14 Mayis 1934 AKŞAM AKDENİZDE,; TÜRK AKINCILARI Yazan * İSKENDER FAHREDDİN Tetrika Mo. 1 “Oğlum! Ben, senden Venedik Serdarının başını isterim! Çünkü o, kardeşin Hurşi Kahbece öldürmüştür... Türk donanmasının yeni bir muvaffakıyeti Fatih, Midilli hükümdari (Ni- korezos) un tedibini Mahmut pa- şaya havale etmişti. ; Mahmut pasa Murat beyi ve Yunus kaptanı yanına alarak, in- şası hitam bulan yeni gemilerle birlikte Geliboluya hareket et Bu tarihlerde dahili, harici va- kalar, ve Anadoluda bazı valile- rin serkeşliği, Balkanlarda ver; lerini muntazaman. vermek iste- miyen prenelerin tedibi keyfiyeti bilâhare düşünülmek üzere, Fa- tib, derhal yeni bir ordu teşkil ederek Çanakkaleye geçmişti. Fatihten evvel Geliboluya den Mahmut paşa, yüz yirmi pa, çadan ibaret donanmanın serdari olarak, Yunus ve Murat beylerle beraber Çanakkale boğazından çıkmıştı. vaşak Türk donanması çok kuvvetliydi. İsmail bey rahatsızlığı yüzün den donanmaya iltihak edemiye- rek Geliboluda kalmıştı. İsmail reis, donanma Gelibolu- "dan ayrılırken, oğlunun boynuna sarılarak: < — Kardeşin Hun ni almadan dönersen, gözüme gö- — Prens Nikorezosu esir ala- rak memleketime döneceğim. Cevabını verdi, Halbuki Hurşi- li Lüdivikos idi. — Nikorezosun başi oğlumun kanını ödiyemez. O, Midilliyi meriçe müdafaa ediyor. Ben sen- den Venedik serdarının başını is- terim. Çünkü Lüdivikos kardeşin i kahpece öldürmüş Diyerek, Muradı Venedik kor- nları üzerine yürümeğe teşvik etmişti, 7 Murat, babasına söz verdi: « — öyle bir iş yapacağım ki mis- Tini tarih kaydetmemiş olsun. Cevabile Geliboludan ayrılmıştı. Sultan Mehmet ordusile Çanak- kale mülhakatından eski (Troya) kıtasının merkezi olan (Ahilyon) şehrine varmıştı. Sokakları eski Yunan medeni- Yeti enkazile süslenmiş şebrin hâlâ yıkılmamış naları ve mevkiinin ehemmiyet ve etafeti Fatihi teshir etmi; Padişah burada karargâh kurarak sahilden donanmaya yeni kuvvet- ler göndermeğe başladı. Fatih (Abilyon) da medfun bu- lunan (Ashilleus) ve (Ajas) ve buna benzer bir çok kahramanla rın mezarlarını meydana çıkara- yak, bunlar hakkında tarihi malü- mat topladı. Fatih, başka millet- lerin kahramanlarını bu suretle meydana çıkarmak kadirşinaslığı- Etrafta meskün bu- nı göstermişi Junan rumlar bu hadiseyi hayretle karşılamışlardı. Adalılar ve Venedikliler Türk kahramanlarını ele geçirdikçe he- men boğup öldürürlerken, Fatihin esir aldı alları bile nasıl taltif Jetler de görüyorlardı. Fatih ordusile (Ahilyon) da otu- Furken, Papa Nikolanın Romada yefat ettiği haberi şayi olmuştu. Papa ölürken, Rodostaki donan- na serdarı prens Lüdivikosa şöy- İle bir vasiyetname yazmıştı: «Beklemediğim bir zamanda ölümün pençesine düştüm. Son Fesimde seni düşünüyorum, Lüdi- vikos! Hayatımda bana, Rodos kalesini Türklerin eline düşürme e lem et ni ederim ki bu saadeti evlâtlari- nız ve torunlarınız da idrak et- sinle, Fatihe bu vasiyetnameyi haber verdikleri zaman, hıristiyanlar ma- dem içinde idiler. Romada Papalık makamıni dör- düncü (Sektos) işgal etmişti. Ye- ni Papa da eskisi gibi, Rodosta bulunan prens Lüdivikosa şiddetli mektuplar göndererek, kendisini Türk donanmasını püskürtmeğe teşvik ediyordu. Mahmut paşa donanmasi Mi dilliyi sardığı gün, Fatih yeni bir beşaret haberi almıştı: Avlonya yalisi kaptan Gedik Ahmet paşa, Avlonyada vücuda getirdiği yir- mi sekiz parça gemi ile padişaha yardım etmek üzere yola: çıkmış ve gelirken bir çok esir almıştı. Fatih, Ahmet paşanın bu mu- zafferiyetinden pek ziyade mem- Dun oldu. Ahmet paşa büyük do- anmaya iltihak ederek, Midilli önlerinde Mahmut paşa ile birle; Midillinin istirdadı çok sürmedi, Zaten bu kadar muazzam bir donanma karşısında Midilli gibi on kale dahi olsa sukuta mahküm: du. Bir akşam Türk silâhtarlari içeriye girmişlerdi. Şehre ilk yen kaliramanlar arasında Murat bey de bulunuyordu. Murat, bı basının i unutmamişti. Doğruca prensin evine gitti ve kı sa bir dövüşten sonra, (Nikore- 203) u evinde saklandığı bir do- laptan kendi elile çıkarıp yakaladı. Nikorezos hem korkak, hem de ddar bir hükümderdi. Midilli- nin Türkler tarafından istirdadına tahammül edemiyerek Murat be- ye hakaret et “Türk denizci sözle tatlı (Nikorezos) kendisini üreceklerini zannettiği üne gelen Türklere hakaret et- tiğini söyledi, Türk akıncıların- dan hoş muamele görünce mah- cup olmüş ve yolda gerek Murat beyden ve gerekse donanma ser- darı Mahmut paşadan bir kaç de- fa af dilemişti. o (Arkası var) Pembe Maşlahlı Hanım Resimli milli roman Yazan: Sermet Muhtar “Yeni çıktı Radyo 14 Mayıs pazartesi İntenbul 5 1830.19 fransizca ders ,30 Suat İsmnil bey tarafımdan (diş kufeimihanı hakkında) konferan ve ajana, haberleri, 130:21,15. ala burka miki meşiyad. © (Ekrem bey, Rusen bey, Cevdet bey, (Tahsin bey, Şeref bey, Saim bey, Vecihe hanım, Belma hanim). 21.15-21.25 ajans ve bora haberleri, 21:25-22,30 örkente tarafından > mühteli eserler. (Keman solo) Necip Yakup bey tarafından, Bülereş (364,5 m.) — 19,45 grame- fon, Zİ” cıkan, 22,45 radyo iümal, 23” kafekonser Budapesle (550,5 m) — 1830 or Kestra, 20,15 gnelodi, 22,20 opera par- sala; 24 cazbanı Prağ (470,2 m) — 20 adyo jümal, 20, Bramafen, Roma (4208 m) — 18.05 kon ser, 18,55 havadis, gramofon, 23 ko medi, 23,30 gramofon, Varşova (1414 m.) — 21.02 kon. kafekenser. Viyana (506.8 m) — 20,10 kon- ser, 21,30 opera parçalar, 23 radyo | öümel, 23,25 dansın sikisi. | 15 Mayıs salı İstanbul: 18,30 . 19 PIAK mesriyati, 19, - 1930 Mesut Cemil bey tarafın. dan çocuklara masal, 19,30 - 21 Ala burka musiki meşriyatı. Eftalya Sadi Hİ. kemani Sadi B. Refik B.), 21 - 21.25 Ajanı ve bora haberleri, riyat, 21,25 - 22,30 Oda musiki kon. seri, (Cemal Resi B. Necip Yakup B. Mesut Cemil B.) taralından. Bükreş (3045 m.) — 1 orkesira 20,20 şarkı, 21 ken. ser, 23 radyo jurnal Budapeşte (550,5 m), — konser, 20,20 piyano, Zİ 22115 komedi, 23,40 orkestra. Roma (420,8 m.) — 18,10 konser, 18,55 havadis, gramofon, 21,45 kon 24 havadis. Kadın hekimlerinin toplantısı Memleketimizin güzide hekimleri tarafından tesis edilen rk jinekoloji cemiyeti mayıs toplantısını, 9/5/934 çarşamba 1920 varyete, kadın 'da Prof. Kenan Tevfik Beyin re- isliği altında yapmıştır. Bu top- lantıda: Prof, Kenan Tevfik bey: Kadın. da belsoğukluğu hakkında mufas- sal tebligatta bulunmuştur. Dr. Ahmet Asım bey: Rahim delinme ve yırtılmalarından bah- setmiş ve buna ait ameliyatla çı- Prof. Ali Esat bey: İdrar yolu tamamile harap olmuş bir kadın- ameliyeyi izah etmiş ve ve hastayı takdim etmiştir. | Dr. Şerif beye hakkında tebliğde bulunmuştur. Prof. Kenan Tevfik bey: Para- doks araz gösteren bir dış gebe- lik vakasından bahsetmiş ve bu- na ait pipes göstermiştir. Bu mevzular etrafında yapıl ilmi münakaşalara Refik Mü paşa ile Kenan Tevfik, at, “Ahmet Asım, Hadi İhsan, Şükrü, Şerif ve Muzaffer beyler iştirak etmiştir. SENELİK 1400 kurup 2700 kuruş GAYLIK 750 > 1450 > 3AYLIK 400 » 800 > 1AYLIK 150 » — Posta ilihadma dahil olmayan ecek mexalekellur: Sel 600, allı aylığı 1900, aylığı 1000 kuruştur. — karin wa yi Karuşluk pul göndermek İmdi. aluhartom: 80 — uzum Üni Güneş Oşin İki Ayam Yanı maz ao 4s san 13. 130 Tlarehaze; Babili ç e Acımusluk 13N 22,05 konser, 23 radyo jümal, 23,30 ser, 22.15 konser, 23 gramofon, 23.30) karın nes 2 piyane, kon- nü etibba odasının içtima salonun- kardığı üç müstahzarı göstermiştir. da yeni bir usul ile yaptığı plâstik | Adenomiyosis | efendi... Kest Karaköy, 'Var mı inecek?.. Haydi efendi Ba, haydi çabuk in... Hay piç ku- Tasu!.. İn çak “Arkadan kontrolörün se, ” — Oğlum 1007... Ver bakalim kâğidini!.. 1007 numarali kondüktör tahta bilet kutusundan kâğıdıni çıkar- di. Kontrola uzattı. Yandaki ka: napede oturan şişman zat seslendi: — Kondüktör... Hani bizim on- luk? Mesele on parada değil... On paranın hiç bir kıymeti yok amma.. Neden olsun efendim? — Şimdi veriyorum... Siz bana 30 para verin... Bir kuruş vereyim. Eminönünde tramvay oldukça ten- halaştı. 1007 numaralı kondüktör de rahat bir nefes aldı. Arka ba- samağa gene iki çocuk asılmıştı. Onları korkutmak için ayağını tekme vuracakmış gibi. salladı.. Çocuklar yere indikten sonra el lerile yüzlerile kondüktöre garip işaretler yaptılar. Kondüktör arka sahanlıkta du- zan jandarma çavuşile dertleşme- e başlad der., Bu yumurcaklar in- #anın başını belâya sokuyor. Bi- raktan ezilecekler. Sonra Amirin seni rapor edecek.. Arabadan in- 'dirtsen işte böyle uzaktan insanım. kanına dokunacak işaretler yapar lar, küfürler ederler. Çattık.. 12 senedir bu zanaattayım. En siniri- me dokunan şey bu basamaklara asılan çocuklar... Jandarma çavuş: Zamane iştel. dedikten s0n- zının içinde üç kere «çık, çık, siki» yaptı... O günü aksilikler biribirini ko- Yaladı, Taksimden tremyaya bi- nen, kelli felli, parmakları yüzük- Jü bir adam geçip kanapelerden birine oturmuş Sirkeciye gelinci ye kadar bilet almamıştı. Aksi gi bi tam Sirkecide biri önden, biri arkadan iki kontrol arabaya atla- dılar. Kanapeye yan gelip biletal- | miyan adam kontrolları görünce hemen yerinden fırlayıp inmek is- tedi. Biletsiz olduğu meydana çı- kınca: — Taksimdenberi uyumuş kal mişım!.. Ne bileyim ben Kontrollar 1007 numaralı kon- | 'düktörü bu herifin yüzünden ra- vardır. Val teşki bando heyeti görünüyor, > Kondüktör hem arabanın içinde! dolaşiyor, hem de kendi kendine ti bizim iki yevmiye!» diye du. Sirkecide bilet al şimdi gene eski yerine kurulmuş. Sanki hiç bir şey yapmamış gibi, oturup duruyordu. Bir aralık onun yanına yaklaştı: — Efendi.. Bize günah e mi7. Senin yüzünden olduk. Gitti Adam hiç istifini bozmadı — Kabahat bende mi? Uyumu kalmışım!. Uyandırsaydın.. Sex Bin vazifen ne?.. 1007'nin canı fena halde sıkı! mışlı. Artık dünya gözüne zindan görünüyordu. İşini bile şaşırmıştı, ' Biri Sultanahmet bileti istemiş, halbuki o Fatih kesmişti. Bu yüz- den gene bir patırtı oldu. Yolcu: — Ben sana Sultanahmet de- dim. Halbuki sen Fatih kestin.. Ne diye fazla para vereyim? — Fatih dediniz beyim!.. “Aksilikle, can sıkıntısı çorap söküğü gibi devam ediyordu. Ara- ba da fena halde dolmuştu. Arka sahanlığa geldi. Güç hal ile bilet keserken gözü vagonun basamar Zina ilişti. Gene bir sürü yumurcak asık mıştı, Kan tepesine çıktı. Bunların. yüzünden de bir ceza alması mulir temeldi. Yumurcaklardan biri gü- ya bir yolcunun arkasına saklan» mak istemişti. Artık bu derece faz i. Bütün sinirleri yay gibi ge- rilmişti, Basamağa doğru ayağı salladı, yolcunun arkasına saklan- mak istiyen çocuk fena halde kork” muştu, Basamağın demirinden el lerini bıraktı. Fakat tam bu sani- yede çocukla kondüktör göz &i ze geldiler. Çocuk bağırdı: — Baba! e 1007 numaralı kondüktör ses», len: — Ramiz! Çocuk ilk korku ve sonraki şaş- kınlıkla birdenbire yere atlamıştı. Boylu boyuna taşların üzerine 60- rildi. Bu sırada arkadan gelen bir kamyonun altında kayboldu. Ertesi günü gazetelerin polis haberleri sütununda küçük bir har ber vardı: «Dün Çarşıkapıda bir etomabil kazası olmuştur. Tram- vaydan atlamak istiyen Ramiz isminde bir çocuk arkadan geleni bir kamyonun altında kalarak fe- ci surette vefat etmiştir.» Bir Yıldız Elâziz 10 (Hususi) — Şehrimizde göze çarpan bir musiki tüyü Tevfik Sırrı beyin himmetile bir bando müzika heyeti miştir. Gençler burada ders alıyorlar. Az zaman zarfında bando büyük muvaffakıyet göster, Orta mektep musiki muallimi Sadi, gebir bandosu muallimleri Süreyya ve Recep Turgut, piyanist Ismail beylerden mürekkep caz heyetide teşkil edilmiştir. Gönderdiğim resimde yeni