AKŞAM Eylül 193 AT SPORRİ) Dünkü maçta Fenerliler Galatasaraya yenildiler 1932 - 933 şile dömifinali için dün Taktim stadyonunda karşılanşan Gala. tasaray - Fenerbahçe takımlarının. oyu! unu takip ederken tuttuğum bu nok an maçtan sonra biç değiştirmiyoruml Saat dördü beş geçe Fener ta- kımı çıktı. Kendi tribünlerinden gok alkışlandılar. Onlardan hemen sonra Gala- saraylılar. taraftarlarının birikti- ği sol tribüne doğru sahaya gi- rerek aşağı kale önünde şüt çek- meğe başladılar. Takımlar şu kadrolarda idiz Fenerbahçe: Bedii - Yaşar, Fa- dil - Esat, Cevat, Semih - Şaban, Fikret, Muzaffer, Niyazi Süley- man Galatasaray: Avni - Faruk, Os- man - Bekir, Nihat, İbrahim - Danyal, Fadıl, Rasih, Doğan, Nec- det. Saat dördü on geçiyor, hakem. Retü beyin düdüğile Galatasaray- lilar başladılar. 3 üncü dakika: Oyun henüz düzelemedi. İki taraf ta karışık oynuyor. Fenerin müdafileri bil- hasa Fadıl, kalenin pek sıkıştı Tilmasına meydan vermiyecek şe- kilde çıkışlar yapıyor. 5 inci dakika: Galatasaraylı lar gok gayretli oynuyorlar. Ara- larındaki (kombinezon) tesadü- fi olmakla beraber bazı akın ları Fener kalesi önüne kadar sürükliybelliyorlar. Fener hücum hattının işleme ahengi, karşı ta- Tafın fazla gayreti yüzünden, bo- Zuluyor... 10 uncu dakika: Galatasaray- lilar mütemadi cenah değiştirici uzun paslarla oynamağa başladı. Bu tarz Fenerlilerin küçük paslar daki hâkimiyetlerini güçleştire- cek oyun şekilleri yaptığı için sarı lâcivertliler biribirlerine ya- kın oynıyamıyorlar. Fenerlilerin eralarındaki mesafeler uzadık- ça topun sevkindeki isabetleri ha- fifliyor. Şimdilik kendilerine uy- gun gelecek kadar oyunu kısal- tamadıklarından Fener mühacım- leri Galatasaraylıların ortaya koyduğu sistem içine farkedeme- den girmiş bulunuyorlar. Bu oyu- nu takıma uygun gelebilecek tar- za dökmek için ya merkez mu- avin yerinde, yahut merkez mü- hacim mevkiinde iki takımı da her an kavrayacak kadar usta- laşmış, sinirlerine pek hâkim, maçlara kanıksamış bir oyuncu lâzım... Aksi takdirde Ga- Jatasarayın yorulup | takatsiz- İikten — Fener — kombinezonu- mu rahat bırakmasını beklemeli 30 uncu dakika: Galatasera:, Yin yorulmadığını, Fenerin de açılmadığını gören sağ tribünde- kiler, sarı lâcivert oyuncuların mevzii muvaffakıyetlerile avuna- rak; Fiksete, Muzaffere fühaf tuhaf bağırıyorlar. Biri şöyle haykırıyor: Fikret! Fikret! Ver Şabana git- mez yabana!... Öbürü böyle sesleniyor: Galatasaray! Galatasaray! Gö- Zünü aç te oyun gör. Bira zsertliğe kaçan oyuncula- ra da şu cümleyi savuruyorlar: Oğlum senin yerin futbol mey- 'danı değildir. Afrikada yamyam- lar araçına gil... | dakikalarda Galatesizaj'n birinsi 1011 40 ıncı dakika: Sağ açık Nec- dete çarpan Fenerliler aleyhine bir frikik verildi. Necdet ortaya | * doğru çekti, Nihat geriden yetiş- ti, üstüne çıkan iki Fenerli ara- sından ileri pas verdi. Galatsaaray kez mühacimi kaptı, Onun e çıksan Fener müdafiinin. ka geçtiği sırada Galatasaray sol içi alarak falsolu bir vuruşla ilk golü kaydetti. İ Birinci devre bitti | Galatasarayın bir gelünden sonra beş dakikâ daha mühim bir akın olmadan devam eden oyu- nun bu ilk devresi 1/0 Galatasa- ray lehine bitti Çoban Mehmet alkışlanıyor #kinci devre başlamadan Fe- ner tribününün önünden geçen ağır siklet güreş şampiyonu Ço- | ban Mehmedi halk hevesle alkış lıyor. Belli ki bizim Çoban Meh- met Âmeriksn yıldızları kadar meşhur olmuş... Ikinci devre Galatasaray attığı bir golün hizi ile canlı başladı. Fenerbahı- larin sevk ve idaresi icabına gö- re olmadığı için tehlike yarata- Galatasaraylılar hiç top iyor. bekletmeden oynamak akıllıı mi gösteriyorlar. 12 inci dakika: Fener müha- cimleri hiç atılgan oynıyamıyor- lar, Açık fırsatlarda top üstüne gitmeği biribirine bırakıyorla Heleti ruhiyeleri, oyunun bir golle kaybedilmesine razı olmuş bir halde... i 18'inci dakika: Galatasaray ta- | kımı atletik kabiliyetlerin çok rol oynadığı şekiller içinde sıkı bir oyun çıkarmış topu sağa sole sürüp duruyor.. ; 22 inci dakika: Fenerliler bu Galatasaray sahasına pek sık girdikleri, kale önlerinde çok fazla dolaştıklı, halde gol çıkaramıyorlar. Bu hal bir talisizlikten ziyade oyuncula- Tın son saniyelerde şuurlu oyna- mamalarından ileri göliyor., Fenerin kaçırdığı büyük fırsat 30 uncu dakika: Fener sağ açı ği Niyazinin ortaladığı topu Ga- İatasaray kalecisi çıkış yaptığı ©s- nada kaçırdı. Kale tamamen boş kaldıği ande yetişen Muzafferin çektiği şüt kenardan gi 31 inci dakika: Galatasaraylı lar bu tehlikeyi savuşturduktar sonra ortadan sağa geçen oradan 'da Fener kalesine epi tehlike ge- çirten bir akınla mukabele ettiler. 33 üncü dakika: Oyun adam- akıllı kızıştı. Fenerliler sıkıştır. dıkları dakikaların iş görülecek saniyelerinde topları bir türlü sö- kemiyorlar. o Rakiplerine takılıp kalıyorlar. 45 inci dakika: Maç Fenerin 0 - 1 mağlübiyeti ile bitti Galip taraf bir golü hakkede- cek bir oyun çıkardı, Fener ise, idare ve kontrol Fa- ikiyetini ortaya koyamadığı. İçin yenildi. Eyref Şelik nisf İ plân hazırlanmıştır Seyyah celbi (Baş tarafı 1 inci sahifede) belediyeye müracaat edilmiştir. Surlardan yıkıla yıkila toprak se- viyesine yaklaşmış ve tarihi kiy- metini kaybetmiş kisimlar, muha- faza tedbi kılarak diğer kısımlara ehemmi yet verilecektir. Bu hususta bir rlerinin haricinde bire Zaten belediye, tabisisat olmas dığını ileri sürerek muhafazasi 2a- Turi eski eserlerin korunmasına bi Je yelişememektedir. Bunlardan başka Türk etnoğra- fisi noktasından pek değerli eski konakların da kendi hallerine bi rakılmamasi ve tamir ettirilerek eski devirlerdeki vaziyetlerile ya- atılması kararlağlırılmıştır. Bu konaklardan en kıymetlileri Bo- Haziçindedir. Bilhassa Anadoluhisarinda Köp- rülüler devrinin yadigâri olan bi- nanın harap olmaktan kurtulma- Sina çalışılacaktır Istanbulda mevcut eski eserle- in en mübimleri seçilerek yeni şe- hir plânında meydanlarda kala cak ve herkes tarafından görüle cek vaziyete getirileceklerdir. Fakat o zamana kadar bunlar. dan ne kadarının muhafaza edile- bileceği şimdilik kestirilememek- hiyetlar bir zat gazetemize şu izahatı vermiştir: «— Eski eserler ve abideler, şeli- vin en kıymetli tezyinatıdır. Bilhas- sa çeşme ve sebiller... Belediye- nin, harap olmağa yüz tulmuş çep- me ve sebilleri tedrici bir program. ile vakit geçirmeden tamire baş- laması lâzımdır. Bunların arasında sanat kıymet çok yüksek olan Galatada Azap- kapısında 18 inci asırdan kalma sebil, bakımsızlık yüzünden adeta yıkılmağa mahküm bulunmak dır. Vaktinde tamir edilmediği içi çatısı mahvolmuş, yerine yabani ağaçlar yetişmiş ve bunlar büyü- dükçe taşları biribirlerinden ayı- yarak mermer blokları düşürmek derecesine varmıştır. Müzeler ida- | resi bunun tamiri çin 25,000 lira- lik masrafa lüzum olduğunu tes- | bit ederek belediyeye bildirmiştir. Belediyeden «tahsisat yok» ceva- bini almıştır. Müzeler idaresi, bu gidişle ta- mamen kayıplara karışacak olan tarihi ve mesbur sebil çektirip müze kolleksiyonlarına koymaktan başka yapacak şey bu- lamamıştır. Sebilin tamiri için ha- zırlanan plânın ne zaman tatbik edileceği meçhuldür. Maarif vekâleti de pek harap hale gelen tarihi eserlerden an- cak Davutpaşada Hekimoğlu Al paşa camiinin kaş bilin kurtarılması için, eski eser. leri koruma tertibinden tahsisat tir. Müzeler idaresi bu- tını yaptırmaktadır. İstanbula ziyaretçi celbi için im- kânlar ararken böyle şebri süsli- yen milli abidelerin korunma ça- releri gözden uzak tutulmamalıdır. Bunların mühim bir kısmı adeta sahipsiz vaziyettedir ve ayakta du- rabilmek için belediyenin alâkasi- | nı beklemektedir.» İstanbul müzelerinin islâm eser. leri kolleksiyonlarının mahfuz bu- lunduğu Çinili köşkün her tarafı ıslaha muhtaç bir hele gelmiştir. Vekâlet, İstanbulun fethini müte- akip kisi olan bu keymetlikbinanın ta- 1 önündeki se- aşa edilen köşklerin en es- miri için emir vermiştir. Tamira- tin iki ay kadar sürmesi muhtemel- dir. Bu müddet zarfında ziyaretçi lerin buradaki eserleri eskisi gibi görebilmeleri için tertibat alın mıştır, Cumhuriyet gençler mal kıyılarında, ope: Her İşçinin, her zanatkârin, için- de bir ateş bulunması şarttır. Bu ateş mukaddes ateştir. Buna ateş 'demiyelim de candan bağlanma, gönülden uğraşma, seve seve çalı ma diyelim. İşine öşıklı olma diye- Tim. İşte, «Cumhuriyet &ençler mahfeli» nde sizi güler yizle, va- kur nezaketle karşılıyanlarda, bu | Sşkı görürüz, Onlarla konuşurken, onların mahfelini gezerken, bu | gençlerin, sanat âşıklısı olduğu mu anlarsınız. Hissedersiniz, ki kadınlı erkekli çalışanların gön- ünde, «mukaddes ateş» vardır. > | C.H. Fırkasi Beyoğlu kaza merkezinin geniş merdivenlerin- den çıkıyoruz. Konferans salonun- dan geçiyoruz. Bir kaç basamak daha tırmanıyoruz. Küçük bir ka- pıdan girdikten sonra, gençler, haklı bir iftiharla: — Bundan sonra görece her şey, iğneden ipliğe, tahtaya kadar her şey bi: biz yaptık diyorlar. Mütevazi döşenmiş salonlarda, ağuslos böceği yaygarası de- ği var, Cum- huriyet Gençler mahfeli âzaları- Dın, kış yaz demeden, geceye gi düze bakmadan çalşıtıkları der- hal belli oluyor. Her yer, karınca yuvası gibi işlenmiş, küçük bir kütüphane, zarif bir salon, zevkli dershaneler, müracaat kalemi, ti- yatro salonu, sahne... Karınca, kaderince, her şeyleri var. Her şe- Yi ellerile yapmışlar. Her tarafı ellerile süsleyip düzeltmişler, bi il, bir karınca sesi Mahfelin yedi şubesi var: yatro, musiki, bilgi, spor, yayma, istatistik, bedii sanatlar. Ve bu yedi şube, hergün muntazaman ç: işiyor. Temaşa şubesinin otuz ki şilik bir kadrosu var. Bunlardan onu kadın. Şimdiye kadar 300 işler. Her sene, bir turneye çıkıyorlar, başka vilâyet- lerin halkevlerinde veya halk fır- kasında temsiller veriyorlar, Mu- şiki şubesi konserler tertip ediyor, spor şubesi, bedii sanatlar şubesi kendi kollarında yükselmeğe, ya- yarlı olmağa gayret ediyorlar. Bil gi şubesi, geniş kadrolu, büyük te- şekküllerin bile güşlükle başardı ği bir işi, muvaffakıyetle görüyor, eser temsil eti Almanca, ingilizce, fransızca, ital yanca, muhasebe, biçki dikiş ders- leri veriliyor. Bu şubenin dokuz yüz talebesi vardır. Yayma şubesi, mahfelin ne; Nefis operet musikisi. Enfes Güzellik ve yüksek SANA TA Villy Forst - Magda Schneider | östatistik şuber Kıymetli bir müessese inin bir sahnesinde yat vazifesini görüyor ve i şubesi, size evrakı müsbitesi ile, mahfelin neler yaptığını gösteri“ yor. Bilgi şubesinin 900 talebesi, in defterlerinde, lerile, adreslerile kayıtlı. Tem edilen 300 eserin isimleri, oy- mandıkları tarihlerle, oynanmış olduğu yerler, kaç kişinin seyret- tiği göz önünde... Yalnız geçen sene Beyoğlu merkez cihetindeki temsilleri 15.000 kişi seyretmiş. Temaşa şubesi bu sene teşrin” evvelin birinci günü, Sumer Ülke leri isimli manzum bir piyesle fa- aliyete geçecek, Yararlı bir sahada, müsbet işler gören bu genç teşekküle daima muvaffakiyetler temenni ederken, «Cumhuriyet Gençler mahfeli» ne yapılacak her türlü maddi ve ma- Devi yardımın yerine masruf bir hareket olacağını da kaydetme- den geçemiyeceğiz. Bir kaç sene zarfında, bir kaç boş salo- nu, yılmaz bir emekle, özlü bilgiler yurdu haline sokan bu gençlerin mesailerini takdir etmemek kabil değildir. Dün, koca bir. binanın üst katında kaybolan bu teşekkü- le, bütün o salonlar dar gelmeğe başlamıştır. Çalışan yaşar, derler. Onlar da bu yolda çalışmakta devam ettik- ge, mahfelin büyüyeceğine, faali- yet sahasını çok daha genişletece- inanıyoruz ve bu inanımızın çok yakın bir atide doğru çıkma- sini temenni ediyoruz. Belediye temizlik şubesi Belediye temizlik müdür mua- bazı vinile memurların. vazife- lerine iş ve müdü- rüyet teşkilât da kaldırılmıştı. Temizlik müdürlüğünün mu: melâtını belediye müfettişleri tet- kik ediyorlar. Belediye şubelerin deki temizlik işlerinin de tetkiki lâzım gelmiştir. Müfettişler Bey- oğlu temizlik memurluğunun mu- amelelerini tetkike başlaraışlardır. Son zamanlarda temizlik müdür- lüğü tarafından ye, kabul edilenlerin ne suretle kabul ve tayin edildikleri ayrıca tetkik edilmektedi BiR GONUL BOYLE AVLANDI Kay Francis - George Brent Fransızca sözlü San'atın nümünesi PIYORUM