Sahife 8 Piyango talilileri nasıl yaşarlar?. Akşam Paraları alınca hemen beyaz konağa koşmuş ve sormuş: “Konak boşmu?,, Bana vursa yapacağımı ben bilirim... “Tali bu birader.. Vurur mu?. Vurur.. Belli olmaz ki..,, Eğer bu yakınlarda Cibaliye gider de, Küçük Mustafa paşa çarşısına çıkarsanız orada konu- şulan en mühim mevzuun tayyare piyankosuna ait olduğunu işidir- siniz. Meselâ dükkânlarının önüne iki iskemle atarak siğaralarını tellendiren kasapla, bakkal dert- eşirler : — Bana vursa yapacağımı ben bilirim 1, — Tali bu birader... Vurur mu vurur.. Belli olmaz ki... — Demek ki tali kuşu başı- mızın üstünde dönmüş, dönmüş de karşiki komşunun dükkânının üstüne konmuş ha.. Heygidi bö- rekci Mustfa efendi hey.. — Merak etme arkadaş ma- demki bu çarşının etrafında o kuş dolaşmış, bir kere ayağı alışmıştır. Gene gelir.. Meğerse sakinlerinden birisine piyanko çıkmış bir semt kadar şayanı dikkat bir yer yokmuş. Böyle yerlere günün hangi saa- tinde giderseniz gidin piyankodan başka bir şey işitmezsiniz. Işte Cibali de böyledir. Geçen keşi- delerden birinde burada börekçi Mustafa ef. isminde bir zata 40000 lira çıkmış. Mustafa ef. Küçük- Mustafapaşa caddesinde küçücük bir dükkânda börekçilik edermiş.. Aslen Giritli olan Mustafa efendi fevkalâde börek yaparmış. Fakat müşterisi pek mahdutmuş.. Mus- tafa efendi dükkânın üzerindeki iki küçük odada oturur, mütevazi bir surette 'geçinir gidermiş... Ibtiyar börekçi bir gün dükkânının önünde otururken çarşıdan seyyar bir piyanko bilet bayii geçmiş... Komşuları - parayı fazla seven - Mustafa efendiyi masraftan cıkar- mak isterlermiş... Piyanko bilet bayii: — 40,000 lira kazanıyor!., Ya- rın çekiliyor!.. 40,000 ira.. Diye bağıra bağıra geçince dostları tutturmuşlar: — Haydi Mustafa efendi mu- hakkak bir tane al.. — Haydi yahu.. — Ammada parayı seversin ha.. Mustafa efendi bu ısrarlara da- yanamamış ve bir bilet almıştır. O gün Mustafa efendi ile komşuları uzun uzun piyankodan bahsetmiş- ler, Mustafa efendi: Şimdi aktar dükkânı olan " Talili dükkâ , , Koca Mustafa paşa çarşısı, ve beyaz konak — Hele bir çıksın. Vallahi hani büyük tütün deposu varya.. Cibali deposu.. O sokaktaki bü- yük beyaz konağı tutarım, demiş- tir. Tütün deposunun yanındaki beyaz konak Mustafa efendinin pek ziyade hoşuna gitmektedir. Esasen bu konak da Cibalinin hemen hemen en güzel evidir. Nihayet ayın 12 nci gecesi Mus- tafa efendinin küçük evinin önüne otomobil dayanıyor. Telâşla koşan Mustafa efendi meseleyi anlayınca o gece sabaha kadar gözlerini kırpmayor ve hemen ertesi günü piyanko müdiriyetine gidip para- ları tıkır tıkır alıyor. Ondan sonra Mustafa efendinin börekçi dükkânını bir daha açık gören yoktur. Ihtiyar börekçi piyanko- dan paraları alır almaz tütün deposunun yanındaki büyük beyaz konağa koşmuş ve ev sahibinin yanına çıkarak: Konak boş mu? diye sormuş. O sırada da - tesadüf bu- beyaz konak boşmuş... Mus- tafa efendi hemen o gün pazarlığı yapmış ve dükkânındaki tepsileri tabakları, (bıçakları toplayarak evine götürmüştür. Mustafa efen- dinin tayyare piyankosu kazandığı şayi olunca bir mektup yağmu- runa tutulmuştur. Ihtiyar börekci paraları aldığının ilk haftasından “evvelce mektup almazken - 130 mektup almıştır.. Bir o kadar da müracaatçı.. Artık biçare şöyle serbest serbest çarşıda dolaşamaz olmuştur. Eski komşuları Mustafa efen- dinin piyango kazanmasından hem çok memnundurlar, çünkü eski komşuları rahata kavuşmuştur. Memnun değillerdir. Çünkü Mus- tafa efendi gibi bir arkadaş kaybetmişlerdir. Hakikaten artık Mustafa efendi yıllardan beri hasretini çektiği beyaz konakta ayaklarını uzatıp oturuyor. Sabık börekçi binde bir sokağa çıkmakta ve işlerini bitirdikten sonra derhal evine dönmektedir. Eski küçük börekçi dükkânına gelince buranın ismi “uğurlu dükkân,, olarak kalmıştır. Minimini dükkânı hemen bir attar kirala- mıştır. Attar efendi bir gün gelip börekçi Mustafa efendiye olduğu gibi kendine de piyanko çikaca- ğına kanidir. Cibaliye (gelmişken o Mustafa efendiyi görmeden gitmek abes olurdu. Hemen beyaz konağın kapısmı çaldık.. Bir ihtiyar adam- çağız çıktı: — Kimi istiyorsınız?. — Mustafa efendiyi... — Söyleyin bakalım... Faraza Mustafa efendi benim, ne olacak?.. — Hiç... Size piyanko çıkmış da görüşmeğe geldik... Mustafa efendi bu sözü işitir isitmez “şırrrrak,, diye kapıyı kapattı... Yukarı kata çıktı.. Pan- çurlardan biri açıktı, biraz sonra onun da hiddetle kapandığını gördük. Sokağın başında bizi gülerek seyreden bir efendi duruyordu. Biraz evvel bize de Mustafa efen- dinin evini tarif etmişti.. Bizim şaşkın şaşkın bakindığımızı gö- rünce yanımıza yaklaştı; — Hakkı var bizim komşunun.. dedi, sizin gibi hiç tanımadığı bir çok akrabaları çıkıyor.. Her ka- pıyı çalan: — Yahu.. Bunca senelik arada bak, hukuk var. Akrabayizl. Diye başlıyor.. Sizide galiba böyle zannetti. Hakkı var bizim kom- şunun... İşte size bir piyanko talilisinin hayatı.. Kavga ve cerh Samatyada Davut paşa iskele- sinde, kâzım ile Necip arasında yük almak meselesinden kavga çıkmıştır. Neticede Necip Kâzımı dövmüştür. 13 Temmiz 1932 Konya mektupları Milli sanayi sergisi çok muvaffak oldu Ipekiş kumaşl ziyade rağb arı halkın pek etini” celbetti Yukarıda milli sanayi sergisine iştirak edenlerden bir grup, aşağıda Ipekiş pavyonundan bir köşe Konya, 7 ( Hususi muhabirimiz- den — Konyada ilk defa olarak milli sanayi sergisi açıldı. Sergiye memleketin her bucagından bir çok sanatkârlarımız kıymetli eser- lerile iştirak etmiş bulunuyorlar. Serginin resmi Oküşadı olan 1 temmuz 932 cuma günü binlerce halk arasına sokuldum. Onlarla beraber dolaşıyorum. — A byeim neler var. Bir Terakki türk kuyumcusu Mehmet Kemal beyin pavyonu önünde 125-150 kuruşa satılan yüzükleri göstererek. — Yüzükler kaç para? Efendi maaşını aldığında hep- sinden alacağım, diyordu. Anlaşılan saf bir Konyalının yanındaydım. Artık sıra ile geziyorum. Beşik- taşlı Losyon Kemal, Necip ve Pertev ıtriyatçıları, yan yana ku- rulan pavyonları önünde toplanan halka kimi kartvizit vermekle, kimi de kolonya serpmekle meşgul. Her pavyonun bir müstesnalığı var ve hepsininde seyircileri ve müşterileri kısım kısım olmuş.. Mümtaz bir sınıfın en çok meşgul olduğu pavyon İpekiştir. Terzile- rini de beraberinde getiren bu müessese (5) liraya bir rop, (7) liraya manto dikilir reklamlarile genç kızları ve nişanlıları pavyo- nuna celbetmiş, müessese memur- larının istirahat edecek vakitleri yok.. Bu müessese memleketimiz için hakikaten şayanı iftihardır. Çünbüşçü Zeynel Abidin beyin yanındayım : Mısır ve Kabhirede intişar eden iki arap gazetesini göstererek : — Bunlar kadar da olmadınız bir defa olsun mucidi olduğum, bu işimden gazetelerinizde bahset- mediniz. Hangi san'atkâr benim kadar türkleri ve Türkiyeyi ya- bancı ellerde tanıttı ? Belki de haklı olan şikâyetlerini dinliyorum; Sözlerini aynen gaze temizde yazacağımı (o kendisine söyledim. Cünbüş pavyonu bir çok halkın nazarı dikkatini celbetmekteydi. Zira bu alâtı musikiyeyi hiç görmemiş olanlar pek çoktu. Ismini, sesi nasıl çıkıyor, nasıl öğrenilir diye soranlara Zenel Abidin bey, metodunu açıp gösteriyor. Bir çok vilâyetlerimizde gördü- güm Milli sanayi sergilerinin he- men en zengini veen çok rağbete mazhar olanı Konyada açılan bu sergidir diyebilirim. Gece yarılarına kadar açık bırakılan serginin seyircileri gün geçtikçe fazlalaşmaktadır. Uşak şeker fabrikası Uşak 9 (Hususi) — Bu sene Ul faaliyet vardır. Fabrika dahilinde 1 şak şeker fabrikasında mühim bir makineler esaslı surette muayene ve tamir, bazı istasyonlar tevsi ve islâh ediliyor. Zeriyat mıntaka- larında da fen teşkilâtı pancarın zeriyat, bakım, sökme ve nakliyatı işlerini fabrikanın faaliyetle müte mühim müzakereler yapmakta ve mimiz müessesenin kıymetli ziraat nasip bir şekilde yürütmek için kararlar ittihaz etmektedir. Res- baş müfettişi Ferit beyin riyase- tinde toplanan fen heyetini göstermektedir.