Sahife 8 — affedersiniz altın dişlerinizi çıkardınız? hanımefendi , kaç yaşında Nükteler Fark — Iki leylek görsen, hangisinin erkek, hangisinin dişi olduğunu nasıl anlarsın. — Gagasından. — Anlamadın. — Gagasını durup dinlenmeden açıp kapıyan dişidir! Kabahat Otomobil kullanma ehliyetna- mesini yeni almıştı. Geçen gün bir ihtiyar zata hafifçe çarptı ve derhal çıkıştı: — Kabahat sizin ben on beş gündür yoldayım. Ibtiyar zat güldü: -—— Ne yapalım, ben 70 senedir yoldayım! — Bilet Amerika tren kumpanyası umu- mi müdürü bir gün birinci mevki vagona girdi. Biletçi bile! istedi. — Bilete hacet yek, bilet yerine geçer. — O halde üçüncü mevki bileti ile, birincive binmişsiniz! yüzüm Karanlığı Dehşetli suratlı idi. Hep ağlı- yordu: — Benden ayrıldı ayrılalı, haya- tım karardı! diyordu. Geçen gün onu neşeli ve gü- leryüzlü gördük." Biri dedi ki: — Nihayet bir kutu kibrit buldu galiba ! Korku — Ondan ayrılmama imkân yok. Beni çok seviyor. Kendisini terkedecek olursam, intihar ede- ceğini söylüyor. Hattâ atılmak için pencereyi açıyor. Ben kapa- tıyorum. — Hata ediyorsun. Kapatma, kendisi kapatır... Nezle olmaktan korkar. EKo;arak Baktım arkamdan geliyor. Meş- hur traşçılardandır. oAdımlarımı sıklaştırdım. Adeta koşmıya baş- ladım. Arkamdan yetişti: — Nasılsın? Işler nasıl gidiyor? — Benim gibi, koşarak! Müzede Çocuk Venus de Milo'nun hey- keli önünde durdu, baktı, sonra sordu: — Baba, neden bu hanımın kollarını kesmişler? — Burnunu karıştırmasın! deye. Çocuk bir müddet düşündü ve ell rini cebine soktu. İktisadi buhran insana neler öğretiyor. Ahmetle nişanlısı gez- meğe gittiler. Akşama kadar gezdi- ler. Akşam, avdet edecek- leri zaman Ahmet nişan- lısına sordu : — Tramvayla otomo- bilin arasındakı farkı ! bilir misin? — Hayır. — O halde otomobilde binecek yerde tramvaya bineriz / VEREMEZ Birhasisten bahsedili- yordu. Biri dedi ki : — Dünyaya kazık ka- kacak, imkânı yok ölmez. — Neden? — Son nefesini vere- mez de ondan / TAMAM — Beyefendi yazıha- nede mi? — Evet, fakat yazıha- nede olduğu zaman kim- seyi kabul etmez. — Öyleyse olmadığı zaman gelirim / BALIK Balıkçı müşteriye ses- lendi : — Okkasını bırakırım. Müşteri balıkları kok- ladı : — Ben de... seksene — Ben şu üstümüzdeki levrek kadar tembel görmedim. — Neden? — İşte gene sinek avlıyor ! Afldlertinizeiz peder, kızlarıma elli bin lira vereceğim demiştiniz, şimdi on bin liradan bahsediyorsunuz. — Tabii. Beş kızım var, adambaşına on bin lira düşer. Meselâ sen ve karın burada yiyip içe- | ceksiniz. — Teşekkür ederim. — Yemek içmek we kira ücretini bu paranın faizinden o ödeyeceksiniz demektir. Bunun için de on bin lirayı size vermi- yeceğim... İHTİYAT Elinde kocaman bir defterle Darülbedayie geldi: — Bir eserim var, oku- yacağım, dedi. — Buyurun. Bunun üzerine herkese birer mendil verdi: — Eserim faciadır ! HAZIRLIK Borsanın kaldırımında bir muhavere : — Salamon nerelerde, hiç görünmüyor? — Çok meşgul. — Ne yapıyor? — Hazırlık. — Ne hazırlığı? — Mlâsa hazırlanıyor! Çin - Japon münasebatı — Kolay evleniriz, babam nikâh memurudur. — Kolay da ayrılırız, babam avukattır, — Bu yaptığınız ne resmidir? — Eğer satabilirsem bir hafta karnımın doyduğunun resmidir!.. le Fıkralar İ Vazgeçtim Verem mutahassıslarımızdan , hastane sahibi bir doktorla otu- ruyorduk. Içeriye Çallı girdi. Doktor sordu: — Ne âlemdesiniz Ibrahim bey, çalışıyor musunuz? — Tabii. — Size resimler ( yaptırmak isterdim amma, hele bir vaktü halim yerine gelsin, biraz para kazanayım... Bu söz üzerine Çallı havaya kaldırdı: — Ne sizin vaktü haliniz yerine gelsin, ne de banaresim yaptırın. — Neden? — Öyleya, sizin para kazanmanız için laâkal beş bin vatandaşın verem olması lâzımdır! ellerini Kıymet Geçen gün Çallı Ibrahim: — Bir resim yapmıştım, yüz liraya sattım, dedi. — Yazık etmişsin. — Neden? — Ben birini tanıyorum, res- mini görebilmek için bin lira verirdi. — Görebilınek için hal.. Bu ne sanat düşkünlüğü.. Görebilmek için ha? — Evet, kördür! Buhran Üç arkadaş oturmuşlardı. Konuşmıyorlardı. Biri derin bir: — Abi. etti. Öteki: — Vahl.. dedi. Üçüncüsü inledi. Dördüncü biri yerinden kalktı: — Rica ederim parasızlıktan, ticaret işlerinden bahsetmeyin! Katiyen Evlendiklerinin o ertesi günü Balayı gezmesine çıkmışlardı. Karısı dedi ki : — Böyle daima benimle baş- başa, yalnız kalmaktan sıkılmıyor musun? Acaba evlendiğine piş- man olmadın mı? — Katiyen, buğün ölecek olur- san, yarın başka biri ile evlenirim, evlilikten o kadar hazzettim | Pişmanlık — Canım efedim, intihar etmek enailiktir. — Amma bazen öyle dertler olur ki... — Boş... Her intihar edip ölen beş dakika sonra pişman oluyorl e Ez ——