? Kümunusani 193? FIKRA 12 yıllık bir fıkra TAntakya ve İskenderunin mukağ- Meratının görüşüldüğü şa günlerde 1924 Yılı mayısinda Akşam da Falih Rofkt im- yasile çıkan bir fıkrayı tekrar basıyoruz. Bu fıkra M. Vienotdan başka kime it haf olunabilir? | «Cemipta Türk kanı akıyor; ya bancı zaptiye, keyfi hapisler, nefiler, idamlar, yangın ve yağma, bir vakit ier Adanaya iztirab çektiren facla, gennb Türklerini de kıyama ve muka- Yemete sevketti, Her Türk istilâ ve zulüm acs tattığı için, cenubda- ki bedbaht kardeşlerimizin derdini pek iyi hissederiz, hududun ötesinde her gün bir kaç Türk köyü yaniyor; kadınlar, ihtiyarlar, çocuklar, kafile kafile hicrete mecbur kalıyorlar. Si İhsız -bir halkı, muntazam bir istilâ teşkilâtına karşı isyan ettiren, yuva» larmın tahrib edilişi, ailelerinin da- Eıtılışı bahasına onu ihtilâile cebre- den sebeblerin neler olabileceğini biz Pek iyi biliriz. Fransızlar Suriye tarafında kalan Türk topraklarına muhtariyet ver meği taahhüd ettiler ve sözlerini tut- madılar, Bütün ihtilâf bundan çıkı- Yor. Sonra Fransızlar, garbi Anado- İadan artmış ne kadar serseri varsa | hepsini zabtiye veya çete şeklinde, © bedbaht ve kimsesiz halkın arasına Salmışlar, bu katillere Türk etinden ye Türk kanmdan intikam ziyafeti çekiyorlar, Harbi umumiden evvel olsaydı, bu İaciayı hayretle işitir ve acaba mü- balâğalımıdır, diye tereddüd göste rirdik. Lâkin İstanbul, garbi Anado- Ii, Adana sergüşetlerinden sonra, her Türk garb devletlerinden her Bangi birinin istilâ ve temellük siya- #etinin ne olduğunu bilir, Vaktiyle Milletler arasmda o kadar sevdiğimiz Fransızlar hakkında dahi sukütu ha- yale uğruyoruz. Miç bir vaid, ihlilâl etmiş olanları Ye cenubdaki kardeşlerinin iztırabı- na ağlıyanları teskin edemez. Ce mub dahi kurtulmalıdır. Türkler beş senedir şu hakikati anlamışlardır ki, şarkta hürriyet, esir olanlar için yalnız bir şeref ve tarih davası de fil, fakat bir hayat meselesidir, Fran- sa cenubdaki Türkler için bize ver diği sözü tutmak yaruretindedir. Biz Anadolu Türklerinden bir kısmını Fransanın resmi taahhüdüne bağla- arak, mii hududun ötesinde bırak- tık. Suriyeyi seksen parçaya bölen ve her birine iyi kötü ayrı idare bah- şelen Fransanm Türk topraklara arşı bu ceberutunu hasıl izah ede biliriz, Cenub Türklerinin iztırabı, bizim kalbimizi iki türlü yakıyor, iptida Türk olduğumuz için, sonra onları aldatmış mevkiinde kaldığımız için Cenub Türkleri şimdiye kadar ta hammül ettiler ise bu, Fransa ile beraber bizim de sözümüze itimad etmiş o olmalarındandı. Fransada, umumi syiasetinde bir tebeğdül hek- lediğimiz şu günlerde Framsız ve Türk dostluğunu bulandıran müşki- Jâti Fransız efkârı umumiyesine ha» tırlatmak belki faydahdır. Falih Rıfkı üm amm man Halı çalarken yakalandı | Ali Fuad adımda biri evvelki gece | Çakmakçılar olvarında bir halı şir- | ketine girerek halı çelerken yaka- lanmak suçundan maz: en asliye birinci ceza mahkemesine verilmiştir. — Yanımızdan geçen kadını gör- | dönmü bay Amca, bizim semtin ka- | dınları ondan hiç İ cakal ŞEHİR HABERLERİ Tel örgü kalkıyor Yolcu salonları bugün liman | ; : idaresine geçecek! Yolcu salonlarının gümrüklerden Iman idaresine devri muamelelerine bugünden itibaren başlanacaktır. Sir keci ve Galata yolcu salonları lima» na geçtikten sonra bilhassa Galata- daki salonda bazı tadilât yapılacak- tır. Bu arada ihtiiğflara yol açan salon rıhtımındaki tel örgülerin kal dırilması da şimdiden kararlaştınıl- mıştır. Liman idaresi bhamallığın uslahı için hazırladığı projeye göre salon- da esaslı değişiklikler yapacaktır. Ye- ni yolcu salonu inşa edildikten İ sonra simdiki salon antrepo haline sokulacaktır, Hakları olmadığı halde talebe kasketi giyenler Maarif vekâleti, talebe olmıyan kimselerin mektep kasketi giymeleri. ni kati surette yasak etmişti. Bu yar sağa rağmen hiç bir mektepte mu- kayyet olmıyan bazı genç yaşında İ çocukların başlarına birer kasket ge- çirerek bazı şüpheli yerlere devam ettikleri görülmüştür. Talebe kıyafetli kimselerin bu ks bil sefahstleri talebenin şerefini ih- lâl edici mahiyette olduğundan bun- ların şiddetli surette takibi için Ma- arif idaresi fle polis birlikte çalışma» ğa karar vermişlerdi. Bir müdettenberi takibat başlamış- tır. Tilç bir mektebe mukayyet ok halde kasket kullananların imeğe o başlan- ıkkında kanun! ta- sımda talebe oldu- ğu halde kol morfin kullananlar ra da tesadüf cdilirse bunlar mek- teplerinden nal tardedileceklerdir, Edebiyat gecesi Salı akşamı Fransız tiyatrosunda yapılacak Üniversite edebiyat fakültesi tale- beleri memleketimizde edebi hare ketler uyandırmak ve edebiyatımızı canlandırmağa vesile vermek üzera bir (Edebiyat gecesi) tertip etmeğe ka- rar vermişlerdi, Edebiyat gecesi 5 kânunusani salı günü akşamı saat 8,5 de Fransız ti- yatrosunda yapılacaktır. Toplantıyı saylav ve profesör B. Fuad Köprülü açacaktır. Bundan sonra muallim B, Saded- din Nüzhet halk edebiyatı, edebiyat doktoru muallim AN Nihad divun edebiyatı ile tanzlmattan sonraki edebi devir edebiyatı cedide hakkın: da birer konferans vereceklerdir, Bu konferansları müteaki kon- servatunar muallimlerinden B. Adna- tarihi ve tekâmülü) mev- bir hitab yet verile- eceklere ğa başlanmıştır. antıya talebeden başka cü çılarımız da davet edilceek- Ilk gün Yılbaşının ilk günü güzel hava ile geçti Yılbaşının #ik günü iyi hava ile geçti. Dün sabahtan akşama kadar hava açık geçti, güneş ortalığı ısıttı. Sabahleyin termometre sıfırdan aşa- İı miti dereceyi gösterirken öğleden sonra yedi dereceye kadar çıktı. Hava soğuk olmakla beraber sağ- Yamdı, Dün devair ve müessesat kapalı olduğu için sinemalar, kahvehaneler, sokaklar çok kalabalıktı. Hele akşam saat dörtten sonra Beyoğlu cadde- sinde yürümek âdeta güç bir iş hali- ni almıştı. Bugün devair açılacaktır. Mektep- lerde derslere pazartesi günü başla- nacaktır. Bugün hava kısmen bulutlu geçe cektir. Yağmur yağması ihtimali Talilile 200 bin lirayı kazanan Üsküdarlı bay Sami Nimet gişesinden parasını alıyor Yılbaşı piyangosunda kazanan ta- Mlilerden bir kısmı paralarını daha 6 gece almışlardı. Birlasmıdadün gişelere, yahut Tayyare cemiyetine müracaatla ikramiyelerini almışlar. dır. Piyangoda 50,000 liralık ikramiye. yi kazanan bilet Sevinç gişesi tara» imdan Tepebaşında bayan Ester adında genç bir kadına satılmıştır. Bayan Ester parasını almıştır. 30,000 liralık biletin bir parçası Pangaltıda bayan Noverikde, 10,000 Mralık biletin bir parçası da Çarşıka- pıda bay Ahmeddeir, Uyuşturucu maddeler inhisarı köylüye para dağıtacak Uyuşturucu maddeleri inhisarı müs- tahsilin elindeki geçen senelere ait Bu mahsulün 934 senelere ait olanları sar İdaresi köylüye i başlıyacak» in malı nis- yapılması Mütebakisi de Demiryollarımız D. Demiryolları umum müdürünün beyanatı Devlet demiryolları umum müdü- rü B. Ali Rıza dün sabah Edirneye hareketinden evvel istasyonda kendi- sile görüşen bir muharririmize Şark demiryollarının satın alınması ve ye- ni yapılan demiryolları hakkında şunları söylemiştir: «— Şark demiryollarının satın alın- ması demek bir konsepsiyonun öl mesi ve bir diğerinin de yenibaştan kurulması demektir, Yeni doğan konsepsiyon Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik durumunu ve halkın menfaatini üstün tutan milli bir işletme konsöpsiyonudur. Eski kapitülâsyonların son bir leks- 8si gibi kalmış olan Şark demiryolla rı satın alınarak Devlet demiryolla- ri Avrupa hattı dokuzuncu işletme müdürlüğü adile millete mal edil miş bulunmaktadır. 1936 senesi memleketin siyasi, milli, kültürel ve ekonomik sahala- rında olduğu gibi demir yolculuk sa- hasında da fazla verimli olarak geç- miştir. Meselâ: Afyon - Antalya hat- tı Karakuyu ve Aydın battile bir- leşmiş ve Burdura varmıştır. İrmak - Filyos hattı Çatalağzına kadar uza- narak kömür havzasile birleşti, Ma- latya - Sıvas hattı iki baştan Hekim- hanma ve Çetinkayaya vardı. En nk hayet Şark demiryolları da devlete geçmiş bulunuyor.» Afyonkarahisar lisesi felsefe muallimliği Edebiyat faklütesi felsefe doçent- Jerinden : Mehmed, Afyonkarahisar Msesi felsefe muallimliğine tayin odil- miştir, Otomobil kazaları 2 otomobil hendeğe yuvarlandı, 2 kişi yaralandı Evvelki gece İstanbulun muhtelif semtlerinde dört otomobil kazası ok muştur? 1 — Şoför Fehaminin otomobili Balat caddesinden geçerken Despina adında on iki yaşında bir kıza çarpa- rak ağır yaralamıştır. Yaralı hasta neye kaldırılmıştır. 2 — Şoför Bekirin otomobili de Harbiye caddesinde Rüstem adında birine çarparak yaralamıştır. Yaralı hastaneye kaldırılmıştır. 3 — 1820 numaralı taksi otomobili Maslak yolundan geçerken yolun ke- narında bir hendeğe yuvarlanmıştır. Otomobilin bir çok yerleri parça» lanmıştır. Kazayı müteakip otomo- ilin şoförü otomobilini bırakıp git- r. Jandarma şoför hakkında tahkiket yapıyor. 4 — Cemel adında birine ait bir hususi otomobil de Maslak yolunda bir hendeğe devrilmiştir. Bunnun sa- hibi “Cemal de otomobilini orada bi- rakıp gitmiştir. Bu kaza etrafında da jandarma tahkikat yapmaktadır. Bay Amcaya göre... sw Amma neden bilmiyorum, kibir- U desem değil... SOHBET: ya Tek başına ins y Gutenberg, basma kitabin. hiç şüphesiz ki insan oğluna gidi yük iyilik etmiştir. Yazma Yü hem az bulunur, bem de çok pah bir şeydi; bugün, hemen her tara ta, her iş için kitaplar bulmak ka bildir. Fakat kitabın, matbu mnesnein (la chose imprimde), iyilikleri yanım da fenalıkları dn vardır, Hakikat gi bi yalanım, dalâletin yayılmasına da âlet olduğundan bahsedecek deği- lim. Gerçi o da küçük bir kusur de Zil; fakat onu kitabın yarattığı id- dia edilemez; Menfantleri uğrunda yalana başvuran, yanılan, yanlış düşünen insan, kitap olmasa, yala nmi ve yanlışını yaymak için, başka vasıtalardan istifade ederdi. Basma kitap medeniyetinin en bi yük fenalığı, bence, insan oğlunu yalnız bırakmış olmasıdır. Gerçi dün- yada gürültü çoğuldı, fakat ses güm den güne kayboluyor. İçi kalabalık da olsa, bir kütüphanenin sessizliği. ni düşünün!... Orada herkes, ya nında, karşısında kaç kişi olursa ok sun, yine yalnız, yine bir başınadır. Orada, kaç kişi bulunursa bulunsun, hepsi de kendi heves etikleri şeylerle uğraşan, kendi kendilerine hüküm veren, başlı başına birer âlemdir. Orada biri şiir, biri roman, biri bir ta- rih kitabı okur. Biribirlerinin düşün- cesinden, zevklerinden haberleri yok» tur. Biribirlerine hasım, hattâ - da- ha fenası - yabancıdırlar, Kütüpha- neyi, zevahire göre hüküm vermeği seven «edebiyatçılar, mabede, tiyat- roya benzetmişlerdir. Bunun kadar yanlış bir benzetiş olmaz. Mabedde bir cemaat, ayni hisle toplanmış in- sanlar vardır; tiyalroya gidenler, aye ni heyecanları düymak, bir eser hak- kında bir arada hüküm vermek için giderler. (Gerçi tiyatroda bu asaletini kaybetti.) Mabeddeki ve ti- yatrodaki insanları sayıp şu kadardı demek doğrudur; onlar cemedilebi- 3ir.. Halbuki kütüpbanedeki insan- ları cemetmek doğru değildir; onlar hiç bir zaman bir cemaat teşkil ede- mezler, aralarında iştirik, «conumu- nion> yoktur. Bazan vapurda veya tramvayda, gazetesini, kitabını okurken birden başını kaldırıp etrafında, okuduğu şeye dair söylenecek tanıdığı bir çehre arıyan adamlar görürüz, Onla- ra İçimizden güleriz: «Bu adamda tam bir okuma terbiyesi yok, kendi kendine okuyamıyor!» diye düşü müruz, Elbette ki haksısız: Kitapta, gazetede okuduğundan, diğer insan larla bir arada istifade etmek, zevk almak istiyen haklıdır. O adamda cemiyet hissi kaybolmamış demektir. Kitap insanda ferdiyeti geliştiri. yor; o kadar ki çok kitap okumağa alışmış olan adam, artık başka in sanlarla alâkasını kesip sırf kendini düşünmeğe, kendi kendine yaşama» ğa başlıyor. Zamanının ahvaline ak dırış etmez oluyor. Sanki başka bi? devirde ömür sürüyor, onun insanla rm bilip onun vakaları ile yaşıyor. Kendini realiteye değil realitenin gölgesi olan kitaba bağlıyor. Kitaptan şir çok zarar etti, Yük- sek sesle okumaktan çıkıp sadece e okunan bir şey oldu. Hani gös için kafiye derler bir garibe vardır, arap harfleri zamanında bizde de münakaşalara sebeb olurdu. O - kita- bın değil - yazanın, Şiiri söylemeyip (Devamı 4 üncü sahifede)