14 Mayis 1934 AKŞAM Sahife 5 Köy kanunu tatbik ediliyor Her köyde yollar, mey- danlar, açılacak, kumarla mücadele edilecek Balıkesir vilâyeti köy kanumu tatbikata ait işleri ehemmi- yetle takip etmektedir. Vilâyetçe her nahiyede nümu- ine köyleri tesisi mültzem bulun- maktadır. Nahiyelere verilen di- rektiflere nazaran kanunun tat bik gördüğü her köyde meydan 'lar ve yollar açılacak, okuma odaları tesis edilecek, hayvana tesisi, kumarla mücadele ehem- miyetle nazara alınacaktır. Köy- lerde sıhhat dolapları te lecek, bu dolaplar bilhassa asker. likte küçük sıhhiye hidematında bulunmuş gençler tarafından ida- re olunacaktır. Beynelmilel buğday konferansı Londrada beynelmilel buğday konferansı içtimalarına (devam ret odasına gelen malümata göre, konferansta tâli bir teknik komisyon seçilmiştir. Komisyonun tetkikatı. bittikten onra, umumi heyete Hububat zeriyatı Menemen ve Akhisar kazalarında ne kadar zeriyat yapıldı? Menemen ve Akhisar kazala- rinn bu seneki ve geçen seneki hububat zeriyatı hakkında şeh- rimizdeki alâkadarlara şu malü- mat gelmiştir: Menemen kazasi bu seneki hu- bubat zeriyatı buğday 52,800, Almanya tayyare levazımı alıyor Şimdiki halde Amerikanın en iyi müşterisi Almanyadır Vaşington 13 (Â.A.) — Ticaret in neşretmiş olduğu ista- #istikler, Almanyanın oAmerika- dan tedricen artan bir nisbette ın almakta de» yam eylediğini göstermektedir. tayyare levazımı 8 Son mart ayı zarfında Alman Ya, Amerikadan bu suretle 249,480 dolar mukabilinde 47 tane tayya- ve motörü satın almıştır. 1934 senesinin ilk üç ayı içeri- sinde Alman mübayaatının ye mu 122 motöre baliğ olmuştur. özlerce tay- yareyi teçhize kâfi gelecek kadar, bu ayni müddet zarfında vulubu. lan tayyare aksamı mübayaatı 907,840 dolara baliğdir. | Almanya şimdiki halde Ameri- | kan tayyare fabrikalarının en Yine Almanyanın müşterisi olup, ihracatın üçte biri bu memlekete vaki olmaktadır. M. Eden Cenevreye gitti Löburje 13 (A, A.) — M. Eden, buraya gelmiş ve Cenevreye git- miştir. Radikal kongresi Sabık başvekil M. Chau- icmps kendisini nasıl müdafaa etti? Clermont Ferrand 13 (A.A.)— Radikal kongresinde M. Cha temps, Slavisley rezaletindenberi pek çok manevi ıztıraplar çekmiş olduğunu hatırlatmış, tahkikat ko- misyonuna vermiş olduğu ifade- leri tekrarlamış ve Staviskyi ancak arpa 71,360, çavdar 450, yulaf 1,300 dönüm, bakla 14,200, bur- çak 12,600, nohut 1,200 dönüm- 'dür, Geçen seneki zeriyat buğ- | 'day 68,400, arpa 45,950, çavdar 250, yulaf 1,975, bakla 6,075, bur- çak 7,500, nohut 3,800 dönüm idi Akhisar kazasına gelince, bu seneki zeriyat buğday 35,566, arpa 18,732, çavdar 1,200, yu laf 100, bakla 2,200, burçak 3250, nohut 850 dönüm. Geçen seneki zeriyat ise buğ- day 55350 dönüm, arpa 28,100, | gavdar 800, yulaf 1,400, bakla 3,200, burçak 3,100, nohut 900, haşhaş 470 dönüm idi. Muğla Halkevinde Muğla 13 (A, A. ) — Bir ay evvel açılan Halkevi kütüphane- sine şimdiye kadar 500den farla okuyucu devam etmiştir. Yeni bir dünya rekoru Londra 13 (A.A.) — Tagiliz tayyareci Penroz, ağır yağlı iş- liyen motörlerle mücehhez t yareler için yeni bir dünya yük- selme rekoru tesi etmiştir. Mu- maileyb, Yeavilde uçarak 8,550 metreye kadar yükselmiştir. | ramını müdafaa etmesini iş meydana çıktıktan sonra tanı- miş olduğunu yeniden teyit miştir, et Mumaileyh, hükümetinin kânu- nusani ayında asayişi uhafazaya muvaffak olmuş olduğunu beyan ve netice olarak fırkadan vahde- kali surette muhafaza ve prog- talep etmiştir. Yugaslavyada iki idam Belgrat 13 (A.A.) — Ecnebi memleketlerde kral Aleksandra karşı suikast hazırlamış olmak töhmetile 28 martta idama mah- küm edilmiş olan Orab ile Bego- viç bugün idam edilmişlerdi: Üçüncü arkadaşları olup keza ma mahküm edilmiş olan Podgo- releçin cezasi müebbet ağır hidel mata tahvil edilmiştir. Muğla ve Siirtte yağmurlar Muğla 13 (A, A.) — merkezin mahdut mıntakalarında kuraklık olmakla beraber her gün vilâyetin mubtelif yerlerine fasılalı yağınur- lar yağmaktadır. Süirt 13 (A. A.) — Yeniden bereketli yağmurlar o yağımağa “GUNUN MESELELER! | © Harp İN “Avrupa devletlerinin, Birleşik Ame- rikaya harp borçla, bugünün mese eder. Hatırladadır ki umumi ham. sıralarında, bütün Avr pa devletleri, Amerikaya milyarlarca, dolar borçlenmişlardı. Ham bittik. ten donra Aemrikanın bu borlaı af edeceği yahut hiç olmazsa, indireceği ümit ediliyordu. Halbuki Amerika, böyle bir tesviye tarzına yanaşmadıktan başka alacağını da son santimine kadar hesap ederek borşkulardan talep etti, İktisadi buhrandan dolayi mali iktisadi. müvazeneleri sarılan Avro devlellerinden hemen hemen ekseri esini teşkil borç taksitlerini ödeyemediler, hütlerini ifa etmek isteyen iki üç dev let te ancak kismen tediyatta bulun. dalar, Bunun Üzerine Amerika hükümeti, bir Kanun meştederek borçlarımı öde. badema Amerika dan pürâ istikriz edemiyeceklerine ve Gıkaracakları bona ve talivilâtin Am sika baralarında kabul dilmemeleris pe dâir bir kanun mesreti ve bu'su- etle taahhiltlerini ifa etiniyen devlet. bir boykot meyen devletlerin lere karsı mevamın meli ilân eti Amerika tarafından neşredilmiz olan. bu Kanun borçlarını devletler hakkında da meri olup, ol. madığı meselesi, müdetten beri münakaşa edilmektedir. Bu hususta Amerika reisicumhuru M. Röoseyeltin fikir ve mütaldam mez sak ile bekleniyordu. Halbuki M. Rooseveltin, geçen hafta, vaki olan beyanatı kismen borç taksit. kismen ödeyen İrini ödemiş olan devletleri de inki- sarı uğratacak mahiyettedir. M. Roo- seyeli diyor ki — «13 ay örvel iktidarı geldiğim saman ekip etiğim noktai nazarda hiç bir değişiklik yoktur. Borcunu öde- meğe © mükledir olmıyan her borclu, alacaklıya müracat ederek müracaa” ömi-izah edebilir. Biz, bu kabil müras esatlari hayırhahane bir şekilde tetkike amadeyiz. Maamafib, henüz hiç bir kükümet, ne kismen tediy a bulunmak ne de Amerika borsalarna bono ve tahvil. kabulünü kanununun. tadili yacaatta bulunmamıştır hükmü cari ve meridir» Şarap taciri prens meneden — Johnson hakkında bize müz Bu. kanunun lerinin. Avusturya impaı Jozefin torunu prens Windisel Graetz Viyanada şarap taci yapıyor. Yukarıda prens, daktilo- suna siparişleri yazdırırken gö- rünyor, Kübada yeni karışıklıklar Havana 13 (A. A.) — Sagun Ja Grande'de karışıklıklar çıkması beklendiğinden, o havaliye askeri kuvvetler sevkolunınuştur. ZÜHREVİ HASTALIKLARI yakalamamak için en asri çare Amerikan, ileridir” Teksayt prozeru başlamıştır. Çok yaşıyan bilmez Ğİ 00 » Çok gezen bilirki... ISTANBUL PLÂNI MÜ, kadar bağ ve Uk Henüz yazi icat edilmediği ve tarihin yazılmadığı zamanlarda İstanbulda olaydık eler göre cektik? Ne bir ev, ne bir duvar, me bir kubbe, iki tarafı sık or. manlık olan Halicin gene bugün- kü gibi sarı sularının Boğaz. işinden gelen mavi akınlıya kar şarak Marmaraya doğru gittiğini | görecek, sahillerindeki çakıl taş- ları üzerinde suların şıpırtısını, bütün İstanbulu kaplıyan yüksek ağaçlar arasında bağrışan yırtıcı kuşları, uluyan kurtları, baykı- van ayıları işitecektik, Beyaz martiler bir öbür arafa uçuyor, sahilde birer pösteki parçasına sarılmış beş on çıplak insan koşuşuyor. Saç- lari gözlerinin üzerine sarkmış, kolları uzun, tırnakları sivri, vü. cutları kıllı olan bu insanlar el lerine, ucunda balta gibi çakmak taşından keskin parçalar bağlı birer sopa almışlar, fundalıklar arasmdan ormana kaçmak isti | yen bir geyiğim etrafını sarmış. lar, anlaşılmaz seslerle bağrışı- yorlar, sıçrıyorlar, saklandıkları yerden zıplıyarak alarmın üze- yine saldırıyorlar. Biraz sonra ağaç dallardan yapılmış bir ki zak üstünde öldürdükleri geyi- ği sürüklüyorlar, sevinç seslerile haykıra haykıra şimdiki Sirkeci taraflarına doğru sahili takip ediyorlar, Kıyılarda, kayaların arasında midye çıkarmak için dizlerine kadar suya girmiş adamlar da bunlara katılıyor, kafile büyüyor, Sirkeciden Ayasofyaya doğru bir İ keçi yolunu takip ettiler. Biraz ileride bunlara benzer daha in- taraftan | sanlar var, sesler çoğaldı, | Soğukçeşmeye doğru poyraz rüzgârlarından mahfuz olan kuy- tu bir yerde ağaç dallarından yapılmış üstü çamur sıvalı kulü- beler önünde bağrışan, koşusan çocuklar peyda oklu. Bu kulübe ler arasında yanan bir ateşin | dumanları yükseliyor. İnsanlar çoğaldı. Bunlara yardıma geldi- ler.... Kabilenin bir kaç günlük Yiyeceği temin edilmişti Hiç şüphesiz bunlar Asyadan Avrupaya doğru akan ve Tuna üstünden geçerek buralara ge len insanlardı, Düşman kabilele- rin ve yırtıcı hayvanların taar- ruzundan emin bir yer araya ara- ya buraya kadar gelmişler burasını en mahfuz bularak yer leşmişlerdi. Üç tarafı denizle kur satılmış bu parça diğer kıtalar. NASEBETİLE : ye sene evvel İstanbul | e “öküz geçidi, e me meydanı Kadırgaya bahçe iken.. ll dan ayrılmış gibi idi, Şimalden gelen insan akınları buraya uğ- ramıyordu. Ormanlarında av hayvanları, deniz balıkları meb- suldü, Anadolu cihetinde Kurbai dere nihayetlerine doğru da ge- ne böyle bir insan topluluğuna rasgelinirdi. , Medeniyetçe İstan. buldakilerden daha ileride bu- lunan bu adamlar da balık tut makta ev avlamakta, kulübe yapmakta, sert taştan baltalar ve bıçaklar imal etmekte ma- hirdiler. Kadıköyün lerine deni ea b cihetinde yükselen ormanlar ora- dada insanlar oturduğunu on- lara anlatırdı. Bunların biribiri- ne temasları kalın ağaçlardan oydukları kayıklarla karşı tarafa geçmelerile başlar. Bu temaslar kavga ve vuruşmaları da intaç etti, İstanbulun tarihten evvelki bu devirlerine ait elimizde bir vesika yok, Hattâ buralarda ya- şayan İnsanların bırakmış olduk: ları bir dolmen, bir tümülüs, bir menhis veya bir kromleke de te- sadüf etmiyoruz. Yalnız Malte- pe, Bostancı, Gebze gibi A: dolu kısımlarında bazı tümülüs (kümbet) ler görüyoruz. Kur bağalıderede taştan balta ve bi çak gibi şeyler bulunmuş. İstanbul cihetinde © Saraybur- nunda şimendifer yolu yapılır. ken çıkan bazı siklop duvarları yani iri yontulmamış taşların biribiri üstüne konulmasından husule gelen duvar âsarı bulum- muştur ki bunlar daha muahhar zamanlara aittir. Milâttan 3000 sene evveline kadar çıkarsak buralardaki im sanların © zaman Anadoluda mühim bir medeniyet kuran Ef lerin tesirinden âzade kalama- dıklarını düşünmek pek tabiidir. Acaba Eti medeniyeti buralar kadar intişar etmedi mi Asyadan garba doğru vuku bulan mühaceretlerin biri şimal den Rusya, Kırım ve Balkanla, diğeri de Küçük Asyadan olmak ere iki yoldan vukua geldiği: biliyoruz, Şimalden gelenlerin İstanbul ve Bağazın Rumeli cihetine ve | Anadoludan gelenlerin de Kadı. köy ve Üsküdar cihetlerine ka- (Devamı 10 uncu sahifede) | Celâl Esat