me... 1 Teşrinievvel 1293 AKŞAMDAN AKŞAMA "““ Kazıklarımı ,, Büyük devlet memurlarından bir zat, akşam üstü, evine düm göçü zaman, on yaşlarındaki oğlu selâm çakmığt — Kazıklarım, babal- demiş. — Ne? Ne? Ne dedin? — Bundan sonra, selâm, böyle verilecekmiş! “Merhaba, denmi- yecekmiş ; “Gün aydın,, da dem miyecekmiş. Yolda, iki ahpap, biri birine rastlayınca “Kazık” larım!,, diye aşnalık edecklermiş. Eski kelimeler atılıyor, yerlerine yenileri konuliyor ya selim da böyle veri arkadaşlarımdan duydum. Elbette, bir çok kimselerin “kaz uklarml,, Diye selâmlaşarak biri birlerile ” şakalaştıklarım sizde işitmişsiniz. Daha nice nice buna benzer sözler dedikodu piyasasında do- aşıyor: $ Mektepler altı ay kadar ka- panacakmış da hocalar | yeni İügat ezberliyeceklermiş.. Meselâ: rak, demeli “mütekait yaba reis, demekmiş “it, mütehassıs demekmiş, Bunları ” belleyecek: lermi; Ş$Bir adam, bir kömürcüye müracaat ederek küfürler yazdı mış. Kömürcü ” ben sana ne yap- bum niçin bana küfür ediyorsun? diye sorunca, adam: “Küfür etti ğim yok. Bunlar, yeni türkçe söz- lerdir. Senden kömür almak isti yorum da onu söyliyoruml Öz türkçe anlamadın mı? Cahil herifi demiş. Bunun gibi manasız manasız bir takı soğukluklari,, Türkçenin kendi şahsiyetini bul- ması için açılan hayırlı mücade- leye muhalif olanlar, onu tavsat- mak için böyle seçma sapan raları ortalığa salıyorlar. “Aklı başında olan bir, vatandaş, elbette, bunlarm hiç birine inan- ne mektepler kapanacak, ne kimse kimseyi kazıklayacak, ne de zevkimize ve kulağımıza hoş gelmeyen kelimeleri yazacağız ve söyliyeceğir. Yapılacak iş şudur: Türkçe, yalnız Istanbul şehrinin malı olmayıp, bütün Türklerin de malı olduğu için, onlarda mevcut olup da bizde unutulan sözler, nerede bulunursa, yazı di için devşirilecek, toplanacak F: ibetteki, bunlar, Istanbul ve zevkinin süzgecinden © geçtikten türkçenin icine sokulacaktır. Istanbul, uzun asırlar, bütün türke çenin merkezi olmuştur. Türkçenin en güzel şekli buradadır. bir Vanlı, bir Adanalı, memleketinde yekdiğerini ötedenberi “ yaban ,, Sayardı. Yekdiğerine bi Hisanla konuşurdu. Lai side, anbul'e geldiği vak müşterek bir hırsin çerçevesi incelmiş balardı. Keza, kendi memleke- Hitinin kelimelerini, ıstılablarını buraya getirirdi. Demek ki, burası gerek matbuatile, gerek bu gil #cmaslarile, bir hars merkezidir. Lisanda inkılâp yapmak demek, böyle bir mühim ve hayırlı hars Kimin malı Tünel başındaki arsa hakkında belediye ne diyor: Beyoğlunda Tünel başında Süreyya fotoğrafhanesi karşısın- daki mezarlık arsasına efendi isminde birinin & tığını yazmıştık. Dimitri mahkemeden aldığı ilâm kendine arsanın ait olduğunu iddia ediyor. Geçenlerde belediye tarafın dan nakledilen mezar. taşlarının Tünel inşa edilirken buraya bıra” kıldığını ilâve eyliyordu. Meseleyi belediyeden sorduk. Belediye arsa hakkında vesika larını hazırlamıştır. Bu vesikalara göre gerek Murtaza ve Dimitri efendilerden hiç birinin iddiaları yerinde değildir. geç seferethanesi bahçesindeki mevcut bulunan servi ve ilen ağaçları bütün bu saha- Dın mezarlık olduğunu ispat edi- yor. Bundan başka ordumuzun ıslâbı için Almanyadan getirilen meşhur ceneral Moltike rumi 1274 tari- binde bu havalinin kadastrosunu österen haritayı yaparken - ki u harita şimdi mevcuttur - bütün bu sahanın mezarlık olduğunu göstermi Bundan sonra 1280 tarihinde yapılan umumi emlâk tabririnde gene bu arsanın mezarlık olduğu gösterilmiştir. Tünel, bu tarihler: den sonra Abdülaziz zamanındı yapıldığına göre tünelin bulunduğu kısmında mezarlık olduğu muhak- kak olmakla taşların beraber. tünelden bu paya lüyor. Bun- dan başka bir vesika daha vardır. 1307 tarihinde tünelden Gala raya kadar Beyoğlu caddesi istikamet baritası yapıldığı zaman bu gösterdiği Dimitri efendinin ilâmdaki arsanın hududu, yazıcı sokağı olarak gösteriliyor ki burası İsveç sefareti binasının arkasına li merkezini yıkmak değildir. Istam- bul lehçe ve şivesi, Istanbul zevki, inceliği, yeni Türkçe üze rinde'de âmil ve hâkim olacaktır. Canım şivemizi terkederek gırtlak: tan konuşan Kazan şivesine gide- cek değiliz. Alelâcaip tabirleri alıp kullanmıyacağız. Uzak yakın her hangi bir Türk muhitinde bulup ta lüzumlu saydığımız keli- meleri, bir fidelikten bahçeye ağaç diker gibi, Istanbula getirip dikeceğiz. Her halde, dimıyattaki pirince giderken evdeki bulgurdan da olmayacağız.. “Kazıklarım |, nevinden tabirler ancak alsy mevzuu olabilir. Bu işin ise, alaya tahammülü yoktur. Dil, milletin en büyük hürmet temelidir | Kendi alay etmeğe , haysiyetli w (Va- hü) Kahve ve çay Brezilya ve Cavaya giden milyonlar Hükümet muvakkat bir zaman | için çay, şeker, kahve ithalâtını menetmişti. Bunlardan şeker me- | Selesi halledilmiştir. Evvelce de bir kaç defa yazdığımız. gibi, memleketimizde şeker sarfiyatını temin edecek şeker vardır. Bir taraftan yerli fabrikaların yaptığı şekerler, di gelen şekerler, Türkiyenin ihtiya- cin temmuza kadar idare ede cektir. Kahve ve çaya gelince, bu il malı aldığımız memleketler, Tür- kiyeden şimdiye kadar hiç bir şey, satın almamıştı Dün de yazdığımız gibi Brezik- yadan milyonlarca liralık kahve satın aldığımız. halde, bu memleket | bizden yedi ay içinde 183 liralık | mal almıştır. Diğer taraftan Cavadan Tür- kiyeye her sene 700 bin liralık y gelir. Buna mukabil Cavaya bir santimlik Türk malı gitme Iktisat vekâleti, bu gibi memle- leketlerle olan ticari münasebet- lerin artmasına çalışmaktadır. Türk tacirleri, asırlardan beri bu memleketlerin mallarını almak: tadırlar Buna karşılık Cava, ve Brezilya tacirlerinin de Tür ihracat tacir- lerine karşı, alâka göstermesi beklenmekte. Belediye memurlarının tekaüdü Miliet meclisi, belediye memur- larının yeni tekaüt kanununa tabi olamıyacaklarına ve belediye te- kat muamelelerinin yeni bir halledilmesine ka- Bir gazete bu nizam- menin hazırlanarak dahiliye vekâ- letine | gönderil: yazıyor. Henüz nizamname hazırlanmamış: tır. Yakında belediye müdürlerile daimi encümen âzasından bazıları | toplanarak bir nizamname yapa: | caklardır. ABONE ücretleri Türkiye Beren SENELİK 1409 urup 2700 kura SAYLIK 750 3 1480 3AYLIK 400 > JAYLIK 150 > ar Aborn eretleri © doğrudan doğruya AKŞAM idaresi mârına gönderilmesi. Ars tebdili için yirmi beğ. kur ruşluk pul göndermek hizumdır. 800 » Cemazilahır 10 — Raruhıar 189 5. nak Günaş Öğle İkindi Akşam Yata 3 Ez s2 a9 Gas Va dar 66 2, 1d: Da 1510 Yüz paraya... Palamut bolluğu devam ediyor Palamut polluğu devam ediyor. Balık pazarında en taze palamut- lar bile, yüz paraya satılmak tadır, Balıkçılar cemiyeti sarfiyatını artırmak için, bazı teşebbüslere girişmiştir, verilen bir habere göre, cemiyet, hükümstten bazı yardımlar isteyecektir. Alâkadar bir zet bu hususta diyorki: “ Boğaz içinde ve Kilyos- taki dalyan sahipleri ziyan için dedir. Tutulan balıkların bir kısmı denize dökülmüştür, bir kısmıda pek ucuza satılmıştır. Amele mas- rafları zor çıkmıştır. Hükümet, mektepler, kışlalar, hastaneler için piyasadan palamut | alarak tuzlaya bilir, bu suretle | bem piyasada fazla mıktarda | balık alındığı için balıklar denize dökülmez, hem de bu müesseseler için, ucuz ve iyi bir gıda elde edilmiş olur.,, Balıkçılar cemiyeti, halkın pi- yasadan palamut alarak tuzlama- sını da temenni etmektedi Yangın söndürme Getirtilen makine tecrübe edilecek Belediye, bazı yanğınlari su yerine kimyevi bir madde ile söndürmek için bir köpük cihazı götirtmişti. Yangın çıkan bir binada eşya, Suyun tesirile bozolduğu için köpük cihaz makinesi ateşin bulunduğu sahayı köpükle kapıyorsa ve eşya- nın vaziyetini bozmadan yangını söndürüyor. Aynı zamanda meselâ on ton suyun söndürebileceği bir yangını bir tonluk bir köpük söndürmek- tedir, Getirilen köpük cehazının ya- kında tecrüberi yapılacaktır. Bunun için belediye suni yangın çıkarmak üzere bir iki ahşap | baraka yaptırmıştır. Birkaç güne kadar bu kulübeler tutuşturulacak ve suni cihazla ateş söndürülmek tecrübesi yapılacaktır. Şayet bu tecrübe, muvaffakiyetli bir netice verirse © zaman bu makinenin kati kabul muamelesi yapılacaktır. | Keriman Halis Ecenin va- tandaşlarına tavsiyesi: Güzel ve sağlam olmak istiyorsanız, siz de benim gibi Türk özümü, Türk inciri, Türk fındığı yiyini MİLLİ IKTISAT VE TASAR. RUF CEMİYETİ Sahife 3 Ezir çırpıda Yeni bir ziraat usulü Nebatlar da tıpla insanlar gibi musikiden hoşlanırlarmış... Hattâ bir çok çiçekler, otlar musikinin tesirile daha çabuk büyür. Daha çabuk boy atarlarmış.. Tabii çi- çekler musiki ile büyüdükten Sonra lâhanalar, pırasalar, doma- tesler, biberler velhasıl bütün zer- inde çalgıdan, gazelden, pek istifade etmek şarkıdan mümkündür. Bunun için sesli filmden sonra işleri kötüleşen musiki erbabına gün doğdu demektir. Bundan sonra salatalıklara, marullara, domateslere tekmil bostan mahsur lâtına su yerine dayansın musiki. Hem derbal bu işin tecrübesine başlamalıyız. Şehir bandosunu ilk vasıta ile bostanlara gönderip zerzevatın anlayabileceği parçalarını çaldırtmalıyı Bu tarızda ziraat eğlenceli bir şey Bir gün birde bakıyorsınız ki bir bostan, yahut bir karpuz tar- lası zamanın en büyük musiki üstatları.. Her biri ellerini ağız- larının kenarlarına siper etmişler Kimi bir salatalık fidanının, kimi bir karpuz fidesinin önünde mub- telif perdelerde gazel söyl yorlar .. Gazel | yanıklaştıkca Salatalıklar , © karpuzlar biraz daha büyümeğe, biraz daha boy atmağa başlayor. Cazelin “medetl, “ooofi,, “amanl,, kısmı gelince domatesler kızarıyor, | labnalar sararıyor, patlıcanlar morarıyor... Fakat bostanlarda okunacak, çalınacak musiki parçaları zemine ve zamane uyğun olmalı.. Yoksa bir hiyarın önünde bir romans, ir patlıcanın karşısında bir me” lodi, bir prasanın yanında bir serenat çalınırsa bilmem nasıl olur? Bostanlarda daha ziyade: “ Bahçelerde enginar , “ Enginarın dengi var» yahut » “ Bahçelerde kereviz “Biz kereviz yemeyiz buda olmazsa: “Bahçelerde pırasa, ,, “Gençler parasız kalsa, gibi şarkılar daha münasip düşer. Sonra, bundan başka bu zıraat usulü faideli de. Mesela bir çalğılı liyorsınız değilmi? Ev- Saksılardan biz birini refikaya verin, birini en küçük mahduma., Büyük fesliyen saksısını da kayın valdeye veri Çalgılı bahçeye öyle gidin. Bah- çede siz musikiden zevkiyap olur- “ken bir tarafdan da saksılarınızda giçekler büyür, yeşillenirler, çiçek açarla 'Musikişinaslarımız dakika gaip etmeden yeni işlerine başlamalı- dırlar., Tarlalara radyo konulma dan her biri kemanını, udunu, filütünü, saksafonunu, borusunu yakalayup köylere dağılmağa bak- sinlar., Sonra konservatuvarın et- rafındaki arsalarda parça parça larak tarla, bostan haline 50- malıdır. Hikmet Feridun T.H, — Amanın dostlar, gene terkos kesilmiş, Tetantl » Çenerli ve Gündüz akmaz... | e < Gece akmaz... | Sabahleyin akmaz, nedir bu | a canım? A, B. — Bu bir şay değil, sülçülarke mis top atacak, on yanıyorum!