Sahife 6 efai fa mektupları Urfa havalisinde çekirge mücadelesi devam ediyor Bu sene kuraklık yüzünden Harran ovasında çekirge pek azdır Geçen seneki mücadelede toplanan çekirge yığınları Urfa 20 ( Hususi) — Yapılan | uzun tetkikat neticesinde Urfa ve havalisinde 1290 senesindenberi çekirge olduğu anlaşılmıştır. Çe- kirgelerin asıl vatanı Suriye ve Filistin Obavalisidir . Maamefih Dirizor, Musul, Bağdat, Şam, Berut, Samiye gölü ile Mardin ve Urfa civarı da birer çekirge mer- kezi halindedir. Çekirgeler cıvara yayılma için âdeta bu saydığım yerleri birer merkez istasyonu yapmışlardır. Sürüler buradan kafile halinde hareket ederler, etrafa yayılırlar. Bizde büyük mikyasta çekirge mücadelesi yapmak 1331 senesin- den sonra başlamıştır. Geçen sene vilâyetimiz dahilinde çekirgeler pek | çok hasarat yapmışlardı. Fakat bu sene Harran ovası ve civarına yağmur yağmadığı için çekirğe çıkmamıştır, Mardin, Sincar, Musul ve Iran hududumuza yağmur | yağdığı için buralarda çekirğeler | baş göstermiş ve derhal müca- | deleye başlanılmıştır. Çekirge. mücadelesi için bir çok usuller tavsiye edilmektedir. Bun- dan bir müddet evvel ziraat vekâ- leti buraya haşerat omütehassısı bir rus profesörü göndermiştir. M. Sevidanko ismini taşıyan bu profesör tayyare ile bir nevi mücadele usulü tavsiye etmiştir. M. Sevridanko bu usulün çok mühim neticeler vereceğini söyle- mektedir. Maamafih vilâyetimiz dahilinde yapılan mücadelen şimdiye kadar şayanı takdir neticeler alınmıştır. Çekirge (mücadelesi (esnasında gayet garip manzaralar görül mektedir. Size gönderdiğim resim- lerden biri geçen sene Harranda ve çölde yapılan çekirge müca- delesine aittir. Bu resimlerde de görüldüğü gibi çekirge mücadelesi esnasında öldürülmüş haşerattan koca koca tepeler yapılmaktadır. Bu tepeleri görcü yabancılar Obunların bir türlü çegirge olduklarına inanamıyorlar. Tepelerin yanına yaklaşıyorlar ve ellerile muayene ediyorlar.. Bu sene Urfa ve civarında yağmur yağmamasının hem faydası hem de zararı oldu.. Zararı oldu, çünki kuraklık yüzünden Harran ovası ve civarında bu sene mahsul az olacaktır. Halbuki Harran ovası cenup vilâyetleri için bir “zahire anbarı, olarak telâkki edilir." Bu münbit ve mahsuldar ova senede vasati olarak bire karşı on mahsul vermekle meşhur bir yerdir. Harran ovası 350 kadar köyden ibarettir. Bu sene bu köylerde 112000 dönümlük arazı ekilmiştir. Ekilen tohumluğun mik- darı 2 milyon kilodan fazladır. 350 köyün bütün ahalisi ziraatle | meşğuldür. Kuraklığın faydasına gelince... | Her sene ilkbaharın sonlarına Akşam Kârlı bir iş! Tayyare ile Lindbergin | evi üzerinde dolaşmak... Son zamanlarda | Amerikada kârlı bir iş bulunmuştur: Lind- bergin evini havadan seyrettir- mek!... Amerikalılar Lindberği çok se- verler. Uğradığı son felâket üze- rine bir çokları gidip tayyare- çinin evini, çocuğun kaçırıldığı mahalli görmek istemişlerdir. Halbuki zabıta eve kimsenin ya- naşmaması için sıkı tedbirler almıştır. Bu vaziyet karşısında bir açık- göz, arzu edenleri tayyare ile evin üzerinde gezdirerek bu suretle evi göstermeği düşünmüş- tür. Bu gezintiye o kadar çok talip çıkmıştır ki derhal tayyare- lerin adedi . çoğaltılmış, diğer bazı kimseler de tayyareler bularak işe girişmişlerdir. Tayyare ile evin ve bahçele- rinin üzerinde yarın saatlik bir seyahat için iki buçuk dolar ve- rilmektedir. Bir tayyare günde sekiz on sefer yapmakta, her se- ferinde yedi sekiz kişi naklet- mektedir. Bu suretle tayyare günde vasati olarak yüz, yüz elli dolar, yani 200-300 lira kâr bırakmaktadır. Aşki için hırsız Kadın tıbbı adlide muayene edilecek Pariste Jozefin namında bir terzi kadın, 1919 senesindenberi Gabriel isminde bir tornacı ile beraber yaşıyordu. Fakat son zamanlarda tornacı işsiz kaldığı cihetle, kadından maişetleri için her hafta muayyen bir meblâğ getirmesini istemiş, aksi takdirde kendisile beraber yaşayamıyacağını söylemiştir. Tornaciyi çıldırasıya seven terzi kadın, düşüne düşüne bunun bir çaresini bulmuş ve âşıkının çan- tasında bulunan tahvilâttan birini çalarak satmış ve bu satıştan elde ettiği meblâğla, her hafta âşıkının (okendisinden (istedigi parayı vermiştir. Fakat aradan bir müddet geç- tikten sonra tahvilin bedeli de tükenmiş) bunun üzerine Jozefin komşu evlerden birinin kapısını açarak bir çok mücevherat çalmış ve onları satarak gene âşıkına muntazaman tediyatta bulunmuştur Jozefinin bu hali, komşuların nazarı dikkatini celbetmiş ve kendisi tevkif edilmiştir. Kadın hırsızlığı itiraf etmiştir. Aşk yüzünden hırsız olan bu kadın, aklında bozukluk olup ol- madığı anlaşılması için Paris tıbbı doğru yağan yağmurlarla beraber Urfa ve civarına Harran ovasına bir çekirge akınıdır başlardı. Bu yüzden Urfada yazlık zeriyat yapılmasına Oimkân kalmazdı. Tabiatle mahsul meselesinde, zira- atte bir tenevvü yapılması müm- kün olamazdı. Halbuki bu sene kuraklık Oyüzünden o çekirgeler çıkmamıştır. Bunun üzerine herkes yazlık zeriyat için büyük hazır- lıklara başlamıştır. Urfa ve civa- rında bugünlerde bu ziraat faali- yeti göze çarpmaktadır. Buradaki çiftçiler Urfanın şima- linden geçen Fırat nehrinin bütün ziraatçilerin su ihtiyacını temine kâfi olduğunu söylemek- tedirler. Hakikaten Urfa Fırat gibi büyük bir nehrin yakınında olduğu gibi su ihtiyacı çekmiye- cek bir yerdir. Çiftçiler nehirden çetveller o vasıtasile tarlalara su getirtilmesi için müracaatte bulu- # naceklardır. — 26 Haziran 1932 RS ME LE | Askeri bahisler | Topçulukta inkişaf Tahdidi teslihat işinde nazarı dikkate alınması lâzım gelen noktalar Cenevre konferansı taarruz si- lâhı diye herşeyi nazarı itibara aldıda, sür'atin menbaı olan | motörü hesaba katmadı. Tayyare, | tank gibi motörlü vasıtaları kast- etmiyorum. Bizzat motör, kendi başına bir silâtır. Meselâ bir hu- dut mıntakasına bir kaç saat zaman zarfında binlerce insanı toplıyabilecek olan motörlü nakil vasıtalarından daha dehşetli taar- ruz silâhı olabilir mi? Konferanstaki bu zvhulü kayd- ettikten sonra gene sırf bu mo- tör ve motörleşme: dolayısile en mühim silâh olan ve topçulukta husule gelmekte olan terakkiyi izaha çalışacağım: Topçuluğun son senelerdeki tekâmülü bilhassa iki istikamet- tedir. Birincisi süratinin ve hare- ket kabiliyetinin artırılmasında, diğeri de ateşini kemmiyeten ve keyfiyeten müessir hale koymak- tadır. Birinci mesele sırf motör saye- sinde artık halledilmiş gibidir.Harp- ten evvel beygir kuşulu 2, hattâ bazen 3 bataryanın yapabileceği işi bugün motörlü tek bir batarya görebilir bilhassa ağır topçunun vazifesi düşmanın en müessir he- defini ateş altına almak olduğuna göre bu fırsatın zuhuru için ekseriya hayli müddet beklemek icap eder. di. Halbuki şimdi ağır batarya- ların kazandığı fazla sür'at saye- sinde sık sık tebdili mevzi ve en müessir hedefi e cax sinek noktadan vurmak, bunu müteakip yine çok kısa bir zamanda başka taraftaki mühim bir vazifeye ye- tişmek kabil olabilecektir. Diyer taraftan evvelce cer va- sıtalarının yavaş ve az takatlı ol- | masından düşman eline geçmek tehlikesi düşünülerek ağır topçu cephe yakınına sokulmazdı. Yeni nakil vasıtaları bu mahzuru da kaldırmakta ve ağır topçunun sahra harbine de iştirakini temin etmektedir. Motörlü vasıtaların omühim terakkiler - bahşettiği * toplardan birisi de tayyare (topçuluğudur. Mühim süratler ile yol ve arazi üzerinde (ohareket ( kabiliyetine malik olmak ve hareket esnasında da tayyareye ateş edebilmek, bir taraftan topun isabet ihtimalini azaltırken diğer taraftan da topun ateş müddetini, tabiri diğerle menzilini uzatmaktadır. Meselâ otomobil : tayyarenin hareket istikametine müvazi olarak hareket ederse sabit bir topa nazaren ateş müddeti bir kaç misli tezayüt eder. Ateşteki tekâmül ise bilhassa optik ve dinleme cihazlarının te- rakkisindedir. İyi bir dinleme cihazı artık geceleyin de ateş eden silâhların ve havada bulunan tayyarelerin yerini tayin edebil- mektedir. Yeri malüm olan bir harp vasıtasını ise harpten hariç kılınması asla müşkül değildir. Bu terakkiyat bize gösteriyor ki lâalettayin adet veya çap üzerinde ( yapılacak bir azalt- mayı karşılayacak kadar yeni terakkiler vücuda getirmiştir ve gelmektedir. Binaenaleyh tahdit işinde bu yeni unsurları da nazarı dikkate almak gerektir. Eğer alınamazsa o halde işin hakiki safhasını bilmek te büyük bir kârdır. M. Ş. Bolu mektupları Boluda buğday fiatlerini ükseltmeğe çalışanlar Bolu 11 (Hususi) — Buğday ve ekmek meselesi, Türkiyenin her tarafında, günün en hühim işi olmuştur. Elinde çok miktarda malı bu- lunan bazı zabire tüccarı ve değir- mençilerin fiatleri yükseltmek için fırsatlar aradıkları, gayrı tabü vaziyetler ihdas etmeye başladık- ları görülmektedir. Halk ise, va- ziyeti alâkadar bir dikkatle takip etmekte ve bu hususta da huku- kunu muhafaza edecek kanunun çıkmasını dört gözle beklemek- tedir. Bu mühim mesele hakkında yeni | bir kanun çıkacağı şayi olunca, ihti- kâr yapmaya fırsat arayan bazı zahire tüccarlarının şimdiden bir takım hileli yollara saptıkları görülmektedir. | Bu kabilden olarak, bir kısım tüccarın, mallarını" şehirden uzak | bazı kaza ve köylerimiz dahilinde, muhtelif yerlere, sakladıkları öğ- renilmektedir. Öteden beri buğ- | dayını veya ununu koyduğu kendi anbarlarında son zamanlarda pek | çok malı görülmiyen bu nevi tüccar, buğdayın şehre gelmesini | beklemiyerek köylerde toplattır- | maya çıkmış ve piyasadan yüksek bir fiatle, elindeki malın ancak yüzde bir kaçı nisbetinde bir mal toplattırmıştır . Bunda başlıca iki maksat gözetilmiştir: , Evvelâ; buğday piyasasını yük- seltebilmektir. Senenin bu mev- | siminde yeni mahsulünü bekliyen || çiftçi zaten elindeki malının hemen İ | lere karşı şedit hepsini satmıştır. Hattâ ihtiyacına yetecek omiktarı alakoyduğunu zannederek mütebaki buğdayın satmış bulunan ve şu sırada kendi ihtiyacı için bile parasile buğday alan bir çok çiftçi gös- termek kabildir. Bundan da anlaşılıyor ki şu mevsimde köylü piyasaya çok mal arzedemez ve dolayısile elinde mühim stokları bulunan ve ihtikâr yapmak arzusunda bulunan bir kısım tüccara, bu mevsim, fiat- leri yükseltmek için en müsait zamandır. Saniyen; hükümetin O hazırla- makta olduğu buğdayı koruma kanunundan korkan mubhtekirler, her ihtimale karşı diye düşünerek mallarını saklamayı ihtiyata ra- ayet addediyorlar.. Asıl anbarla- rında bıraktıkları az bir malı son zamanlarda biraz yüksek fiatle topladıkları bütün mevcut- ları imiş gibi göstererek icabında kanunun takibatından (o kurtula- | caklarını ve ekmeğin ucuzlama- yacağını iddia (edebileceklerini zannediyorlar. Dönen dolaplara meydan ver- memek için, yapılacak kanunu beklemeksizin; bütün zahire tüc- carı ve değirmencileri, birer beyanname ile bütün mevcutlarını, satın aldıkları miktarları tarih ve diğer tafsilâtlarile beraber bildir- meğe davet etmek, malını eksik veya pahalı alınmış gibi gösteren- cezalar vermek herhalde çok lâzımdır. Si