16 Mayis 1934 AKŞAM ço NU RR. lm GUNUN HABERLER Izmir - Istanbul ve Ankara telefonu | Telefon hattı nihayet eylülde bitirilecek İzmir - Ankara ve İzmir - İstan- bul otomatik telefon muhaberesi için yapılmakta olan tesisat ya- kında bitecektir. Nihayet eylül ayında İzmirden Ankara ve İstan- bula otomatik telefon muhaberesi | kabil olacaktır. Posta, telgraf ve | #elefon umum müdürlüğü tarafın. | dan bu hattın ikmali için sipariş edilen teller gelmiştir Ankaradan bus Zımız haberlere göre graf ve telefon umum İzmirden Ankara ve İstanbula ve ara yerdeki vilâyetlerle yapılacak telefon muhabereleri için bir tari Fe hazırlamı surette aldı- tel şeklini almamiş olan | bu tarifeye göre İzmir - Manisa | muhaberesi 15, İzmir - Balıkesir 30 kuruş, İzmir - İstanbul 45, İz- mir - Ankara 45 kuruş ücretle ya- pılabilecektir. Fakat muhabere müddeti yalnız üç dakikadır. Üç dakika bitince muhabere haber v&- rilmiyerek derhal kesilecektir. Dünya buğdayları Bu seneki mahsul geçen senekinden noksan olacak Hamburgdan alâkadarlara ge len bir raporda hububat vaziyeti hakkında şu malümat verilmek» tedir. | Almanyaya buğday ithali tem- dit edilmiştir. Alınan malümata ran ber tarafta yağmura ihti- yaç vardır. Kanada ile merkezi | Avrupa da ayni merker- "Çekoslovakya rekoltesinin çen seneden moksan olacağı söy- leniyor. Şayet Fransa, Romanya ve Macaristanda yağmur yağı mazsa mahsulün 933 senesinden daha noksan olacağı muhakktır. Tuna mahsulü mısırlar bali hazırda 2,90 ve Türkiye sarı sırları 30 filorin üzerinden mı mele görmektedir. Bağdat - Londra telefonu Elehram gazetesinin Bağdat muhabirinin yazdığına göre Bağ- dat - Londra telefonunun ikmali bu sene mümkün olmıyacaktır. Şimdilik 700 milden ibaret olan sahra tarikı üzerinden rakı Şar- kayülerdene ve oradan Filistine raptedecek hattın yapılması hu sunda bazı tedabir ittihaz edil- mektedir. | r İzmirden afyon ihracatı | | Nisan ayıdda İzmir borsasında afyon üzerine muamele olmamış- tr, Geçen sene aynı tarihte 3466 okka afyon satılmıştı. Mevsim iptidasından nisan sonuna kadar muhtelif ecnebi memleketler li larına 151,164 kilo afyon edil i teki ihracat miktarı 114,203 kilo idi. ihraç | italya, 12 adada asker toplu- Makedonyada bir bulgar çetesi Yunan toprağına girerek beyannameler “dağıtmış Serezden bildirildiğine göre 9 mayıs gecesi bir Bulgar çetesi, Yunan toprağına girerek hudut ci- yarında oturan bulgarca konuşan halkla temas etmiş kendilerine Makedonyanın muhtariyeti lehin- de bir takım beyannameler dağıt- tıktan ve yolda tesadüf ettiği bir takım ulahları soyduktan sonra tekrar Bulgaristana dönmüştür. Komitecilerin temas ettiği adam- lar arasında Yunan jandarmala- rından Yorgi Alucis amında bi de vardır. Bulgarca bilen ve Yu- nan hükümetince komitecilerin takibatında kullanılan bu adam, meğer Bulgar komitesinin adami | imiş, Bu jandarma foyasının mey- | dana çıktığını anlayınca, hududu seçerek Bulgaristana kaçmıştır. Kant Zeppelin balonunun uçuşları Friedrichshafen 15 (A.A) — Kont Zeppelin balonu bu sene tecrübe seyahatini bugün Cons- lanceg ölü üzerinde yapmıştır, Gaip balon Deniz üzerine sürüklen- mesinden korkuluyor Berlin 14 (Hususi) — Bir AL man balonu hava tabakasi hari- cine çıkarak tetkikat yapmak üzere uçmuştur. Balonda iki kişl bulunmaktadır. Balondan henüz haber alınamamıştır. endişeler başlamıştır. Bu sebeple e, yahut doğru sürüklenmiş li. vardır. Araştır. malara başlanmıştır. Yeni Leh kabinesi Varşova 15 (A.A.) — Profesör Kozlowski, kabinesine dahil olan zevat ile görüşmelerini bitirmiştir. Kabine İistesini yarın reisicum- bura verecektir. İyi malümat alan mahafil, sanayi ve ticaret nazırile içti muavenet nazırının değişece: bildiriyor. Eğ Almanyada yangın Kissingen (Almanya) 15 (A, A.) — Poppenroth köyünde çıkan bir yangında 16 ev ve 22 ambar yanmıştır. Bir çok yaralı vardır. Yüzden fazla kimse yersiz “kal miştir. dığını tekzip ediyor Roma 14 (A.A.) — Stefani ajan sı bildiriyor: Atinadan verilip ba- Z gazeteler tarafından neşredilen ve güya İtalyanın 12 adada asker tahşit eylemekte olduğuna dair bu- lunan haber, tamamile asılsız ve garezkâranedir. İngilterede işsizlik kanunu Londra 15 (A.A.) — Reuter ajansı bildiriyor: Avam kamarası, üçüncü konuşuşunda, 67 reye kar 421 rey ile işsizlik kanununu tadil iğer bir kanun kabul et- GUNUN MESELELERİ | Gene Staviky i işi | Franssila Sviliy mezeli sirf | münakaşalar elin devam ediyor. Her gün bu münakaşalarm © alevlenmesini icap ettiren yeni bir mesele meydana, sıkmaktadır. En son mesele, parlâmer 10 tahkik komisyonunun Fransız temyiz mahkemesi reisi M. Lescouv& hakkında, Verdiği zapordur. Stavisky meselesi meydana çıktıktan sonra bir çok mebuslar bir parlâmen- 10 tahkik komisyonu tetkilini istem lerdi. Fakat © zamanki kabinler bu Tazı olmamışlardı. Milli hükümet başına gelince tahkik komisyonu tep. iline razı oldu, komisyon teşekkül ederek ie başladı Siavisky rezaletinde herkesi en zi yade sinirlendiren şey, bu adamın aley- evvel bir dolandincı. çıldığı halde bu davanın yen tehir edilmesi, adliye er. ikânmin buna ses çıkarmamasıdır. Bu ip müddekimemi M. te barla mesel Picmanda Hükümet ML Przsmard hakkımda tah ii nam mişiz ei Ml ile iki yüksek maliye memuruna havar e iie Ba öv Yarbllik ti netcesinde M. Eremardır thmm edilen iyeceğini, mazur görülmesi lâzım gel dini bildiren bir Tapar verile Fakat aradan bir kaç Kün geçince unlar kini Bir raporla mildelamumi Pacazandı ape marn am eden kir per verdiler, Tah Lom e ba de, onada hiç bir yeni hadise yokken temiz yen fikrini © değişime münheze eden bir rapor hazeladi ve bumu adliye vekiline verd. MM. Lenenum& Framanın en pakimlerinden biriz.» Erka line karışmamış olan bu adam "aleyhindeki vapor her tarahta büyük bir heyecan hüsüle getirdi. Gazeteler, tahkik Komimemundaki so) emmaha menmıp âzanmı gayreile hz lanan raporu "şiddetle tenkit ediyorlar Bunlar diyorlar ki «Tahkik komiyonu M. Lescowsenin hiç bir yeni hadise olmadan bir kaç | sün işinde fkrini değinirdiğin. göylür yor, Fake bu müddet zarında M. Prin- cenin temyiz. sesini ziyaretle M. Pres | sardı, aleyhinde biz dahan venkalar önerdiğini unutuyorlar, ML. Prince bu | öesserine hareketi sebelile yekedild. M.| İzci ağır halan, uörünce tabit iline bir spor yazacak Elikin umumiye, Stavil işinde asl yeesilere bir şey yapılmayarak başkale inin cezaya garp'ınlman için politika cılar çevirdikleri dolaplardan üren: miti. Pare yeniden büyük müma yiler Kazrlandığı. bildiriyor Sıcaklar ve işaret memurları kara 14 Ç Harasi muhabiri mizden ) — Ank: sıcaklar başladı. Bilhassa t ondan am üçe kadar tahammül edile- 'miyecek derede sicak oluyor. Ankara belediyesi bütün gün sokak ortasında. vazife gören işaret memurlarının güneşten mü- tcessir olmamalarını teminen res- mini gönderdiğim güneş siperlik- lerini yaptırdı. Bu Siperlikler yukarıdan müteharrik olduğu için güneş gelen tarafa eğilerek memur sıcaktan bir dereceye kadar ko- runa biliyor. EDEBİ MUSA EDEBİ MOSAHABE, © “Hakları var Evet, haklari var, Bunu bir kaç kere kendi kendime, yalnız kendi kendime değil, bir kaç kere de son yazılarımda münasebet düştükçe herkese karşı itiraf ettim, yeni nes- lin çocukları kendilerinden evvel gelen devirlerin yazılarında bu- günün dilile pek aykırı kalan süs- Tü, yüklü cümlelere tesadüf ettik- çe kızmakta hakları var. Bu hakki her şeyden evvel onları anlama- anakta, sonra da, eğer anlarlarsa, €ski yazıcıların bu şataf merakını gülünç görmekte buluyorlar. Sade yeni neslin çocukları değil, yeni nesilden ziyade eski nesle yakın olan muharrirler görüyorum ki, biraz da kendilerini daba genç göstermek hevesile, bu hakkı ol dukça sert bir ifade ile istimal edi- yorlar, Şahsıma ve yazılarıma karşi dost olduğunda hiç şüphe etmedi. Zim Nurullah Ata bile bana dair takdir vadisinde bir kaç satırı ara- sında eski yazılarımın içinde bu geşit tâbirlere tesadüf ettikçe si nirlendiğinden bahsediyordu. Si nirlenmek demek te ne demek?.. Sade sinirlenmekle hiddetini ya- taştırıyorsa bunu büyük bir terbiye ve zarafet eseri olarak telâkki et- mek lâzımdır. Ben kendi hesabi- ma onun kadar itidal göstermeğe smuktedir olamadım. Bakınız nasıl: inyada en büyük ezalardan birini evvelce yazılmış olan bir eserimi, aradan oldukça uzun bir zaman geçince, tekrar okurken hissederim; bu, bazı kitaplarımın yeniden basılacağı vakit tashihle- re bakarken vukun gelir, Fakat bu eza asıl onları beğenmemekten, bugün yazılacak olursa daha iyi olacağına inanmaktan doğan bir üzüntü, bugünün kabiliyetime dün- 'künden fazla bir itimattan husule gelen bir histir. Adeta her hangi bir yerde, her hangi bir vesile ile yapılmış bir hatadan, daha açık bir tabir ile, kırılmış bir pottan, sonra, tahattür edilince, nasıl bir azap duyulursa ona benziyen bir his... Herkes hayatında bu kabil. 'den üzüntüleri tecrübe etmiştir. Bu defa daha başka bir hadise oldu: Şu son günlerde nasılsa eli. me kırk sene evvel yazılmış bir eserim geçti, bunu gözden geçir- mek istedim, sabrın ve azmin si larını takınarak bundan beş on. sahife okudum. En evvel yukarıda işaret ettiğim hissi duydum, ken- di kendime: «Bügün yazsaydım elbette daha iyi olurdu!...» dedim, fakat bu, mütalca eserin inşasına, tertibine, muhtelif kısımlarına ve- nisbete, velhasıl vücuduna rilm müteallik evsafına ait bir mütalca idi. Asıl Jisanından eza duydum. ve bu ezayı yalnız sinirlenmekle değil, kendi nefsime karşı hiç te gururu okşıyabilecek mahiyette olmıyan bir istihza gülüşile ifade ettim, Süs merakı bize neler yaptırmış ne manasız, ne sebepsiz iptilâlara yol açmış! Bugünün telâkkisile bu- nu izah etmek oldukça zor bir iş. âveri hulya — i müceffü müncemidile ha- mütemevviceyi... — Zevki bedâyiperestii sanatkârane, Şu üç misali tek bir sahife için- den alıyorum, Bunu ne için yapar- paışız? Elbette bunun doğru yahut yanlış bir sebebi olacak, bu sebebi. keşfetmek te o kadar zor değil. Bittabi iyi ve kötü her şeyin bir sebebi olacaktır. Bir erkeği fazla koku sürüyor, bir kadıni haddin, aşırı kirpiklerini boyuyor gö, ünce elbette, izhar etmeseniz bir. lc, bunu hoş bulmamakla beraber, nasıl olup ta, onların yavaş yavaş ölgüyü kaybettiklerini anlar, ve bu ifratın sebebini bulmuş olursunuz. Şu üç cümlede arapça ve farsça kelimelerin biribirine eklenmiş ol- masının fikre, hayale ilâve edil. miş bir hizmeti olmadığında şüp- he yoktur. O halde «Hülya ile uyuş- turucu bir beşik», «Boş ve donmuş bir gözle dalgalanan yeşillikle., &i.», ayni kelimeleri kullanarak fakat türkçe bir terkip ile «Beda- yi meftuniyetinin sanat zevki» de- mek var iken sanki türkçeden ne- kadar uzaklaşılırsa o kadar hüner gösterilmiş olacak vehmile bu ribeleri icat etmek işte o zamanın bir il Hayatta büyümek nasıl bir ta- kım atlatılacak maraz devrelerin- den sonra mümkün oluyorsa her dilin tekâmül zencirinde de böyle illet düğümleri vardır. Bunlara karşı sinirlenmek elbette bir h: tır, fakat bunların büyümek safi larından ibaret olduğuna inanmak Bizlerde vaktile - Nergis; siden bahsetmek fazla olur - fazat ün bile milletin edebi mevcu- diyetinde ehemmiyetleri inkâr edilemiyecek divan şairlerini, me- Bakiyi, Nefiyi, hattâ Şeyh Ga- hattâ hattâ Namık Kem: Recaizadeyi, Abdülhak Hâmidi yıkile anlıyabilmek için böyle si- nirlenme devreleri geçirmiştik. Na- sıl oldu da kırk sene evvel yeni bir zümre teşkil etmek üzere top- lanınca, her birimiz oraya sade- leşmiş, türkeleşmiş bir lisan ile gelmiş iken, yavaş yavaş, biribiri- mizden örnek alarak, edebiyat ho- calarından birinin pek güzel ve pek doğru bir tabirile, bu ağdalı lisana kaptırmış idik? «Üzüm üzüme baka baka kara- rr» diyorlar, hakikaten üzümle- rin üzümlere bakarak karardığına pek vâkıf dej rın, ve bunlar meyanında muhar- rirlerin biribirine bakarak... - Az kaldı karardıklarına diyecektim - huy kaptıklarına her vesile dikkat ettim, O zaman kim başladı, kimden kime sirayet etti, onu tahli! etmek daha derinlerde araştırma yapa- cak olanlara aittir; fakat Süley- man Naziften, Cenap Şahabed- dinden, H. Nazımdan, A. Nadir- den, Faik Âliden, hattâ en güzel türkçeyi yazmakla tanılan Hüse- yin Cahide, arapça ile, farsça ile en az münasebeti olan Mehmet Raufa kadar - bittabi «Mavi ve Siyah» mürllifi de dahil olerak - bu sirayet birinden ötekine sıçr ya sıçrıya adeta umumü bir illet halini aldı. Ancak bu illet yalnız bir mah- 'dut daireye münhasırdı? İsmile anmak lâzım gelirse yalnız edebi- yatı cedide denen mektep edebi mı bunun musabı idi7... «Hakları var» deyince yeni nes- Tin çocuklarına verilen bu hakkı da tahdit etmek lâzımdır. Adaletle zulmü tefrik eden çizgiler biribi- rine o derece yakın ve dolaşıktır ki bir muayyen mikyas ufak bir im amma insanla” tecavüze uğrarsa adaletten zulme geçmek pek kolay olduğu gibi haklı olmaktan haksız olmağa at layıvermek te © derece kolaydır. (Devamı 8 inci sahifede) Halit Ziya Uşşakizade |