N | h hi e mim — me 18 Nisan 1937 — Yunanlı bir kızla evleniyor Felemenğin idaresi altında “/ Cavadakt müs "lüman prensle- “inden Âlemi Pw koe bayan Vla- Sof Omamında ; Yunanlı bir kıa 7 la evlenmek ü- zeredir, Bu İZ divac, ateşli biri sevda romanı- nın neticesidir. Cavadaki w/ Bayan Vlasof büyük müslüman prensliklerinden birinin başında bulunan Alem | Pakoe, Felemenk veliahtı prenses Jü- Yananm düğün merasiminde hazır bulunmak için iki üç ay evvel Lâheye gelmiş, dönüşte Cöte d'Azure uğrıya- rak oradaki büyük palaslardan birin- de bir müddet kalmıştır; Cavalı müslüman prens, Niste iken Yunanlı bayan Vlasof İle tanışmış ve onu çıldırasıya sevmiştir. Yunanlı kız, Cavalı prensin bu aşkına, bilhassa mi- silsiz servetine ve pırlantalarına lâ- kayıd kalmıyarak izdivac teklifine ra- m olmuştur. Felemenk kraliçesi Vilhelmin Cava- Mı prensin izdivac ile neticelenmek ü- zere bulunan bu aşkına muttali olun- ca, böyle bir izdivacın Cava müslü- manları arasında uyandıracağı aksi tesirleri düşünerek bidayette buna müsaade etmemiş, fakat sonunda mu- vafakat etmiştir. Yakında Cavalı prens Alem, nişan- Msı ile beraber memleketine dönecek ve orada düğünleri yapılacaktır. Bayan Vlasofun annesi Yunanlı, ba- bası Rustur. Geliboluda temizlik mücadelesi Gelibolu (Akşam) — Kaza sıhhiye encümeni Kasabanın sıhhat işleri hakkında çok yerinde kararlar ver- miştir. Pırıncılarla sebzecilerin ekmek ve sebze koydukları mahallere çinko kaplattırılmış, kasabada mevcut bili- mum mağaza ve dükkânların demir ve ahşap aksamı yağlı boya ile boyat- tırılmış yenilecek ve içilecek bütün mevaddın toz toprak Ve haşerattan korunması için bu gibi maddeler ca- mekâri ve üzerleri camla örtülü kap- lar içerisine koydurulmüştür. Zemini toprak hiç bir dükkân br- rakılmamış, bu gibi mahallerin hepsi- nin zemini ve bütün mağaza ve dük- kânların yaya kaldırımları beton ola- rak yaptırılmıştır. Kahvehaneler için de berberlik yasak edilmiştir. Bütün esnafâ beyaz gömlek ve önlük giydi- rilmiştir. Bu işler çok çalışkan ve çok sevilen genç hükümet tabibi doktor Zeki 'Ataç tarafından fasılasız kontrol ve takib neticesinde bir ayda temin edil- miştir. Mahmud Karakurd SON , — Vurulmuşsunuz yüzbaşımı.. — TTelâş etme çavuş!.. Zabitin derileri çekilir gibi oluyor... Yüzünde karışık, sarı çizgiler!.. — Gelin evvelâ bana yardım edin, şuraya oturayna!,, Askerler, zabiti kanapeyo oturtu- yorlar... vr Çabuk, sıhhiye onbaşısını çağı- Askerlerden biri fırlıyor... Başça- vuş büyük bir heyecan içinde sarsıl- maktadır. Gözleri yerinden fırlamış, yüzü sap sarı kesilmiştir. Soluya $0- Tuya Konuşuyor ... — Yüzbaşım yara hâlâ Kl galibal.. Derhal zabitin ceketini öl lar. Kıpkırmızı kana boyanan göm- İeğinin kolunu yavaş yavaş #iyırıyor- lar... Yara meydana çıkıyo; Tam kolunun omuzuna yakın bir köşesin- de, etrafı yanmış etlerle kapalı, ortası çukur, siyahı bir delik!,, Her kımılda- yışta deliğin içinden kolun üstüne | #oğru arız bir kanı şeridi çiziyor. -- Yüzbaşım merâk etmeyin; Kür- Nazilli fabrikasının açılma zamanı yaklaşıyor izmirdeki pamuklu dokuma fabri- kalarında hararetli bir çalışma var Şark sanayi şirketi fabrikasında iplik imal edilirken İzmir (Akşam) Nazillide pamuklu ve dokuma fabrikasının inşaatı yakm- da bitecektir. Fabrikanın dokuma yü” pacak makinelerinin çoğu Sovyet Rus- yadan gelmiş ve montajına başlanmış olduğu için yakın bir zamanda bu fabrikamızın pamuklu dokumalarını piyasada görmek mümkün olacaktır. Halkın pamuklu ihtiyacını temin ede- cek fabrikalarımız yer yer açılırken hükümetimizin yerli fabrikalarımızı himaye için aldığı tedbirleri şükranla kaydetmek lâzımdır. Daha ziyade bir ticaret şehri olan İzmirde, sanayi ha- reketi de çok canlıdır. İzmirde (Şark Sanayi şirketi) ve (İzmir Pamuk men- sücatı şirketi) adi İki dokuma fabri- kası vardır. İki fabrikada daimi ola- | Tâk 2000 işçi çalışır ve bu fabrikalar, yılda yirmi bin balye pamuğu, yani Ege mıntakası pamuk rekoltesinin yâ- rısını istihlâk ederler. İzmir pamuk mensucatı şirketinin fabrikasında yıllık istihsalât dokuz milyon metre bez, diğerinde on mil- yon metre bezdir. Şark Sanayi şirketi fabrikası, daha ziyade iplik imal ede- rek piyasada satmaktadır. Denizli havalisindeki yerli dokuma tezgâhla- rına lâzım olan ipliğin mühim bir kıs- muıni bu fabrika yetiştiriyor. (İzmir yün mensucatı Türk ano- nim şirketi) fabrikası da senede bir milyön kilo yünlü kumaş imal etmek- tedir. Bu fabrikada 800 amele çalışi- yor. Her üç fabrikanın mamulâtı, Türkiyenin muhtelif yerlerinde, bik hassa şimal memleketlerinde istihlâk ediliyor. ECE!.. Tefrika No. 9 şun içeride kalmamış! — Merak ettiğim filân yok, yalnız fena eciyor... — Onu sıkı sıkı temiz bir bezle sar- sak, Kanıyor!.. Çavuş hemen etrafına göz gezdiri- yor... Sağ taraftaki kanepenin üze- rinde, gözleri karşıda bir noktaya di- kili, perişan bir halde duran kızı gö- rüyor... Dişlerinin gıcırdadığmı du- yuyoruz çavuşun!.. Hemen başını ge- ri çeviriyor... — Yüzbaşım kolunuzu oynatma- yın... Bir dakika!, Bir anda yerinden fırlıyarak kızın önüne geliyor, Kız, içi dumanlı göz- lerini açarak hayret ve dehşetle çavu- $a bakmaktadır.. korkuyor. — Korkma kaltak korkma!.. Daha sonra hesaplaşacağız seninle!.. Şimdi bana sen temiz bir bez bul ver del.. Kız, tabiatile çavuşun ne söyledi- ğini anlamıyor. Hayretle yüzüne bakmağa devam ediyor .. Çavuş, za- biti göstererek, ellerile kolunu sarar gibi işaretler ederek temiz bir bez is tediğini anlatmağa * çalişiyor... Kız | Kula ve Üşakta Çolakzadeler ve Yi- lancı züdeler yünlü kumaş fabrikaları- nari yılda bir milyon küoyu bulan yün kumaş istihasalâtı da nazarı dikkate alınırsa Ege mıntakağında yerli do- kuma mamulâtına ne derece ehemmi- yet verildiği tebarüz eğer. Fabrikatörlerin bazi şikâyetleri var- dır. Bunlardan biri, dahili fabrikals- rın biribirine rekabetidir. Bu yüzden bu sene yüzde yirmi nisbetinde zarar edenler bile olmuştur. Her fabrikada işçiler için dispanser ler, küçük birer eczane, yemek salon- ları vardır. Sakat kalacak işçilerin hi- mayesi için teşkilât vardır. Dokuma fabrikalarımızda çalışan İşçi ve me murlar iyi para alıyorlar. Müstahdem- lerin aylık en az maaşları elii liradır. İşçi gündelikleri de 80 - 200 arasında- İ dır, Üç lira olan ustalar da vardır. İ Teşviki sanayi kanunundan istifade eden dokuma müesseselerimizin her birinin *fabrikâlarında çalışan işçiler için senede verdikleri para miktarı 25-26 bin liradır. Pamuk ve yün men- sucatı fabrikalarının muamele ve İs- tihlâk vergileri yekünu yılda bir mil- yon lira tutmakta, her fabrikanın a- mele ve memurlarınının aylık kazanç vergileri beş bin liraya baliğ olmakta» dır. Yalnız Şark Sanayi fabrikalarının muamele ve istihlâk vergileri yılda iki milyon liraya yakındır. Hükümetimi- zin teşvik edici himaye tedbirleri sa- yesinde dokumacılık sanayiinin mem- nuniyet veren inkişafını sevinçle kâr- şalıyoruz. hiç o taraflı deği — Gök gözü kapınasıca kahbel.. Yüzüme öyle dik dik bakacağına, ça- buk yerinden fırlayıp bir bez bul ge- tirsene!.. Kız anlamıyor... başıya dönüyor. — Yüzbaşım; şu karıya ne istedi- gimi anlatın; sabrun tükeniyor, kafa- sına şimdi indireceğim tekmeyi! Zabit ağır ağır başını kıza doğru döndürüyor. İçi bir gece kadar karan- lik gözlerini kızın yeşil gözlerine çe- virip bakıyor... Biran duruyor... Du- daklarında insana yalnız şefkat ve merhamet hissi veren ince bir gülüş!.. — Matmazel; çavuş sizden koluma sarmak için temiz bir bez istiyor. Kiz cevap vermiyor... Elini ağır ağır kaldırarak çenesine doğru götürüyor, Parmaklarını, zabitten yumruğu ye- diği zaman çenesinden yanaklarına bulaşan bu kan damarlarının üs tüne koyuyor. Parmaklarının ucu 18- Tanıyor... Elini sonra çenesinden çe- kerek zâbite doğru uzatıyor... Dudak- Tarında gene o eski vahşi gülüşler!.. Temiz bezim yok. Eğer temiz be- zim olsaydı daha evvel kendi yaramı sarardım, Zabit, hiç ses çıkarmıyor. — Temiz bezi yokmuş çavuş; ols, Yazgoç, şimdi herede ise sıhhiye otiba: Nihayet çavuş yüz- Gaziantepte bir yılda görülen işler Gazlantep (Akşam) — Vi- Myet umumi # meclisi son top- ©İ lantisını yap: (© miş ve 1 şubat ı <a 988 tarihinde N toplanmak üzee İ re ; dağılmıştır. © Gizli reyle yas pılan daimi ene cümen âzası se çimi sonunda B, Muhtar Göğüş ( Gaziantep ) ? B. Abdülkadir © Gazlantep valisi Salih” (Kilis) ,Se- Ali Rıza Çevik dık Abalioğlu (Pazarcik) ve B. Bahti- yar Patsat (Islâhiye) kazları adına encümen âzası intihab olunmuşlars dır. Yol işleri Okunan. bir yıllık faaliyet, raporuna göre, Gazlantep - Narlı, Gaziantep » Fevzipaşa, Guziantep - Kilis, Gazian- tep - Islâhiye, Narlı . Maraş, Kilis - 1s- lâhiye ve Nezib - Birecik yollarında $0- seler inşa edilmiş, müteaddid menfez- ler yapılmış, tesviyeler ıslah olunmuş, Aksu köprüsünün yıkılan ayakları be- tonarme olarak yapılmış, resmi binâ- lar tamir ve umumi meclis salonu in- şe edilmiş, yollarda tamirat devam ey- lemiştir. Okullar ve talebeler 936 yılı âdi ve fevkalâde kültür büt- çesi (155,410) lira Kabul edilmiştir. Bu paranın (18440) dirası öğretmen ay- lıkları, gerisi de diğer masraflar için- dir, Aylıklar gününde verilmek sure- tile hepsi ödenmiş, merkez ve mülha- kattaki o mekteplerden (o birçoğuda 1500 lira sarfile tamir edilmiş, dört İlk okul tamamlanmış, vilâyet dahilin- deki mekteplerin ihtiyaçları temin o- Tunmuştur. Vilâyette mevcud 77 okuldan on do- kuzu şehirlerde ve elli sekizi köylerde- dir. Buralarda 172 öğretmen ders ve- rir, Geçen yıl bu mekteplere 7648 ço- cuk devam ederken 937 de talebe sayı- sı öneceden &lınan tedbirlerle 7812 ye çıkarılmıştır. 'Teftişlere büyük bir intizamla de- vam olunmuş, aksaklıkların önüne ge çilmiş, sıhhi teftişlere önem verilmiş» tir, Ulus okullarına da bu yıl rağbet artmıştır. Ziraat işleri Mazmahor köyünde yirmi dört bin kilo üzüm ziraat memurları tarafın- dan fenni sürette kurutulmuş ve bu Üzümler piyasada on kuruş fazlasına satılmıştır. Gaziantep ve Islâhiye fi- danlıkları tevsi ve yeni baştan tanzim $ısı geli Çavuş, uğız dolusu bir küfür savu- tarak geri dönüyor... İki dakikal.. Sıhhiye onbaşısı heyecanla kapıdan içeri girmiştir. Elindeki çantayı ka- nepenin üzerine atarak zabitin yani- na koşuyor ..- — Yüzbaşım!. Zabit; hemen onbaşıyı itiyor. — Sen evvelâ şu kızın yüzündeki yarayı temizle, sili.. Sonra benimle meşgul olursun!,, — Aman yüzbaşım!.. — O kadar!.. Söylediğimi yap!.. Bir dakika... Şimdi onbaşı, elin- de bir pens bir sürü” şişe ve pamuk kıza doğru yaklaşıyor... Kız, Hayretler içindedir. Tek bir kelime söyliyemi- yor... — Matmazel, mali ederseniz onbaşım yüzünüzü muzadı taaffün bir ilâçla temizlesin! Herhalde fayda- 81 olacaktır. Onbaşı, hemen kızın çenesinde pıh- tılaşan kan damlalarını silmeğe baş- lıyor ... — Onbaşı; yarası derin mi? — Hâyır yüzbaşım; yara bile yok. Dudağının arka tarafı dişinin arasın- da kalmış, sıyrılmış o Kadar, Onbaşı bir iki pansumanla kızın çenesini temizlediktem”sonra hemen Yüzbaşının yalına koşuyor. Zabiti bir “heken!.. KADIN KÖŞESİ Yünlü elbise Yeşil yünlü elbise. Beyaz ve yeşil deri ile süslenmiştir. Karaman hapisanesi Açılan “atelyede mahkümlar çalışıyor Karaman (Akşını) — Karaman hapishanesinde açılan imalâthane ve atelyeler sayesinde mahkümlar boş cturmaktan kurtulınuşlardır, Atelye- lerde ayni zamanda iş ve meslek sahi- bi olmıyan mahkümlarada sanat öğretilmektedir. Mahkümlardan bir kısmı da hariç- fe yevmiye ile çalıştırılmaktadır. Ka- raman hapishanesi bu halile mah- kümlar için azap ve ıztırapla ömür geçirilen bir yer olrsaktan çıkmış ve bir ıslahhane halini elmıştır, Kars man jandarması da büyük bir fagli- ktaldir. Bir çok köylerde vücude geti aaaeeasana seseeenni olunmuştur. Ayrica mücadele işlerine âzami ö- nem verilmiş, bağ ve pamuk böcekleri tedkikat ve domuz, fıstık mücadelele- Ti için de para sarfedilmiştir. Hastanenin faaliyeti Memleket hastanesi takdire şayan bir mesai sarfetmiştir. Son sekiz ay zarfında 1002 hasta yatırılmış, 493 ameliyat, 2357 lâboratuar, 9400 poli- klinik ve 508 heyeti sıhhiye muayene- si yapılmış, 252 adli rapor verilmiş, 11 kuduz aşısı tatbik edilmiş ve 30 sa- ri hastalıklı tedavi olunmuştur. 25 yataklı Kilis memleket hastane- sinin bu müddet zarfındaki faaliyeti Şudur: 300 hasta yatmış, 1700 polikli- nik, 550 lâboratuar muayenesi yapıl- miş ve 155 ameliyat olmuştur. koltuğun üzerine oturtuyorlar. Baş- çavuş, kolundan tutuyor. Onbaşı ya“ rasının etrafını temizlemeğe başlıyor. — Tebrik ederim yüzbaşım, kolay savuşturmuşsunuz. Kurşun yalnız des riyi cizip gitmiş!.. Neyse büyük bir tehlike... Geçmiş olsun!.. — Acıyor ama onbaşı çok!., — Galiba damarın üzerine- rasla- mış da ondan yüzbaşım!.. — Kolumu kaldıranuyorum, — Bir kaç gün sonra geçer zanne- derim... Onbaşı yarayı tamamile temizleyip bütün kolu kuvvetli bir antiseptikle yıkadıktan sonra güzelce sâtdı ve be- yaz bir bezi yüzbaşının boynundan geçirerek kolu yavaşça bu bezin içine koydu... — Oldu yüzbaşım; yalnız dikkat edip kolunuzu oynatmayınız ki yara kanamasın!.. Çünkü dediğim gibi de lik tam damarın üstünde!, — Peki!.. Başçavuşla, sıhhiye onbaşısı kapı- nın önüne doğru yürüyorlar. O sira- da kendini bir koltuğun içine doğru çeken yüzbaşı çavuşa: — Bize sıcak bir şey içirebilir misi- niz çavuş, diyor... — Hay hay yüzbaşım!.. — O halde iki bardak çay yapıverin (ARrkası var)