Sahife 8 AKŞAM 21 Haziran 1934 Bir kaza oldu mu, tayyare yolcularını birer birer Ne dışarı atıyor Sandalyelere asılı paraşütler açılıyor ve yolcular karaya inerek can- larını kurta- rıyorlar hava yolculuğu ar- tik o kadar ileriledi ki ber mem- leketle buna göre büyük hazırlık. ler yapılıyor; tayyare istasyonlar rının etrafı demiryolu garları ka- dar kalabalık oluyor. Tayyareler- de yolculuk eden kadınlarâ yolda tuvalet eşyası ve modaya ait ci- in onlarla be raber havaya çıkan satıcılar bile görülmiye başladı, Diğer taraf- lan hava yolculuğu ziyadeleştik- çe layyare kazı nacak tedbirler çok yenilikler yapılmıya başlan. miş. Bunu bu hafta aldığımız Amerika gazetelerinde taaccüp ve merak ile okuduk. Malüm ya deniz kazaları hak- kında alınan heyecanlı haberleri gazete karileri merak ile takip ederler. Fakat büyük bir transa lantiğin her hangi bir kaza netice- sinde batması oldukça uzun bir müddet sürer, Bir aysperğle çar- Pışan Titanic kazasının vukuume dan beç saat sonra Babrimuhitin Suları içine gömülmüş gitmişti... Bu müddet zarfında yolcular gü- vertede toplanır, herkese can kur. taran simitleri takılır, sandallar denize indirilir, evvelâ kadınlar ve çocuklar bunlara yerleştirilir ve telsizle her tarafa verilen is- “imdat işaretlerine koşup yetişen vapurlar ekseriyetle kazazedele- Tin mühim bir kısmını kurtarır. İyi amma bu ağır ve fecaati nisbetinde uzun süren heyecanlı saatleri bir de tayyare kazaların- daki anilikle mukayese edecek olursanız o zaman hava yolculu- rukuunda yolcu ini kurtarmanın pe il olduğunu kolayca Bir kaç hafta evvel üç kadın ve iki erkek yoleu Amer yük bir yolcu tayyaresinde geniş koltukları içinde rahat rahat hava yolculuğu yaparlarken bir. denbire tayyareden dişarı atıldık- larını sonra kendilerini havada bulmuş. | Her yolcunun kun Long Tolmanda Roosevelt tayyare karargâhı üs metre yüksekte imiş. Tayyarenin pilotu yanındaki bir manivelâyı harekete getirmiş ve yolcularını birer birer bir balondan dara atar gibi havaya düşürmüş, Koltukla- rına zaten sımsıkı bağlı olarak oturmakta olan yolcular ne olduk- larının farkına varamamışlar, hi va içine bırakılınca koltukları için- de bir kaç defa takla atmışlar altüst olmuşlar, nihayet bir il saniye sonra koltukların arkasına takılı paraşütler. açılıver bu beş büyük şemsiyeye tuklar içindeki üç kadın ile iki er- kek yavaş yavaş gökten aşağı in- meğe başlamışlar Tayyare saat te 160 kilometre süratle yoluna devam ededursun, yolcular böy- Tece hiç burumları kanamadan ye- Meğerse bu tayyare yolculuğun- da emniyeti temin tarafından icat edilen yeni bir sis- temin tecrübe manavrası imiş. Yolcuların cümleten yere ve sapa: sağlam inebilmeleri bu ihtira için pek muvaffakiyetli bir tecrübe te- lâkki ediliyor. Bu ihtiram esası gu: hava gemisinde meselâ ani olarak zuhur eden tehlikeyi en evvel hisseden veya gören tay yarenin pilotudur, Ekseriya bu kazalar o kadar ani oluyor ki pi- ot tehlikenin yaklaştığını ve ona göre herkesin .hayatmı kurtarma: 81 lüzumunu vaktinde yolcularına haber veremiyor. Bu cihetle dar kamaraları içinde mahpus kalan | yolcular arkalarına birer paraşüt geçirip kendilerini havanın içine kapıp koyuvermeğe vakit bula mıyorlar, Bu yeni ihtirada ise yolcular koltuklarında rahat rahat otu yorlar. Koltukların her birinin tayyare ve kamarasının tavanın. daki bir yaylı direkle irtibatı var. nında. tayyarenin yan tarafında bir de kapı bulunu- Yor. Bütün bunların otomatik ter: ibatı hep geliyor, pilotun eli al- tindaki bir manivelâda toplanı- yor, Şimdi pilot lüzum gördü mü he- men bu manivelâyı itiverince tay- yarenin kenarındaki bütün kapılar! kendiliğinden açılıyor, koltuklar, birer birer rayları üzernden kayı. yor ve nihayet rayın ucundan kur. tünde, 450 | Tayyare içinde olaran yolcular, kaza zamanında, kendilerini tayyarenin penceresinden dışarı fırlatılmış Buluyorlar... koltukların arkasındaki puraşütler açılıyor ve bu büyük şemsiyeye asılı oldukları halde yavaş yavaş yere iniyorlar... /” tar, Bu esnada tayyare Nev Yor. l koltuklarında rahat rahat Bir ki taklak attıktan sonra tularak yolcuları birer birer hava- Ya atmış oluyor. Boşlukta koltuk ve içindeki yolcu düşmeğe baş- larken sandalyeye bağlı paraşüt açılıyor ve dokuz oni metre sonra müvazenesini buluyor... Bundan sonra karaya doğru ağır ve mum tazam bir iniş başlıyor. Hava yolculuğunun bu tekem- mülünü, kara veya deniz yolcu- luklarnda bulabilir misiniz? Ta- savvur ediniz bir kere, büyük bir transatlantiğin kaptanı, kaplan yerindeki bir manivelâyı yerinden oynatınca gemideki bütün yolcu- ları kamaralarından çekip çıka- rarak selâmet sahiline gönderebi- lir mi? Yahut bir lokomotifteki makinist, karşıdan başka bir tre- nin üzerlerine doğru olanca süra- geldiğini görünce trendeki bü- tün yolcularını birer birer vagon- ların iki tarafında kırlara ekip hayatlarını kurtarabilir mi? Halbuki denizlerde vukua gelen kazaların her türlüsü hava gemile- rinde de zuhur edebilir. Hem da- ha şiddetli ve daha ani olarak Bu cihetle tayyarelerde müsade- me, yangın ve sair kazalara karşi ani olarak yolcuları tayyareden dışarı atabilmek sistemi Amerika- da pek emniyet verici bir şekil ola. rak telâkki edilmiş... Amerika gazeteleri bu sistemin bütün tay. yarelerde tatbikini pek ihtiyatlı bir tedbir olarak tavsiye ediyor. lar, Amerikada son zamanlarda tay- yarecilikteki yeniliklerden biri de hava postalarında kamarotluk va- zifesini görmek üzere yetiştirilen zeki, maharetli ve gayretli genç kızlardır. Bu genç kızların rolle- ri, yolculara hava seyahatlerinde iyi bir vakit geçirmelerini temin etmek, onları her hangi bir teh- like korkusuna karşı avutmak, te- lâş ve heyecanlarına mâni olmak| ve icabında hemen muavenetle- rine koşmaktır. Bu kamarotlar içinde hava yolcuları arasında briç partileri tertip edenler varmış. etleri, ve her hangi bir vaka kar- şısında sakin kalmaları, yaşlı baş- lı yolcular üzerinde pek iyi tesir yapıyormuş, o Geçenlerde Londranin Croydon tayyare istas- yonundan Parise müteveccihen havalanan ve içide on üç kişi bulunan bir tayyare bir müddet sonra bir fırtına ile karşılaşmış, Anadoluda Akşam Mesken buhranı olan bir yer: Küçükkuyu Küçükkuyu halkı burasının kaza merkezi olmasını istiyor Küçükkuyu (Urmumi muhabi rimizden) — Burası, benim için bir aile muhitinden farksız ve çok! sıcak bir kucak oldu! Memurla- Tı, ve ahalisi insana çok yakın! Memleket serapa şiir ve hülya hasına benziyor... Civarda bir ılıca var, bir de (Adatepe köyü) var diyorlar, Bunların her ikisini de görmek lâzım. Her gün beni bir tarafa götürmek istiyen ar- kadaşlar peşimi. bırakmıyorlar. Ben yaştaki bir adamın her gün at üstünde gezmeğe dayanamıya- cağını düşünmüyorlar ve (sen maşallah bizden gençsi rek oradan oraya gezdi Şimdi buralarda bir parça ten- balık yar, Çünkü mahsuller he- İş zamanında etraftan buraya gelecek olan in- sanlarla her taraf daha ziyade şenlenecektir. O zaman alış veriş ler olacak, memlekete paralar gi- recek ve herkesin gönlü ferahla- nacaktır. Bahusus ki bu sene zey- in ağaçları çok yüklüdürler. Namuskârane mükâfatı olarak şehrin methalin- de kurulmuş olan sabun fabrika- sının ziyareti bana büyük bir neşe ir. Yepyeni ve fenni bir galışmanın bir surette yapılmış olan bu imalât- hanenin daha ziyade büyültüle- rek fazla miktarda piyasaya mal çıkarılacağını işittim. Gerek ça- maşır ve gerekse tuvalet için ko- kulu ve renkli sabunları çok rağ- bet bulmuştur. Sahibine hayırlı kârlar temenni eylerim. Mesken buhranı Burada oturacak ev bulmak mümkün değildir. Onun için me murlar ailelerini getirtemiyerek karanlık ve rutubetli yer odala- rında bekâr hayatı yaşamaktadır. lar! Fabrikatör Ahmet Nureddin ve Hasan beyler fabrikanın elve- rişli odalarını parasız olarak bu memurlara açık bulundurmakta bu mevcut ihtiyaçlara kifayet ede- memektedir! İhtiyar heyeti tarafından de- müz kenarında bir köy odası yap- iseler de misafirperverlik ırılmaktadır. Kâğir aksamı bit miştir. Üst katı hükümete icar edi- lecektir. Buna ben çok memnun oldum. Çünkü: Nahiye müdürü. nün şimdi oturmakta olduğu oda- Dın tavanı çökmek üzeredir. Her ne kadar bu tavan desteklerle tutturulmuş ise de müdür beyin masası üzerine yukarıdan toz top- rak akmaktadır! Mefruşatı ta pek âdidir ve hükümetin şerefile ka ip değildir. Insallah tiyen mü yeni binaya nal anna şimşekler çakmış ve nihayet tay- yareye bir yıldırım düşmüş... Tayyarenin telsiz direği kırılmış, yolcular ön tarafta yıldırımın pi- lotu öldürdüğünü zannetmşiler ve tayyarenin düşüp parçalanacağı- nı zan ile telâşa düşmüşler. İşte bu telâş tayyaredeki kamarot genç kız sakin tavır ve hali ile yı taştırmı Tayyare yavaş yavaş kasabaya | terbiyeli Tuşat ta yeni bir şekle konulur. Ihtiyar heyeti neler yapmalıdır? Küçükkuyunun ileride bir ka- za merkezi olması çok muhte- Ayvacığın kaza merkezi kalması pek gayri tabii görülmek- tedir. Asıl hayat ve servet Kü gükkuyuda toplanmıştır. Buradan Ayvacığa bir de şose yapılacak olursa şimdiki kıymeti bir kat da- ha artacaktır. Onun için ihtiyar heyetine düşen bir vazife vardır Köy odasını yaptırdığı gibi me- murla, da evler yaptırarak icarla Köyün mektebi de perişandır! O güzel binayı bu sene ikmal ey- lemelidir. İskeleyi de demirden yapmalı ve vapurlar yanaşabi- İecek kadar denize uzatmalıdır. | Bu mümkündür. Tekirdağının ve Mudanyanın ve hattâ Karabiga- nın iskelelerine bakıp ibret al malıdır. Küçükkuyulular burasının ka- za merkezi olmasını yorlar. Fakat bunun hazırlanmak lâzımdır. banın iskâna kabiliyeti olmak!” için elzem olan şeyler: Su, elek- irik ve lâğımlardır. Fırsat düş tükçe bunlar yapılmalıdır. Mem- leketi kara sinekten kurtarmak için elbirliğile mücadeleye devam eylemelidir. Postahane Buradaki resmi dairelerin gür zellerinden birisi de posta daire- sidir, Müdür Şevki be gok se- yaret eyledim. kın büyük emniyet ve dört senedenberi burada va- zifesini muvaffakiyetle idare ey lemekte bulunmuştur. Postahane binası bir kat ü ne kurulmuş, kullanışlı ve sağlam. bir dairedir. Burası evvelce ha- rap bir ev iken müdür Şevki beyini himmetile tamir ye icap eden yer leri tadil edilerek şirin bir hale getirilmiştir. Insana yakınlığı ve tabındaki nezaket ve terbiyesi dolayısile de müdür bey burada mühim bir şahsiyet olmustur. Gümrük dairesi Bu güzel bina iskele başında yedi sene evvel yapılmıştır. Ge Tek mimarisi ve gerekse inşa tarzi pek hoştur, İskeleye çıkanların dikkat nazarlarını en evvel çekeni bu dairedir. Memur Necati bey ve kibar bir gençtir. Burada tütün zeriyatı yoktur. Yalnız mamulât satılmaktadır. Kaçak namına buraya bir şey ge- irilemediğinden her ay satış mike tarı 30 lira kadar artmaktadır. Bu- radaki askeri sahil muh: kuş uçurmamaktadırl Ragıp Kemal yakla, sağ ve salim ye Fakat makinenin bazı yerlerinde Yıldırım tahribat yaptığı için ci- vardaki telefonlarla bir başka tayı yare istemişler... Bir çeyrek son- ra başka bir tayyare gelmiş ve yolcular hiç korkup telâş etme den bu yeni tayyareye geçerek yolculuklarına devam etmişler, A. Nezih