6 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

6 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Eylül 1932 Aksam... Akşam Meyvahoşta bir saat.. Şehirde manavlardan 25-30 kuruşa aldığımız üzüm Meyvahoşta 7 kuruş.. Günde bir küfe üzüm satarak 15 lira e MR bigi hazin “ Meyvahoştan 3 manzara, Küfe küfe üzüm, küfe küfe şeftali, küfe küfe elma, küfe küfe armut, küfe küfe ayva, mürdüm eriği, taze ceviz, kestane, taze fındık... Fakat bilhassa üzüm... Gözünüzün alabildiği kadar tepesi külâh gibi üzüm küfeleri... Meyvahoş kapısının önündeki ibtiyar' meyvacı ile ahbap olduk... Bir aralık önündeki küfeden bü- yük bir salkım üzüm çıkardı. Bu buz dolabından yeni çıkmış gibi bu- gulu, kehlibar sarısı taneleri hemen hemen küçük birer cevize yakın büyüklükde bir çavuş üzümü sal- kımı idi. Ihtiyar üzümcü salkımı güneşe tuttu. Kehlibar sarısı taneler insana yemek odalarına asılan yemişlere ait tabloları ha- tırlatacak kadar güzeldi: — Bey oturduğun yerde bu üzümü kaça alıyorsun?. — 25 kuruş ağam.. Ibtiyar güldü: — Yedi kuruştan verdik de müşteri çıkmadı. Yüzümde beliren hayreti doya doya seyrettikten sonra ilâve etti: — Zengin olmak istiyorsun pe- rakendeciliğe bakınız.. Belki bu üzümün yedi kuruş olduğuna inan- mazlar.. İstersen fotoğrafını da çıkart... Içeriden genç oğullarına ses- lendi: — Yedi kuruşluk üzümden bir salkım al da şöyle dur.. Tasvirini çıkaraçaklar.. Bundan sonra üzüm fiatleri hak- kında izahat verdi. 6 kuruştan 12 kuruşa kadar üzüm varmış. Fakat 13 kuruşluk üzüm artık başlı başna bir âlem.. Bu Istanbulun en büyük, en bahacı mavnala- rında bile öyle üzüm görmezsin desem yalan olmaz... Esasen 12 kuruşluk üzum büyük küfelerde değil, küçük sepetlerle geliyor ve bususi satılıyormuş... Ihtiyar üzümcü işlerin pek yakından aşinası olduğu için şöyle bir hesap yaptı: — O beğenmediğiniz seyyar üzümcüler arasında günde iki küfe üzüm satanlar vardır... On- İarın hamal masrafları yoktur.. Kendileri buradan gelir alırlar ... Okkası onlara 7 kuruştan gelir.. Unkapanı köprüsünden Tepebaşına çıktı mı, karşıdaki Balık paza- #- kazanmak kabildir.. Meyvahosta keçiler, koyunlar rına küfeyi indirir, yahut Şişliye doğru şöyle bir uzanır... Artık orada üzümün okkası 25 kurştur.. Okkada 18 kuruş kârl.. Bir günde bir küfe üzümü bitirenler çoktur... Bir küfede 80-90 okka üzüm vardır. 90 okkada 18 kuruştan 1620 kuruş kâr alır. Haydi bu üzümün 17 okkası ezilmiş çürümüş diyelim. 17 ok- kalık fire 7 kuruştan 119, 120 kuruş eder.. Bunu kârdan çıkar.. Demek ki 1500 kuruş kâr kaldı.. Aldığı üzümü 20 kuruşa verse on buçuk lira kâr eder. Bu yedi kuruşa alınan üzümü şehirde on beşe vermezler.. On beşlik üzüm burada beş buçuk altıya verilir. Bu zamanda bir küfe üzümden 15 lira kârda hani fena değildir yarım küfe satsan yedi buçuk lira, bir çeyrek küfe satsan üç buçuk lira. Daha ne istiyorsun?.. Amma siz şehir çocukları diye- ceksiniz ki 90 okka yük sırtta tasınır mı? Neden taşınmasın.. Karpuzcular, kavuncular, üzüm- cüler sırtlarına 120 - 150 okkadan aşağı yük almazlar.. Küfesi sırtta, burnundan terler aka aka kapımın önünden geçen üzümcüler aklıma geldi.. Bunları kan ter içinde her görüşte acır: — Zavallılar beş on para için bu derece eziyet!.. diye düşünürdüm. Bu vaziyet karşısın- da siz gelin de bir küfe üzümden 15 lira kâr çıkaran üzümcüye gıpta etmeyin... Üzüm cinsini, yer yüzünde kaç türlü üzüm çıktığını görmek istiyorsanız omeyvahoşa gidin.. Üzerini mavi bir buğu kaplıyan siyah üzümler Keriman hanımın kara gözleri kadar cazip... Yeşil fakat olgunluktan O şeffaflaşmış çavuşlar yeşil güzel gözleri hatır- latıyor. Sarı yapıncakların uzaktan göze başka bir güzellik veren halleri var. Düşündüm, üzümü burada 7 kuruşa vermeleri için kaç kuruşa almaları lâzım?.. Biraz ileride iskelede, motörler duruyor. Üzü:rler bu motörler vasıtasile Bigados, Tekirdağı, Mürefte, Çardak, Er- dekten geliyor. Üzümcüler oradan üzümleri kütük hesabile alıyorlar- mış. Okkası kendilerine (100 paraya 110 paraya 3 kuruşa geliyormuş!, Bu 3 kuruşluk üzüm İstanbulda perakende 25-30 ku- ruştan aşağıya satılmıyor!. Motör- ler gece Mürefteden kalkıyorlar. Sabahleyin erkenden Istanbula geliyorlarmış. Istanbul üzümünün çoğunu Mürefte temin ediyor. Bir tarafta üzümler satılırken öteki tarafta * yeşil kabuklarından çıkarılan cevizler büyük, su dolu bir fıçıya atılıyor. Uzun saplı kocaman çalı süpürgelerile bu üzeri siyahlanmış taze cevizler gıcır gıcır yıkanıyor, temizleniyor.. Şehirde 40 kuruşa satılan bu taze cevizleri sordum, 19 kuruşa veri- yorlar.. Meyvahoştaki bu meyva ucuz- luğunu gördükten sonra aklıma bir fikir geldi. Yazın Meyvahoşta küçük bir kulübecik yaptırmalı. Mazhar Osman beyin tavsiyesi mucibince yalnız meyva yeyerek yaşamalı.. Günde 7 kuruştan iki okka en iyi cinsten üzum yeseniz bütün masrafınız 14 kuruş eder. Hem de bol bol vitamin almış olursunuz. Şehirde 15 kuruşa satılan elma burada 4-5 kuruş en fazlası beş- buçuk.. Bunlar fevkalâde Amasya.. Armut 9 kuruş... Meyvahoşta ayva kadar iri şeftaliler (gördüm... sordum! — Bugün biraz pahalı, dediler.. 6 kuruşl. Amma bunlar öyle böyle şef- tali değil, görülecek şeyl.. Meyva- hoşta en fazla nazarı dikkatimi celbeden şey buradaki keçi ve ko- yun bulluğu oldu.. Meğer her önüne glen, hamallar filân burada bol yiyecek var diye koyunlarını keçi- lerini o Meyvahoşa getirmişler.. Hamallar burada âdeta küçük küçük ahırlar yapmışlar.. Civarda oturan kadınlardan da keçisini kapan buraya koşuyor.. Meyvahoş esnafı bundan dehşetli şikâyetçi: — Burası Meyvahoş mu, man- dıra mı?. diye bağıran bağırana.. Eski bir Meyvahoş memuru beni sahile götürdü: — Beyim, dedi, burası Istan- bulun en fazla met ve cezri olan yeridir.. Kanalizasyonun büyük lağımı işte tam burada denize dökülür. sahilde boş küfeler durur met olunca kanalizasyondan çıkan bütün pislik bu küfelere dolar ve bundan sonra da küfeler bahçe- lere gönderilerek içine yemiş üzüm ve saire doldurulur, buraya gelir.. Geçen gün istatistiklere göre hesap ettik. Belediye 14 senede meyva- hoştan 987,000 lira varidat almış- tir. Acaba belediye halkın sıhhati için buraya bir şey yaptıramaz mı?. HR Sahife 7 yi Garip bir macera Evlenmek için Rusyaya kadar gidecekler! Pariste bütün kiliseleri dolaştılar, fakat nikâhlarını kıydıramadılar Sabık Ingiliz nazırlarından sir Amery'nin oğlu John Amery Lon- dra kollejlerin- den birinde tale- bedir ve henüz yirmi yaşındadır. Kendisi bu genç yaşına rağmen Ingiliz aktrisle- rinden Mis Una Minge çıldırasıya âşık olmuş ve iki genç derhal evlenmeğe karar vermişlerdir. Fakat delikan- lınan pederi bu izdivaca razı ol- madığı cihetle, iki o sevdazede genç Londrada evlenemeyince , Fransaya geçerek bir an evvel ev- lenmeyc okarar vermişler ve bu- nun için de bir vapura atladık- ları gibi Fransa- ya geçerek Pari- se gelmişlerdir. Fakat iki genç Fransada (oda, evlenme ğe mu- vaffak olamamış- lar ve derin bir inkisarı o hayale uğramışlardır . Son posta ile gelen (o Fransız gazeteleri, bu macera hakkında, şu şayanı dikkat tafsilâtı veri- yorlar: Jobn Amery ile sevgilisi, fran- sanın Dieppe şehrine vasıl olunca, izdivaç için belediye dairesine gitmeden evvel büyük bir otelde, biraz dinlenerek (heyecanlarını teskine karar vermişler ve bunun için de bir otele gitmişlerdir. Öğleden sönra süslenerek doğ- ruca belediye dairesine gitmişler ve nikâh memurunu görerek izdivaçlarının icrasını talep etmiş- lerdir. Fakat fransız nikâh memuru, nezaketle bu talebi red- detmiş ve öyle zannettikleri gibi fransız kanununun bir kaç saat içinde evlenmelerine müsait olma- dığı cevabını varmiştir. : Nikâh dairesinden m'n'esir olarak ayrılan iki genç, uozru.ca bir katolik kilisesine uğramışlar fakat orada da aynı ret cevabile karşılaşmışlardır. John Amery ile nişanlısı, bun- dan da ümitsizliğe düşmemişler ve rus kilisesine giderek orto- doks rahibinden nikâhlarının kıyıl- mayısını rica eylemişlerdir. Rus rahibi de: — Fransada bulunduğumuz ve ve Fransız kanunlarına tabi ol- duğumuz cihetle, talebinizi maal- esef isaf etmeğe imkân yoktur. cevabını vermiş ve iki genci ba- şından savmıştır. Bu mütevali muvaffakıyetsizlik- ten ne yapacaklarını şaşıran sev- dalılar, Amerikada nikâhların kıyılması bir kaç dakikalık bir iş olduğunu hatırlamışlar ve soluğu Amerikan kilisesinde almışlardır. Fakat Amerika kilisesi rahibi de yaşlarının küçüklüğünü ileri süre- rek nikâhlarını kıyamıyacağı ce- vabını vermiş, bulgar kilisesine yapılan müracaat ta aynı ademi John Amery ve $&vgllisi Miss Una Minge muvaffakıyetle neticelenmiştir. Bu mütevali muvaffakiyetsizlik- ler üzerine artik baş vuracak bir merci bulamıyan genç ingiliz, fransız hukukşınaslarından birine müracaat ederek istişarede bu- lunmuş o da muhtelif memleket- lerin nikâh kanunlarını tetkik ettikten sonra : Sovyet Rusya müstesna olmak üzere Avrupada derhal sizi evlendirecek hiç bir memle- ket yoktur. Çünkü yaşınız evlen- meye müsait değildir. Rusyaya giderseniz, belki maksadınıza mu- vaffak olursunuz cevabını ver- miştir. Iki genç izdivaç için Rusyaya gitmeğe karar vermişlerdir. Fakat bundan evvel Biarritze giderek bir kaç hafta orada vakit geçi: meği daha muvafık bulmuşlar ır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: