Her akşam bir İrem Ahmed Şekib: — Sormayınız azizim, dedi. Bu dal» gınlık yüzünden başıma gelenleri sors mayınız... Hele şu son vaka.. hele şu son vaka... Bakınız anlatayım... Bili- yorsunuz Nadide ile ne zamandanberi sevişiyoruz. Nadide bir hafta evvel — Kuzum, dedi, müşterek bir tay- yare piyangosu bileti alalım. belki Yılbaşının büyük ikramiyesini kaza- nirız. — Peki.. dedim. Yamhaneden dönerken bir bilet al- dım. Nadideye de söyledim, Yılbaşı ge- cesi bir aksilik çıktı. İzmire gilmem Mim geldi. Kalktım, gittim, Yılbaşı piyangosu çekilmeden biraz evvel İz- mirdeki otelin telefonu çalındı: — Ben Nadide.. Yeni seneni tebrik ederim nonoşum... Ben bir arkadaşı- mın evinden telefon ediyorum. ku- sum şekerim., bizim müşterek biletin numarası kaçtı?. Söyler misin., — Söyliyeyim şekerim.. 34417... — Mersi yayrum.. seni bol bol öpe- | n İ da ne kadar mesudum. ikimiz de ka- Telefonu kapattı. Cüzdanımdan tayyare piyango biletini çıkardım. Baktım. Ve derhal tepem attı... Bizim iletin numarası 34317 değil mi?. Şimdi beni aldı mı bir düşüncee?. Nadidenin hangi arkadaşında olduğu- nu bilsem telefonu açıp biletin doğru numarasını söyliyeceğim, Lâkin bilmi- yorum da.. Ya söylediğim yanlış numaraya bü- yük ikramiye düşerse... O zaman ha- Tim ne olurdu?.. Delireceğim. O zaman muhakkak ki Nadide be- nim kendisine bir dalavere yaptığımı sanacaktı. Oteldeki radyoyu açtım, Kazanan numaraları dinlemeğe başladım, Birdenbire radyodaki ses: — 34417... Demez mi?, Bayılacağım.. arkasından daha kalın bir ses haykırdı; — 500,000 ira... İşle o esnada nasıl düşüp bayılma- dığıma hayretler ediyorum., radyoda- ki ses tekrarladı: — Bu numarayı tekrar ediyoroum.. 34417... 500,000 liral.. Çıldırmak işten bile değildi. 'Tasav- vur ediniz. Telefonda Nadideye «hizim bilets diye yanlış söylediğim numara- ya yarım milyon lira düşsün... Gözümün önünden başıma gelecek- ler birer birer geçmeğe başladı. Kör Oolasıca dalgınlığım yüzünden Nadide- yi tamamile kaybedecektim, Belki de Nadide benim kendisine yanlış numara söylediğime inanmıya- cak beni mehkemeye verecekti, Üste- lik rezil olacaktım. Herkes beni yalan- cı, dolandırıcı, kalleş bir adam olarak tanıyacaklardı. Şimdi ne yapmalıydım? Bütün geceyi ne büyük bir ıztırap- la geçirdiğimi tasavvur edemezsiniz. Sabahlara kadar gözüme uyku girme- di, Sabahleyin kalktım. Aynaya bak- tım. Âdeta bir gece içinde ihtiyarla- mıştam. Yüzüm buruşmuş, gözlerimin İBir Yılbaşı gecesi altı tamamile çökmüştü. Küçük bir dalgınlık beni bu hallere getirmişti. Düşündüm. Şimdi, şu esnada Nadi- de kim bilir ne kadar büyük bir sevinç içindeydi. Acaba ona hakikati bildirsem mi?. Öyleya bildirmem lâzımdı. Zavallı kim bilir bu dakikada ne hayaller kuruyor- | du, Lâkin telefonu açıp da ona: Sen yarım milyon kazanmadın.. Ben sana yanlış numara söylemişim... | Demek Nadide için ne büyük bir su- kutu hayal olacaktı, Onun için vazgeçtim. Tam bu esns- | da otelin garsonu geldi: — Sizi telefondan istiyorlar., dedi. deli gibi sordum: — Tecfondan mı?,. — Evet. arıyor... Telefona gittim. Nadidenin sesi he- yecan içindeydi: — 'Tebrik ederim şekerim. dedi. Bilsen ne kadar sevindim. Su dakika Bir bayan mı? ir bayan. İstenbuldan zandık.. Büyük ikramiye bize çıktı.. — Şey.. Nadideciğim.. diye kekele- dim, O sözümü kesti: — Sus ,. sus.. biliyorum.. sen de he- yecan içindesin. — Nadide. beni dinle... — Öyle mesudum ki... Dinlemeğe biç tahammülüm yok.. mütemadiyen söylemek, mütemadiyen saadetimi ba- Zırmak istiyorum. — Aman Nadide... Mühim bir şey söyliyeceğim.. yavrum büyük ikramiye bize çıkmadı.. Telefonun içindeki ses birdenbire titredi; — Şaka etme. Böyle soğuk şakalar istemem.. — Vallahi bize çıkmadı... Canım biletimizin 34417 değil mi? — Hayır Nadide.. ben sana yanlış- lıkla öyle söylemişim.. — Yalan.. yalan.. beni aldatıyorsun.. — Vallahi, | — Utanmıyor musun sen? Böyle &di yalanlara tenezzül ediyorsun.. Hilekâr adam.. — Rica ederim.. Nadideciğim.. yal- varırım.. numarası — Sus.. alçak.. beni aldatmak isti- | yorsun ha.. telefonu hızla kapattı., | Bon derece meyus, müteessir vapu- ra atladım. İstanbula geldim, Evimde oturuyordum. Kapı hizla | çalındı. Piyango bilet bayii: | — Tebrik ederim.. deği... Büyük ik- Yâmiyeyi kazandınız. Bu sefer büsbütün şaşalamıştım. Bİ letimi çıkardım, dikkatle okudum. a... 34417... Tuhaf şey.. Demek Nadide ba- na telefonla biletin numarsını sordu- | ğu zaman doğru söylemişim, sonra bi- | leti cebimden çıkarıp numarasını dal- Gınlıkia yanlış okumuşum ha, Buna sevinmek mi lâzımdı? Ağla- mak mı?.. Çünkü Nağide beni evvelâ KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ Yazan: İSKENDER F. SERTELLİ — İşte ben seni o zamandan beri se- Yiyordum. Molina! Seni ondan kıskanı- yordum... — Ya şimdi.. Sald Haşimden kıskan- miyor musunuz?.. — Hayır. Çünkü, Seyid Hâşim çok çirkin ve yaşlı bir erkektir. Saçları çoktan kırlaşmış.. Suratındaki uğur- suzluğu söylemeğe lüzum görmüyo- rum. Yalnız onun parası ve mücevher- leri çoktur.. Bunlar, bir kadını çek- meğe ytter.. Seni de Seyid Hâşime çe- ken bunlardır, değil mi Molina? — Hakikat, düşündüğünüzden çok başkadır, Selim! Ben para ve mücev- her düşkünü bir kadın değilim, He- müz çok genç ve güzelim.. sevmeğe ve Bevilmeğe ihtiyacım var, İşte o kadar. halbuki Seyid Hâşim bana bunu. Bu sevgiyi veremez, — O halde bir esir gibi neden onun yanında duruyorsun? — Nereye gidebilirdim? Bir bayağı Takkase diye beni hiç kimse evine al- madı, — Ya kardeşim..? © — İbrahim.. o da çok toy bir genç- No 62 tir. Beni sevmiyor değildi, Fakat, va- tanım daha çok sevdiği için, benimle Meşgul olmuğa vakit bulamıyordu. Yaralandıktan sonra kendisini göre medim, — Niçin yanma gitmedin? — Gittim.. sokmadılar. Yasak de- | diler. Sokakta kalmaktansa, Seyid Ha- i iç konağında yaşamayı tercih et- — Fakat, o adamın İspanyollara el altından yardım ettiğini söylüyorlar, Bu tahakkuk ederse, bir sabah herkes gibi, onu sen de dar ağacında asılmış göreceksin! Molina birdenbire sapsarı kesildi: — Ben Seyid Haşimin hususi haya- tm bilemem. Böyle bir şey de sezme- dim. Eğer bir tehlike varsa, allah aş- kına, yalvarırım size, beni onun ya- rından kurtarımz! Ben, elbette duy- muşsunuzdur ki, Endülüs müslüman- ları ârasında yaşamağa ve sizinle be- rTaber ölmeğe mecburum. İspanyolla- rın eline düşersem, beni sizden önce öldürürler! Selim İspanyol rakkasesine karşı PASLANMAZ Hasan Tıraş Bıçağı Çeliğin en serti olduğundan çok kolaylıkla ve tatlılıkla bir dakika- da tıraş der, Dünyanın en kuvvet- li ve hassas anikroskop âletile mü- kerrer sürette tetkik olunduktan sonra piyasaya çıkarılmıştır. Ne Fransızlar, ne İngilizler, ne de Amerikalılar, ne de bütün dünya aynını yapamaz, Alâmeti farikası ile ihtira beratı vardır. Paslanmaz Hasan tıraş bıçağı rakiplerini şaşırtmış ve her tıraş bıçağı fabrikası paslanmaz yap- mâk istemiştir, Fakat bu iş kolay olmadığından hiçbir fabrika mu- vaffak olamamışlır. Yalnız Al manyada Fazan ve Türkiyede MB yalnız Hasan tıraş bıçağı muvaffak olabilmiştir. Mutlaka Hasan mar- kasını arayınız; ısrar ediniz. Piatı; Paslanmaz Hasan Tıraş bıçağı 10 adedi 50 kuruşa. Hasan tıraş biça- ğı 10 adedi 35 kuruşa. Hasan de- posu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. AKŞAM Abone Ücretleri Türkiye © Benebi 1400 kuruş 2700 kurup 750 » 1450 » 7 AYLIK 400 » 800 > | AYLIK 1S0'» — Posta ittihadına dehil olmayan ecyebi memleketler: Senel 3600, eli aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adrea tebdil yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Şevval 19 — Ruzu Kasım 56 & İnmek Güne Öğls İkimli Akşam Yatı E İ247 235 726 SAT I2D) içir Va. 539 7,36 12,18 1439 1652 M2) İdarehune: Babiâli civan AAcımusluk Sok, 13 No. SENELİK 6 AYLIK kendisini aldatmak İstodiğimi fakal buna muvaffak olamadığımı sanıyor- du... Sevgilim hâlâ da bu kanaattedir. (Bir yıldız) | çok ciddi ve samimi davranıyordu. Molina Selimin aşkına innamıştı, Molina Selimin aşkına inanmıştı. yanınızda kalayım.. kapınızda sadık bir köpek gibi çalışayım.. ben, herke- sin sandığı gibi, kötü ruhlu bir kadm değilim, Zaman ve talih beni kimsesiz bıraktı.. sokağa düşürdü. Himayesiz kaldım. Rakkase oldum.. ben de bir Aile kızıydim. Demek ki beni sokaktari kurtaracaksınız, öyle mi? Selim genç kadının koyu kumral saçlarını okşadı: — Seni himaye edeceğim, Molina! Ölünceye kadar senden ayrılmıyaca- ğım! Fakat, şimdi, bu dakikada mem- leket senden de hizmet bekliyor. Ba- na sadakat ve bağlılığını küçük bir işle deneyeceğim! — Ne gibi..? — Sana ufak bir hizmet vereceğim... bunu yaparsan, ömrünün sonuna ka- dar Selimi gibi bir kahramanın karısı olarak yanımda kalacaksın! Molina sevinçie bağırdı: — Ateşe güönderseniz, giderim.. ce- henneme atsanız, şikâyet etmem! Em- rinizi yapmağa hazırım, Selim, Molinanın kulağına iğildi: — Şimdilik orada kalacaksın! Seyid Haşimin evindeki gizli yolu öğrenip bana haber vereceksin! İşte, vazifen, bundan ibaret.. — Seni bir daha nasıl göreceğim? vi: #2 a4 4yo 2 Kânunusani 937 Cumartesi İstanbul: Öğle neşriyatı — 1230 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Havadis, 13,05 Plâkla hafif müzik, 13,26-14 Muh» telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18/30 Plâkla dans musikisi, 19 Şehir tiyatrosu komedi Kıs-) « mı tarafından bir temsil, 20 Türk mu- siki heyeti, 20,30 Münir Nureddin ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 21 (Saat ayarı) - Or-| kestra: 1- Sehubert: (Rozamunde), u- vertür, 2- Strauss: (Dinamiden) vals, 3- Mendelsotın: (Düvetto - ed ohne Worte), 4- Goldmark: (Sabah kraliçe- si) operesinden parçalar, 5- Lehar:; (Zi- geunerliebe) operetinden parçalar, 6 Stolz: (Wien Wird Bel Nachterst Schün), 22 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı, 22,30 Plâkla sololar, 23 Son. 3 Kânunusani 937 Pazar Öğle neşriyatı: Saat 1230 Plükla Türk müsikisi, 12,50 Havadis, 135 Plâkla hafif müzik, 13,25 - 14 Muh- telif plâk neşriyatı, Akşam neşriyatı: 18,30 Ambasadör- den naklen varyete müziki, 19,30 Kon- ferans; Selim Sırrı Tarcan tarafından, 20 Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları. 20,30 Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları, 21 Saat | ayarı: Orkestra. 22 Ajans ve borsa ha- berleri ve ertesi günün programı, 22,30 Plâkla sololar. 23 SON, Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Pangaltıda Nargileciyan, Taksim: Ltmonciyan, Beyoğlu: İstiklâl caddesinde Dellâ Suda, Tepebaşında Kinyoli, Galata: Hü- seyin Hüsnü, Kasımpaşa; Vasıf, Hasköy: Halıcıoğlunda oBarbut, Eminönü: Agop Minasyan, Hey- deliada: Halk, Büyükada: Halk, Patih: Şehzadebaşında Asaj, Ec ragümrilk: Ahmed Suad, Bakır- köy: İstipan, Sarıyer, Asaj, Ta- rabyü, Yeniköy, Emirgân, Rume- lihisarındaki eczaneler, Aksaray: Ethem Pertev, Beşiktaş: Vidin, Kadıköy: Rifat Muhtar, Modada Alâeddin, Üsküdar; Merkez, Fe- ner; Emilyadi, Beyond: Ku. v pida Belkis, Küçükpazar: Hasan Hulusi, Samatya: Yedikulede Teo- filos, Alemdar: Ankara caddesin- de Eşref Neşet, Şehremini: Top- kapıda Nazım, AKBA Ankarada ber dilde gazete mecmua ve kitapları bütün mektep kitapları ve kırtasiyeyi ucuz olarak AKBA müesse- selerinde tedarik edebilirsiniz. Telefon : 3377 —Ben kale. nöbetçilerine şimdi emir veritim., sen istediğin zaman gelir, be- ni sorarsın! Görüşürüz. Her halde bü gizli yolu öğrenmeğe ve Seyid Ha- $ime bir şey sezdirmemeğe çalış! Molina kaleden çıkarken, Selim $ü sözleri de genç kadmın kulağına fısıl- damaktan kendini alamadı: — Bize fenalık yapanın, bizi aldata- nın cezası idam olduğunu da unut- mazsın, değil mi? ... MEMLEKET HASRETİ ÇEKEN İKİ TÜRK DENİZCİSİ.. Maika kalesinin ön surları üstün- deki topçu kulelerinde iki 'Türk deniz- cisi baş başa vermişlerdi.. akşam gü- neşi uzaktan denize çiriyor gibiydi. ortalık penbe, mavi tüllere bürünmüş... limandaki İspanyol gemileri kalenin önünde sıralanımıştı. İki arkadaş konuşuyorlardı; — Bu gidişle buralarda ölüp kala- cağız galiba..! — Umudunu kesme. gün doğma- dan, neler doğar, /— Her gün yeni bir feliket doğu- yor. bütün ümid kapıları kapandı. Selimin kardeşi İbrahim de ölüm dö- şeğinde yatıyor. Kalede Selimden baş- ka işe yarar bir kimse yok. Şehir için- de halk açlıktan nerdeyse birbirini SOLDAN SAĞA; 1 — Elimek i için yoğurulan (5) Avukağ' birliği (4) K 2 — Güneş - Acemce (6) 3 — Manda yavrusu (5) Bıçak 4. 4 — ilgil (7) 5 — Rabıt edatı (3) Karıştırmak (6), 6 — Beyaz (2) İyi (3) 7 — Kâsırga (6) 8 — Yaramaz (6) 9 — Cüce (5) Kabullenmemek (3). 10 — Hamür işi (5) Taş (4) * YUKARDAN AŞAĞI : 1 — Çalışkan (0) 2 — Tigi (5) Korku nidası (2) 3 — Manda yavrusu (5) Alün- sızca (2) 4 — Küçük (4) Söz tarzı (5) 5 — Yufka yüreklilik (5) Gök bitin 6 — ile muhaffife (2) Bir yeriiş (3) | 7 — Bir maden (5) a 8 — Kalın kumaş (8) Vapur odası ii 9 — Meyilli (4) Bir muslik âleti (: 9 — Meyilli (4) Bir musiki sleti da (2) GEÇEN BULMACANIN HALLİ; Soldan sağa: 1- Tayfa - Tali 2 - Ay - Ancak 3- Zaar-En-Si4- ilgaz“ Edeb 5- Âşık - Ana 6- Saz - Eyer 7 Kelle - At 8- Tat - Tlik 9 - Arma - An 1# Eskilik. Yukardan aşagı: - Tan - Tay2 Aysal - Akar 3 - Agazetme 4 - Faraş 5 - An - Zıhlı 6 - Ce - Elçi 7 - Tane! AK - Dayak 9 - Senet - Ağ 10 - İtil En, Kiralık aparıman | ve dükkân Kurtuluşda tramvay durak y rinde 23 numaralı ya : üçüncü katı altı oda bir kiler bir banyo ayrıca servis kapılı bir mi caat, * Kurtuluş caddesinde durâk yerinde 23 numaralı suyu ile beraber 20 liraya kil tar Bunun için kapıcıya mü İ vtyecik. Niühasâra hattı gittikç ralıyor. Önümüz deniz. arkamız © manla çevrilmiş. Kuş olsak, bir dı.. şimdi bizi bir araya topin ye ön ayak olacak kimse yok, İl denizciden yetmiş kişi kaldık. H zi surlara dağıttılar. birbirimizi : lardanberi görmüyoruz. Buradan m6 reye kımıldıyabiliriz? $ mıyorsun galiba..? — Yalnız memleket, hasreti | yavrucağım şimdi bir yaşını d muştur belki de, dün gece gel yama girdi. gözümü açtığım sabah olmuştu. düşman gemili ateşine başlamıştı, Derhal biz « başına geçtik.. rüyayı falan verdim. 4 — Doğrusu nu söylemek ben de yurdumu çok özledim ami beni senin gibi, bekliyenler yok 5