Sahife 6 Fatin bey çalışma odasında Istanbulun yedi tepesinden en yükseğine Vaniköy tepesine tır- rranıyoruz... Biz yükseldikçe çam kokusu büsbütün koyulaşıyor... Reçina kokusile karışık ılık bir rüzgâr... Boğaz, tepeden bambaşka hiç görmediğim bir şekilde görü- nüyor... Çamlıca tepeleri çok güzeldir. Sarıyer, Hünkâr tepesi güzeldir. Beykoz sırtları Yuşa tepesi güzel- dir.. Fakat Vaniköyle, Kandilli arasındaki tepeler bunların hepsini bastıracak derecede güzeldir. Fatin beyin burada senelerce oturduğu, bu manzarayı doya doya seyrettiği halde âşık olmamasına hayret ediyorum.. İşte uzaktan seyrettiğim küçük beyaz kulenin önündeyim... (Rasat (o kulesini geçtim, Fatin efendinin çalışma dairesine girdim, Üstat çalışma kıyafetinde evkalâde o rahat bir Okıyafet... Kıravat yok... Sadece bir gömlek... Burada üstadın, beş arkadaşından başka insan yüzü gördüğü yok. O sadece yıldızlar ve semavatla meşgul... Bunun için kravata ne lüzum var?. — Şehirden hiç hoşlanmam.. kalabalıktan ürperirim. Beyoğluna çıktığım zaman başım döner... Istanbula ancah haftada iki defa, ders günlerimde inerim.. Buradaki sükün beni kendisine o kadar alıştırmıştır ki Istanbulda tramvay gürültüsü, otomobil, gürültüsü, araba gürültüsü, otobüs gürültüsü, yüzünden âdeta sarhoş olurum. Burada tabiatile başbaşa geçir- diğim uzun seneler bende bir çok zevkleri de öldürdü. Meselâ sine- ma, tiyatro bana pek sur'i geliyor. Hakikâtin pek taklidi olarak göz- lerime görünüyor. Tabiate o kadar alışmışım.. Bazan sinemada tulülar, gruplar görüyorum. Bana ne sun'i geliyor.. Halbuki ben burada, Istanbulun en yüksek yerinde ne gruplar, ne tulular, ne mehtaplar seyretmedim... Şehirde gördüğü- nüz tulülarla, gruplarla, mehtap- | larla, diyebilirim ki, bunun biç bir münasebeti yoktur. Yıldızları tetkik etmek, onların seyrini takibetmek bir semavi hadiseyi meydana çıkarmak bana sinemadan da, tiyatrodan da, diğer eğlencelerden daha ziyade sevk verir. Esasen eğlencem bunlardır... Bir kerre gece haya- tım hiç yoktur.. Gece çok erken yatarım. Fakat bazan vazife icabı gece yarısından evvel © veya sonra kalkıp çalışırım.. Güzel ©» mehtaplı geçelerde vazifemin ha- ricinde durbin dairesine gidip yıldızları da seyrettiğim olur.. İşte bütün eğlencem.. Yaz, kış saat dörtte kalkarım, dörtten sekize kadar mütemadiyen çalı- şırım. — Roman falan okumaz mısınız beyefendi?.. — işte burası kütüphanem... Hiçbir tane roman bulamazsınız... Demin de söylediğim gibi tabiata ve tabiiliğe âşıkım. Benim dışarı- dan hayal aramağa ihtiyacım yok. Esasen kâinat onları bana temin ediyor. Meselâ bir yıldız, onun etrafındaki seyyareler... Bunları seyir etmek insanın muhayyelesinde bir çok şeyler doğururlar haricden suni, zorla yapılmış heyallere ne lüzum var? Bunlarla meşgul bile olmam. — Her halde bu dekor içinde aşık olmamağa imkân yok bey efendi.. Aşk hakkında ne düşü- nüyorsunuz?.. — Işk insanların hılkatindeki intizamın tabii bir neticesidir. Işk kâinatı tanzim eden bir mev- cudiyettir. Güneşi düşünün, onun etrafında dönenleri.. bir aşk ma- cerasına ne kadar benziyor. İşte kâinat hep böyle teşekküllerden mürekkeptir. Bunlar bizdeki teca- züp hassasının daha büyük mik- yasındaki şeklidir. Kâinatta bütün mevcudiyetler arasında birbirine karşı bir tecazüp vardır. Külli kâinata hâkim olan bu kanundur. — Edebiyatla uğraşır mısınız?. — Edebi eserler okurum, ba- zan da yazarım... Zührede aşka dair bir yazı yazdım. Üstat, çekmecesinin gözünden beş altı sarı kâğıt çıkardı. Bu Zührenin tasviri idi. oYazı da Zühredeki mahluklar daha tabii Emlâk sahipleri! Üzüntü ve zahmet çekmeden Çok irat almak isterseniz Emlâkinizin idaresini UMUM EMLÂK ACENTESİNE tevdi ediniz! . - » Bahçekapı, Taş han No, 20-21-22 Telefon: 20307 — Posta kutusu: 668 İstanbul Akşam Fatin beyle bir saat.. Iki güneşi, beş kameri olan bir yerde yaşamak isterdim. Düşünün bir kerre.. Kalabalıktan ürperirim. Beyoğluna çıktığım zaman başım dönmeğe başlar şekilde, büyük çiçekleri kendi- lerine iş yapmış, aşka fevkal- âde merbut bir halde tahayyül ediliyordu. Bu yazıda zührelilerin ağzından aşk hakkında gayet şairane, romantik şeyler söyletili- yordu. Fatin bey yazısını okurken, kendisine hissettirmeden not ettim: “Her gün güneş semamızdaki ince tülün, (Efendim, zübrenin etrafında daima sisten bir tül vardır. ) Evet, semamızdaki ince tülün arkasından bize ne diyor biliyor mususunuz ?.. Bana uyun, bana benzeyin.. Aşkın ya- kıcılığını söylemekle çoğaltın.. Nur kâselerini şarabsız bırakma- yın, daima için ve içirin.., Bey efendi, semavattaki âlemlerden hanğisinde yaşamak isterdiniz? Sizce hanğisi dada cazip? — Her halde bir iki güneşi, dört beş kameri olan bir yerde.. Böyle olursa tasavvur edin.. Beş tane kamer var, biri hilâl haline gelince öbiri bedri tam olur. Bir ayda mütemadiyen mehtaplar, renk renk.. Akisleri başka başka. Gece yarısından evvel olan mehtap başka renk, gece yarısından sonra mehtap yene başka. Sabaha karşı çıkan mehtap büsbütün ayrı bir renkte.. 4 tane güneş olduğu için bir bahar diğer bir bahara karış- mış.. Yaz ve kışın içerisine girmiş fakat maalesef manzumei şems içinde böyle bir âlem bulmak kabil değil., Manzumei şems için- de en beğendiğim yene arz, vata- nımız.. Tekrar arza dönmek kabil olsa gidip Zübreyi, Müşteriyi, Utarıdı görmek ve tekrar dönmek tabii isterdim. Fakat bilet azimet ve avdet olmak şartile. Bu da müm- kün değildir. Vakıa manzumei şems dahilindeki başka yıldızlara gitmek şimdiye kadar çok düşü- nülmüştür.. Fakat medeniyet ne kadar tekâmül ederse etsin bu- nun imkânı olmıyacağına kaniim. — En büyük heyecanınız??.. —Güneşin huzmelerini dürbinle ilk seyrettiğim günler.. Bir huz- meyi 100,000lerce kilo metre olarak dökülürken gördüm.. Bu bende tesirini hâlâ muhafaza eder, zihnimde muntabı bir heyecan halinde kaldı.. Gemi Dişarıya çıktık.. Tepede çit yok.. Bu sessizlik içinde Fatin beyi dürbini başında âlemi sema- vatle yapa yalnız bıraktık. Hikmet Feridun NX. 29 Nisan 1932 Bursa mektupları Mektep müsamereleri RE -,- Bursa birinci lisesinin son sınıf talebesi Bursa, 24 ( Hususi) — Ders yılının sonu yaklaştığı için bazı mekteplerde veda müsamerelerine başlandı. Bu hafta birinci lise ile kız muallim mektebinin son sınıf- ları birer müsamere verdiler. Mektep omüsâmereleri | şebri- mizde pek ziyade rağbete mazhar oluyor. Mekteplerin temiz ve nezih muhitinde memleket çocuklarının sanat ve irfan yolundaki istidat- larmı görmek için gelenler okadar çok ki mektebin geniş salonları ayakta bile beklemeğe razı olacak derecede doluyor. Son müsamerelerde aynı rağbet fazlasile göze çarpıyordu. Her ikisi de muvaffakiyetli olan bu müsamereler, hem gençliğin yeni ve inkılâpçı ruhunu göstermek, hem de halka temiz bir toplantı vesilesi vermek noktasından mü- him bir hâdise kadar alâka uyan- dırdı. Bilhassa lisenin müsameresi çok zengin programlı ve pek muvaf- fakiyetli oldu. Hele temsillerin mükemmelliği büyük bir hazla takdir edildi. * La .. Çocuk haftası bu yıl emsalsiz bir surette tesit ediliyor. Bayra- mın ilk günü öğleden sonra yapı- lan geçit resmi çok şayanı dik- katti. (o Miniminiler bu bayram yalnız kuru gürültü nevinden eğlenmediklerini bu geçit resminde Eraterdiler. çocuk haftası parlak surette tesit ediliyor. Yapılan “resmi geçitte çocuk alayı çok beğenilmiştir. Bilhassa Yeni Turan timsali olan gönderdiğim resim mütemadiyen Balıkesir 26 (Hususi) pil Burada 7 ve çocuk haftası Bursa şoförleri bir mütehassıs -- tarafından imtihan ediliyor Her mektep bu eğlencede millt bir vazife de almıştır. Eğlence lerin bir hedefi, bir manası vardi.! Geçit resmine iştirak eden her mektep bir fikri temsilen hazır lanmış, o fikre göre canlı birer tablo vücude getirmiştir. vd On altı (omektepten * üçü çiftçiliği, (diğerleri de O tayyare,' Himayeietfal, Hilâliahmer, asker- lik, bahar, 23 nisan, çocuk ba- kımı, kumbara, kazızılık, maran- gozluk, köylü, çoban gibi meslek ve müesseseleri, tasarruf ve iktisat mefhumunu temsil (ediyorlardı. Bunda çok muvaffak olmuşlardı.” Çocukların böyle şuurlu bir halde hazırlanmasına çalışan muallim- ler, takdire şayan bir buluşla bu çocuk bayramını alelâde eğlence olmaktan çıkarıp manalı ve istifadeli bir tezahür haline getirdiler. ( Geçit resmi bilâistisma ber gören üzerinde canlı intibalar bıraktı. Şoförleri imtihan Belediyenin Istanbuldan getir- diği mütahassıs Fikri Tevfik beyin nezareti altinda şoförlerin imtihan ve muayeneleri devam ediyor. Şimdiye kadar alınan neticeye göre şehrimizde 300 küsur şoför ve 46 muavin bulunduğu tesbit edilmiştir. Otomobil adedi 207. dir. Tahmin edildiğine göre imti- handa kazanacak şoförlerin mik- tarı otomobil adedine kadar indi- rilecektir. Re Balıkesirde çocuk haftası Si olani Balıkesirde çocuk balosu Balıkesir 28 (Hususi) — Gece yarısına kadar devam eden küçük- lerin balosu gok Bagli açi