Sahife 6 Akşam © Avusturya Landrusunun müthiş itiraf ve ifşaatı 11 kadın öldüren — cinayetleri nasıl işled Viyana, 15 mart (Hususi muhabiri- mizden) — Şimali £ Avusturyada para- © larını ve servetle- rini gasbetmek için on bir kadın öldü- £ ren Avusturya Lan- * drusunun tevkifini bildirmiştim. Avus- turya gazeteleri bu müthiş katilin na- sıl tutulduğu ve zabıta huzurundaki ; ifşaatı ile sütunla- rını dolduruyorlar. Avusturya Lan- drosunun : tevkif çok tuhaf olmuştur. Bundan on beş gün evvel Linz şehrinde Avusturya zengin- lerinden M. Yangu genç ve güzel zev- | cesi villâsında, bo- | gulmuş olarak bu- lunmuştu. Mecbul katıl, bu cinayeti irti- kâp ettikten sonra genç kadının üzerinde bulunan 150 şilini ve bütün mücevheratını çalmış, ortadan kaybolmuştur. Katilin parmak izi şubesi tara- fından cinayet yerinde alınan el kalıbının sol eWwin küçük parma- Şının kesix olduğu anlaşılıyordu. İşte bu iz; katilin tevkifini temin etmiştir. Bundan iki gün evvel, iki sivil polis, şüphelendikleri bir şahsı takip ediyorlardı. Bu şahıs, elle- rini, pantolunun ceblerine sokmuş olduğu halde serseriyane dolaşı- yordu. Polisler, mechul şahsa yaklaşmışlar ve sıgaralarını yak- mak için elinden kibrit istemiş- lerdir. Meçhul adam, kibrit kutu sunu polislere uzatırken, küçük parmağının kesik olduğunu gör- müşler ve bu adamı, güzel madam Jankın katılı olabileceğini düşünerek karakola götürmüş- lerdir. Katili, müstantik huzu- runda, şayanı hayret bir soğuk kanlılıkla cinayetlerini tamamen itiraf etıniş ve demişti ki: — İsmim Trauz Laitkemtir. Evvelce kasap çıraklığı yapıyor- dum. Hatta uzun müddet mez- bahalarda da çalıştım. Madem Yankı öldüren benim. Genç ka- dınla başbaşa kaldığım zaman içimden gelen anlaşılmaz ve zaptedilmez bir kuvvetle genç kadına saldırdım, parmaklarımla boğazını sıktım ve onu öldürdüm. Ben, çocukluğumdanberi kan ve ölüm manzaralarına alıştım. Çünkü dediğim gibi kasap dükkânlarında ve mezbahalarda çalışıyordum. Fakat kadınları boğarak öldür- yaşına oldu. O zaman bir ticarethane sahibi olan dul bir kadınla münasebet peyda ettim. Bir gece ayni yatakta bana otuz sonra musallat mek hırsı bastıktan yatarken, onu boğdum, sonra cesedini pencerenin parmaklığına asarak kaçtım. Zabıta cesedi bulduğu zaman bunu bir intihar diye telâkki etti ve beni takip etmedi. Harbi umumi zamanında, bir çaresini bularak cepheye gitme- meğe ve harbin devamı müdde- ... Avusturya Landrosunun son; kurbanı Madam Yang Avusturya Landrusunun kurbanlarından Rozali Danner tince Sainz şebrinde kalmağa muvaffak oldum. Bu sayede, pek genç olan Üvey annemi sık sık görebiliyordum. Üvey annem, pek genç olmasına rağmen beni oğlu gibi seviyordu. Babam 1920 senesinde ölünce üvey oannem Hans Sarninger naminda birile evlendi. Fakat bir izdivaç onu eskisi gibi sık sık ziyaret etmeme mani olmayordu. Kocasının evde bulunmadığı bir T Avusturyalı Landrunun kurbanlarından Anna ığını Franz Laitkemp i anlatıyor günde, gene içimden gelen esrar- engiz kuvvet ve hırsa kapıldım ye üvey annemin üzerine atılarak onu da boğdum. Zabıta benden asla şüphelenmedi. Üçüncü kurbanım da genç bir çiçekci kızı idi. Bu kızla nişan- landım, fakat çok hoppa olduğu ciketle, beni sinirlendirirdi. Bir gün onu tenezzüh maksadile kıra götürdüm ve orada boyun sar- gımla onu boğdum. Cesedi ertesi günü bulundu. Bu defa kızın cesedinde, bazı yaralar gördüğü cihetle, bir cina- yet karşısında bulunulduğu anla- şılmış, fakat zabıta beni yakala- mağa muvaffak olamamıştır. Ertesi sene Garsten de çıkar- dığım bazı hadiselerden dolayı xabıtaca yakalanarak hapishaneye atıldım, ve 1911 senesi kânunu evvelinde hapishaneden çıktım. Hapishaneden çıkınca, çocukluk arkadaşlarımdan matmazel Anna Oerlaytere rast geldim, Bir gün içinde onun. teveccüh ve muhab- betini kazandım. Ve sik sık geceleri evinde ziyarete başladım. O ziyaret gecelerinden birinde gene öldürmek boğmak hissi büviyetimi kapladı ve kızcağızı boğmak suretile öldürmeğe sev- ketti. o Cinayeti, setretmek ve zabıtayı aldatmak için bir intihar . sahnesi tertip ettim ve bu plâ- nımda da muvaffak oldum. Ertesi ay Sank Peter de Roza Raynester namında yirmi yaşında bir daktilo ile tanıştım. Kızcağız daha o gece beni evin götürdü. Roza, genç, güzel bir kızdı ibtimalki pek fazla güzel olduğu için zavallıyı boğdum. Cinayetten sonra kızcağızın cesedine petrol dökerek ateşledim. Zabite cinayet mahaline geldiği zaman yanmış, kül olmuş bir kaç kemik parça- sından başka bir şey bulamadılar. Ortadan bir müddet kaybol- duktan sonra tekrar Liuz şehrine döndüm. Bir gece madam Yauk yalnız bulunduğu sırada köşküne girdim. Madam Yauk beni şen bir tavurla karşıladi ve mak- “sadı ziyaretimi sordu. Ben anla- tılmaz bir hırs ile gözlerimi kadının beyaz gerdanına dikmiş ,bakıyordum. Ellerim titriyordu, ne yaptığımı bilmeden kadının üzerine saldır- dım ve müthiş hırsla onu boğdum. Cinayeti irtikâp ettikten sonra köyme kaçtım. Siz ise beni şehirde arayip duruyurdunuz. Köyme gel- dikten bir kaç gün sonra Danner Rojali namında gayet güzel bir kadınla tanıştım.“ onu, kendime metres ittihaz ettim. Bir gece, beraber yatarken onu boğdum. Cinayetin izini ortadan kaldırmak için de evine ateş verdinı. Vakıa komşular yanğını söndüre bildiler, fakat Rozaliyide kömür halinde bulmuşlar, yangının bir kaza eseri olduğunu zannetmişlerdi. Bu sa- yede ben de yakayı ele vermedim. Maalesef, küçük parmağımın kesik elması, beni en nihayet pençei adalete verdi. mukadde- ratıma razıyim. Asabiye doktor- ları, beni bu cinayetlere sevkeden rubi beletleri arasınlar ve sebep- lerini bulsunlar. e Manisa 26 ( Hususi ) — Bir müddettenberi içtima halinde bu- lunan Manisa umumi meclisi ge- çen gün mesaisini bitirdi. Bu münasebetle belediyede meclis azaları (oşerefine, Manisalı aza tarafından bir ziyafet (verildi. Ziyafette vali beyle bütün aza bulundular. Kazalardan gelen azalar yerlerine dönüyorlar. tasarruf Bu sene meclis, için muhasebei bususiyeden bir kaç memuriyeti (lâğvetmeğe karar vermiştir. Buna mukabil muallim kadrosuna 30 muallimin ilâvesi ve Kola kazasının Selendi nahi- yesinde yanan mektebin tamiri için bin lira sarfı muvafık görül- müştür. Maclisi umumi kapanır kapan- maz vilâyet dahilindeki kaza kay- makamları ve nahiye müdürleri merkeze davet edilmiştir. 26 kay- makam ve nahiye müdürü vali Fuat beyin riyaseti altında toplan- mıştır. Sabah celsesinde içtima mevzuu asayiş, kaçakcılık, bekçi- ler ve telefon şebekesi meseleleri teşkil etmiştir. Kaymakam beyle- rin beyanatından vilâyetimiz dahi- linde faili derdest edilmemiş hiç bir vaka olmadığı ve kanunun tatbikinden itibaren kaçakçılığın yüzde yetmiş azaldığı, beş on kaçakçılık filinin de ihtisas mah- kemelerine sevkedilmiş bulunduğu anlaşıldı. Telefon şebekesinin ida- rei bususiyenin bu sene bütcesine konulan fen memur ve hat çavuş- larının istihdamı suretile haziran- dan itibaren daha mütekâmil bir hale ifrağ edileceği kararlaştırıldı. Müzakere en çok mahallât, kır ve köy bekçilerinin intihap ve istihdam mesaili üzerinde cereyan etti. Maballât ve kır bekçilerinin merkezi vilâyette tatbik edilen talimatname dairesinde ve halkın bekçiler için verdiği ( ücretten daba fazla ücret almamak suretile istihdamları kararlaştırılmıştır. Manisadan izmire otomobil seyahati Manisanın İzmir caddesinden çarşıya giden ve postabaneye ge- lenler, sabahın saat sekizinden akşamın beşine kadar şoförlerin (haydi İzmire, İzmire İzmire!) avazelerile (karşılaşırlar . Hele adımınızı biraz o hafiflettiniz mi dördü beşi birden üzerinize doğru akın ederek “buyurun buyurun beyim benimki Şevrule, benimki diye etrafınızı sararlar. kalırsınız. Şaşırıp © Manisa mektupları Manisa umumi meclisi içtimalarını bitirdi Manisa ile İzmir arasında otomobil seyahati na | S di Fiat, diğer biri beyim benim Doç.,, 30 Mart 1932 sıl yapılır ? » Manisa meclisi umumi azası X işaretli vaili Fuat beydir Gitmiyeceğim dediniz mi şoför- lerin hepisi apişip kalırlar. Seyahatlerimi ekseri trenle ya- parım. Manisanın bütün şoförleri bunu bildikleri için o caddeden gelip geçerken yüzüme bile bak- mazlar. Bu defa karşılarında beni görünce şaşırdılar “Muammer bey Izmire mi?,, sualleri bir birini takip etti, iltifat ettiler... “Bornuvayal,, diyince dört beş 3 otomobilin kapıları açıldı, “bura- ya, burayal, diye kolumdan çeken “ çekene... Şoförün yanına yerleştim, Bir müşteri noksanmış. Bizim şoför cadde üzerinde “ haydi İzmire, jJzmire! ,, diye ba- ırmakta biz de otomobilde bek- lemekteyiz. Çok geçmedi şoför Galip bir vaziyetle “buyurun beyim!,, diye- rek yeni ve son müşterisini oto- mobile yerleştirdi ve bana döndü, gidiyoruz, sizi bir saatte Burnovaya çıkaracağım ,, demesile otomobili hareket ettirmesi bir oldu. Otomobil bütün suratile yoluna devam ediyor. Dönemeçli'yollarda müşterilerden musevi olan bir zatın “aman efendim yavaş, yavaş.. Bu sur'at tehlikelidir. Gürültüye gitmiyelim ,, sözleri hepimizi gül- dürdü. Şoförün zaten hiç alındır- dığı bile yok... Izmirle Mağnisa hududu olan mevkie gelince ş0- för mola verdi. Beş dakika dinle- nildi. Zavallı yolcu sersem bir halde rica ederim şoför efendi biraz yavaş gidiniz!,, diye şoförden ricaya başladı. Şoförün “ Haydi efendiler! ,, emri üzerine yerlerimize yerleştik, yolumuza devam,. Bornovaya gi- rince ben otomobilden indim. Bu güzel beldenin temiz şosesinden şehre doğru yollandım. Işte Manisa ile İzmir arasındaki otomobil yolculuğunun bir tasviri, Manisada nahiye müdürleri arasında tebeddül Nahiye müdürleri arasında bazı tebeddülât yapıldı. Kırkağaç kazasının o Gelenbe nahiyesi müdürü — Suphi bey Salihlinin Adala nahiyesi müdür- lüğüne, Adala nahiyesi müdürü Cemal bey Durgutlu kazasının Dağmarmara nahiyesi mü irlü- ğüne Akhisarın Gölmarmara mü- dürü Fuat bey Kırkağaç k nın Gelenbe nahiyesi o müdürl ğüne; Alaşehrin İnegöl nahiyesi müdürü Ziya bey Kula kazasının z ınüdürlüğüne; nahiyesi Selindi nahiyesi müdürü Hulüsi bey İnegöl nahiyesi müdürlüğüne nakil ve becayiş edildiler. Dağ- marmara nahiyesi müdürü Ratip İ bey tekaüde sevkedilmiştir. —— — minin