4 Ma; Türk gençliğinin her şubesini alâkadar eden büyük bir anket Gençlik nasıl yetişiyor ? AKŞAM Üniversite, yüksek mektepler talebe- sinin hayatı, derdleri, ihtiyaçları Hukuk fakültesinde 700 talebesi olan sınıf - Talebenin Iki derdi : Kitapsızlık, ucuz bir lokanta olmaması.. Profesörlerin çok kullandıkları kelime ve tabirler - Ceza profesörü Tahir ders takrir ederken ve not tutan talebe Hukuk fakültesinin birinci sınıfı... Size bu yazımda Hukuk hocaları. Kalorifer üstlerine kadar her yer ta- | nın hususi taraflarından, meşhur lebe ile dolu.. sınıfta pencere kenarlar rına kadar, oturacak yer kalmamış. Bir genç talebeye soruyorum: — Kaç kişisiniz? — Birinci sınıf mı?, 700 kişiyiz... Sınıfa bakıyorum, Burasi alsın ak sın da haydi 300, 400 kişi alsın.. Hukuk fakültesi birinei sınıfın en büyük derdi de bu... Bu 700 gence da- ha ük, daha geniş bir sinif bulma. i5 ... Hukuk talebesile konuşuyorum. râlerini soruyorum. Bir genç kız: — Kitapsızlık ve lokantasızlık.. diye cevap veriyor.. Sonra anlatıyorlar: — Bir sınıfta 700 talebe olacak ka- dar kalabalık olan Hukuk fakültesin- de, yalnız bizim fakültede değil, bü- tün fakültelerde bir talebe tabldotu yok. Halbuki her gün Üniversiteye yüz- Terce genç giriyor ve öğle üstü ne eli verdiği belirsiz kebapçılarda, küçük lokantalarda, hem de bir talebenin mütevazı bütçesine uygun olmıyacak bir para vererek yemek yiyorlar.. Maalesef Üniversitede bir koopera- tif teşkilâtı, bir tabldot, bir yemek yi- yecek yer yok.. dışarıda yemek olduk- ça pahalı olduğundan bunun fena bir neticesi de meydana çıkıyor. Bütçesi müsaid olmuyan talebe bir gün geli yor, bir gün gelmiyor. Üniversitede bilhassa Hukuk - fakültesinde talebe- nin ucuz yemek bulmasını temin et- melidir, Bunun için teşkilât mı yapı- Iacak? Kooperatif mi kurulacak?. Yer mi ayrılacak? Ne yapılacaksa yapılır, Genç talebeler bunu anlatırken ak- Yuma Güzel sanatlar akademisi geldi. Orada 15 kuruşa talebeye âlâ yemek veriliyor... Güzel Sanatlar akademisi, Üniversiteye nisbetle çok daha tenha» dır. Orada yapılan bu tabldot usulü Ünversitede neden yapılmasın?, Talebenin ikinci ve yemekten mü- him bir derdi daha var. Onu da şöyle anlatıyorlar; — Kitapsızlık.. birçok mühim ders- Jerin kitapları yok... Meselâ en mühim derslerden biri olan «Roma hukuku: nun kitabı yok., sene sonu geldi. İmtihan zamanı yak- laşlı, Ders çalışacak kitap bulamı- yoruz.. Sosyoloji kitabının mevcudu tüken- miştir. Onu da talebe bulamıyor Me- deniye kitabının formaları eksiktir, Bu kitapsızlık Hukuk talebesinin en büyük derdlerinden biri.. “.. Talebe hayatından bahsederken hocâlârm hususiyetlerinden bahsağ- memek olur mu?, profesörlerin ders hususiyetlerinden bahsedeceğim.. meselâ Medeniye pro- fesörü meşhur B. Ebülülâ ders takrir ediyor. Bir hukuki meseleyi anlatı- yor: — Gayrimümeyyiz bir çocuk saati nizi fırlatmış atınış,. saat parça par- ça olmuş.. çocuğu saati ödetmeli mi? Ödetmemeli mi? Talebe arasında ihtilâf çıkıyor.. ki- mi ödetmek taraftarı, kimi ödetme- mek taraftarı, kimi saati çocuk ebe- veynine ödetmek istiyor. O zaman B. Ebülülâ bu meseleyi reye koyar. profesörün hukuk! mese- leleri reye koyması çok meşhurdur. Bir de B. Ebülülünm derste pek çok kullandığı *ki üç tabir vardır. Bunlar- dan biri meşhur: «Zevkine varabili- yor musunuz?» dur. İkincisi de: «Na sıl, size mülâyim geliyor mu?.» tabi ridir.. meselâ; — Çocuğa saati ödetelim mi? Nasıl size mülâyim geliyor mu?.. Zevkine varabiliyor musunuz?» der, B. Ebülülâ derste çok nüktelidir. Fırsatı düştükçe ders için nükteden istifade etmeği de unutmaz. Meselâ göçen gün birinci smıfta Medeniye dersi veriyor.. sınıf tıklım taklım kalabalik.. B. Ebülülâ kadınla 15 fark saydı. Bu esnada arka siraların altında bir şey kımıldadı, Bu biç ümid edil miyen, dâvefsiz bir roisafirdi.. bir kur- bağa... Bundan evvel ayni dershanede Tıb fakültesi talebeleri ders yapmış- lardı, Tibbiyelilerin tecrübe için getir- dikleri bir kurbağa her nasılsa kaç- mış, kendisini kesilmekten, jilet biça- ğı altında parçalamp tecrübe tahta- / sında can vermekten kurtarmış ve bir | köşeye saklanmış.. kurbağacık bir sa- | at sonra verilen hukuk dersi hoşuna. gitmiş olmalı ki saklandığı delikten İl çıkmış.. zıplıya zıplıya arka sıralar | dan ön sıralara gelmiş. ön sıralarda oturan kız talebeden bir kaçı da kur- bağayı görünce hafif bir çığlık kopar- madan kendisini alamamış. Bu esnada kadınla erkek arasında- ki 15 farkı sayıp bitiren profesör ml kız talebenin çığlığı üze- “Devamı 11 nci sahifede ) Teneffüs zamanında talebe Tefriks No. 37, amma “Ktihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb Enver paşa, eski arkadaşı Tevfik beye açılıyor ve istişare ediyor... Enver paşa kendisine çok yakın te- lâkki ettiği kimseler arasında bilhassa Harbiye nezareti Umuru ccnebiye şu- besi müdürü Tevfik beye büyük bir itimad besliyordu. Harbiye nazırı, gur na, buna açmadığı gizli endişelerini yetten evvel «İttihad ve Terakki»ye in- tisap etmişler ve 1908 inlalâb için çalışmışlardı. Meşrutiyetin ilânı sıra- larında Manastırdn mülâzim olan Tevfik bey, cemiyetin Manastır idare heyeti azasından olduğundan blihas- sa cemiyete aid evrakı gizlice muha- faza elmek vazifesini Üzerine almıştı. Tevfik bey hürbi umumi bidayetin- de piyade yüzbaşısı olduğu halde bi- lâhare hastalanmış ve Harbiye nazırı Enver paşa bu eski arkadaşının asks- Tİ sınıfını değiştirerek rütbesine mua- dil olmak üzere onü (ketebel askeriye sınıfına) nakleltirmiş ve bu suretle nezaretin Umuru ccnebiye şubesine tayin etmişti. "Tevfik bey (Üç sene evvel Eskişe- hirde kolordu levazım Âmiri İken ve- fat etmiştir) meşrutiyetlen evvel Ma» nastır idadisinde kitabet muallimi ol- duğu için düzgün yazı yazmağa me- raklı, tedkik ve tetebbüe hevesli bir samimiyet mevcud olan bu eski arka- daşını nezaretin bu en mühim şubesi- nin başına getirmeği tercih etti, Har- biye nezareti Umuru ecnebiye şubesi yalnız nezarete gelen ecnebi dillerle yazılmış evrakın tedkik ve tercümesi- le meşgul değildi. Enver paşa, Tevfik beyi tahkikata memur ediyor Bunun için ayrıca bir de terceme heyeti vardı. Tevfik Beyin idare etti- ği bu şube, gerek memleket dahilin- de, gerek memleket dışında hükümet ve «İttihad ve Terakkis aleyhinde, bilhassa Harbiye nezaretini yakından slâkadar eden ecnebi işlerile meşgul oluyordu. Enver paşa, sor günlerde bilhassa iki suikasd hâdisesi karşısında Mer- kez kumandanlığının acze düştüğü- nü görünce Tevfik beyi bu işlerin iç yüzüne nüfuz etmeğe memur etti. En- ver paşa, hiç kimseye açılamadığı sur» ları Tevfik beye saraheten unlattı ve çerken yolda nasıl kurşun atıldığını, son aldığı ihbar üzerine Talât paşayı nasıl tecrübeye teşebbüs ettiğini ve Merkez kumandanlığının bütün bu teşebbüsler ve gizli hâdiseler karşı- sında ne kadar âciz bir mevkie düştü- ğünü izah etti. Tevfik bey, çök zeki ve dürendiş bir zattı: Bir meseleye nüfuz edebil- mek için uzadıya tahkikat ya par, en uzak ihtimalleri nazarı dik- kate almakta ihmal etmezdi. Zama- nının mühim bir kısmını «İttihad ve Terakki»nin gizli komitecilik faali- yetinde geçirmiş, bin bir entrikaya şa- hid olmuş, birçok hâdiselerden ders almıştı. Siyasi ihtirasların vakalar ve meseleler üzerindeki tesir ve âmille- rini pek yakından bilen Tevfik bey, yaktile «İttihad ve Terakkisnin Manas tırdaki merkezinde mühim bir rol oy- nadığından cemiyet mensuplarının şahsiyet ve karakterlerini çok yakın- dan tetebbü etmiş, cemiyetin meşru- tiyetten evvelki faaliyetine dair en sa“ Jâhiyetli hüktim ve kararı verecek bir mevkie geçmişti. Tevfik bey, Harbiye nazırının ken- disine bu kadar mühim bir emniyet göstererek verdiği bu yeni vazifeden sonra işinin ne kadar ağır ve mühim olduğunu derhal takdir etti. Umuru ecnebiye şubesi müdürü, şimdiye ka- dar yapılan su'kasd teşebbüsünü ter- tip edenlerle faillerini meydana çıkar- mağa çalışmakla beraber, Enver pa- şanın bundan sonra yeni bir tehlike ile karşılaşmasının önünü almak lâ- zun geldiğini takdir etti. Bunun için inzibat, teşkilâtını yenibaştan tensik etmek üzere daha esaslı tedbirler alım- ması icab ettiğini Harbiye nazım na tavsiye etti. Cevad beyi değiştirmek istedi fakat. Enver paşa da tamamile bu fikirde idi: Merkez kumandanı Cevad beyin (Yakub Cemil hâdisesi)nden beri gös- terdiği tavır ve hareket, daha doğru- su siyasi entrikalara karşı istenildiği derecede faaliyet gösterememesi En- ver paşanın kendisine karşı emniyeti- nin büsbütün sarsılmasına sebep olmuştu. Harbiye nazırı, aleybinde tertip edilen suiknsd teşebbüslerinden evvel muarızların şüpheye düşürmemek için Cevad beyi mevkiinde bırakmağı mü- nasip görmüştü. Hattâ, kaç defa bir iki mesele karşısında hiddelienerek Merkez kumandanını bir fırka ku- reandanlığile cepheye göndermeği düşündüğü halde, o sırada çıkan ba- zı sebepler, Cevad beyin uzaklaştır masına imkân vermemişti. Tevfik bey, kendisine inzibat teşki- lâtının tensiki Tü; an bahsedin- ce Enver paşa ilk çare olarak Cevad beyi değiştirmek istediğini söyledi. Faknt Tevfik bey bu fikirde değildi: Gerçi Cevad bey, Harbiye nazırınm <İttihd ve Terakkiş dahilinde siyasi muarızları olmadığına veson sui kasd teşebbüslerinin de cemiyete mu- half olanların ve yahud ecnebi kuv- vetlerden himaye görenlerin eseri bu- lunduğuna sarsılmaz bir kanaate ma- lik olmakla beraber, ayni zamanda u- mumi inzibat hususunda ifrat dere cesinde hassasiyet gösteren bir zattı. Bu takdirde yapılacak tahkikat ve ta- kibattan Enver paşanın müarızlarını şüpheye düşürmemek için Cevad be- yi yalnız askeri ve umumi inzibat iş- lerinde çalıştırmak üzere gene Mer- kez kumandanlığında muhafaza et- mek lâzımdı. 'Tevfik beyin bu mütaleası, Enver paşa tarafından dü munis görüldü. Şu halde yapılacak şey, sırf siyasi hâdiseleri yakından takip etmek ve Enver paşanin şahsı aleyhinde alına» cak tedbirleri önlemek üzere başka bir zatı intihap etmek lâzımdı. Tevfik bey, böyle bir teşkilâtın başına 53 ün- cü fırka kumandan vekili kaymakam B. Şerifi (şimdi mütekaid miralay) getirmek münasip olacağını Enver paşaya tavsiye etti, Tevfik beyin bul- duğu şekle göre B. Şerif için ayrı bir memuriyet ihdasına lüzum yoktu. Merkez kumandan muavini yüzbaşı 'B. Rizayı başka bir vaifeye nakletmek ve B. Şerifi Cerad beyin muavinliği- ne Layin etmek münasip olacaktı. Bu suretle işin zevahiri kurtarılacak, B. Şerif muavinliğe aid mutad işleri gör- mekle beraber kendisine verilecek tar limat dairesinde Enver paşa #leyhin- de yapılan soh suikasd faillerini mey- dana çıkarmağa çalışacak ve Harbi- ye nezareti ile Enver paşanın emniyek tertibatını yeniden takviye ve tensik edecekti. Hattâ B. Şerife böyle bir va- zife verilmiş olduğundan Cevad bey de haberdar olacak değildi. Enver paşa, Merkez kumandanlığı muavinliğine B. Şerifi getirmeğe karar verdi.. Enver paşa, B. Şerif ile yakından çalışmış değildi. Aralarındaki müna- sebet, Adeta gıyabi bir tanışma dere- cesinde idi, Ancak B. Şerifin faaliyet ve şöhreti Enver paşa için de meçhul değildi. Tevfik bey, B. Şerifi çok ya- kından, tâ Manastırdan beri tan yordu: Meşrutiyetin ilinmdan evvel Abdülhamid idaresine karşı Resne dağlarına çıkan Niyazi beyi takiben tertip edilen Manastır çetesinin başi- na geçen ve tıpkı Niyazi bey gibi sa- Tay» isyan eden B. Şerif, 1908 inkılâp hareketinde büyük bir rol oynamış, cesaretile tanınmış bir askerdi. Meş- rutiyetin ilânından sonra siyasi hiç bir cereyan ve harekete karışmıyarak münhasıran mesleğini muhafaza et mişti, (Arkası var),