AKŞAM Buğday ihracı artıyor, talipler çoğalıyor vusturya ve Almanyaya nümuneler gönderildi Ziraat bankasının dışarı mem- etlere olan buğday ihracatı imaltadır.. Viyanada bazı mür da zahire alan müesseselere iğday nümuneleri göndermişti. nümuneler müesseseler tara İleride Avus- aç edileceği ümit edilmektedir. Diğer taraftan ziraat bankası lmanyaya buğday ihraç etmek in bazı alman müesseselerile jözakere etmektedir. Müzakera- iyi bir netice vereceği ümit ilmektedir. iraat bankası tarafından, alman esseselerine gönderilen yumu- ik buğday nümuneleri beğenik iştir. Fiatler, Romanya buğday itlerine mazaran ucuzdur. Kös- meede teslim edilmek üzere omanya buğdayları 5 kuruştan ağı değildir. Halbuki Türkiye ığdayları 4 buçuk kuruşa kadar iraç edilmektedir. Şimdiye kadar Almanyaya kle- ticaret muahadesi wsullerile ton buğday ihraç edilmiştir. ilk parti, ihracat için bir ışlanğıç teşkil etmektedir. rakyadan gelen kavun karpuz Şark demiryolları tarafından imdiye kadar Trakyadan 109 on karpuz, 117 vagon da kavun lmiştir. Alınan haberlere göre levsim sonuna kadar Trakyadan brimize 1000 vagondan fazla wun ve karpuz geleceği ümit lilmektedir. Tütünlerimiz alyanlar da Trabulusu- garpte tecrübeye girişiyorlar n— yada, rk tütünü nefasetinde. tirmek için çalışılıyor. Fakat bu in şimdiye kadar bir netice rmemiştir. Hattâ Almanyada melerdenberi bu işle uğraşan İn enstitüsü bile, şark tütünleri fasetinde tütün yetiştirmeğe mu #fak olamamıştır. Sn haberlere göre son za- anlarda İtalyanlar da Trabulus- bprte şark tütünü yetiştirmek. fin tecrübelere girişmişlerdir. Bu #erübelerin nasıl bir metice vere- Bi belli değildir. Avusturyada buğday az | Avusuturyada zirai vaziyet Fena» ir. Bu yözden ekmek fistleri halılaşmıştır. Avusturya hükü- ti, pahalılığa karşı çare bulmak in, buğdaya, arpa, çavdar karış» ılmasinı emretmiştir. Diğer ta- “Altan çavdar gümrük resmini de irmiştir. Türkiye tütün rekoltesi İlahisarlar umum müdürlüğü ün eksperleri tarafından veri. raporlara göre bu sene bilü- m Türkiyede tütün zeriyat ası 45 bin hektardı Hektar başına yedi yüz rande- m esas tutularak bu seneki ün mahsulünün 31-32 milyon tutulacağı tahmin olunuyor, Romanya başvekiliBelgratta neler görüştü Almân gazetelerine göre panslavizm meselesini tetkik etmiş Berlin 9 (Hususi) — Berliner Tageblatt gazetesinin Peşte mu- babiri Belgratta Romanya baş vekili ile Yugoslavya erkâm hü- kümeti arasında vuku bulan mü- a dair şu telgrafnameyi çek- Romanya başvekili M. Tataresko ile Yugoslavyanın mukadderatını ellerinde bulunduranlar arasında dört gün devam eden mülâkat ve müzakereler hakkında, tafsilât verilmemiştir. Maahaza bu mülâ- katların siyasi büyük ehemmiyeti olduğu muhakkaktır. Son zamanlarda Yugoslayva harici siyaseti üzerinde faal bir #urette mücasir olan kral Alek- sandr ile M. Tatareskonun birçok defalar görüşmüş olması buna delâlet ediyor. M. Tataresko veda mlilâkatında gazetecilere | verdiği malümatta Belgrat mülâkatlarında başlıca mevzuu, Balkanlarla Tuna havza- sındaki statükonun, yani bugünkü vaziyetin teşkil ettiğini haber vermiştir. Diğer taraftan Romanya gaze- leleri son nüshalarında panslavist hareketinin tekrar canlanmasından. endişe izhar ediyorlar. Ihtima ki M. Tataresko Belgretta pans vizmi tekrar neşr ve tervice çalı şan milli cereyanları mahallinde ve yakından tetkik ve takip mek istemiştir. anslavist cereyanları ih: #lav Balkan sirpları sıkı teşriki mesaiye sevkedebileceği den yalnız romenler değil, diğer Balkan milletleri ve bahusus yu- panlılar da bu cereyanlarla alâka- dar olmaktadırlar, Amerikadaki grev Patronlarla amele arasındaki müzakere neticesiz kaldı Vaşington 11 — Amerika men- Sucat sanayindeki grev büyümek- tedir, Creve iştirak eden amele- nin miktarı bir milyona yaklaş” mışbır. Patronlarla amelenin arasında bir anlaşma bulmak için yapılan müzakereler neticesiz kalmıştır. Patronlar amele murahbasının teklifini reddetmişlerdir. Bunun üzerine vaziyet çok vahim bir şekil almıştır. Avusturya istikrazı Cenevre 12 (A.A) — Fransız maliye nazırı N, Germain Martin, 1923 istikrazının tahvili hakkınd: Avusturya başvekili M. Sehuschalg ile görüşmüş, Viyana ve Paris hazinelerinin bu bususta teknik tetkikata tevessül için temasta Muğlada yol inşası Muğla 12 (A. A.) — Vilâyetin muhtelif mıntakalarında mükellef amele çalışması başladı. Halen Tavas, Bodrum, Fethiye, Korkuteli yollarında çalışılmaktadır. Şimdiye kadar 600 amele çalışmış ve 700 amele de'hali faaliyettedir. Birinci teşrinin birinde Milâsta, üçünde Marmariste, 1 martta Datça, Fethiye, Köycez yollarında mükellef amele çalışması başlıya: caktı GUNUN MESELELERİ Sovyet Rusya Cenevreye geliyor Cenevreden gelen telgraflar Sovyet Rusyanın Milletler cemiyetine, girmeğe davet edilmesi büyük bir ekseriyetle kararlaştırıldığını, bunun üzetine Sove yet hükümetine davetname gönderildi. Bini bildiriyor. Sovyet Rusyanın bu da veti kabul ederek" murahbhasını br lerde Cenevreye göndermesi ve ilk top- lantıda marahhasin merasimle kabulü beklenebilir. | Sovyet Rusyanın Miller cemiyetine | girmesi har tarafta memnuniyetle kai Tanmuşlr. * Fakat bu memnuniyet en. yade memleketimizde » duyulınaktadır. Çünkü Sovyet Rusya ile on evvel dostluk münasebatı tesis eden hükümet Tür yedir. Bu münasebat seneler geçtikçe kuvvetlenmiştir. Dost memleketin dün- ya milletlerini bir gekküle girmesi tabii olarak memleke. timizde en büylk memariyetle karşılan» maktadır. Avrupa gazeteleri Sovyet bi Milletler cemiyetine girmesi münasebe- tile uzun makaleler yazıyorlar. Bu ma- ikket olanlar. izce bu mütalea doğru | değildir. Eğer bu zevat kendi memleketlerinde korkuyorlarsa . Sovyet in Milletler cemiyetine girmesini nizmin uzaklaşması demektir. Yeni umumi harp, ne suretle neticelenirse ne- tcelensin, her tarafta komünizm cere- yanlarını kuvvetlendirecektir. Sulh bilâ- kiz komünizm cereyanını durduruy İlinci bir nokta daha var: Biz münizm kadar diktatörlüğü de istemi yoruz, Halbuki İtalyada diltatörlüle var» dır. Öyle olduğu halde bu hükümetle beraber çalışmaktan çekinmiyotuz.» bim bir hadisedir. Her sulh dostu bumu. memmuniyetle karşılamalıdır Ayı hücumu Bir köylünün karnını deşti, kolunu ısırdı Gerede 10 (Hususi) — Kara- pazar köyünde, insanlar ve vahşi hayvanlar arasında kanlı bir va- ka olmuştur: Bu köyde biribirile münazsalı parti vardır. Bunlardan biri. si diğer partiye ait koyunları dağda otlarken yakalamış, ellisi: ni kesip oralarda bırakmış, Çoban meseleyi koyun sahiple- rine haber verince bunlar vaka mahalline giderek etrafı araştır. mağa başlamışlardır. Bu sırada içlerinden biri bir kaç kesik koyu- nu parçalıyan kocaman bir ayı ile karşılamıştır, Ayı birdenbire bu adama hü- cum. etmiştir. Adamcağız bu az- gin hayvandan kurtulmak için ta- bancasına müracaat etmişse de aldığı yaradan müteessir olmıyan ayı adamın üstüne atılarak ken- disini altına almış, sol kolundan fena halde isırmıştır. Silâh ve imdat seslerini işiten mecruhun kardeşi köpeklerile be- raber gelip ayıyı kaçırabilmiştir. Fakat zavallı adamın aldığı yara- lar ağırdır. Ayı adamın karnını 'da parçalamıştır. Vaka hükümete aksetmişti sik koyunlar Geredeye geli iştir. Koyunları ke. senler, bunun bir mukabele oldu: Bunu, kendi koyunlarını da diğer tarafın kestiğini iddia ediyorlar. 4a da gösterdikleri koyunların ev- velce kurtlar tarafından boğulduk- tan sonra kesilen bazı hayvanlar olması ihtimali vardır. mueyene edili HEKİM ÖĞÜTLERİ Tifo ve korunma çareleri izin bazı Son aylarda yeli semtlerinde tifoya ait vakaların görülmesi itibarile, bugünkü yazı: mızda bu hastalığı anlatmağa ve bu bulaşık korkunç âfetten korun: ma çarelerini göstermeğe çalışa- cağız. Tifo (örtülü) demektir. Bu has dalıkta ekseriya hastalar. dalgın ve etrâfında olan biten şeyleri hi sedip anlamıyacak surette, adeta yarım uykuda olduklarından, bu isim verilmiştir. Memleketim birçok yerlerinde tifoya, kara humma denilmektedir. Bu âfet, bu hastalığı yapan mikropların münhasıran ağız yolile hazım ci- hazımıza girmesi ve meydana gelir. Bu da, ya hastala- rın idrar, tükrük, maddeyi gaitası ile pislenmiş eşyaya temas ettik- ten sonra, elleri temizlemeden ağ: za götürmekle; veya hastaların bu mülevvesatına konmuş sinek- lerin, yiyecek ve içeceğimiz şey- lere konmasile ve keza hastalık mikroplarile bulaşmış kap kaçak- tan yemek içmekle sağlam insa- nin hazım yoluna girer. Bir de kendisi hasta olmadığı halde bağırsaklarında tifo mikrop- ları taşıyan ve bilhassa büyük ap- testle bu mikropları etrafına sa- çan insanlar vardır. Bunlar, temiz- lik esnasında bulaşan ellerini, lâ- yıkile ve dikkatli surette temizle- meden her hangi bir şeye (kap, kaçak, bardak, kapı tokmağı, kâ- Zıt paralar, el sıkma suretile) do- kunurlar. Telvis ettikleri bu eşya: eden herkes, ellerini te- mizlemeden ağza götürmek, veya bu ellerle yemek, içmekle haberdar olmadan ve zahiren hiç ile temasta bulunmadan, tutulurlar; ve ekseriya gö, laşmalar da bu nevidendir. Tifo mikropları çabuk çabuk ölmez. İnsan pisliğinde, toprak- ta, durgun sularda uzun müddet yaşar, durur. Bu mikropla bulaşık gübre ve toprakla temasta kalan meyva ve sebzelerin çi yenilme- sile hastalık meydana gelir. Görülüyor ki mikropların bede- ne girebileceği biricik bulaşma yo- lu, hazım borusudur. Bu yolun başlangıcı olan ağza, yiyip içece- ğimiz şeyleri götüren ellerdir. Bu hale göre tifoda el temizliği mü- him bir yer tutmakla beraber, bu yalnız başına yetişmez, çünkü el leri lâyıkile temizlenmiş bir adam. gözle görülmediği için temiz zan- mettiği, halbuki hakikatte tifo mikroplarile bulaşmış şeyleri te- miz ellerile yiyip içmekle de has- tal ile tem: Şu halde ortada mikropların en müsait olarak ürediği ve bulaşma» nın kökü olan tifolu hastaların veya hasta olmadığı halde barsa- Bında mikrop taşıyan insanların bulunmaması lâzımdır. Bu da biri her türlü mülevvesatın kapalı ola- rak akıp gideceği muntazam ka- malizasyona malik şehirlere, yani ta ve diğeri, yalnız ekser bulaşık has talıklardan korunmanın şartların. dan biri olan fenni temizliğe, bil. çük yaştan itibaren alışmış bulun- mak üzere ferdi terbiyeye taallük eden iki esasta toplanır. Şahsi korunmanın kıymı yüktür, Bunun için hastalığın şa- hıs için ve cemiyet için ne kadar mühlik olduğunu hatırlatmak kâ- fidir. Tifo mikropları ağızdan gi Fer, fakat barsaklarımızdaki be- Yaz kan bezleri iç yolundan hattâ ağız zarından bir kere bedene gir- meğe muvaffak oldu mu, bütün kan içinde dolaşmağa başlar. Uğ- ramadığı âza yoktur. Ta beyin zarlarından bacaklardaki | siyali kan damarlarına varıncıya kadar vücudumuzun her bir kısmını do- laşır, safrâyı pek sever, bunun için safra yollarını kolaylıkla iltihap- landırır, Nefes borularımızda hu- susi bir nezle yapar. Bu nezle ta boğazdan en ince nefes boruları: na kadar yayıla zatülcenp gibi tfoya karışarak eklenen hastalıklar meydana ge- lir. Kanda dolaşan mikroplar kal bin iç zarını, bazan dış zarını ve bazan dasasıl kalp etini hırpalar, Bu hırpalama mikropların çıkar- dığı toksin dediğimiz bir nevi ze- hir ile vukua gelir. Damarlarımız 7ı, bilhassa karnımızdaki ehem- kan damarlarını felce uğ- ratır. Kan kalbin önünden kacar, bu felce uğramış, genişlemiş da- marlarda toplanır. Kalp boşuna çalışan bir tulumba gibi kuvvetsiz atar ve bu hal bazan kalbin dur ması ile biter, miyet Hastalığı atlatmış ve genelikle rinde bir şey hissetmiyen birçok insanlar vardır ki ileri yaşlarında kalp hastalığından muztarip olur- lar. Bunların kalbini bozan sebep Ya çocukluğunda veya gençliğinde geçirmiş oldukları tifo olabilir. Hastalık zehirleri beyine hü- cum eder, hastalığın ağırlığı nis- betinde merkez sinir cümlesi çok müteessir olur; hastalar ya sayık- larlar, dalgın, kuvvetsiz serilmiş yatarlar; veya müteheyyiş bir haki de fakat manasız ve sabit nazar. larla etrafa bakarlar. Tifoda en mühlik neticeler: Hai talığın bizzat barsakta yapmış ol- 'duğu tahribat - bilhassa çok ishal- ler hastalarda barsak kanaması, e hastalı şiddeti hasebile husule gelen kal zafıdır. Bu evvelce kestirilemedi- ği gibi vukubulunca da önüne ge- gilmesi oldukça müskül olan ve ekseriya maatteessüf kabil olamı yan hallerdir. Üç hafta yüksek ateşler, türlü türlü ıztıraplar ve her an zuhuru muhtemel hayata malolacak bir gok tehlikelerle dolu hastalık, eid- i bir tedavi ile geçtiği halde de bazan, uzviyetin kâfi derecede muafiyet kazanmadığı hallerde, bir veya iki hafta sonra tekrarla barsak delinmesi - dığı ve yine en az iki hafta daha irdüğü ve bu esnada birincisinde atlatılan tehlikelerin bu tekrarla» di için için ne mada meydana çıkabilec. şünülürse, bu hastalığın hı ne kadar ezici ve muhi kadar üzi Hastalık bittikten sonra hemen uyanabilecek akciğer veremi ve- ya senelerce mültehip halde kal cak kulak âfetleri veya seneler sonra meydana çıkabilecek kemik âfetleri ve kalp hastalığı göz. de tutulursa, tifodan korun- mak için ne kadar uyanık davran- mak lâzım geldiği görülür. Tifounun en ziyade hangi yaş- ta görüldüğünden ve korunma yelerinden gelecek yazımızda bah- Dr. bet Naim EMNİYET MESELESİ Teksayi prozerva'illari (kapur taz. yakı haya le birer birer miştir, olabileceği anlaşılır. müay'ene edil