Sahife 8 AKŞAM SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI iRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 486 Namık paşa Bağdaddan getirdiği altınlarla neler yaptı? Kerbalâyı we Necifi ziyarete gelen ve bu emukaddes vazife ve şereftir. Namık paşa Bağdad veliliğinde buna müsaade için şii hacıları vilâyete bir para vermeğe icbar eti; aksi takdirde bu âdeti me- nedeceğini bildirdi. hele; Babnâli de: “para alınmasını yasak; ett İşte Namı Hm paşanın İstanbula getirdiği altınlar bunlardı, Bundan'başka gene bu ölü ve kemik vergisinden artmış 150, Nayiikkip paşa İstanbula getirdiği bu altınlarla ne yaptı Yarısile Beyaziddaki. serasker kapısını itişa ve Unkapanında es- kere aid değirmenin nevakısını ik- mal etti, İkinci'yarısile de Avrupaya si- böyle Kasisti! Devletin de eyer ni tembih e tnişti. Oğlu ferik İbrahim paşa Kos- va valisi olmuştu. İbrahim paşa mezuren İstanbula gelmekte olan Kosva “adliye müfettişi Dağistanlı Esad efendiye babasını görmesi- ni teembih etmişti. Esad efendi Namık paşayı Ka- bötaştaki konağmda ziyaret etti, haklemda konuşur- lerken paşa şu sözleri söyledi: zi kuvvetleri ve hududunuzu muha- faza “için asker besliyeceğim; ço- rınızin “tahsili için mektep aşacağım, “ticaret ve ziraalınızi her türlü teshilâta mazhar eyle- mek için yollar yapacağım. Sizler de buna mukabil bana her sene şu vam ederse bilmiş olsun, ki ya- rın ahrette on parmağım yaka» sındadır!., ibrahim paşa Esad efendiden babasınm bu ihtar ve tembihini işitince iane toplamaktan vazgeçti. Atlarına hindiler de.. ve mü- mel darat ve tantana, ha- gittiler! z üler Burdur. mekteplik demü haşem ile makamlarına ge- lirlerdi. Bu hal halk üzerinde çok iyi tesir yapar, bu zevat ta ma- doldururlardı. makamlar var amma o mükellef zevat yok! Bende- niz seraskerlik ettim. O eski hal ve tesiri hiç göremedim. Acaba bunun sebeb ve hikmeti ne? İmrahor Mustafa paşa: — Bu zatlar makamlarına ne ileiyelir eği ) — Namık paşa — Atlarile! Mustafa paşa — İşte o atlara bindiler de'ta darı ukbaya kadar Gözlük! Şair Kâzım paşa serasker Ali ip paşayı (15 zilhicce 1302 - 15 muharrem 1309) sevmezdi. Hünkâr bir gün huzurda Saip şaya okumak üzere bir kâğıd verir, O da elini cebine götüre- rek gözlüğünü çıkarmağa davra- nır. Abdülhamid: — N o, paşa, gözlüksüz okuya- musunuz? Diye sorar. Saip paşa da zafı basiretten bahseder. Abdülha- mid kendisine iki kenarında birer kiymetli pırlanta bulunan altın çerçeveli bir gözlük ihda eyler, Bu iltifat üzerine ertesi Biri serasker kapısında ümera tebrik eylerler “Sonra bazıları bi odada toplanırlar. İçlerinden biri Kâzım paşayı buldurup kızdırma- ğı teklif eder;. aranir; daha gel- mediği anlaşılır; bir müdet bekle- nir; “gelir, gelmez, çağrılır. Kâzım paşa odadan içeriye gi- rince hazır bulunanlar kendisine verilecek müjdeleri varmış gibi; — Paşa caizemizi isteriz! Diye twitururlar. Kâzım paşa evvelâ işi anlamak ister; ötekiler Sayan e bir ziyafet vadini kopa Sonra yi verirler: — Zatı şahane serasker paşaya bir pırlanta gözlük “ihsanile-ilti- fat buyurdu. Tabii bü iltifattan serasker dostları pek memnun kalacaklardır. Biz ict- rik ettik, Gidip hemen tebrik ede- bilmeniz için sizi de mahsusan arattı Derler. Tahmin ' edildiği > ane paşa bu müjdeye pe Şimdi | Müjdenin caizesi olmak üzere bemen: . — Şahı âlem gözlük ihsan eylemiş seraskere! Diye başlıyan, “ Bür hiciv kıtasi tanzim eder! O mecliste Bu paşalar resmi daşlarma dairelerinde böyle lâübaliyane ve “İhtişamı da “beraber gü--| di i 18 Mayıs çim be ri Jümnasti Melli sekle iâ, 01 Habere 19; 0 ir yi Sait *Çilebi, ni- ına konferans, 20, 20 DE me Bebi şan, 21,15 Son ha- berler, er ii 30 Ra dyo go orketsti Konser, etm 23 Süer ZA 20 Berlin. | Ee 23,45 Konser aierizis 19.25 Çizan mü sikisi, 20,15 e yayım, iyana- dan meki 05 Gigan orkestrası, 24, 20 a in 8.55 Almanca musiki- E Ser 19 35 ii 20,15 Hafif mu- 2İ Opera weşarkı 21,45 Popüler ein Km a. eğ Pazar İstanbul, 17,30 İnkilâp dersi Üniver- psi nakil, Kala saylavı 2 suf Ke- mal,» 18, ru e şti bayı de en 0 «Muhtelif pülkler; 19,30 beri Me. Yaystro Gofdenberg idaresinde” köro heyeti, 20 Ziraat ba- kanlığı ma konferans, o Bakteriyo loji enstitüsü ba YAli Ekrem (Kanatlı > | yetiştirilir), 20,30'İki pi Ma 20, 50 im Kâzım keman solo, 21,15 Son hab. Mei mma 1,30 orkestrası, adyo, caz, Payı vE ir şan tango or- İ lari, ir bir rm motörü demirli. Burdurda çocuk bayramında gürbüz çocuk müsabakası yapık mıştır. Müsabakada mama çocuk- ları tai yukarıdaki yavru birinçi gelmiştir. da çocuk bayramı merasimle kutlulanmıştır. Resmimizda Gçiai göründüğün Ki e ii Yazan: ESAD MAHMUD KARAKURD — Belki uzun zamandan beri aç ire serseri! Buralarda soyu rr ibtimal!, Kız güldü, İngiliz EE si- yah iki içine gö kaybolmuş gibi duran çürük göz- lerinin içine bakar: 5 — Yanılıyorsunuz Mister Het!.. Buralarda soyacak adam arayan zi i çla sırtına dokı nuldu diye.. az kalsın. — Fakat Mis Beti!... — Lâtfe ediyorum, darılmayın haydi gidelim... — Göreceksiniz yarım saate EŞ bu sefili ekli kemik- ezeceğim 2 karnına memeli batır- dı. Hyvanın iki ayağının üzerine kalkarak ys doğru atılırken kiz bir keahieb fırlatır. — TEA . heilsi yapar yüzbaşım sam nalları çamurlar,-karlar fırladı. yolundan sai eği uçup gidi- yorlardı şi altından Maslak Aradan aylar geçmiştir. İzzet beyin * eniştesinin - “evindeyiz... Bebekte deniz kenarında bir yalı... e söğüt ağaçlarının ku- ru dallar: sallanıp duruyorlar... Bebek koyunun sağa dönen tara- fında, iki İngiliz torpidosunun bacaları gözüküyor... Ağızlarını Boğazm O sirtlarına Oo çevirmiş iki top, günesin altında yı lan gözü gibi parlayıp duruyor- Bebek gazinosu ile Hidivin yalisı arasındaki b ta küçük ırtlarda, pırıl Krl ya- m ne soğ bir r saba- hınma benziyor Şire hava... Mar- tın on beşidir, een yavaş, — vaş yeşilleniyor seeiği İzze! Amma dikkat et, deni | pek dolaşınıyacabs h ek sarı saçlarımı © 4 rarak kapıya doğ Duman renginde bir # lıları ü varlanıyor sanki... ıdan sesleniyo”” — Dayı mn ene miyeceksin ya aklimi kızım değil... — Hayır, yar olm” p; eki haydi sen Kapıyı kapayıp lar cerenin önünde gün niz a sıra uçlari ”, Vİ dalgacıklar.- lar duman içinde... J bana düşkün olduğ! : çin biricik 'ablamı j yorsuun, bilmem ki, b” yo «hava ne güzel» diy «eniştenin şansı e veriyorsun! Şimdi j ile bu adamın tından eniştem çıkt uca Bi ğında kız kardeşinin çocuğu rica ederim söylesene, Emel... Henüz on iki, on üç yaş- | (o — İzzet sana so” Jarındadır. hakikaten bir şeyler i Kumrala kaçan sarı saçları ile | değiştin ki Kafanı? ; küçük: bir melek yavrusuna ben-*| yılan ziyor... İri, lâcivert gözleri var... Bu güzel çocuk başının iri, lâci- vert gözlerinden öyle tatlı, öyle cana yakın bir ışık geliyor ki... Kollarını: dayısının boynuna sar- miş, ipek, kumral saçlarını dayı- sının göğsüne doldurmuş, gene da- yısının gözlerinin içini seyredi- G5 a, anapenin üze“ inle leri bakan sarışın kadın İzzet beyin ablasıdır... Emelin an- nesi... Emel kumraldır. Babasr- iş. Annesi yaln: esk güzelliğini 0 — | daymı çok sever misin? — Canım kadar severim! Mel Ss mi GE seversin, anne- ni mi söyle bakalı Küçücük kafnızı silelim eme b gözleri dalıyor.. düşü- — veni de severim; annemi de... — ikinizi de daha çok seviyo- Tum... İzzet bey ablasının bu küçük, güzel eserini göğsüne bastırıyor, sıkıyor. Onu gözlerinden, yanak- larında, saçlarından SğteiT defa- lar ö öpüyor, öpüyor,. laydi git tık oyna!. bi irmiş, “ke 4fi sanki!... Âşık mi oldi asevdaya tutul aile biribi: ie hâlâ farkında değilsin — Niçin bütün sile girsin?.. levazımı eder, Me E zi: Masai da telefon 8377 Şubesiz Sumanpa