N e KM MELANOM Akşam Sahife 5 Yağ — Buğday fiatları Fransa buğday satın alıyor İhracatımızın artacağı ümit ediliyor Buğday fiatlarınde ( yükseliş devam ediyor. Bunun iki sebebi vardır. Evvela Anadoludan az mal gelmektedir. Kar yüzünden yollar kapandığı için, köylü malını ge- tirmiyor. İkincisi buğdaya karşı talep artmıştır. Değirmenler eskisine nisbetle daha çok mal alıyorlar. Karadeniz iskelelerinden (fazla miktarda un istiyorlar. Yalnız geçen hafta içinde Karadeniz iskelelerine 6000 çuval un sevkedilmiştir. Diğer taraftan Fransadan sipa- rişler başlamıştır. Bu hafta içinde Marsilya'ya ehemmiyetli miktarda Balıkesir yangını Yangından kimin mesul olduğu anlaşılamadı Balıkesir 1 (Hususi) — Geçen- lerde yanan Mithat paşa mektebi hakkındaki (o tahkikata (devam olunmaktadır. Hâlâ yangından kimin mesul olduğu anlaşılama- mıştır. Vaka sabahı saat beşte mektebin bulunduğu sokaktan geçen bir kaç çocuk: — Yangın var.. Mektep yanı- yorl.. diye bağırmışlar ve ayni çocuklar polis merkezine meseleyi haber vermişlerdir. Maalesef bu haberden tamam 25 dakika sonra itfaiye yangına gelmiş ve aksi bir tesadüf netiçesi su bulmakta kabil olamamıştır. Mektep te böylece yanmıştır. Ancak yangının çıkma- sında sebep olarak geceden sön- dürülmesi de gösterilmektedir. Tahkikat devam ediyor. Maarif buğday sevkedilmiştir. Marsilyadan | müdüriyeti yanan mektebin tale- daha ziyade sert buğday aranmak- tadır. Piyasada söylendiğine (göre, Fransa'ya olan buğday ihracatı gittikçe artacaktır. Fransa'da Buğday mahsulü az yetiştiği için eldeki mahsul bit- mek üzeredir. Cezayir ve Tunusta da mahsulün az olması Fransanın hariçten buğday almasına sebebi- yet vermiştir. Ikracat ofisi Fran- saya buğday ihraç edecek tica- rethaneleri kontenjan ve gümrük meseleleri, ve buğday alıcıları hakkında malümat vermektedir. Gümrüklerde Ecnebi toprağından geçen yolcuların eşyası Cenup vilâyetlerimizde bir ta- 'y taftan diğer tarafa giderken bazan trenle Suriye toprağından geçmek lâzım geliyor. Bir kısım gümrük memurları bu yolcuları ecnebi memleketlerinden geliyor addede- rek beraberlerindeki eşyadan güm- rük ve inhisar resmi istiyorlar. Halbuki bunlar ecnebi toprağın- dan yalnız transit suretile geç- mektedirler. Bu cihet nazarı dikkate alınarak bu gibi yolcular hakkında ecnebi memleketlerden gelmiş gibi mua- mele yapılmaması bildirilmiştir. Manisa'da grip Hamur tatlısı ve helva pişiriliyor Manisa 1 (Hususi) — Manisa'da grip salgını devam ediyor. Bu münasebetle bir kısım cahil halk arasında bir şayia dolaşıyor. Güya bir adam mezarından kal karak bekçiye görünmüş ve: “Hastalıktan batacaksınız, hayır yapınız! ,, demiş. Bu şayıa üzerine bazı kadınlar hayır yapmış olmak için hamur tatlısı ve helva pişirerek tevzi etmektedirler. Fakat buna para- ları yetişmediğinden kapıları çala- rak para istemektedirler. Polis bu suretle yapılan bir nevi dilenciliğe karşı lâkayıt kalmamış ve işe müdahele et- miştir. Mühendis mektebi hocaları Ankara, 2 (Telefon) — Yüksek mühendis mektebi müderris, mu- allim ve muavinleri ile idare heyeti 932 mali senesinde bareme dahil olurlarsa tanzim edilen cetvel mucibince kendilerine ve- rilmesi iktiza eden maaş miktar- ları tasarruf maksadile 932 senesi zarfında ancak yüzde seksen olarak tesviye edilecektir. belerini yeni bir binaya yerleştir- miştir. MMuhasebei hususiye üç ay içinde Mitat paşa mektebini tekrar inşa edecektir. Milli abidelerin muhafazası için Ankara 2 (Telefon) — Maarif vekâleti milli abidelerin hüsnü muhafazasını temin maksadile bir kanun lâyihası hazırlamıştır. Bu lâihaya nazaran idarei hususiyeler her sene bütçelerinden bu işe hasretmek üzere bir miktar tah- sisat ayıracaklardır. Güreş modası Amerikada gece kuluplerinde güreş moda olmuştur. Burada şarkı ve rakıs arasına güreş no- maraları da konmaktadır. Güreş müsabakaları büyük bir alâka ile seyrediliyor . oResmimizde bu musabakalardan biri iyor, Yunanistanda Meclis feshedilerek yeni intihap yapılacak Atina, (Hususi) — Pire belediye riyaseti intihabatını kazanan kra- liyet taraftarları, dün büyük bır nümayiş yapmışlar ve belediye binasını işgale teşebbüs eylemiş- lerdir. Zabıta bu teşebbüsü me- neylemiştir. Gerek Venizelist ve gerekse kraliyetçi namzet, nisabı ekseriyeti temin edemedikleri ci- hetle, teherrürü icap eden bu inti- hapta venizelistler namzet göstermemeğe karar vermişlerdir. M. Venizelos Pire intihabı müna- sebetile şu beyanatta bulunmuştur: — Pire 22 senedenberi liberal fırkasına taraftardır. Bu defa kraliyet fırkasına rey vermesi bu şebrin iktisadi buhrandan en zi- yade müteessir olmasından ileri geliyor. Bu intihap memlekette kraliyet taraftarları lehine bir ceeryan hasıl olduğunu . göstermekle beraber yakında toplanacak Lozan tamirat konferansında Yunan menafiini müdafaa edecek hükümetin tam bir salâhiyeti haiz olması lâzım geldi- ğinden meclisi mebusanın feshine ve yeni intihap icrasına karar verdik. Bu hususa reisicumhur da muva- fakat etmiştir. Asırlardan sonra.. Balkanlardaki museviler Ispanya, bunları tekrar davet etmek istiyor Madrit 2 (A. A.) — Musevi telgraf ajansı bildiriyor : Hükümet tarafından içtimaa davet edilmiş olan Ispanya muse- vileri konferansı iki gün içtima ettikten sonra mesaisine nihayet vermiştir. Maarif nazırı M. Los Rios, bir nutuk irat ederek Ispanya muse- vilerini ve İspanyaya avdetleri imkânını mahallinde tetkik etmek üzere Balkan memleketlerine hu- susi bir komisyon gönderilmesini teklif eylemiştir. Mareşal Pilsudski, Bükreşe gidiyor Varşo'a, 2 (A. A.) — Harbiye nazırı mareşal Pilsudski, Bükreşe gitmek üzere Varşovadan müfa- rakat etmiştir. Mumaileyh orada 16 ncı piyade alayının fahri ku- mandanlığını deruhte edecektir. Mareşale bir doktor, miralay Woiczrynski, yüzbaşı Lepecki re- fakat etmektedir. Lindbergin oğlu kaçırıldı New York, 2 (A.A.) — Polis tarafından radyo ile neşredilen bir habere nazaran meşhur tayyareci Lindbergin oğlu, dün saat 7 ile 10 arasında kaçırılmıştır. Çocuk bu sırada Hopell'de ebeveyni nezdinde bulunmakta idi. Iktisadi buhran Bir konferansın içtimaa daveti isteniyor Londra, 2 — Beynelmilel ticaret odası 1l martta Paris'te toplanan Ingiliz milli komitesi bu içtimada tetkik edilmek üzere bir rapor hazırlanmıştır. Raporda dünya buhranının daha vahim bir şekil almasına mani olmak için tamirat ve harp borçlari meselesinin bir an evvel halledilmesi talep edili- yor. Bunun için alâkadar devlet- lerin bir konferans aktetmeleri, burada altın fiatının halledilmesi de isteniyor. Fransız ordusu Harbiye bütçesi 7 milyar frank Paris. 2 (A. A.) — Mebusan meclisi dün harbiye bütçesinin müzakeresine ( başlanmıştır. M. Bouillux Lafont, mazbta muharriri sıfatile bütçeyi müdafaa etmiş ve sosyalist bir mebusun sualine cevaben bugün mevcut Fransız kuvvetlerinin jandarma da buna dahil olduğu halde 616408 kişiden ibaret olduğunu tasrih eylemiştir. Senevi askeri masarif 7 milyara baliğ olmaktadır ki bunun 1267 milyonu deniz aşırı memleketlerde bulunan kuvvetlere aittir. Mumailey, Fransanın teslihatını mütemadiyen tenkis ederek 1913 senesinde omevçut 52 fırkasını şimdi (24)e indirdiğini ve efrat miktarının da 786 binden 538 bine tenezzül ettiğini kayd- etmiştir. Bu miktar Fransız top- raklarındaki okuyveti göstermek- tedir. Mazbata muharriri, askeri hiz- met müddetinin üç seneden bir seneye tenzil edildiğini de beya- tına ilâve eylemiştir. Doktorların mecburt hizmeti Ankara 1 — Sıhhiye encümeni doktorların mecburi hizmetlerinin ilgası hakkındaki kanun lâyihasını müzakere ve kabul etmiştir. AKŞAM"ın tefrikası: No: 41 3 Mart 1932 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * Rl ene GO RS AR rin e, TL ie “ . * TORI YEM ALANİ GL İNE NN dak ” Sa GENK. ve we UBB, EN İİ 3, İçli Köy e 5 YN Bm ev MN b diy snr İNK Mr v8) YL AE BpkEp İNE Pr A ALU ö- we l kğ aile dr Bee, v ii Aly po , , Tefrikamıza ait Bugün maaş istemek için def- terdara gittik. (Maaş istemek için ) çünkü burada maaş kendi kendine, vakti saati gelince veril- miyor, aylar geçiyor, gidip bağırıp çağırmazsanız sizi arıyan soran olmıyor. Kim defterdarı sıkıştırır, hattâ korkutabilirmse © maaşını, amma gene günü gününe değil, ber halde bir iki aylık müetedahil kalmak şartile bir miktar bir şey alabilir. İşte biz de altı arka- daş bugün ne olursa olsun defterdarı sıkıştıracak ve bir şey almağa çalışacaktık. Henüz maka- mını teşrif buyurmayan defterdar beyi koridorda beklemeğe karar verdik. Bir aşağı Obir yukarı dolaşıyorduk. Biraz sonra iki yüz kadar ih- ramlı arap geldi. Bu kalabalık gayri tabii bir şeydi. Hepsinin yüzünde hiddet ve teessür vardı. Valinin odasına doğru gittiler; o da yok muş. Koridora dizildiler kimi duvara dayanarak diz çöktü, dinlenmeğe başladı. Merak ettik sorduk: Bunlar oTurhana ahalisinden imişler, Trablusa yakın bir kasaba bir kaza merkezi, Kaymakamdan şikâyete gelmiş- ler. Kaymakam çok zulüm edi- yormuş. artık bizar olmuşlar, tahammülleri tükenmiş ve soluğu valinin kapısında almışlar. Kaymakam arapları çuvala dol duruyor, çuvalın ağzını da sıkı sıkı bağladıktan sonra : — Ben sizi dört yüz liraya satın aldım, siz benim esirimsiniz diye dövüyormuş. Vilâyet nihayet bu haklı ve şiddetli şikâyet karşısında fazla mukavemet edememiş keyfiyeti telgrafla Istanbula bildirmiş, bir taraftan da kaymakamı celbet- mişti. Bu araplar saatlerle valinin ka- pısından ayrılmadılar. Vali kay- makamın azledildiğini haber ver- diği halde araplar teminat isti- yorlardı . Arapları teskin için derhal tedabir ittihazı lâzım geli- yordu, bunun için de meclisi idare toplanmıştı. Defterdar bey de orada, bizim maaş işi bekleyip duruyor. Nihayet fazla beklemenin ma- naSız olacağını düşünerek elimiz- deki ( senedi mahsusu ) valinin yaveri yüzbaşıya verdik içeri gönderdik. Yaver anlatıyordu, senedi alınca: — Para nerede, para nerede demiş. Sonra yüzbaşı babhriyeli efendilerin hep kapıda cevap bek- lediklerini söyleyince, şaşırmış yu- muşamış. Tuhaf şey, burada vali de, def- vesikalardan terdar da babhriyelilerden fazla yılmışlar. Gene böyle dört beş arkadaş bir olup da bher- hangi bir iş için bir müarcaatta bulununca hemen: — Bahriyeliler gene kazan kak dırdılar diyorlar. Vali de, kapıda beklediğimizi haber alınca: — O efendilerden, amma yalnız birini bana buraya çağır.. Emrini vermiş. Vali ve defterdar beraberdiler. Onlardan başka beş altı sarıklı ve bir o kadar da fesli zat... Defterdar bey, arkadaşlar na- mına beni karşısında görünce, tanıdı, ve sözle, boş vaitle savu- labilecek (o takımdan olmadığımı derhal anlayınca, işi uzatmaktan çekindi: —.. Yahut, şey, derhal?... Komodoru çağırtalım... Dedi ve yüzbaşıya hitaben: — Bu adamı yolla da komodor beyi buraya çağırt dedi, komo- dor gelinceye kadar dışarıda bek- ledim. o Geldikten sonra beni tekrar içeri çağırdılar : — Gel oğlum gel... Defterdar pek mülâyim bir sesle süze başladı: — Oğlum bu senedin muhtevi olduğu parayı tamamen yarın komodor beye vereceğim. Oradan alınız, oldu mu, haydi oğlum... Yanlarından çıkarken neden inkâr edeyim ki bu vada inan- mıyordum, bekliyen arkadaşlarla görüştük onların da itimadı yoktu. Bizi böyle alıştırmışlardı; Vat, vat, vat, bir alay, bir sürü, her an, her saniye bir vat... Fakat vadı incaz, asla! Maamafih bu defa nasıl oldu ise oldu. Ertesi gün hakikaten para- ları aldık. Hem paraları aldık, hem de komodor beyi kütüphaneye abone kaydettik.. Ne âlâ oldu.. * .. Istanbulla ve Avrupa ile mur- tazaman mektuplaşıyoruz. Bunu, tabii ecnebi postahanelerine med- yunuz. istediğimiz mektubu götürüp postaya atabiliyor, ve istediğimiz yerlerden uzun uzun mektupları gününde gidip postahaneden ses- sizce aliyoruz. Yalnız Istanbul'a yazdığımız mektuplara çok dikkat ediyoruz. Bizim yüzümüzden her hangi bir yakınımız veya dostumuz zarar görmesin diye bu mektuplar ekseriyetle havadan sudan, has- retten ve çoluk çocuktan bahis. Bütün dertlerimizi ve duygu- larımızı (o ekseriyetle (o Avrupaya yazdığımız mektuplara döküyoruz. ( Arkası var )