2 Ocak 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

2 Ocak 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ETO Tag MERE YER AA P | E k dT SPORA İ Fenerbahçe - Güneş yarın karşılaşıyor Bu iki dost klüp karşılaşması bize şenenin belki de en güzel oyunlarından birini seyrettirecektir Yarın Taksim stadında senenin mü- him maçlarından birisi yapılıyor. Fe- nerbahçe - Güneş karşılaşıyorlar. Bu maçı hangi takım kazanacak? Bunu burada kestirmek pek te mümkün de- ğildir. İki takımın bugüne kadar yap- tıkları maçlar ve takım vaziyetleri Üze- rinde düşündüklerimizi kaydedelim. Fenerbahçeliler bu sene lig maçla- rmda hiç yenilmediler ve hiç gol ye- mediler. Heyeti umumiyesi itibarile düşünülürse hiç şüphe yok Kİ, sarı lâ- civerd takım en anlaşmış bir takımdır. Çok kuvvetli ve düzgün bir muavin hat- tana sahiptirler. Reşad, Aytan Cevad haf hatlı bugün! İstanbulun hattâ Türkiyenin en kuv- vetli muavin hattıdır. Bu muavin hat- ının önünde hücum hatlı üç ortao kadar müessir değilse de en seri açık ve muavin hattınm da yerinde yardı- mile gol yaparlar. Muavin hattının ar- kasında müdafaa hattına gelince; Ya- şar, Fani hattı muavin hattının yardı- mile o kadar aksamaz. Güneş: Sefa bugün lamamile iyileş- miş bir vaziyette olmadığı için takım- daki yerini alamıyacaktır. Kalede de- mek oluyor ki, Cihadı göreceğiz. Ber- Jin olimpiyadiarından beri sakatlığı dolayısile oynayamıyan Cihadın pekte formünde olduğunu kabul edemeyiz. Müdafaa hattında Reşad, Faruk ba- zan iyi oyunlarını seyrettiğimiz gibi çok bozuk oyunlarını da gördük. Bir parça da bu hattım muvaffak olama- masını mazur görmek icap eder. Çünkü önlerindeki muavın hattı diğer hatlara nazaran çok zayıftir. Esasen Güne- şin en zâyıf noktasını haf hattı teşkil etmektedir. Duyduğumuza nâzaran Güneşliler bu hatta tadilât yapmağı da düşün- mektedir. Rasihin merkez muavin oy- matıkacağı da söyleniyor. Belki Rasih merkez muavin mevkiinde Rizddan dar ha çok muvaffak olabilir. Fakat hücum hatlınm Rasihin yokluğu ile gol kabi- Jiyetinden bizce yüze ellisini kaybede- ceği için bu değişikliğin takım için fa- İdeden ziyade zararı olacağı kanaa- tindeyiz. İbrahimin de muavin hattın- da oynatılacağını haber aldık. Bu bel- ki düşünceli bir harekettir. İbrahim muhacim hattından ziyade muavin hattında muvaffak olacağını kabul e- deriz. Çünkü İbrahim bir muavin oyun- cusudur. Bu hatta daha çok iş görebi- Jir, Bilhassa Fikret veya Niyazinin kar- şısına tecrübeli bir muavin konu musi en düşünceli bir hareket olur. Hücum hattına gelince: Rasih bu hatta oynamazsa yukarıda da kaydet- tiğimiz gibi hücum hattı pek fazla iş göremez. Bilhassa Fenerbahçe muavin hattının işi pek kolaylaşmış olur. Eğer Güneş hücum hattı her zamanki şek- ile çıkarsa Fenerbahçe için tehlikeli olur. İki takının umumi vaziyetlerini yu- karıya yazdık. Bu vaziyete nazaran Fe- nerbahçe maçı yüzde yetmiş kazanabi- lir. Maamafihı Güneşliler çok canlı bir oyun oynarlarsa bu avantaji kendi leh- lerine çevirebilirler. Şu yenecek veya bu yenecek iki dost klübün karşılaşması hiç şüphe yok ki bize güzel bir oyun seyrettirecektir. Bir şampiyonluk mevzuu bahis olmadığı, ve her iki takımında milli kümeye ay- rılacak dört içinde bulunması muhak- kak olduğu göz önünde tutulursa bu maçın çok dostça ve sportmence cere- yan edeceği pek tabildir. Bunun aksi şekilde bir hareket bugün için düşünü- lemez. En temiz futbol oynayan iki dost takımın bize senenin en güzel maçlarındarı birisini seyrettireceklerini ümld ederiz. Bu haftanın diğer mühim maçların- dan birisi de Galatasaray Vefa karşı- Taşmasıdır. Sarı kırmızılılar geçen haf- ta Topkapı karşısında çok güzel ve müessir oynadılar. Senenin de gol re- korunu yaptılar. Galatasaray takımı günden güne düzeltmektedir. Bu ma- çında Galatasaray tarafından kaza- nılması lâzım gelir. Beykoz - Beşiktaş, Beşiktaşlılar da geçen hafta iyi bir oyun çıkardılar, bu- na mukabil Beykoz Hilâl karşısında fe- na bir oyun oynadı. Bu maçı da bizce bir sürpriz olmazsa Beşiktaş kazana- caktır. İstanbulspor - Hilâl, bu karşılaşma” nın da İstanbulspor tarafından kaza- mılacağını kabul etmek icap eder. “ax Bugünkü B takım ki aları Bugün her iki stadda B takımları karşılaşacaklardır. Fenerbahçe - Güneş maçı günün en mühim maçıdır. San Mâciverdliler bugüne kadar hiç yenil meğiler, Güneşiiler de yalnız Galatasa- Galatasaray - Vefa, bu maçın Gala- tasaray tarafmdan kazanılması daha siyade muhtemeldir. Beykoz - Beşiktaş bu maçı da öyle zannediyoruz ki Beşiktaş kazanabilir. por - Hilâl kuvvetleri yek- diğerine yakın takımlar oldukları için maç çetin olacaktır. Galatasaray yüzücüleri Atinaya gidiyor Galatasaray yüzücüleri Ukbahârda Yunan yüzücülerile karşılaşmak üzere Pireden davet edilmişler ve bu davet Galalasarayhlar "tarafından kabul €- dilmiştir. Galatasaraylılar yüzme Atletizm antrenörü memleketine dönüyor İki senedenberi atletlerimizi çalıştır- makta olan atletizm antrenörü Herbert | Jeviz'in kontratının hitamına iki ay olduğu halde federasyon mukavelesini bozduğunu bildirmiş vazifesine niha- yet vermiştir. Gene duyduğumuza nazaran artık atletizimden çekilme zamanı gelmiş o- lan atlet Ömer Besim atletlerimizi ça- lıştırma vazifesini üzerine almak için teşebbüslerde bulunmaktadır. Pekte ummadığız bu haberi biz ihtiyada kaydediyoruz. Futbol maçları Eminönü Halkevinden: 3/1/937 pa- zar günü Bozkurt ve Bakırköy sahala- rında yapılacak olan evimize bağlı spor klüplerinin futbol maçlarına ait prog- ram aşağıya çıkarılmıştır. Alâkadar klüplere tebliğ olunur. Program: Bozkurt sahasında: Fa- tih - Yıldız 11,15, Alemdar - a 13,15, Bozkurt - Yeşildirek 14,45, Bakırköy sahasında: Bakırköy - Lan- ga 12, K. Pazar - Şimendifer 13,15, Ba- kırköy - Langa 14,45, Admira Mısırda Arusturynın profesiyonel takımla- rından meşhur Admria Mısıra bir seya- hat yaparak, İskenderiye muhteliti ile yaptığı maçı 10-2 kazanmışlır. Birin- ci devre 2-2 beraberlikle nelicelenmiş- tir, Üzümlerimiz Sarfiyat mikdarını arttırmak için mühim bir teşebbüs Ambalajları üzerine konacak olan resim Emine Tariş | İzmir (Akşam) — Üzüm, incir ve | fındıklarımızın şimdiye kadar daima dış piyasalara satılması ve ihraçları suretile kazanç temini düşünülmüş- tür. Halbuki, bu çok kıymetli, nefis ve besleyici gıda itibarile fevkalâde mükemmel olan mahsullerimiz, iç memlekette de fazla mikdarda istih- lâk edilebilir, bundan da memleket | çok kazanır. İzmir piyasasında üzüm satışları üzerinde bazı ihracatçıların, müstah- sillerimiz aleyhine hareketlerine mani olmak, piyasada nazım rolünü ifa et- mek üzere teşkil olunan ve iki senedir büyük bir muvaffakıyetle iş gören Ta- Tiş üzüm kurumu, şimdiye kadar ih- mal edilen bu nokta üzerinde ehem- miyetle durmuş ve hattâ hazırlıklara başlamıştır. İlk partide tahta kutular- la ambalâjlanarak Samsuna sevkedi- len on bin Kilo kuru üzüm, derhal iyi müşteriler bulmuş ve satılmışlır. Tariş üzüm kurumunun üzümleri maktu ve ucuz fiatlerle iç memleket- te satışa çıkanlacaktır. Üzümler, bi- yer ve yarımşar kiloluk mukavva ku- tularda ambalâjlanacak ve her yere gönderilecektir. Üzüm kurumumuzun, bu teşebbüsünü takdirle karşılamamak mümkün de- ğildir. Fakat bu mühim hareket, yal- mânda incir, fındık ve diğer nefis nun bağlarında çalışan en güzel köy- Yü kızı (Emine Tariş) ın elinde büyük bir üzüm salkımı tutan bir resmi bu- | danalar. ! o Bazı yerlerde bağcılar, üzümlerini İ hâlâ eski usulde, toprak üzerinde ku- rutmaktadırlar. Bu yüzden üzümlere küçük taşlar karıştığı vakidir. İzmir- deki üzüm imalâthanelerinde, bilhas- sa üzüm kurumunun imalâthanele- rinde üzümler arasında bulunmasi muhtemel taşların ayrılması için ay- rı ve mühim bir emek sarfedilmekte- dir. Üzümlerimizin çok temiz ve taş- sız olarak istihsali için müstahsillerin tahta kerevetler yaplırmaları lânm- dır. Yapilan hesaplara göre bülün Türkiyede bağcılarımıza tahta kere- vetler temini için 2,600,000 liraya ih- tiyaç vardır. Bu paranm, milli bir ban- kamız tarafından müstahsillerimize verilmesi ve bedelinin taksitle alınması için iktisad ve ziraat vekâletleri nez- dinde mühim bir teşebbüste bulunul- muştur. Selâmi İzzet TİYATRO KONUŞMALARI a iğ mir liğe | halde tutulmuştu. SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkunahfuzdur. j Tefrika No. 806 Abdülhamid ateş küreğini aldı, infial ile: Söyleyiniz, vazifem dinlemek değil mi?, dedi. Said paşa iptida (mademki Rusya imparatoru zata değil devlete taal- lük eden ihtarlarda bulunmuştur; bundan derhal Babâli haberdar edil- mek lâzım gelmez miydi? Bunun şim- di orlaya konulmasına ve böyle ale- lâcele mütalen ve imzası İstenilmesi- ne bir mâna veremedim.) Yolunda ters bir cevap vermeği düşündü. Fakat iradeyi yanlış anla- heyetine düşürmeği tercih etti. Ma- beyinciye bir şey açmadı; yalnız biraz beklemesini söyliyerek meclise avdet etti. meclisinde okuttu. Heyetce imzasmı teklif eyledi. Vükelâ varakanın görül- düğünü işaret ve imza ettikten sonra Said paşa Arif beyin nezdine avdetle kâğıdı arz olmak üzere kendisine iade etti, Arif bey umum vükelânın imzalarını görünce: — Yalmız sizin imza etmeniz irade buyrulmuştu. Dedi. Sald paşa: — Ben iradei seniyeyi heyetçe Tanmak suretinde anladımdı da öyle yapıldı!. Cevabını verdi, Arif bey saraya dön- dü. Said paşa da gene o gün istifasını tahriren tekid etti. Vükelâ meclisinde cereyan eden gürültüleri ve Said pa- şarn hazırladığı müsveddenin muh- teviyatmı tamamen haber alan Abdül- hamid Said paşanın hareketine fena Ramazanın 21 inci günü mabeyinci Arif beyi göndererek Said paşayı sa- raya getirtti ve darhal huzuruna ka- bul etti, Oturmasını emrettikten sonra kuv- vetli bir seda ve abusane bir eda ile: — Nedir bu baller? Nedir bu haller? Diye iki defa çıkıştı. Said paşa sü- küt etti. Abdülhamid sualini ayni tarz- da üçüncü bir defa daha tekrar etti. Said paşa — Vaki olan şey arzetti- ğim istifadan ibarettir. Abdülhamid — Peki amma serusker- Je o kadar kavgalar etmişsin? Said paşa — Bendeniz kavga etme- dim; kendisi etti. Bunu mecliste bu- Yunanlar da gördüler. İşi uzatmsyıp, zalışahanenizi başka suretle tasdi et- meyip İstifa ile bitirmek istiyorum. Bunda efendimizin hiddet ve infialine bir sebeb göremem. Abdülhamid — Yaptığın mazbata- yı nasıl kabul edebelirdi (serasker) bir kimse kendi idanını kendi eiile imza öder mi? Sald paşa — Mazbatada öyle bir şey yoktur. Yazılan şeyler, bilhasss Ru- meli vilâyetlerinde maliye idaresi fe- na bir halde bulunduğunu, bunu ıslah için ne gibi tedbirlere lüzum göründü- günü beyandan ibarettir. Abdülhamid — O kağıtta tartıda ağır gelsin için konturatçılar askerin erza- kına başka şeyler karıştırıyorlar diye yazmışsın. Erzakı alan serasker paşa değil mi? Bunu nasıl tasdik eder? Said paşa — Van vilâyetinde Parkiri kazasında askere verilen zahire ve er- zak O kadar mahlütmuş Ki tasfiyesi bile kabil değilmiş; asker ekseriya aç kalıyormuş diye şikâyetler almış, bun- serasker paşa askerin taâami nümune- sini her akşam zatışahanelerine tak- dim ettiği ve böyle bir şey olmadığı yolunda müdafaaya kıyam etti. Ben de payıtaht ile payıtaht haricindeki as- ker hakkında aynı muamele vaki ol- madığı söyledim. Abdülhamid — Asker taami bümuü- mesinin her akşam bana gönderildiği- nin aslı yoktur. Yalnız geçenlerde bir defa olarak kilerof başı vesatefile bir nümune göndermişti. Said paşa — Söyliyeceğim şeyleri dinlemeğe inayeti şahanelerini niyaz ederim. Mukaddemesile içini dökmeğe ha- sırlandı, Şöminenin yanında duran Abdülhamid eline ateş küreğini aldi; düşünceli tavrile ocağı hayli karıştır. zifesini bu suretle eda edebilirim. Ara- dıktan sonra inflalini: — Söyleyiniz.. vazifem ne? Dinlemek değil mi? Sözlerile bir daha meydana koydu. Said paşa — Zanlı şahanenizin ve devletinizin menaflini iltizam etmeği borçluyum, Çünkü memuriyetim va- hk, aralık lüzumunu arzeylediğim mü- saadat - ıslahat - kendim için değil, zatışahanelerinin ve devletinizin me- nafii içindi. Bu yolda çalışırken ser ker paşa beni tahkir etti Tarziyesiz memuriyete devam hususunda maz8- retim âşikâr olmakla beraber gördü- güm müşkülât yalnız serasker paşa tarafından değildir. Mevcud haller ile sedaret gibi mühim bir memuriyetin vazifelerini bihakkin idare ve eda ey- lemekte bu mevkiie'en muktedirler gelseler bile âciz kalırlar. Benim aczim ise evleviyettedir. Bunun için istifamın kabulünü hassaten tazarru eylerim, Abdülhamid — Serasker paşaya tar- giye verdirilir. Siz daha nerelerden müş- Külât görüyorsunuz? Said paşa — Tarafı şahanelerinden müşkülât görüyorum, demeğe cüret €demem. Lâkin müşkülâtın büyüğü mabeyini bümayununuzdan geldiğini beyana mecburum. Abdülhamid — Bunlar ne gibi şey- lerdir? Sald paşa — Valiler doğrudan doğ- ruya tayin olunuyorlar. Diğer memur- ların kâffesi değilse de bir kısmı vakıa merbut oldukları dairelerce intihab olunduktan sonra Babıâliye bildirili- yor ve sedaret vasıtasile arzolunuyor amma o intihabların çoğu da kurena- nın iltimaslarile olduğu tevatürü vardır. Harici meseleler ise sarayda hallolunu- yor. Elçilerin tebliğlerine vasıta olan tercümanlar resmi mercilerine değil mabeyini hümayun kitabet dairesine müracaat eyliyorlar, Maliyece ne fena hâlde bulunduğumuzu tekrara hacet yoktur. Sair şeyler bir tarafa birakıl- sın. Bu üç madde için olsun sedarete kudret verilmesi elzemdir; hem da saltanat ve devlet için elzemdir! Abdülhamid — Maliye için ne yapa- caksınız? Said paşa — 1296 senesinde yapılıp iradel seriyenize makrun olan ve fay- das görülen bütçeye avdetten başka çare yoktur. Abdülhamid — Sefaret tercüman- larını ben istemiyorum, Kendileri ge- ne muvafık olur, Abdülhamid — Bilirsiniz ki benim devletimin menaflinden başka bir eme lim yoktur. Madem ki teahhüd ediyor- Sunuz, devletin hayır ve menfhati ne veçhile ise ana göre hareket eder- siniz. Serasker Rıza paşaya istediğiniz. Bugün meclis günüdür. Kendisi ora- dadır. (Saate bakarak) vakit de geçi- yor. Babıâliye gidiniz. Serasker paşa- nın tarziyesini kabul eyler, işlerinize Padişahın bu sözlerinden sonra Sald paşa hal ve mevkli istifada israra mü- said görmedi. Babrâliye gitti. Sair vü- kelâ toplanmış ise de serasker gelme- işti, O gün kadı da gelmedi. Üç yün sonra meclise gelip maka- mma oturur oturmaz Rıza pâşa; de velinimetin sıkıldığı için sıkıldım. Söylediklerim başka bir şey değildi. Hakikat idi! Deyince Sald paşa vadedilen tar- ziye şöyle dursun, evvelce tarziye ta- lebine kendisini mecbur eden ağır sözlerin bir kat daha ağırlaşacağını hissetti, O dakikada elçilerden biri- nin mülâkat için Babrâliye geldiği haber verilmişti; bunu fırsat bildi: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: