22 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

22 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: SULEYMAN KÂNI Süleyman paşanın hareketi, Abdülha- midin enfiye kutusu hediyesi Büyük paşalar Süleyman paşa ile münasebetlerinde hep ihtiyatlı Bulunurlardı, Süleyman paşa teşekkür için sa- vaya gitti ise d — Efendi işi ağrıyor! Denilerek huzura sevk ve kı Bul olunmadı. Bir gün sonra tekrar gitti; bu defa alışam namazından sonra hü- zura davet edildi. (1). “Abdülhamit Süleyman paşaya sandalyaya oturmasını. söyledi. Huzurda bulunan Mahmut Celâ- leddin paşa ile mabeyin ferili İn- giliz Sait paşa da oturdular. Söz tersane konferancmın kar yarlarına, Rusyanın ağır teklifle rine intikal etti, Abdülhamit Sü- leyman paşaya: — Bu bapta ne dersiniz? —— * Sualini irat eyledi. ” Süleyman paşa — Kuvvet hazi- ramızla Rusyaya karsı harbe muk- tedir değiliz. Mümkün mertebe mütecellidane davarnarak teklif- lerin hülemünü tadil ve tahfif ete tirdikten sonra mülâyemet göster- meli; Rusya ile muherebe zuhuru- na sebebiyet vermemeli. Rusya hududumuza doğru birçok demir- yolu yapmıştır. Vaziyeti, kuvveti, hali Kırım muharebesi zamanile katiyen kıyas edilemez. Biz Avru- panın askeri tensikalına nisbetle pek gerideyiz. Askerin miktarını vakıa efendimize 600,000 vadde- sinde arzederlerse de bu. yalmz defterlerin gösterdiği. rakamdır, hakikat ancak davet zamanında taayyün edecektir. Olsa bile bun- lar arasında yalnız 100.000 5 ni. zamiyedir. Bunların da 20,000 ka- darı mi muhafazasına tahsis olunmuştur. Bakisi redif ve müstakfızdır ki bunlara asker itlakı caiz değildir. Redifler senede 20 gün talim ederken Babıöli iki senedir o iç- timar da menetti. Askeri yolla mız yok; nakliye vasıtalarımız. yok; askerce intizamımız yok. Bu hal ile nasıl harbedebiliriz? Bu sözlerden sonra Süleyman paşa Avrupada askerlikçe hat olan terakkilerden, orduda yapıl ması lâzım gelen ıslahattan, yedi, sekiz sene daha harbi rek orduyu yoluna koymakla'uğ- raşmak lüzumundan bahsetti. So- munda: — Yoksa şimdiki halimizle Kar. bin neticesi vekamet ve nedi mettir! miz var) diye Redif paşa ile bir- likte defter takdirz edem ve padi- şahı harbe teşçi eyliyen Mahmut © Ceküledein paya idi. Süleyman pa- şanın bu sözleri onun hoşuma git- medi. Abdülhamit tez — Rusların teklifleri malöyu- taktır. Devletin şamını muhildir! Dedi. Süleyman paşa — Vakin eline hançeri alıp suikast tasmimile üze» rine gelmiş bir düşmana karşı in- sanın göğsü açık durması meske- nettir! Böyle bir kast elbette ka (i) Süleyman paşa muhakemesi ve (Om delültakayıl) Süleyman paşa macara- Sini başlıra İzah eden eserlerdir. im ve müstesma yerlerin | SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ 5 Torenme, iktibas hakkı mahfuzdur Bul olunmaz. Kudretin yettiği mer- tebe savlet edenin define çalışılir. Lâkin kulunuz son dereceye ka-| dar harpten içtinap ve ihtiraz edil- mesi reyindeyim. Şa kadar ki nı mussuz ölmekten ise namuslu ök mek elbette hayırlıdır! Muharebe bahsi bu sözler ü yine kapandı. Umum askeri mektepler mezar yeti resmen Süleyman paşa uhie- sinde bırakılmış idi. Süleyman pa- şa Harbiye mektebi talebesi hak- kında padişahın emniyet ve iti- madını celbetmek maksadile bu mektebin nezaretini Abdülhami- din itimat ettiği bir zat uhtesine havalesini ileri sürmek istediz — inayeten vait buyurulur ise efendimizden bir şey rica edece it — Peki; kabul ede- rim. Söyleyiniz. ileyman paşa — Askeri mek- teplerin himayei seniyeleri şerefi- ne mazhariyetini ve gıyabında ba mektepler nezaret vekâletinin Sait paşa (İngiliz) bendenize ihsan buyurulmasını rica ederim. Ta ki kulunuzun bu kadar gayretle vr cuda getirdiğim terakkiyat halel den masum kalsın! “Abdülhamit — Pekâlâ, Sait pa- şa. Sen bak” Süleyman paşanin bu teklifi Mahmut Celâleddin ve Sait paşa- larm ikisimi de memnun etmedi. Mahmut Celâleddin paşa sarayda İngiliz Sait paşanın müzaheretin- den mahrum kalacak, bu da nü zumun: kırılmasına hizmet edecek: | ti. Sait paşa dat — Bu vazife saraydan infisali. | mi. badi olur. İ Telâşile pek bihuzar oldu. | Süleymen paşanın hüsmü niyet | de yaptığı teklif böyle suitelâkkiye uğradı. Mahmut Celâleddin paşa erlesi günü rüsumat nazırı Yusuf paşaya: — Süleyman paşa bu gece bir yaptı ki... Sait paşayı az: kaldi elimizden çıltarıyor ve beni yalnız. bırakıyordu. Hele güç ile önünü alarak tadile muvaffak olabildik! Demişti, ileyman paşa gitmekte ayak sürüyor, Abdülahmit sabırsızla- nuyordu. İlide, birde sadrazam at paşaya: — Süleyman paşa hâlâ gitme- di mi? Diye soruyordu. Süleyman paşa idare ve sevkedeği askerin levazı- mını temin ve tedarik ile, ümerayı intihap ile uğraşıyordu. Arada bir kaç defa saraya de gitti. Fakat | Vesilesile huzura kabul olun madı. 1295 zilhiccesinin 26 ü selâmlik Ayasofyada icra olun Muştu. Serasker Redif paşa Süleyman. paşanın ertesi günü hareket ede- ğini arzetmiş olmalı ki selâmlik- detie Abdülhamit lândosun- dan başını çıkararak Süleyman paşaya: — Bu akşam bize geliniz! Dedi. Süleyman paşa da sara- ya giderek huzura kabul edildi. AEŞKM Totrika No. 388 Mabeyin feriki Sait paşa ile ser- yaver Hacı Mehmet paşa da hu- zurda idiler. Abdülkemit Süley- man paşayı ayakta kabul eylemiş olduğu için mülükat uzun sürmedi. Süleyman paşa veda ile çıkar- ken Sait paşa yanına geldi: — Efendimiz (bana sadakatle hüsnü hizmel edeceğine söz ver- sin!) buyuruyor! Dedi. Bu tehditkârane bir ihtar idi Süleyman paşa şaşırdı: — Ben efendimizin bendesiyim. Canımı saltanatı seniyeleri uğu- runda feda etmek için gidiyorum. Devleti aliyelerine fartı sadakati- mi inşallah Karadağa vüsulümde vukunt kendilerine gösterecekti! Sait paşa geri huzura döndü. Süleyman paşa Sait paşanin oda- sına girdi. Sait paşa elinde iki yüz lira kıymetinde bir enfiye kutusi- ke geldi. | — Efendimiz bunu size yadigâr olarak hediye buyuruyorlar. Vak- | Dedi, Süleymani paşa Sultani Murat zamanında bastırdığı (Ta- Tihi âlem) in bir nüshasını yaveri Heyri beyin teyzesi olan Abdül hamidin valideliği ve mürebbiyesi Abdülmecidin dördüncü kadini Perestn kadifenediye takdim etti- diğer bir nüshasını da ve- bdülhamit efendiye gön- dermişti. Faht O günlerde Süleyman paşa Sirp muharebesine gitmek üzere idi, Abdülhamit efendi süt kardeşi İsmet beyle - tam hareket günü - paşaya bir altın azat göndermiş ise de İsmet bey Sirkeci istasyonuna geldiğinde treni kalkmış bulmu saati Süleyman paşaya teslim ede- Süleyman paşa Sırbistandan av det edince ferik Sait paşa ken: sine: — Efendimiz (Abdülhamit) Sür leyman paşaya bir hediye borçlu yum diyorlar. Size bir yadikâr ih- san buyuracaklar! Demiş ise de eseri zuhur etme- mişti, Şimdi Abdülhamit Süley- man paşanın azimetini: böyle bir kediye vermeğe vesile ititbaz ey- emişi (Arkası var) Pont tüharina dahil olmayan ecnebi mamisketier: Seneliği 3600, ala azlığı 1900, 0 aylığı 1000 İenruştne. krem tebrkli içim yirmi beş Knraşlnk pal göndermek Haımdır. Cemaziyelhir. 15 — Ruzıhımı: 140 5 aral Ger Öğe ei Alm Yar 959 MMS SM 928 EZ rl Ve OZ AT UZAT 183) TGS UMAN Hiarelame: Baba civarı KN Kamusu Se, 18 Na. Tetrike Mo. 17 İLK KADIN Bu iptida sessiz ve sinirlere do- Kunucu bir dram oldu, Sürdüğü o kadar safalardan, nail olduğu o kadar muvaffakiyetlerden şiar mış olan babam benim elimden ve ihtimalki yegâne sevdiği kadının elinden ta kalbine müthiş bir dar- be yemişti. Hiç beklemediği bu hiyanet onun genç kalmak azmi- ne karşı ihtiyarlığın ilk kazandı Ün galebe idi. Hiç şüphe yok ki o gün aynaya uzun uzun bakmış olacaktı. ihtimalki ilk de rak, kullandığı kozmatiklerin, bo- yaların, pomatların kimseyi ak datmadığı Bilhassa, artık kendisi bunları aldatzmaz- dı. Zavallı babamın duymuş ol- duğu azap pek müthiş olmak icap eder. Azabı bana ifade etmek için müracaat ettiği mütaazzima- iddeti bütün kalbimle ona affediyorum. Kader bana pek nahoş ir vezi- fe hazırlamıştı. O zamana kadar hayata her gün yeni baştan baş- ladığını hisseden bu adama «san» kelimenin acı hecasını ben işitti vecektim. Onun külyalarının 23- imi taze ve kuvvetli öndürmeğe kader be- Mi sevketmişti. Sanki ona ben şöy- le haykırmıştım: «Sen artık kâfi derecede aldattım, anlamı baba. Başka dın olmak lâzm geliyordu. Bunu istiyerek yapmadım. Sen de be- mi affet, baba.» Hakikatte ben kabahatli imaktan ziyade telihsizdim. Çün- kü bütün bu seyler, irademin he- men hiç dahli olmaksızın vukua gelmişlerdi. Daha çocuk sayılacak bir yaşta bulunduğum sırada il- #imalki Leylâ beni istiyordu. Ley- lâ, her gün, güzelliği yüzünden mukavemet imkân bulunmıyan. bir cezp ve teshir faaliyeti ile kal- Bime ve bizlerime belki isteme- den, ateşler doldurdu. Benim genç hayatımı, bu dünyanın çok üs üne çıkan bir takım arzularla tu- tuşturan ihtirasa kimse mukave- met edemezdi”zannederim. Bütün bunların kabahatini bir kadına yüldemenin ne kadar az civan- merdane, hattâ ne kadar gülünç bir şey olduğunu anlıyorum. Be- nim gibi bir genç işin, âdeta, be- ir kadım baştan çıkardı deme- nin ne kadar şevlesiz bir iddia ok duğumu da takdir ediyorum. Far Kat bütün bu işlerde Leylâ ben den daha kabahatli olmamakla Beraber, bir evlât hiz bir zaman Babasma hiyanet etmenin vicd azabını bir takım mubaffef se bepler aramadan kabul edemez. Ben gözlerimi açıncıya kadar iş işten geçmişti. Leylâya bayılır yordum. Leylâ olmazsa arbk ya- yıyamazdım. Hayatımı da feda edemezdim. Çünkü Leylâyi pek gök seviyordum. Mamafih, şura- sını tekrar etmek isterim ki aşkı mızın bidayetlerinde ben de ba- Bbamla Leylâ arasındaki münase- Betten hiç haberdar değildim. ilke üpheler zihnimde uyandığı za- man Leylâdan hakikati sordum. O büyük bir uzar ile bunu inkâr etti, Omun âdeta ellerini kırarca- sına sıkıyordum. O inkârda de- vam ediyordu. Bu sahifelerde muhafazaya az- mettiğim samimiyet beni şurası” ni itirafa mecbur eder: Leylâ ba- na hakikati tamamen itiraf etmiş olsaydı timalki onu kol ok Yazan: Muallâ Hâmit yimın arsında biraz muhakkirane bir hisle sıkmaktan, fakat daima sıkmaktan başka bir şey yapmı yacaktım, Çünkü artık dünyada hiç bir kuvvet beni Leylâdan ayı- ramazdı. Bu gayri insani fedakârlığı yap- miş olsaydım bile onu kimin için yapacaktım? Leylâ, babamı ha kiki bir aşkla seviyor muydu? Babam, kelimenin derin ve ha- kild manasile benim babam mi idi? Yani uğurunda her şeyi fe- da edebilmek lâzım gelen adam audi? Hakikat çok kere, ne kadar sade görünürse o kadar muğlâk tır, Baba kelimesi, bu ismi taşı- yan adam ayni ruhunun. ve fikrimin manevi bir balikci olmamışsa, büyük bir sabir ve itina ile onlara bir şekil verme- ğe galışmamışsa hiç bir mana ifa- 'de etmez. Babam beni dünyaya getirmekten başka benim için bir şey yapmamıştı. Beni: dünya- ya getirmesi de pek arzu ile ok duğunda şüphem var. Sonra, âde- #a bir bekâr hayatı sürmeğe baş- Jamış, oğlunun ruhundan ziyade kendi. esvaplarile, eğlencelerile, güzel kadınların güzel bacaklari le meşgul olmuştu. Oğlu, kendisi ni ihtiyarlamış gibi gösterebilece- ği için kendisine zarar verebile- cek bir yaşa bastığı zaman, dün- yada yalnız ebedi bir gençlik his- sini seven bu pomatalı, pudralı adam herkesin içine oğlu ile be- raber çıkmaktan mürkün olduğu kadar içtinap etmişti. Bazı anme- ler de kızlarının güzelliği yanın da sönük kalmamak için onlari küçük gocule kıyafetile gezdir. mekte devamı ederler, Çünkü bu suretle kendileri gençleşmiş ola- cakları hülyasına. kapılırlar. Kız- larına herkesin içinde yaşlarını itiraf etmemelerini sıkı sıkı tem- Bih etmekten geri kalmazlar. Şüphe yok ki bu söylediklerim Bep boş bir takım bahanelerdir. Bunlar benim suçumu hafiflete- Bilirse de hiç bir zaman silmeğe kâfi değildirler, Hiç bir zaman Şimdi Beni kemiren müthiş vic- dan azabını söküp atmağa mu- vaffak olamıyacaklardır. Nasıl kendi lehimdeki sebep- leri birer birer arayıp buldumsa şimdi de benim günekumı teşdit eden hallerden bahsetmeğe, adalet icabı mecburum. Babamın Leylâ- yi artık sevmediği, ihmal ettiği hiç te muhakkak değildir. Leylâ- ya karşı aşkı ne kadar gevşemiş olursa olsun, onu başka bi Kolları arasında gördüğü zaman, eski âşılan kalbinde kıskançlığın yeniden canlanmamasına imkân var mıdır? İhtimal ki o dakika 'da hayatının ilk, yahut en acı göz“ yaşlarını dökmüş olacaktır. Çün- kü karşısındaki rakip oğlu idi. Ona karşı mücadelesi müsavi si I&hla vukua gelemezdi. Bu hadisenin babamın ruhunda tevlit etmesi icap edem kalp facia- sım pek güzel tahlil edebiliyorum. Şüphesiz ki bundan hissiyatı ka- dar kibir ve gururu da yaralandı. Hhtimalki haksız olarak sathilikle itham ettiğim bu adamın hayali © günden itibaren artık eskisine hiç benzememiş olacaktır. İtiyat larını hiç değiştirmedi. Hattâ ge- ne zarafet âleminin en birinci mü messili kalmak hususunda eski sinden ziyade itina gösterdi. Fa- Kat bunun büyük gayretler paha- a mmaloldi ilivorsl amanda oğlunu!

Bu sayıdan diğer sayfalar: