18 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

18 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı r s pi 18 Nisan 1937 Bir amerikalı milyonerin çılgınlığı! 2000 sene evvelki bakireler mabedinin aynını Amerikada yaptırdı Burada eski Roma kıyafetli uşaklarile Amerikalı milyonerin yaptığı mabedde âyin gürü ve milyonerin Me salı kıyafetinde uşakları Eski Romada «Vestaller mabedi» namile-büyük ve çok ehemmiyetli bir mabed vardı. Bu mabedde gece gündüz hiç sönmeden ateş yanardı. O zaman- Jar kibrit bulunmadığı için, ateş yak- mak gayet güç ve zahmetli bir işti. Bu sebeple evinde ocağı sönen Romalı, kaptığı bir çıra ile mabede koşar, ora da yanan ateşte çırasını tutuşturur ve evine dönerek ocağı bununla ateşlerdi. Bu suretle odunları biribirine sürtmek- le ateş temini külfetinden kurtul muş olurdu. Vestaller mabedi İsanın doğduğu ta- rihten 710 sene evvel kurulmuştu. Bu- rada ateşi idame ettirmeğe memur olanlar Romanın en güzel kızları ara- sından seçilirdi. Bu kızlar 18 Kişi idi. Kendilerine de Vestal denirdi. Vestal mektebi Vestal olmak için hususi terbiye görmek lâzımdı. Bu sebeple mabedde bir mekteb vardı, Bu mektebe altı ile on yaş arasındaki kızlar alınırdı. Ves- tal olan bir kız otuz sene hizmet et mekle mükellefti. On sene mektepte ders görerek yetişir; on sene hizmet eder, on sene de yeni Vestal yetiştirir- di. Bundan sonra mabedden ayrılır ve serbest olurdu. Fakat içlerinde yine mabedde kalan ve fahri Vestal ünva- nını muhafaza edenler de vardı. Vestaller mabedin içinde yaşarlar, bahçesinde gezerler, büyük merasim- de ve yarışlarda bulunabilirlerdi. Ha- riçten misafir kabul etmeleri de calz- di. Yalnız kendilerinden bir şey ara- nırdı: Bakire olmak, aşk ve sevda ile alâkası bulunmamak. Romanın en güzel kızlarından seçi- len bü Vestal bakirelerine birçok Ro- malı gençler âşık olurlardı. İşte facla da bundan çikardı. Ağır cezalar Bir Vestal bâkiresine ilânı aşk ederken yakalanan bir genç, ateşin yanmasına engel olabilir diye behe- mehal idam edilebilirdi. Böyle bir aşka mukabele eden bakire nin cezası da idamdı. Hemde nasıl; Diri diri gömülmek sure! ir Ya ateşin sönmesine sebebiyet ve- renler ne oluyordu? Ateşin söndüğü öğrenilir öğrenilmez Romada fellâllar çıkar, halkı «Forum» namı verilön meydanlığa davet ederlerdi. Vazifesi ne riayetsizlikten mesul olan bakire- ler meydanlığın ortasında, çırılçıplak #oyulur ve bunlara ömürlerinin son- oturuyor, larına kadar unutamıyacakları biz dayak atılırdı. Buna tahammül ede- miyen güzel kızlardan kimisinin 40- palar altında can verdiği, kimisinin ağzı burnu kırıldığı, kimisinin de eli, ayağı topal olduğu çok defa görülen hadiselerdendi. Buna mukabil Vestailere bazı im- tiyazlar verilmişti. Bunlar bir idam mahkümunu affödebilirlerdi. Herkes kendilerine hürmet etmeğe borçlu idi. Vestal mabedi 1100 sene, yani, İsanın doğumundan sonra 389 senesine ka- dar baki kalmıştır. Bugünkü Romada Vestal mahedinin bakiyyesi elân mev- cuddur. Romaya gelen seyyahlar bu- Tasını görmeden gitmezler. Bir milyonerin merakı «, Bundan birkaç sene evvel burasını ziyaret eden binlerce seyyahın içinde birde Amerikalı milyoner, mister George Battey Vard bulunuyordu. Mister George Battey Vard, Alaba- ma eyaletinde Birmingam şehrinde zengin bir madencidir. Milyonlar ka- zanmış, fakat bu parayı nasıl sarfede- ceğini bilmiyor. Kendisi bekârdır, evlenmek niyeti de yok. Ölünce serve- tini bırakacak yakın kimsesi de mev- cud değil, Vestal mabedine bakıyor. Kafile ayrılacağı vakit: — Siz gidin, ben burada kalacağım, diyor. Tercümanı yanında alıkoyuyor. Mabedin kırık dökük merdivenleri- ne oturuyorlar. Tercüman gece yari- sına kadar Vestallerin hikâyesini tek- Tar tekrar anlatıyor. lânkolik bir manzara arzediyor. Mabedin ayni Amerikada yapılıyor Mister Vard, ertesi gün bir mimar araştırıyor. Mabedin mükemmel bir krokisini çizdiriyor. Bu krokiyi berabe- rinde Amerikaya götürüyor. Birmin- gam şehrinde dağ başında kâin arazi- sine bu mabedin aynini inşa ettiriyor, ismini Vestavla koyuyor. Fakat asıl mesele daima yanan bir ateş bulun- durmakta ve bu ateşin bakireler ta- rafından beslenme temin etmek- tedir. Birmigamda bakireler çok, fakat mister Vard bunları angaje eder, ateşi idame etmeleri için bunlara kucak do- lusu para verirse herkes ne der yal Şüphesiz birçok dedikodular olacak! Sonra ceza vermek imkânı da müm- yapılıyor! her ay âyin kün değil... Ya bakirelerden biri gece uyuyuverir ve ateş sönerse?... Suçluyu Roma usulü döğmekle tecziyeye kal- kışsa kendisini hapishanede bulacak- tır. Ya «Vestal bakiresiz geceleyin âşı- ının kollarında tutulursa ne olacak? Mister Vard'ın bunları idam ederek kendisini de elektrik sandalyesinde oturur görmeğe hiç te niyeti yok... Ateş yerine elektrik Düşünüyor, bütün Amerikalılar gi- bi en pratik çareyi buluyor. Mabed ateşinin yanması lâzım gelen yere bir elektrik lâmbası taktırıyor. Fakat ya cereyan kesilirse ne olacak? Mister Vard, Vestal ateşini yaktıktan sonra bir daha söndürmemeğe yemin etmiş- tir. Bunun da çaresi gayet basit. Ba- taryalar konuyor. Otomatik bir terti- bat sayesinde cereyan kesilir kesil- mez lâmbaya bu bataryalar cereyan vermeğe başlıyor. Vestal bakireler mabedindeki ateşi bu suretle bakiresiz idameye muvaf- fak olan mister Vard büsbütün baki- relerden vazgeçmiş değildir. Burada her ayın muayyen bir gününde bir oyun tertib etmeğe başlamıştır. Bir- mingamdaki güzel bakireleri toplar ve Vestal mebedinin etrafında, Vestal heykelinin önünde bunlara rakset- tirir... Bu Amerikalı bakireler, evvel za- manda Roma Vestal bakireleri gibi hep beyaza bürünürler... Romülüs, Sezar, Pompey... Eski Roma hissini tamamile verdire- bilmek için mister Vard hizmetçilerini de eski Roma kıyafetine sokar. Bun- lara Romalı isimler vermiştir. Üç hiz- metçisi vardır: Romülüs' Sezar, Pom- pey...Yalnız yeni Vestavlanın eski Ro- ma mabedine benzemekten uzak oldüğu yegâne cihet, mister Vardın ve hizmet» çilerinin bu mabedde yatıp kalkma- larıdır. Romada Vestal mabedinde hiç bir erkek Kalamazdı. Halbuki Vardın Vestalinde bir kendisi ve üç te bekâr hizmetçisi dahil olmak Üzere dört er- kek vardır. Hiç kadın yoktur. Onun için Amerikada buna Vestak bekârlar mabedi diyorlar... Tetrika No. 74, “Ittihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar SEŞAM Sahife 7 Yazan: Mustafa Ragıb Talât bey, şimdide yaver B. Saffeti uzaklaştırmak istiyordu Niçin Yozgada gönderilmişti Yolculuğu esnâsında bir tecavüz ve tehlikeye mai kalmaksızın yeni menfâsina giden B. Hüsrev Sami, menfasının değiştirilmesi sebebi etrâ- disine Kastamonuda sözle” nen şeyin asılsız olduğunu © enişi B. Tevfikten aldığı malümat üzeri- ne anlamıştı. Maamafih bunun sebe- bini uzun uzadıya araştırmağa da -şimdilik- imkân yoktu. O, şimdi Kastamonuda olduğu gibi Yozgadda da bir tuzağa düşürülme- mesine dikkat edecekti, Talât beyle arkadaşları, bu iki sür- günü biribirlerinden ayırmakla töhli- kelerini tahdid etmiş oluyorlardı, Bi- hassa B. Hi v Saminin sürülmesin- de Yozgâdın tercih edilmesi esaslı bir maksada müsteniddi, Şehrin inziba- taından mesul olan Jandarma kuman- danının eniştesi bulunmasından dola- yı B. Hüsrev Saminin siyasi bir teşeb« büse girişmesine imkân görülmüyor- du. Çünkü B. Hüsrev Sami, bir hare- kete geçmeden evvel enşitesinin mev- Kilni ve vaziyetini düşünecek, ona bir mesuliyet teveccüh etmemek için bir sergüzeşte atılmaktan çekinecekti. Bu suretle Hüsrev Sami tehlikesi böy- le manevi bir tedbir ile bertaraf edil- miş oluyordu. Bundan başka - diğer bir ba dan - B. Hüsrev Samiyi imha etmek için de Yozgad daha müsaid telâkki ediliyordu. İleride temin edilecek bir fedai Hüsrev Samiyi öldürmeğe mu- vaffak olduktan sonra yakalansa bile, Talât bey, B. Hüsrev Saminin muha- fazası ve imhas: mesuliyetini üstün- den kolay kolay atabilecek, yani baş- ta Enver paşa olduğu halde hiç kim- se eniştesinin jandarma kumandanı bulunduğu bir yerde Hüsrev Saminin öldürülmesinde siyasi bir sebep oldu- ğunu iddia edemiyecekti. Bittabi böy- le bir suikast tertibatı, gayet esaslı surette hazırlanacak, Yozgad jandar- ma kumandanı B, Tevfiğin nazari dikkatini celbetmiyecek surette tat- bik edilecekti. Sonuna kadar ölüm korkusu Ayni imha plânı Kastamonuda ka- lan Sabancalı B. Hakki hakkında da düşünülmüştü. Fakat Kastamonuda iki tütün kaçakçısının Hüsrev Sami ve Hakkı aleyhinde tahrik edilmesi- nin meydana çıkınasından Enver pa- şa haberdar edilmişti. Harbiye nazırı, Yakub Cemil hakkında Divanı harp- çe verilen idam hükmünün kendisi Avrupadan dönünciye kadar tatbik ettirilmemesini tenbih ettiği halde, o zaman Harbiye nazırı vekili olan Talât beyin tahriri emri üzerine mah- kümün kurşuna dizilmesine ve Müm- taz, Hüsrev Sami, Sabancalı Hakkı ve Nâilin birer tarafta ikamete me- mur edilmelerine canı sıkılmıştı. Bu eski arkadaşlarının bulüridükları yer- lerde bir kazaya uğratılacağını dü- şünen, bilhassa Kastamonudeki te- şebbüsten haberdar olan Enver -pa- şa, mahalli askeri makamlara verdi- ği emirler üzerine bunların hayatla- rının muhafaza edilmelerini ve bir tazyike maruz bırakılmamalarını bil- dirmişti. Ayni zamanda Talât beye de sürgünlerin bu tecavüzden muha- faza edilmeleri lâzumgeldiğini söyle- Enver paşanın bu tavru hareketin- den dolayıdır ki menfiler hakkında düşünülen imha plânları harbin s0- nuna kadar hep akametle neticelen- mişti. Bunlardan bühassa Hüsrev Sa- mi İle Sabancalı Hakkının'mütâreke- nin ilânı arifesine kadar geçirdikleri tehlikenin safhaları anlatmak çok uzun ve başlı başına bir mevzu teşkil edecek derecede bulunduğundan bü- rada izahını lüzumsuz görüyorum. Yalnız şu kadar işaret edeyim ki men- falarında bulundukları son güne ka- dar hayatlarının her an tehlikede bu- lunduğunu hissetımişler, bir çok na- zik vaziyetler karşısında kalmışlardı. Fakat bunların “ölümden kurtulma. Janı, biraz kerdi basiretleri, biraz da, aleyhlerinde harekete geçmek istiyen- | derin - E paşadan çekindikleri için - cüretsizlikleri neticesi idi. «ittihad ve Terakki» klüpleri mu- tasarrıflara, kaymakamlara ahale küm etmek istiyorlardı Bununla beraber, yalnız bu #M sür- günün imhası.hususunda değil, mem- lekele sit mühim bazı dahili icraat da istenildiği şekilde tatbik edilemiyor- du. Çünkü harp, memleketin tabif hayatını şiddetle müteessir etmiş, bü- tün bir memlekette umumi. anarşi vücude getirmişti: «İttihad ve Terek» kis içinde Talât beyle Enver paşa ara- sında ayrılan büyük zümrelerden baş- ka harbe sit hâdiselerin sevk ve ilca- stile muhtelif sahalarda çalışanlar ve rol oynıyanlar. kendilerini işe müda- haleye salâhiyetli görüyorlardı. Bu itibarla taşrada «İttihad ve Terakki» klüblerile mahajli hükümet idareleri arasında kuvvet ve salâhiyet iddiala- rı yüzünden derin ihtilâflar hüküm sürüyordu ve cemiyetin murahhasla- nı, mutasarrıfları kaymakamları, hat- tâ valileri tahakkümleri altına almak istiyorlardı. Harpten evvel başlıyan bu tagallüb ve tahakküm meyli, harp- ten sonra büsbütün artmıştı. Valiler içinde cesaret ve tecellüdile tanımanlar, mahalli klüblerin hükü- met idaresine. müdahale etmelerine mani oluyorlar, fakat (Merkezi uwu- mi) den çekinen ve yahut. mevkiini zayıf gören bazı idare adamlarda «İttihad ve Terakki» kâtibi mesulle- rinin, murahhaşlarının - hemen he- men - ber arzusunu yerine getiriyor» lardı. Talât bey, taşradaki bu anarşik va» ziyeti bilmez değildi. Fakat herbin sonuna kadar bunun önüne bir türlü geçemedi, daha doğrusu geçmek iste- medi! «İttihad ve Terakki» lider!, ce- miyetin istinadgâbını teşkil eden bu kuvvetlerden hiç birini gücendirmek, cemiyetin manevi nüfuz ve itibarını sarsmak istemiyordu. Dahiliye nazırı- na göre Anadoluda yalnız hüküme- tin resmi sıfat ve salâhiyetini hâkim kılmak suretile cemiyete mensub bir çok zümrelemi iğbirarını celbetmek bu suretle sİttihad ve Terakki; nin İnhilâline yel açmak demekti. İşte taşralarda mahalli klüblerle idare adazyları arasındaki bu anla- şamamazlıklır ki B. Hüsrev Sami ile B. Hakkının imha edilmelerine mâni olan üçüncü bir sebeptt. B. Saffeti de uzaklaştırmak lâzımdi Talât beyle arkadaşları, Enver pa- şanın - lüzumu halinde istifade ede- ceği - Bu eski arkadaşlarını imha et- mek için tertib ettikleri plânın bu Su- retle suya düştüğünü gördükten son- ra Enver paşa ajeyhinde tertib edilen plânın tahakkuk ettirilmesi için İs- tanbulda bazı icraata daha girişmek Tüzumunu hissettiler; “Çünkü”Enver paşa, henüz arzu ettikleri kadar dost- Hâlâ eski yaveri B; Şükrü nezaret muhafız taburu kumandanlığında bu İunuyor, Yaver B. Saffet de (şimdi miralay mütekaldi) hâlâ mevkiini muhafaza ediyordu. Enver paşanın imha edilebilmesi için nezarete tayin edildiği gündenberi refakatinde bulu» nan bu eski ve cesur arkadaşını her- halde yaverlikten uzaklaştırmak el- zemdi: Fakat Enver paşanın maiye- tini, hususile yaverlerini el altından değiştirmek mümkün değildi. Mutla- ka Harbiye nagırının emrini almak lâzımdı. B. Saffet aleyhinde bir sul- kast tertib ettirmek, eski yaveri B, Şükrü aleyhinde yapıldığı gibi bir te şebbüste bulunmak ta mümkün değildi. Enver paşaya müracaat etmekten başka çare yoktu Çünkü B. Şükrü aleyhinde alman tedbirin akametle neticelenmesi böys le bir teşebbüsün tekerrürüne mâni bulunuyordu. Harbiye nezareti müs- teşarı Mahmud Kâmil paşanın böyle bir işe karışmak istemiyeceği evv”'o9 RE tecrübe ile anlaşılmıştı, - gel (Arkası v5 ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: