ve 14 Temmuz 1293 AKSAMDAN AKŞAMA Adaptasyon lügati Kurunuvustada zenaat erbabı, mesleklerinin inceliklerini sır diye kendilerine saklarlarmış. Fakat şimdi, devir değiştiği için, biz, kendi hesabımıza buna hacet görmüyoruz. Meselâ, işte, itiraf ediyorum: Benim yazdığım roman ve hikâyelerde imzamın yanında (Nakili) ibaresi olanlar ecnebi lisanlarından adaptedir. Mevzuları oradan alınıp türkçeye aktarıl- madır. Fakat derhal söyliyeyim ki bu üsul yalnız bizde değil, Avrupa matbuatında da caridir. (Bizde ilk adaptasyona tanzimat devrinin paşa edipleri başlamışlardır. Meselâ Ahmet Vefik paşanın “Meraki, piyesi Molierenin ( —Molyerin ) Le malade imaginaire' sinden bal gibi adapiedir.. Dahi âzamın hiç bir eseri hiç bir fransız klassiğinden adapte de- ğildir denebilir mi? Bu ittiham- dan edebiyatı cedide de kurtula- mamıştır. Hattâ fransızca bilme- yen muasır şairlerimiz arasında fransızca şiirleri adapte edenler vardır. Zamanımızın en büyük adaptasyoncusu diye ismi çıkan Selâmi İzzet, bu işe, Ömer Sey- feddin merhumun tavsiyesi ve adapte ettikleri piyesler (için sahneye çıkıp da müellif gibi alkışlananların teşviki üzerine baş- ladığını söylüyor. Hulâsa, demek ki, adaptasyon, edebiyatımızın içinde kök salmış bir şubedir. Bundan evvel ve şimdi nasıl hemen bilcümle üdeba bu işe iltifat etmişlerse, bundan sonra da ayni yoldan yürünecek. Onun için ahlâfa hizmet olsun diye, Selâmi (zetle düşündük, bir adaptasyon lügatçesi yazmağa karar verdik. Bu lügatçenin bir kısmını aşağıya dercediyorum : Fransizca romanda otomobilin hızla gittiği her hangi bir asfalt yol - Türkçe romana Suadiye yolu yahut Maslak yolu diye geçmek omecburiyetinde- dir. Zira, bunlardan başka asfalt yolu- muz yoktur. Amerikalı zengin — Mısırlı veya Suriyeli, Aix - Les - Bains — Yalova veya Bursa, Evian — Tuzla. Dauville — Florya. Duello. — Kavga veya avda kazaen vurulmak. Sonra, bir sureti münasebede örtbas etme... Papasa günah çıkartmak — Şeyh efendiye dert yanmak. Ihtiyar bir ailo dostuna da olabilir. Müstemlekeye giden betbaht âşık — Vilâyeti şarkıyeye giden betbaht âşık. 1870 Prusya - Fransa muharebesi — Balkan muharebesi. Şato — Taşralı bir zenginin kasaba haricindeki konağı. Opera, operet ve bütün tiyatrolar — Darülbedayi, yahut kırk yılda bir Istanbula gelen bir fransız trupu. At canbazı — Buna bir fransız romanında rastlanır - Türkçe romanın behemehal Ben Amar'ın Istanbula geli- gine uydurulması. yalı — Ercüment Ekrem beyin Ucuz odun, kömür Liman şirketi bu hususta hazırlık yapıyor Liman şirketi kooperatifi, kışın halkın ucuz kömür ve odun bul- ması için şehrimizde bir mahrukat istihlâk kooperatifi tesis etmeğe karar vermiştir. Bu maksatla şimdiden mal te- darik edilerek bir depo stok vücuda ( getirilerek ve bunlar bilhassa kışın mahrukat fiatlerinin alabildiğinejyükseldiği zamanlarda muaddel fiatile satılacaktır. Esasen liman şirketinin elinde kâfi mik- tarda nakil vasıtası olduğu için mahrukatın limana wakli kolay- lıkla ve pek ucuza mal olacaktır. Liman şirketi kooperatifi, bu maksatla belediyeye (müracaat etmiş, Haliçte eski keresteciler yangın yerindeki sahadan bir kısmının mahrukat deposu yapıl- ması için kooperatife tahsisini rica etmiştir. Belediye, hayat pahalılığile mü- cadele edecek olan bu teşebbüsü şehir için faideli gördüğünden liman şirketinin bu müracaatını tasvip ederek bu sahadan bir kısım tefrik edecektir. Erzak fiatleri Nark konulacağı haberi doğru değil Bazı gazeteler, erzak fiatlerine, bihassa bunlardan yağ, peynir, pirinç gibi maddelere ekmek gibi nark konulması maksadile bele- diye iktisat müdürlüğünce tetkikat yapıldığını yazıyorlardı. Iktisat müdürlüğünden yaptığı- mız tahkikata göre,j erzak fiatle- rinin ucuzlatılması için bazı teşeb- büslere girişmekle beraber ek- mekten başka havayici zaruriyenin hiç birine nark veya azami fiat konulı dü til ipkası, Bir milyon ingiliz lirası — On bin türk lirası, Milyarder — Elli bin lirası olan adam. Yat — Kotra, Kotra — Sandal. Sakallı genç talebe — Fovorili züppe. Cartier - Latin — Darülfünunun orada bulunması sebebile Beyazıt. Etoile meydanı — Taksim meydani. Her hangi bir park — Gülhane. Boulogne ormanı — Hürriyeti ebediye tepesi. Avrupadaki her hangi bir şehir harici gazinosu — Yat klüp. Cote d” Azur — Kalamış. Otomobille uzun bir seyran — Bent- lerden öteye gidemezsiniz. Kahramanı trene bindirin. Kur yapılan her hangi bir köy — Polonez ve ya Yakacık. Eserini bir milyona satan ressaam yahut bir tiyatro piyesi yazıp şato Akşam ŞEHİR HABERLERİ Hem içki veriyor, hem hesap tutuyor! Hulusi bey isminde bir zat, otomatik bir meyhane icadetmiş- tir. Fakat bu makine, Avrupada- kiler gibi, bir tarafına para atıp, diğer tarafından kendi kendine içki tolduran makinelerden de- ğildir. Bu makine bir düğme- sine basdığınız zaman, kadehin içine kendi kendine içki doldur- makta, yanı başında da kaç defa içildiğini kaydetmektedir. Bu su- retle bu makinalar (sayesinde meyhaneyi bir tek garsonla idare etmek mümkün olacakmış. Hulusi bey, yeni icadettiği bu makineyi, iktisat vekâletine) de göstermiş, kendisine bir ihtira beratı verilmiştir. Mumaileyh in- hisarlar müdüriyetine müracaat ederek, bu tarzdaki makinelerin şehrin bir kaç yerine kurulmasını ve himayesini istemiştir. Şeker kahve Telimatnamenin gelmesi bekleniyor Şeker ve kahve hakkında, gümrük idarelerine henüz emir gelmemiştir. Bu yüzden piyasada şeker ve) kahve fiatleri yüksel- mektedir. Bundan bir kaç gün evvel, toptan kahve 105 kuruşa kadar düşmüştü, son günlerde gene fiat 145 kuruş olmuştur. Şeker 40 liraya kadar satılıyor- du. Bir kaç günden beri fiat 43 lira olmuştur. Ayni zamanda piyasada kesme şeker kalmamıştı. Dün şeker tacirleri talimatna- menin bir an evel gelmesi için, gümrük ve inhisarlar vekili Ranâ beyi ziyaret etmişler, Ranâ bey, bir iki gün içinde talimatnamenin alâkadar dairelere tebliğ edilece- gini söylemiştir. Yapılan hesaba göre, gümrük- lerde 1500 vagon şeker vardır. AKŞAM ABONE ücretleri Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş 6GAYLIK 750 » 1450 » 3AYLIK 400 » 800 » 1AYLIK 150 » — « ay- Abone ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş kü- ruşluk pul göndermek lâzımdır. Rebiülevvel 190 — Ruzuhuzır: 70 5. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E, 645 8,59 4,39 8,33 12 1,58 Va, 2,25 4,40 12,20 16,19 19,40 2139 Otomatik meyhane Çimento fabrikası Bakırköyünde yeni bir keşif yapılacak Bakırköyündeki çimento fabrikz- sının bacasından çıkan kömür zerratı ve duman Bakırköy ve civarındaki araziyi daimi surette bir bulut altında bıraktığından buradaki halk şikâyet etmiş ve bunun izalesi için belediye fab- rika aleyhinde bir dava açmıştı. Mahkeme tarafından intihap edilen! keşif heyeti, bir defa ma- hallinde tetkikat yapmış, fakat belediye bu keşfin noksan oldu- ğunu iddia ederek yeniden keşif istemiştir. Keşif heyeti ikinci defa olmak üzere mahallinde tetkikat yapacaktır. Belediyenin iddiasına göre keşif heyeti mahalline giderek fabrika bacasından çıkan duman ve gaz- ların mazarrat derecesini tetkik edeceği sırada fabrika faaliyetini tandit ediyor, mazarratın derecesi tamamile anlaşılamayormuş. Keşif heyeti, bu sefer fabrikanin tam bir faaliyetle çalışacağı zaman keşif yapacak ve ona göre rapo- runu verecektir. Bakırköylüler, (yalnız halkın değil, bu civardaki mezruatın da bu dumandan müteessir olduğunu idda ediyorlar. Diger taraftan Kartaldaki çi- mento fabrikasının bacasından çıkan dumanlar bazen adaların havasını ihlâl etmektedir. Belediye, Kartal fabrikasını kendi hududu dahilinde olmadığı için fabrika aleyhine dava açamıyor. Mahaza, Adaların bundan müteessir oldu- ğuna göre adalıların şikâyeti nazarı dikkate alınmalıdır. Evlenme Işhaplı Hamit beyin kızı Kıymet hanımla inhisarlar umumi müdür- lüğü müskirat kısmı muhasebe müdekkiki Ismet Hulüsi beyin nikâh merasimi bugün Beyoğlu memurluğunda icra edilmiştir. Her iki tarafa saadet temenni ederiz. Bir amele toprak altında kaldı Paşabahçede, Rizeli Abdürrezak isminde bir amele müskirat idaresine Oait bir (fabrikada, temel kazarken dışarıya yığdıkları toprak çökmüş ve altında kal- mıştır. Rizeli amele arkadaşları tarafından kurtarılmıştır. Mevlut Harbiye nezareti mektupçusu merhum Ali Riza byin hafidi ve Devlet demiryolları sabık inşaat reisi mühendis İzzet beyin mahtu- mu Şiara beyin ruhu için yarınki cuma namazından sonra Kadıköy Sahife 3 ARADA SIRADA Fantazi bir “ilmi makale ,, de benden! Cuma günü, Vâ- Nü'nun fantazi bir “ilmi makale ,, si çıktı. Bu makalede VA - Nü “Şimdi, beşe- riyet tarihinin iriştiği en yüksek medeniyet asrında yaşıyoruz,, deyenlerin iddialarına pek inan- madığını söylüyor ve diyordu ki: “ Mazallah şayet müthiş bir haile Zuhur etsede, şimdiki medeniyet - selef- leri gibi- toprak altında kalsa; beşeriyet, yüzlerce asır çok iptidai bir hayat yaşa: mağa mecbur kaldıktan ve bu devrede hatıralarını kâmilen kaybettikten sonra, tekrar medenileşse ve eski medeniyetleri tetkike koyulsa, şimdiki mazhariyetle- rimizden hafriyat sayesinde bulacağı şeyler nedir? Medeniyetimizin esası sandığımız fab- rikala, vapurlar, lokomotifler, tayyareler, otomobiller miz. Heyhat, bunlar, hep demirden, çelikten mamuldür. Demiriş çelik, toprak altında uzun zaman kalınca mahvolur: Paslanır, toprağa karışır. < Tutang Amon'un mezarına Venus de Milo'ya hangi eserlerimizi karşılık gösterebiliriz ? — Makinelerimiz? Kitaplarımız? filim- icrimiz... — Hayır efendim... şeyler değil...» Şu yazılardan da anlaşılıyor, ki Vâ-Nü, fabrikalarımız. vapur- iarımız, lokomotiflerimiz, tayyars- lerimiz, otomobillerimiz, makine- lerimiz, filimlerimiz, kitaplarımızla - maşallah ne de çok şeyimiz var- en yüksek medeniyet ( asrında yaşadığımızı ve bu “miz,, ve “mız, la biten nesneleri Tutang Amon'un mezarına, Venus de Milo'ya kar- şılık (o gösterebileceğimiz kabul ediyor. Ancak diyor, ki: “Demir, çelik, toprak altında uzun zaman kalınca mahvolur. Makine, kitap, payidar şeyler değildir. ,, Demirle çeliğin, toprak altında ne kadar zamanda ve nasıl mah- volacağını bilmediğim için Vâ-Nü nun bu sözüne: Eyvallah! diyorum. Gelgelelim, kitabın payidar ol- mıyacağına gönlüm bir türlü razı olmuyor. Nasıl olsun, ki eski medeniyetleri bize, toprak altında mahvolmıyan taşlardan ziyade, geride kalan eserler öğretmiştir. Eğer Manethon, Sebennyte Mısır tarihini yazmamış olsalardı, toprak altından çıkarılan Memnon hey- kellerine, Karnak O harabelerine Isis'le Amon'un tunçlarına farih- ten evvelki zamanlardan kalma antikalar gibi kıymet verilirdi. Herhalde, bugünkü verilen kıy- meti bulamazlardı. Bana kalırsa geriye Sokrat'ın sözleri, Heraklit'in, Demokrat'ın Onlar, payidar eserleri (o kalmasaydı, herhalde Venus de Milo bugün şaheser addedilemezdi. Acaba Horace, Virgile, Plaute, Ciceron yetişmeseydi, Roma Bas- relief'lerinin © karşısında hayran kalınır mıydı? Zorla değil ya, ben kalınmazdı deyeceğim. Şayet - maazallah - Vâ - Nü'nun dediği olur da, medeniyetimiz toprak altında kalırsa, belki o eri iü Mi alan muharrir — işte bumn me Ö garnanaz Bapısli civarı Sİ Osmanağa camiinde hafız Riza B, | “miz, ve “mız, la mihayetlenen âsis — Yahudi. kabili yoktur. Apışıp kalırsınız, muharrir z Z ördünçü i Kuyumcu — Ermeni, halef'lerim? Acımusluk oskağı — No. tarafından mevludu şerif kraat (Devamı yy siya Garson — Rum. (Wâ - Nü) edilecektir. etlâmı İzze, - Canımız sıkılıyor Amca bey... .. Bu “Birdir bir oynıyalım, .. Ben de “Sen müşteri ol... .. Ben bakkal olayım, diyo- A. B. — Demek ki saklanbaç oynamak istiyorsun |