16 Mayıs 1934 Sahife 7 Roma sütçülük kongresi, nasıl çalışıldığını tetkik ediyo! Italya mektupları Roma beynelmilel süt kongresi açıldı Bizim de iştirak ettiğimiz kongrede mühim meseleler görüşülüyor Milano 9 (Hususi) — Bundan evvel yolladığım bir mektupta, Romada yapılacak olan beynelmi- lel süt kongresine Türkiyenin de rak eyliyeceğinden bahsetmiş- tim. Bu mektubumda Akşam oku- yucularına kongreyi anlatacağım. 30 nisan pazartesi günü Roma- | da M. Mussolini tarafından açılan. bu kongre, onuncu beynelmilel sütçülük kongresidir. Açılış mera- simi Kapitolda yapıldı, M. Mus- solini, söylediği açılış nutkunda, kongreye iştirak eden bütün dev- etleri selâmladıktan sonra, ziraa- tin bu şubesinin ehemmiyetinden bahseyledi, ve hayırlı neticeler ek de edilmesini temenni etti. Kongreye 48 milletten iştirak eden âza yekünu 2000 i buluyor- du, Türkiye hükümeti tarafından de, mütehassısı Aziz bey ile, Ankara yüksek ziraat enstitüleri sütçülük lâboratuvarı şefi Ekrem Rüştü beyler iştirak eylediler. iraat vekâleti, sanayii zürraiye Kongre Azasının mühim bir kısmı, ilk gü nü Vatikana giderek Papa tara- fından kabul olundua!r. Kongreye gelen âzalar atasın- da en fazla olanlar Almenlerdı. Kieldeki meşbur sütçülük enstitü. sünün hemen tekmili profesörleri gelmişlerdi. Ayrca Alman ziraat nezaretinden bir grup (a verdi. Bu heyete Alman ziraat nazırı ri- yaset ediyordu. Kalabalık olarak gelen heyet lerden birisi de İngilizler idi. Çin ve Japon hükümeti ile Ayusturak yalılar da bu kongreye murahhas yollemışlardı. Vatikandaki kabulden sonra kongre Palazzo Margherita- da toplanarak bir kaç şubeye ay- rıldı, ve asıl çalışmasına başladı. Muhtelif şubeler ile mevzuları şunlardı: 1 — Hayvan yı hasılatı: Ru şubede, bilhassa Mü- nih üniversitesi zootekni mualli- mi Prof, Dr. Heins Kenselerin ra- | poru çok alâka uyandırdı, bundan başka Almanyanın maruf profe- 2 — Bu şubede sütün hıfzıssıh- ha, kimya ve bakteriyaloğisi mev- Zu babis idi. Burada da müteaddit rapor yapılmıştır. 3 — Bu şube sanayi ve ticaret üzerine çal 4 — Bu şubenin mevzuu tedri- sat, tecrübe ve propaganda idi. 5 — Beşinci şabe kanuni kayıt- lar ve kontrol zemini üzerinde ça- aştı, . 6 — Bu şube sütün baylarlık noktasından tetkiki ile meşgul oldu. 7 — Bu şube ise memaliki harre sütçülüğü mevzuunu ele almıştı. Şubeler, üzerlerine işledik- leri mevzular hakkında okunan raporlar etrafında münakaşalar okunarak münekaşalar. yapmışlar, ve kararlar vermişler. dir. Bu kararlar heyeti umumiyeye arzolunacaktır. Bu kongrenin bir hususiyeti de, münakaşadır. Raporların alrmam- ca, fransızca, ingilizce, italyanca üzerine yapılıp yazılmasıdır. Şubeler bir taraftan içtimalara ve münakaşalara devam etmekle beraber, bir çok tenezzühler ya- parak sütçülükle alâkadar olan müesseseleri gezmişler, ve ziy: etler yapmışlardır. Meselâ mayı- sin birinde, resmi heyeti murahha- saların reisleri ile beynelmilel süt- gülük cemiyeti özaları, İtalyan kralı kabul edildi, ayni günün akşamı da Roma şehrinin süthanesi ge- zildi, Bu süthane, hakikaten büyük, mükemmel bir mü€ssese.. Kullanı- lan aletler, bittabi en yeni, en emin ve ucuz çalışır cinsten. İtalyada sü- tün hasta ve çocuk gıdası olarak ehemmiyeti hakkile anlaşıldığın- da şişeler ra komitesi tarafından , ancak, pastörize edilmiş ve de olarak satılmasına müsaade olunmaktadır. Bu suret- le, kanunun tayin ettiği şekilde temizlenen sütlerin satış fiati, zim paramızla litresi 14 kuruştur. sörlerinden, Breslav üniversitesi muallimi Prof. Zorn ile Kielden | Prof. Bünger bu şubenin çalışma | Bu yazımla beraber gönderdi- ğim resim, murahhasları bu süthe meyi gezer ve nasıl çalışıldığını sında esaslı âmillerden olmuşlardır. bir süthaneyi gezerek Bulgar pamukluları Bugün Bulgaristanda 35 fabrika çalışıyor Bulgaristanda pamuklu mensu- cat sanayii ilerilemektedir. Bul- garistanda pamuklu mensucat is- tihsal eden 35 fabrika vardır. Fab- Tikalar en ziyade Varna ve civa- rında toplanmıştır. Fabrikaların inkişafı neticesinde, hariçten pa- muk almağa olan ihtiyaç ta art- maktadır. Bulgar iktisatçıları fab- rikaların muhtaç olduğu pamuğun Bulgaristan dahilinde tedarik edil- mesini ileri sürmektedir. Maama- fih Bulgar ziraat nezareti de, pa- muk zeriyatıni' artırmak için bü- yük gayretler sarfetmektedir. Diğer taraftan Bulgar fabri ları, pamuk ipliğini dışarıdan maktadır. Bulgar pamuk fabrikaları gayet kaba iplik yap- maktadır. İplik fabrikalarının da ıslahı ayrıca bir mesele teşkil et- mektedir. Fakat Bulgar fabrika- ları, köylü ihtiyacı için, beyaz veya boyalı basmalar yaparak halâta mâni olmaktadır. Niğde - Kayseri yolunda bir kaza Niğde 14 (A.A.) — Niğde- Kay. seri şimendifer hattı üzerinde sa- atte 90 kilometre süratle hareket etmekte olan bir otodirezin bir ço- ban köpeğinin hücumu yüzünden devrilmiş ve içinde bulunan tami- rat şefi mühendisi Halil bey sukut :esi beyni delinerek ölmüştür. nel İnşaat doktoru Sait beyin kol ve bacağı kırılmıştır. Halil beyin ce- mazesi merasimle kaldırılacaktır. seyrederken gösteriyor. Bunun gibi büyük ve mükem- mel süthaneler, hemön her İtalyan şehrinde vardır. Meselâ Milano- daki süthane günde 200,000 litre süt işler. Bu kadar sütün pastörize edilip şişelerle satılığa çıkarıldığı, ve bu işin gayet kısa bir zamanda yapılması lâzım geldiği düşünülür. se, tesisatın ehemmiyet ve mü- kemmeliyeti anlaşılmış olur. ği günün ge- iraatı nazari Süthanenin gezil cesi, murahhaslar tarafından kabul edildiler. Kongre ayın beşinden sonra, iç- timalarını Milano şehrine nakletti. Bu şehir, İtalyanın en mühim sa- nayi, iktisat, ticaret, ziraat merke- zidir. Milanoda içtimalar Castle Flor- zescoda, belediye reisinin bir nut- kile açılmıştır. Ayın sonra da şubeler tekrar müzake- yelere başlanuşlurdır. altısından. Bolu (Hususi) — Tavana yakın ufak bir pencereden içeriye dolan ay ışığı gönlüme ferahlık serpti. Lâkin, biraz evvel omuz- larıma, elime, başıma, inen to- kacın acısı ve kadına karşı duy- | duğum hiddet hölâ geçmemişti. Evden çıkıp gitmeden bir oyun yapmağı düşündün: Orada bul duğum kocaman bir leğeni aldım. Tekrar usulca ambarın kapağını açtım... Kabın içine un doldu- rarak şuraya, buraya, merdiven- lere, eşyalara bu undan serptim. Taşıdığım bir kaç liğen unla, beş 'dakika içinde etrafımda ne var- sa bembeyaz bir hale girdi. Ora- larda duran sularla her tarafa serptiğim unları bir güzelce 15 lattım, Ortalık hamurlu, unlu öy- le bir şekle girdi ki, bunu temiz- Tiyebilmek için, ev sahibinin ber halde bir kaç gün uğraşması lâ- zamdı. Fenalık yapmak istesem am- bardaki unu da ıslatabilirdim am- ma, içinde aksırıp tıksırdığım ye- ter, dedim... Buna gönlüm razı olmadı. Zaten öbür yaptığıma da di pişmanım... Her ne ise, hi det neticesi birdenbire | aklıma geldi ve yaptım. Bu işleri bitirdikten sonra baz Iamaç dolu torbamı aldım. Çi deki anahtarla sokak kapısını yı vayça açarak arkadaşların bulun- duğu yere doğru yöneldim (doğ- ruldum). Daha yanlarına var- madan, ay ışığında farkma var- dım ki, hemen hepsi bıraktığım vaziyette yatıyorlar, Yalnız Gül süm kadın bir ağaca sırtını vere- rek ellerini karnma bastırmış, dervişler gibi iğilip kalkıyordu. Uzaktan beni görünce, gitti bir kaç kişiyi daha kaldırdı, Hepsi bir yere toplandılar. Telâşeli telâ- şeli iki taraflarma bakıyorlar, bir şeyler fısıldıyorlardı... Biraz di ha yanlarına yaklaşınca — Herilak yanımıza geliyor!.. Besmele çekin!.. Kelimei şahadet getirin! dediklerini ve sonra bir çok dualar okuduklarını duydum. Ben, üstümün, başımın, ne halde olduğunu unutmuşum. Kendime şöyle bir baktım. Ay ışığının altım- da, her tarafı kefenli bir hortlağa ne kadar benziyordum. Hı kendim de güldüm. Arkadaşlara seslendim... Açlıktan beyni dö- Hürmüz kadının macerası “Beni bembeyaz görünce i hortlak sanmışlar!, “ Hey oğul, cennet Bolunun ya altındadır, ya üstünde... ,, de bir müddet şaşkınlıktan kur tulamadılar. Nihayet hepsine birer bazlamaç verdim... Yediler ve akılları başlarına geldi. Gecenin serinliği de çök işe yaradı. Hay- « vanlar kendilerini biraz toplamış- lardı, Yakındaki samanlıktan on- lara biraz ot âşırıp vermek güç bir şey olmâdı. Fakat artık oralarda durmak hiç doğru değildi, Sabah olma- dan arabaları koştuk ve yola di züldük, Ondan sonra iki gün k dar gene biraz sıkıntı ve açlık çektik amma Boluya yaklaştıkça öküzlerimiz yiyecek ot ve biz ek- mek bulmakta güçlük çekmeme ğe başladık. Hey oğul hey! nun ya altında, ya ba... Memlekete yaklaştıkça ye- şillik, ağaçlık fazlalaşıyor, köy- ler sıklaşıyördu, Eh!.. O günlerde çok sılkmtı çektik amma hüküme- tin bizden beklediği işi kusursuz yaptık. Bizim çektiğimiz eziyet gel di, geçti; fakat o günlerde taşıdı- ğımız cephânenin millete elbette bir yardımı olmuştur. Karınca 'kaderince... Ne yapalım biz de 6 kadar bir şey yapabildik?. Hürmüz kadının anlattığı ma- cera burada bitti, Sonra bana sor du: — Bu eski şeyleri bana söylet- tin ve kâğıda bir şeyler yazdın... Bunlar senin me işine yarar ki — Gazeteye yazacağım! — Net. Cerideye mi yazacak- 'Nagidem — geler Hele $u başıma gelen şeylere bak! Aman etme oğul!.. Evine un dök- üm adam bünları okursa inpa- cuk (ne yapacağız)?, — Sen meraklanma Hürmüz kadın!., Senin hangi köyden ol. duğunu yazmam., Bana sorarlar. sa bile beş yüz lira vermeden söy- lemem... O da bu kadar parayı veremez galiba değil mi — Beş yüz lirayı veremez o he- 1... Amma sakın ha sözünden csymal,.. — Ben de sözümde durmak Hürmüz kadinm adr; teye yazmadım. Maamal ini gaze yucularım arasında bunu matla 'ka öğrenmek arzu edenler varsa kendilerine bir cemile yapmak maksadile yüzde elli tenzilâtlı fev. kalâde bir tarife tatbik edebile nen zavallılar sesimi aldıkları hak ceğimi arzederim, — /, Vasfi Antalyada açılan muhtarlar kursu nihayet bulmuştur. Resmimizde vali Nazif bey muhtarlar arasında görünüyor. “ e MARSİ e a NE