Akşam Buhran şairi ile sevgilisi Manzum komedi | “Jön prömiye,, rolünü oynıyan genç, zinhar “buhran,, isimli eserin şairi zannolunmasın: Zamane muhtekirleri sayesinde, ihtiyaçlarını vasi hayalile tatmin eden münevver züğürtlerimizdendir.| Eşhas Haldun Hassas bir genç Müyesser Sevgilisi Sahne (Cuma günü vapur Adaya yanaşır. Iki genç iskeleye çıkarlar. Işleri tıkırında olan bazı adamlar gazinolarda yiyip içmektedir. Genç kiz gazinoya oturmak arzusunu ihsas eder:| Müyesser Bütün rıbtım boyunca, gazinolar ne güzel, Burada bir ân geçer bütün bir ömre bedeli Kartaldan kopan rüzgâr ne de serin esiyor, Soğuk bir şurup gibi, harareti kesiyor; Işte burada otur bir masa başında: Yeşil, iri bir gözdür şu marmara karşında, Uzaktan görünüyor Bostancı, Kartal, Pendik | Değil mi, burasını ikimiz de beğendik?... Haldun O kadar güzel değil bu gazinolar bence, Tenha korular lâzım sevişen bir çift gencel Girmiş olsak herkesin gözü bize saplanır, Kendini burda insan sahneye çıkmış sanır! Gazinoda adanın zevkini alamayız, Halkın gözü önünde, başbaşa kalamayız! (Genç-kızı gazinodan uzaklastırmağa çalışarak:) Burası çok âdi yer, korulara dalalım, Gel, haydil Şu bayattan güzel bir gün çalalım!.. (Kız razı olur. Delikanlı bu masraftan kurtulduğuna memnundur.) Müyesser Dinle, bak: Gazinoda ne hoş cazbant çalıyor, Muzikin nağmeleri yükselip alçalıyor! Haldun Susl.. Sus!.. Cazbant mı dedin?.. Adileşti nekadar, Halbuki korularda el kuş sesleri var: dallarında bülbüller söyler şarkı, Bu seslerin olamaz en hoş muzikten farkı! Onları duyacaksın, yürüyelim ileri, Cazbandın davulundan güzeldir kuş sesleri!.. (Köşeyi döner dönmez, müşteri bekleyen merkepler görünüyor. Merkepçi onlara doğru seslenir:| Beyfendi!.. Küçük hanim!.. Haydi gidiyor.. Hoplesl.. Müyesser Ne güzel!.. Merkeplere binip, geziyor herkes.. yi Haldun I Sözünü keserek: | Çok tehlikeli şeydir.. Aman bu işten vaz geç, Korkarım kaza olur, başka bir eğlence seç! Pek fazla inatçıdır adanın merkepleri, Üzerine bindik mi, atılırlar ileri: Artık zaptedemezsin, dizginleri çeksen del.. Tehlikeli işlerden zaten korkarsın sen de; Yeşil dallar altında, yürüyelim kol kola, Ucu “dil, de bitiyor, gel, sapalım şu yola! Âşık bu vartadan da kurtulur. Güneşin harareti gittik- çe yolları kavurmaktadır. 'Bu sefer de, üstü tenteli güzel bir kira arabası sökün eder.) Müyesser Haldun!,. Üstü tenteli, ne güzel şu araba, Bundan daha hoş mudur otomobil acaba?.. Benzin kokusu yoktur, sarsılmadan gidersin, Yollarda etrafını rahatça seyredersin! (Bu sözler üzerine âşıkta şafak atarı) Haldun Doğrusuya, araba bence fazla bayağı.. (Bir lâhzâ düşünüp)" atılır) Dikkat et, bak, surçıyor beygirin sol ayağı, Babam derdi: Böyle at huysuz, netamelidir, Çektiği arabaya sakın binmemelidir!.. Boş araba sür'atle yanlarından geçer. Iki genç tozlu yollarda, hararetten bunalmış yürürler. Bu sefer de önle- rine bir kır lokantası çıkar.) Müyesser Aman; bu lokantaya gireceğim doğrusu | Haldun 1 Şaşkin :7 Yağları pek fenadır ! Müyesser Içeyim bir yudum su! Haldun Haaaa!... Su mu içeceksin ?.. Iç âfiyetle, olur, Fakat bir şey yenilmez : Sonra miden bozulur k. ( Müyesser, gencin sözlerine: ehemmiyet vermeden içeri dalar, üst üste bir kaç bardak içip kendi cebinden parasını verir biraz derman bulur. Yürürler, denize nazır bir çamın gölkesine sinerler. | Haldun Işte aradığımız şiir dolu bir köşe, Burası yuva olur iki sevdalı eşe! Seninle bu gölgede baş başa kalacağız; Yüreğimizden kopan seslere dalacağız |.. | Sevgilisinin ellerini avuçlarının içine alarak : J Bak, dinle; benim kalbim neler söylüyor, neler, Diyor ki: Geçse bile uzun aylar, seneler, Ben geçmiyeceğim aşkından gene senin, Esiri olacağım ebediyen busenin | Başım dizine düşmüş, ellerim avucunda, Böyle can vereceğim ayağının ucunda | Müyesser Bırak, Allah aşkına şiwndi böyle sözleri 1. Haldun Hayır 1. Aşka lâyıktır senin gibi bir peri: Sen öyle güzelsin ki, dünyada benzerin yok, Arzın hazineleri içinde değerin yok | Candan bir itiraftır, dinle sevgilim, dinle: Bir gün birleştirince hayatımı seninle, Azat kabul etmiyen esirin olacağım, Son nefesime kadar hep sadık kalacağım | ( Müyesser esnemeğe başlar. Haldun genç kızın sıkık dığını anlayınca yalvarmaya başlar : | Haldun Canın mı sıkılıyor, söyle, ey nazlt bebek, Bu düşenceli hâlin beni hırpalıyor pek! Söyle: Şu dakikada seni sevindireyim, Gökteki bulutları yerlere indireyim : Kat kat topla onları, ipek tenine bürün, Semadan arza inmiş bir melek gibi görün! Söyle: Sana tutayım göklerden yıldızları; Sana haset etsinler beş kıtanın kızları: Gerdanına dizeyim onları elmas diye, Kime nasip olmuştur böyle güzel hediye? Söyle: Papatyaları ayağına sereyim? Söyle oGül yaprağından sana koku vereyim? Bana lâkıyt bakma, kalbim yanarken böyle, Benden ne istiyorsun; söyle sevgilim söyle?.. Müyesser (Elini karnına bastırarak: | Ben mi ne istiyorum?.. Biraz peynir, ekmek al Açlıktan ölüyorum sabahtanberi, aptall... Necdet Rüştü Bc? ersin Tr ci e 24 Son günler zarfında İngilterenin şimalinde şiddetli yağmurlar yağmış, bir çok şehirleri sular kaplamıştır. Resmimiz bu feyezaa ait bir kaç sahneyi gösteriyor... Tefrika No 67 26 Hazira 1932 BEŞ YÜZ MİLYON İNSANA HÜKMEDEN KADIN Tarihi aşk, ve Nakıli ; O tarihten itibaren, Ye- Ho, prens Touan'a karşı, kalbinde, gizli bir kin besledi. Ondan kur- tulmak için muvafık bir çare aramağa başladı. Bunun için fırsat gözlemeğe başladı. Bu sırada, Imparatoriçeye muh- telif haberler geliyordu. Bu haber- ler üzerine, mütemadiyen haleti ruhiye değiştiriyordu. Haberleri gönderen yeni tayin edilen Petchili valilumumisi Yu-Lon idi. Bu zatın vazifesi, garpten ge- len ordularla muharebe etmek, onları maglüp eylemekti. Çin'deki vukuat üzürine, Avrupa bittabi lâkayit kalamamış, oraya imdat orduları göndermişti. Bu ordular, Ta - Kom istihkâmların müşkülâtla ele geçirebilmişlerdi. Pei-Ho suyunun omenbaanı ele geçirmiş oluyorlardı. Bu müşkü- lâtın sebebi, suyun alçaklığı sebe- bile zırhlıların yanaşamamasıdır. Ancak torpito kuvvetleri harp edebilmişti. Le Sion isimli Fransız torpido- sundan atılan bir mermi, bir Çinli istihkâmın (o cephaneliğini infilâka uğratmı, bu, avrupalıların zaferlerine sebebiyet (o vermişti. Çok geçmeden, Avrupa kıtaları, -bir çok zayiat vere vere- karaya asker indirebilmişlerdi. Lâkin, içerilere doğru ilerle- mek, Avrupalıların zannettikleri derecede kolay bir iş olmamıştı. Petehili'deki Çinli ordusu, iyi zabitleri olan, iyi talim görmüş bir orduydu. Avrupalıların umma- dıkları derecede bir harbi kuvvete malik bulunuyordu. Garplılar her adımda yeni bir hayrete düşü- yorlardı. Sefaretin yardımına Lord Ley- mon'un kumandası altında gönde- rilen ilk kuvvetler, müthiş bir ademi muvaffakiyete (uğratıldı. Bu kuvvet, tamamile geri çekilmek mecburiyetinde (kald. Hattâ, evvelce tayin edilmeyen hudutlar üzerine bile, Çin ordusu, tazyiki icra ediyordu. Mücadele, bilhassa bir demir yolu istasyonunun yanında pek hararetli oldu. Burada, Fransızlar, tuz çuvallarının arkasına siper alarak barındılar. Bu çuvallar, anma asa Menemen kazasın macera romanı (va-Na) buraya, bir kaç gün evvel tesa- düfen konulmuştu. Konulmasaydı, hâlleri; berbattı, Fransız'lar Çinli" leri güç hâl ile püskürtebildiler. Takviye kıtaatının gelmesi için beklemeğe lüzum vardı. Bu kıtaat ancak ağustos ayında gelebildi. Alma ceneralı Von Waldersee bu orduya kumanda ediyordu. Bunun üzerine, Pekin üzerine yeniden yürünmeğe başlandı. Epiyce kanlı muharebelerden sonra, Avrupalıların ordusu, Pekin şebrinin surları dibine kadar va- sıl oldu. Mağlup olan Çin ordusu, yeni- den derlenip toplanmak için uğ- raşıyordu. Fakat, askerler, artık zabitleri (Odinlemez (olmuşlardı. Yu - Lo valii umumisi, bu haller karşısında o derece inkisarı ha- yale uğradı ki, füc'eten vefat etti, Imparatoriçe, oOordunun Sey- mour'da bozulması üzerine, kendi sarayında bile birçok feçi hadise- lerin tekevvün etmesine: göz yum- muştu. Bunun. neticesi olarak, Boxers'- ler azdılar ve Tatar Şehri'nde ne kadar hırıstiyan varsa hepsini kılıçtan geçirdile. Fransız mektebi yakıldı. Hattâ temellerine kadar tarumar edildir. Düşmanla, yani avrupalılarla iyi münasebette bu- lunduğunda şüphe edilen bütün hususi Çin evleri yakıldı. Prens Tchouang, ecnebilerin ka- fasına fiat biçmiştir. Buna resmen tarife koymuştu. Her kafa getirene muayyen miktarda para verili- yordu. Ne kadın, ne erkek, ne oğlan ne kız, hiç kimse bu katli- amdan ayırt edilmeyordu. Kun- daktaki Avrupalı çocuklar bile kesiliyordu. Mr. James isminde biçare bir Ingilizce professörü, bu suretle esir edilmişti. (Kendisine feci surette işkence yapılmıştı. Kafası bir kafes içine konularak memnu beldenin (o medhaline © âsiliişti: Orasını tezyine hasrolunmüştu. *“ Japon sefaretinin kâtibi M. Lugi - Yama Boxers'ler tarafın- dan katledilmişti. Çok geçmeden bizzat alman sefiri baron von Ketteler, tabtırevanına binip Çin valisile görüşmek üzere hariciye nezaretine giderken, bir kurşunla öldürüldi (Arkası var ) nas da yeni mektepler Menemen kazası dahilinde devam ediliyor. Son günler zarfın köy mektepleri inşasına hararetle da Alaniçi köyünde de temel atma resmi yapılmıştır. Çocuklar bu merasime büyük bir alâka ile iştirak etmişlerdir. Resmimiz, temel gösteriyor. atma merasiminden iki mazarayı asra