Akşam Büyük bir türk sanatkârı Mimar Sinan nerede doğdu, nasıl yetişti, başlıc Bugün, vefatının 344 ncü yıl dönümünü tesit için Türk ruhunda ateşli ve hürmetkâr bir heycan uyandıran mimar Sinan, Türk sanat tarihinin en büyük sima- larındandır. Sinan bin Abdülmennan, Kay: serilidir. Doğduğu köy Kayseriyeye tabi Kesi nahiyesinin Ağırnas köyüdür. Sinan, bu köyden Jstan- bula gelişini şöyle anlatıyor : “Bu hakir, Sultan Selim han evvelin gülistan saltanatının » devşirmesi olup Kayseriye sancağında iptida oğlan devşirmek ol zamanda vaki olmuştur, gulâmı acemyandan Hencar tabı müstakim ile tüccar- ık semtine talip ve rağıp olup üstat hizmetinde pekârvar sabit- kadem olarak merkez ve medar gözledim ,,. Sinan, daha çocukken , mimar- lığa özendi. Köyünün bağlarında ve bahçelerinde su şolları açar, kümesler yapardı, . Istanbula gel- diği zaman, acemi oğlanlar mek- tebinde de bu sanatta kendini gösterdi. Mektepten çıkma olduk- tan 'sonra, orduda hizmet etti. Türk ordusunun zaferleri onun için bir tecrübe ve tetkik devri oldu. Yavuzla beraber. Tibrize girdi. İran tarzının güzellikleri, dimağın- da yeretti. Türk ordusu Kahireye girdiği zaman, Sinanda beraberdi. Mısırda Türk o kölemenlerinden kalan nefis eserleri “bir sanatkâr gözile tetkike başladı. Yavuzun vefatı Sinani çok müteessir etti. O zamanlar 31 yaşında divç ve sanatına meclup bir Yeniçeriydi. Fakat kanuninin zaferleri ona bu acıyı pek çabuk unutturdu. Mubtaç zaferini, Türk ordusunun Budine girişini görmek şerefine nail oldu. Budinde camiye tahvil olunan (kiliselerin tamiratını hep Mimar Sinan yaptı. Türklerin Bağdat seferi Sinan için yeni bir tetkik sahası teşkil etti, Emevilerin hilâfet merkezini gören Mimar Sinan, bu sefer Abbasilerinde hilâfet merkezinde ki binalarını ve camilerini tetkike muvaffak oldu. Türk ordusunun her. seferi, Türk silâhinin her zaferi Mimar Sinanin sanat tetki- katını merhale merhale yükseltti. Sinan bunu, kendide müftehirane anlatıyor: Olup yeniçeri çektim cefayı Piyade ey Yolur Dahi Doruştum ta ki tıfliyet çağından Vetiştim Hacı Bektaş ocağından. Mimar Sinan Lütfi paşanın ma- iyetinde Van taraflarına gitti. Buğdan seferlerinde bulundu. Göl- lerden geçmek için gemiler, nehir- lerden aşmak için muazzam köp- rüler inşa etti. O zamanlar subaşı- lık rütbesine nail olmuştu. 1535 senesiydi. Hassa mimarı Acem Isa ölmüştü. Lütfi paşa, Sinanın kudret ve liyakatini daima takdir ederdi: — Mimar, baseki subaşı olmak gerektir, kadir kimesnedir, dedi. Haseki Sinan, o tarihten itiba- ren, hassa mimârları silkine gir- miş, türk mimarlik sanatında yeni bir devir başlamıştı. Mimar Sinan, türk ordusunun bütün seferlerine (iştirak etti. Estergon'daki (Kızıl Elma camiine bir minber yaptı. Sanatını berkese takdir ettirdi. Istanbula dönüşünde Sinanın yaptığı ilk büyük cami, Şehzade camii oldu. Bu cami, edim nice gazayi hizmetimle sanatımla, akran içinde gayretimle olan Sinan bu kâre o sıralarda vefat eden “şehzadei muazzez ve mükerrem, yani sultan Mehmet hanın ruhu şerifleriçin, Li a eserleri hangileridir ? Mimar Sinanın başlıca eseri: Süleymaniye camii inşa edilecekti. (Mimar Sinan, camii beş senede (1543- 1548) ikmal etti. Tekmil inşaat için yüz elli bin yük akçe sarfolundu. O zamanlar, Istanbulun imara- tında; inşaatına; su yollarının mu- hafazasına, sokakların tanzimine, amele yevmiyelerine, kereste fiat- larına nezaret etmek hassa mimar başının vazifesidir. Mimar Sinan bu vazifeyi bihakkın ifa etti. kâgıthane! sularıni Istanbula o getirdi. Fakat Sadrazam Rüstem paşa İstanbula su getirilmesinin aleyhinde idi. Çünkü “sular sebil oldukta etraf ve eknafta olan halk Istanbula dolup iaşe cihetile müş- külât çekileceğinden korkuyordu. FakatiRüstem paşanın mütalaâsına ehemmiyet verilmedi. Mimar Sina- nın “ilmi hendese tarikince,,ölçüp biçtiğim yollardan sular getirildi. Istanbul çeşmelerinden ravan olan sularla ateşler söndürüldü, bahçe- ler sulandı. O zamanlar burma lüle henüz ortaya çıkmamıştı. Sular her çeş- meden şarıl şarıi akar, herkes bağını, bahçesini bu sular saye- sinde sulamaya muvaffak olurdu. Kâğıthane suları getirilmeye baş- landığı sırada, Süleymaniye'camii- nin de inşasına başlanmıştı (1649). Bu cami, Istanbulda mevcut camilerin (ohepsirden muazzam olacaktı. Camiye dört sütun geti- rilmişti: Bunlardan biri Balebekten, biri İskenderiyeden, biri Saray amire civarından, biri de Kızta- şından. Mimar Sinan, Roma ve Bizans sanat eserlerinin şeklini siliyor, onlara Türk sanatının sade ve zarif kisvesini giydiriyordu. Camiin inşaatına büyük bir faaliyetle devam edildi. Marmara adasından saf ve beyaz mermerler, Arabistandan yeşil taşlar getirildi. Mimar Sinan ölmez abidesini tezyin için yorulmaz bir gayretle çaliştı, Nihayet kubbe kapandı. Abanozdan kapıları takıldı. Yedi sene (1556-1549) süren mütemadi bir faaliyetten sonra Süleymaniye camii İstanbul ufkunda Türk sanatının ölmez ve silinmez bir abidesi şeklinde gözler kamaştır- maya başladı. Kanuni Sultan Süleyman meninun oldu, Mimar Sinana: — Bu bina eylediğin beytullabı sıdkı ve sefa vedua ile sen açmak evladır, dedi. Bu şerefe de gene Mimar Sinan nail oldu. O zamanler Koca Sinan, alimış altı yaşında idi. Süleymaniye camiinin o itmamı Koca Sinanm zekâ ve irfatını herkese tasdik ettirdi. Artık o tarihten sonra hassa mimarlar başı Sabanca gölünü Izmit körfezine akıtmak için mesafeleri ölçmekle, sillerden yıkılan köprüleri tamir etmekle, Çekmece (köprüsünü yapmakla meşgul oldu. Fakat bu sırada Kanuninin Sıkatuvarda vefatı haber alındı, Şair Baki; Gün doğdu Şâhıâlem yiyanmaz mi haptan Etmez mi cilve Haymei 'gerdin tannaptan Yollarda kaldı gözlerimiz gelmedi haber. Hâki cenabı siddei devlet meaptan. Mersiyesile feryat. ettiği zaman, diktiği muazzam abideye namını veren Süleyman zamanın vefatın- dan ihtiyar Sinan da müteessir oldu. Fakat inşaata devam etti, çekmece köprüsünü bitirdi. Mimar Sinan en nefis eserini inşaya yetmiş sekiz yaşında baş- ladı (1568) ve seksen dört yaşında ikmal etti (1574). O zamanlar, ser mimaranı âlemin maiyetinde çalışan çok usta mimarlar vardı; Mimar Mehmet ağa, Ayasofya mimarı Ahmet âğa, Azak kalesini tamir eden mimar, Mustafa ağa, mimar Süleyman ağa, Navarin ka- İesini bina eden kara Şaban ağa, bu sene de Maarişt kalesini yapan mimar Hayrettin ağa, mimar Muslihettin ağa, mimar Hüseyin çavuş, Su nazırlığı yapan mimar Dauvt ağa, mimar dalgıç Ahmet çavuş... Mimar Sinanın başladığı nefis eser, Edirnede Sultan © Selim camii idi. Koca Sinan bu camiin inşasına çok ehemmiyet verdi. Duvarlarının . çinilerini, yazılarını yazacak hattatı bile kendi intibap etti. Molla Hasan, duvarların yazılarla tezyininde büyük bir maharet gösterdi. Camiin inşası altı senede hitama erdi. Koca Sinan, eserile müftehirdi : “Bunun minaresi hem nazik, hem üçer yolları olmax gayet müşkül olduğu ukalayı halk cihan dairei imkândan hariç dedikleri bir sebebi, Ayasofya kubbesi gibi bir kubbe devleti islâmiyede bina olunmanıştır ve bu kefersi fecerenih mimar geçinenleri müs- lümanlara galebemiz vardır derler imiş. Olmıktar kubbe 'doğurmak gayet müşküldür - dedikleri bu hakirin kalbinde kalmıştır.. Bu kabbenin Ayasofya “kubbesinden, alt zirai kutsin ve dört zirai derinliğin ziyade eyledim, diyor. Evliya çelebinin rivayetine göre Edirne camiinin inşasına | yirmi yedi bin yedi yüz altmış kese sarfolunmuştu. O, tarihten itibaren koca Sinan bütün sanat âleminde herkesin hürmetini kazandı, yaptığı eserler mühim bir yeküna baliğ oldu. Ayasofya camiine paye duvarları yaptı Jostinanosun bu enfes ese- rini de harabiden kurtardı. Etra- fına yapıdan evleri yıkdırdı. Hassa Bursa mektupları Banyo mevsimi yaklaştı, asri kaplıca ne olacak? Şirket Şimdiye kadar sermayesinin onda birini hakkı huzura dağıttı! Bursa, 29 (Hususi) — Hnşaatı | çoktan bittiği halde sıcak suyu henüz tedarik edilemediği için bir türlü açılamıyan Çekirğe yo- lundaki asri hamam ve otel hakkında bir çok dedikodular yapılmaktadır. Bu dedikoduların bir kısmi - evvelce de yazdığım gibi - suya dairdir. Hamamın bulunduğu yerde sıcak su bulunmadığı için hamama İâzım olan su Çekirğe (gibi üç kilometrolük yerden tedarik edilerek borularla hamama geti- rilecektir. Bu suyun hamamı ısıtıp ısıtmıyacağı münakaşa ve dedi- koduya çok müsaittir. Fakat bu cihet, suyun toplanıp getirilmesile uğraşan belediye ve evkaf idare- lerinin alacağı tedbirlerle halâ yola konmağa başladığı için, eskimiş dedikodu sayılmaktadır. Asıl çeneleri işleten mevzu, hakkı huzurla sabık Hidivin his- sesi meselesidir, Şeker bayramın- dan beri Bursada iki içtima yapan şirket meclisi idaresinin bu toplan- tıları esnasında sızan Trivayetlere göre şirkette hissedar bulunan sabık Hıdiv hissesini vermekten imtina etmiştir. Hıdivin vekili olan Arifi paşa bu vaziyeti ikinci içtimada izah ettiği için şimdi altmış bin liradan ibaret bulunan bu bissenin diğer hissedarlar tarafından satın alınacağı söylen- mektedir. Hakkı huzur bahsine gelince; dedikodunun en “hararetlisi bu nokta etrafında yapılıyor. Asri kaplıca şirketinin sermayesi yarım milyon liradır. Temin olun- duğuna göre şirket, her içtima için idare heyeti âzalarıma 25 ile yüz lira hakkı huzur dağıtıyor. Içtima nerede yapılırsa o mem- Tekette bulunan âza yirmi beş lira alıyor, diğer yerlerden gelenlere de yüz lira veriliyor... Şimdiye kadar . altmış yedi içtima yapıldığına göre : dağıtılan hakkı huzurun elli bin lirayı bul- duğu hesap edilmektedir. Elli bin lira, yani sermayenin onda biri.. Banyo mevsimi başlamak üzere olduğu halde şirketin kati bir teşebbüste bulunmamasından şikâyet edenlerin miktarı gittikçe fazlalaşıyor. Diğer cihetten öğrendiğime göre hemen ve otelin işletilmesi şart- larını anlamak üzere bir kaç yer- den müracaatlar yapılmıştır. Bun- lar içinde geçen sene Bursayı ve asri kaplıcayı gören ah ka- filelerine mesup ürkeleği varak, Çok muntazam ve rahat bir otel ile yeni ve mükemmel bir hamam binasının muattal bir halde kalması" şehrimiz için büyük bir talihsizliktir. Bursalılar otel ve hamamın işletilmesi için seri ted- birler alınmasını bekliyorlar. Rıza Ruşen v. Bursa, 30 (Hususi) — Asri kaplıca . şirketinin idare meclisi ay başında İstanbulda toplana- caktır. Açılması çok geri kalan hamam ve otelin bir an evel açılıp işle- tilmesini şirket nezdinde terviç ve teşvik için içtimada bizzat Üzere valimiz Fatin ve belediye reisimiz Muhiddin beyler Istanbula gideceklerdir. Bursa kaplıcalarından birinin havuzu nsan mimarlar başına bütün. vazifeleri etti. Amele ücretlerini On iki akçeden on altı çıkarttı. Koca Sinan ömrünün sonlarına doğru hacca gitti (1854) yerine mimar Mehmet ağayı vekil bıraktı. Hactan dönüşünde doksan dört yaşında idi. Konağı, yüksek sanat abidesinin yanı başında idi. Kay- seride elân akraba ve teallükatı yaşıyordu. Bunların her ne müş- külü olsa, mimar Sinan divana müracaat ederek hallederdi. En aziz dosto, şair Sai id. Koca Sinan sağlığında hayatını ; şair Saiye yazdırmış, kendi de 'yaptır- dığı eserlerin. isimlerini ihtiva etmek. üzere (Tezkeretülebniye) namile bir. risale yazmıştı. Evinin yanında bir sebili ve bir de mektebi vardı. Mezarı da yanı başında idi. Mimar Sinan hayatınde de, vefatında da eseri- nin yanı , başından — ayrılmak istemedi. Vefatında, kendi hazır- ladığı mezara gömüldü, Vefat tarihini de mezarının duvarına gene şair Sai yazdı (1588). Sinanın evlâdı ahfadı on seki- zinci asra kadar yaşadı. 1675 de taallük eden temamile “ifa arltırdı. akçeye de “Mimar Sinan nam sahibül- İİ hayrın evlâdından evkafına bermu- cibi şartı vakıf mütevelli , Abdül baki idi. Mimar Sinan vakfının nazırı da o taribte ser mimar olan Ahmet ağa idi. Abdülbakinin yerine Mimar Sinanın evlâdından Mahmut mütevelli olmuştu. Koca Sinan zekâ ve dahasmın güzide abidelerile Istanbul ufku- nun şeklini değiştirdi, ve Türk sanatına ölmez ve yıkılmaz eserler bıraktı. Türk harsınm dahâ ve azameti koca Sinanın pak ve nurani simasında bütün şaşaasile parladı. Şair Sai, Sinanin zıyama şu tarzda mersiyehan olmakta haklı idi: Kıldı dört yüzden «ziyade. mescidi âli bina Yaptı seksen yerde cami bu AZ Yüzden artık ömür sürdü ak kıldı vefat Vattığı yeri hüda kılsın anın bağı cenan Rıhletinin 'Saii dai dedi tarihini Geçti rahleti bu demde cihandan piri mimaranı ,Sinan Raliiçün fatiha ihsan 'ede pirü vecdan. Ahmet Refik Yı