorlar, Hattâ isimlerini değiştiriyorlar. Fakat buna rağmen ikisinin de ayni tipte, ayni boy ve yaşta kizlarla evlendikleri, ikisinin de ayni meslek sahibi olduk- ları, ayni aded Ve ayni yaşta çocuğa sahib oldukları görülmüştür. Kalifor- niyalı Eral ve Alvin namındaki ikiz- ler, kendileri gibi ikizlerle evlenmişler ve maalesef her ikisi de karılarından bi günde Poşanmışlardır. hiapazarında 23 nisan sim kutlandı Çocukların Adapazarı (Akşam) — 23 nisan hâ- kimiyeti milliye ve çocuk bayramı burada derin bir çoşkunlukla kutlan- mıştır, Kazamızda bulunan her mek- tep birer canlı tablo ile merasime İş- tirak etmiştir. Bu tablolardan Sabiha hanım okulunun hazırladığı tablo çok alkışlanmış ve beğenilmiştir. Kemal- paşa okulunun izcileri geçld resmin- | de çok muvaffak olmuşlardır. Gece mükerimel bir balo verilmiş, şehrin her tarafı bol ziyalarla aydınlatılmış ve süslenmiştir. Muhtelif yerlerde kon- bir tablosu feranslar verilmiş, günün heyecan ve neşesi si rl Elâzizde imar faaliyeti Elâziz (Akşam) — Burada hüm- malı bir imar faaliyeti vardır, Elâzizi bundan on beş sene evvel görenlerle şimdi görenler derin bir hayret için- de kalacaktır. ği Caddeler asfalt ve parke düşen- miş, yeni müessesat, resmi ve husu- si binalar kurulmuş, medeni ihtiyaç- lara tekabül eden muhtelif ve mü- teaddid yapılar yükselmiştir. Bir saf kızla tanışiım! Yazan: NECDET RÜŞTÜ —Ii— Bir yazdı.. gitmiştim Büyükad: Otelde yerleştim iki odaya: Birisi genişti, birisi ufak!... | Ufakta gardirob, komodin, yatak, Genişte etajer, kitablar, masa!... Ne başta kaygum var, ne canda tasa: | Mevsimi sükünla geçiriyordum! İ Sanmayın gezmekle kendimi yordum; | Bilâkis dışarı seyrek çıkıyor, Çamlıktan, sahilden çabuk bıkiyor, Erkence otele atıyordum can; Münzevi"olmuştum insandan kaçan!... Program yapmıştım: Yatardım erken, Kuşlarla kalkardım şafak sökerken!... Ne güzel doğardı ufukta güneş! «Yakacak; ötrtnda yanar bir ateş, Az sonra çıkardı güneş kıpkızıl, Bakırdan bir tepsi çıkarsa nasıl!... “Dağlardan: silinir nefti lekeler, Renk atar karanlık, uçar gölgeler, Tan yeri ağarmış bir yüz olurdu, Serçeler uyanır, gündüz Ulurdu!... Her sabah, gelmeden saat yediye, Otelci görünüyor: «Gün aydın!» diye, O güler yüzile hizmet ederdi, Çayımı balkona koyup giderdi!... Bu ne hoş balkondu, ne hos manzara: Önüme serilmiş mavi Marmarâ.. Sağında yurdumun güzel sahili: Maltepe, Bostancı, Pendik serili, Solunda Adalar.. Kınalı, Burgaz... Heybeli tutulur uzansan biraz!... Bu tablo önünde çayımı İçer, İ Tam saat sekizde mas&ya geçer, Yazardım her günkü yazımı sakin!., —3j— Az sonra bu hayat değişti lâkin; Otelin yanında boş bir ev vardı, Bir gündü.. kapıyı kiracı sardı; Önde üç çocukla şişman bir adam, Arkada bir kadın: Kavalye ve dam! On sekiz yaşında bir kız geride; Bu kadar güzel yüz yoktur peride!... O küçük dudaklar kızıl bir hakik, Kirpiği çok uzun, gözleri çekik, Bir içim su idi balık etinde!.. Fakat Her bakışı, hareketinde Bir köylü kızının vardı saflığı; Şehirli değildi zaten kılığı; Çoraplar kalındı, ökçeler kısa, Başını açmıştı fakat naslsa!., Köylüydü: Saçları kesik değildi, Kaşları yolunmuş, eksik değildi!.. Salon zanbağına kız taş çıkardı, Bir yaban gülünün hoşluğu vardı... ... Dedim ya, bu sakin hayat değişti: Onlaria tanıştım... Bu yaz gelmişti Aile Adaya «Gümüşhane: den! Zengin bay anlattı: — «Bir yaz da neden «Çocuklar burada almasın hava?... «Onların gördüğü kaç yıl dağ, ova; «Azizim!,. Görsünler biraz da deniz!,, «Köroğlu sıkıldı, soldu betbeniz, «Tarladan, bayırdan bıktı üç çocuk, «Bakındı; kızımın vengi de uçukl..» Saf adam mutfağa doğru bağırdı, Yemeği kaynatan kızı çağırdı: — «Sabahat!.. Ateşten o kabi indirir, «Gel!,, El öp, bay senin ağabeğindir!.» Böylece tanıştım genç kızla o gün, Arkadan çocuklar etmişti sökün: Dünyaya gelmişler bir yl arayla!... İstersen dayak at, istersen payla, Hepsinin içinde sanki motör var, Bir lâhza bir yerde duramıyorlar: Üçü de küfürbaz, atak, açgözlü, Hey Tanrım!,. Üçü de şempanze yüzlü! Sonunda göründü muhterem bayan: En yakın bir yere gidemez yayan, «100; kilo. tartılsa kırar baskülü; Kocası ad takmış: — «Bahçemin gülül.» | Maşallah! Yakından seyretmek gerel Bahçede gül değil, zakkum mubare! Gördüm ki: Bu adam çirkin değildi, Karısı bilâkis tipki «Gerli; dit. Aksine çekmişti - tesadüf bu ya - Üç oğlan anaya, kiz da babaya!... Adamla pek çabuk ahbab olmuştum, Doğrusu canıma yakın bulmuştum!.. Hem güler yüzlüydü, hem de geveze, Dereden, tepeden başlardı sözel... Her bahse gülünçlü bir masal katar, Sonunda kendi de kahkaha atar, Mecliste kendini beğendirirdi, Ne hoştu.. eğlenir, eğlendirirdi!... a— Senirsm yedi can konduk bir kaba Kaymadık, Karışlık: Olduk akraba! Her sabah alırlar beni otelden, Çocuklar sarılır paçadan, elden, Teklifsiz girerdi adam koluma!... Kız fakat ne zaman çiksa” yoluma, Önüne bakarak durgunluşırdı! Bu hale babesi bile şaşırdı. — «Ne yaban şey oldu bu kız, yarabbi; 4Utanır Ermeni gelini gibil...» Bu adam, hususi tabirlerile, Ne potlar kırardı, gelmez ki dile!., Nihâyet genç Kizla olduk arka Arada fark varken tam oniki yaş: On sekiz çağında o toy bir melek, Beni çenberinden geçirmiş felek Otuz yıl pişirip, etmişti kebab; Bir kurdla bir kuzu olmuştu ahbüb!,, ... Kapalı kutuydu bu kızın kalbi: Susardı; içinde bir sır var gibi!.. Bu sır ne?.. Düşünsem gelmez ki akla, Dilinin altında vardı bir bakla!. Anladım; Birine vermişti gönül, Ediyor bu gizli aşka tahammül... Keşfettim: Koinşuda var bir güzel genç Mutlaka civcivi vurdu bu ispenç Düşündüm: Babaya genci güdeyim, Madem Xi seviyor, baş göz edeyim, Gün görmüş, okumuş bir delikanlı!.. Baharda dururlar biraz nişanlı Yaz henüz bitmeden yapılır düğün!, Kız beni görünce bahçede bir gün Rlinde bir deste iskambil geldi, Yalvardı: — «Bir fal aç!.> Fırsat güzeldi, Ben gerçi inanmam bu martavala, Kulak asmazsam da niyete, fala, İnanır göründüm, söyletmek için: Meydana vuracak aşkını gencin, Her şeyi itiraf etlirecektim!... Başladık; desteden bir kâğıd çektim; —'eNiyet tatl...» Saf çocuk etti itiraz; Dedi ki: — «Benimki müşkildir biraz; «İlk önce Kendine, sonra da banal.» Hem açlım, koyuldum hem de yülüna: —aİlk kâğıd (Kız) çıktı.. bana bu sene «Nikâh var bir güzel kızla, desene!.. «İkinci bak (lokum).. demek bu güzel «Çok tatlı.. pusesi lokuma bödei!,.» Bir parça kızardı.. ben ettim devam: — «O ne ya?.. Ben böyle kızı alamam; s#Bu çıkan kâğıda denilir (sinek) #Bu hasbanın başı havada demek!.» Kız fena şaşırdı, olurdu sapa, DU dedim: «Bu sefer çıktı bir tee) «Gelecek bir kupa araba İle!.. «Peşinde geziyor fakat nafile «Bu kızın akılsız bir maça beği, «Şüphesiz yiyecek benden küteği!.. «Neden?.. mi: Bak çıktı bir (karamaça) 'Toy köylü bu tuhaf sözü duyunca Bir billür kahkaha atarak güldü Gülmekten gözünden yaşlar döküldü! Tesadüf: Bu sefer bir (papas) çektim; Ben, onu daha çok güldürecektim, Atıldım; — «Babasi papazmış kuzm!... Sabahat yerinden kalktı ansız Gözleri yaşarmış, benzi sapsarı, Göğsünden boşandı hıçkırıkları!., Şaşırdım: — «Ne oldun?...> Kız inildedi: — «Sen papas diyorsun babama» dedi İşi geç anladım... Yalvarmak boştu, Ağlıya ağlıya evine koştu!.. Gittiler... Tutmuştum ben âdeta yas; Anarım ne zaman görsem bir papas!,., Iş bulmak için Uzun uzun düşünecek yerde AKŞAM gazetesine bir KUÇUK İLÂN koydurunuz. 3 dejası 100 kuruş

Bu sayıdan diğer sayfalar: