O İ Çünki, edebiyat bir kaç gün daha sür- “İ Hükümet yeni bir buğday siyaseti takibi için tetki- at yapıyor. Rus sovyet hükümeti Man- çuri askeri tedbirler alıyor. hududunda mühim Sene 14 — No: 4809 — Fiatı her yerde: 5 kuruş Cenevrede Akşam Konferans asıl mesaisine şimdi başlıyabildi Elli devletin murahhasları ancak çarşamba ;ünü nutuklarını bitirdiler Cenevre 24 — Haiti adasındaki İİ meçhul devletin murahhasından, Panama ( berzabındaki oordusuz | bükümetin wümessiline kadar, 50 İİ hatibin terki teslihat hakkındaki | nutukları dinlendikten konferansın umumi celseleri bu- gün nihayet buldu. İsabet oldu. bu uzun ve yeknasak sonra, seydi, koca salon kendiliğinden boşalacaktı. Garip bir tesadüf olarak, bugün reis, son. hatibe söz verdiği zaman, kürsiye çıkan olmadı. Söz sahibini - Panama murahhası- telefonla otelinde aradılar, ve celse, o gelinceye kadar tatil edildi! Ya uykuya dalmiş, yahut unutmuş olacak... Son gün söz söyliyenler arasında, Yunan hariciye nazırı M. Miha- lakopulos vardı. Yunan murahhası hiç bir teklifi ihtiva etmiyen kısa nutkunda © Yunanistanın zaten silâhlarını tenkis ettiğinden, ve harp malzemesinin mühim bir kısmını Anadolu harbinde kay- bettiğinden bahsetti, Nutkunu söylemek için dün gece Paristen gelen, ve bazı mali ve iktisadi işlerin tesviyesi için bu akşam. tekrar Parise avdet eden Yunan Hariciye nazırı, terki teslihat usulleri arasında bilhassa fransız tezinin çok dikkate şayan olduğunu söylemekle iktifa etti. Celsenin sonunda, reis alelüsul müzakerelerin umumi bir hulâsa- sını yaptı, söylenen şayanı dikkat nutuklarda, bazı mühim esaslarda ittifak hasıl olduğunu tebarüz girdi, ve harbin fecayiini anlatarak, cephe gerisine mik | yonlarca çocuğun harp kurbanı olduğunu - aldığı bazı yeni anket veticelerine istinaden - izah etti, Tesadüf olacak, yukarda, sâmiin sıralarında konferansı görmeğe gelmiş bir çok küçük mektep talebesi, bu bir sürü insanın neler konuştuklarını anlamadan, nakledilmektedir. limlerinden Esat Hami bey. ) ESKİ DEFTERD Kendine mahsus tarzı, tatlı uslubu le AKŞAM karileri tarafından çok sevilmiş olan Sermet Muhtar bey, perşembe gününden itibaren gazetemizde ; Esi Defterdekiler Serlâvhası altında bir yazı silsilesine başlıyor. Haftada dört gün intişar edecek olan bu yazılarda bir zamanlar Istanbulda çok tanınmış simaların gençlik hatıraları, kendi ağızlarından Sermet Muhtar beyin görüştüğü zatlar bundan 25, 30 sene evvel nerede gezip eğlendiklerini, en ziyade nenin hasretini çektiklerini, ne biçim güzel beğendiklerini, bugün 25 yaşında olsalar neye haves edeceklerini anlatıyorlar. Ni Bu zevattan bir kısmının isimlerini dün neşretmiştik. Bugün de diğer bazılarının isimlerini dercediyoruz : VE Eski Japon mağazası sahibi Avni bey, şair Nazim Hikmet beyin pederi Hikmet bey, Talia Asım hanımefendi, Fitnet Kâzım hanımefendi, komisyoncu Farhi efendi, eski Galatasaray mual- masum masum dinliyorlardı. Bu konferansın gürültülerini hayallerin- de müphem surette saklayacak olan bu yeni nesil, istikbalin müthiş muharebelerinde, siperler içinde ölümle karşı * karşıya geldikleri vakit, hafızalarında bu büyük salon manzarasının acı bir istihza ile canlandığını görecekler, bugün anliyamadıkları bu hadiseyi o zaman. anlıyacaklardır. * .. Terki teslihat (o konferansının umumi komisyonu, bugün öğleden sonra işe başladı. Cemiyeti Akvam sarayına bitişik, yeni ve acele inşa edilmiş kübik bir binada (toplanan, ve “altmış bu kadar mürahhas heyetinin reislerinden teşekkül eden bu komisyon, konferansa arzedilen muhtelif teklifleri tetkik ve mü- nakaşâa edecek.. Fakat, o kadar kalabalık ki, bir komisyondan ziyade, büyük bir meclisi andırıyor. Bir Babil meclisi... Ruzname, konferansın mesai tarzını kararlaştırmaktan ibaretti, Ilk, söz alan İngiltere hariciye nazırı M. John Simon, ihzati komisyon tarafından beş senelik çalışma neticesi hazırlanmış olan projenin münakaşaya esas olmasını ve bu çerçive dahilinde çalışılmasını teklif etti. Paristen bugün gelen yeni başvekil M. Tardiecu bu fikre iştirâk etti. Amerika murah- hası M. Gibson da bu teklifi kabul etti. Alman murahhası M. Nadolni, ihzari projedeki madde- lerin değişmiyeceği zannı hasıl olmamak şartile bu teklifi kabul edeceğini, çünki Alman teklifle- rinden bazılarının ihzari projede hiç bulunmadığını söyledi. M. Litvinof, Sovyet nürüzatinin ezeli iddiası olan tam terki teslihat iddiasını müdafaa ederek; eğer bu teklif kabul &dilirse komisyona ve ihzari (omukavele projesine bacet kalmiyacağını, bunun için Neömöüdin Sadık A EN EKİLER (Devamı ikinci sahifedâj Telefonlar: Tahrir 21686 — Idare 21434 — Klişe 20113 Şanghayın kenar mahallelerinden Çapeyde vukubulan sokak muharebelerinden bir sahne Buğday meselesi Hükümet buğday işini milli bir dava addedecek Ankara 29 ( Telefon ) — Hükümet bu sene buğday meselesini milli bir dava olarak ele almak ve bu da- vaya kat'i bir hal: çaresi bulmak arzu ve emelindedir. Geçen mahsul senesi Ziraat Bankası tarafından alınan tedbirler iyi bir netice #erme- diği nazarı dikkate alınarak yensi bir formül dahilinde çiftçiyi koruma çareleri temin edilecektir. Buğdayâ muayyen bir fiat tayini ve buğdayın fiat temev- vüçlerinden âzade tutulması alınacak başlıca tedbir telâkki olunmaktadır. Heyeti vekilede mühim müzakereler Ankara, 28 — Heyeti veki- lenin bugünkü mutat içtima bilğfasıla -13 buçuktan . saat yirmi “bire (Okadar “devam etmiştir. Bu içtimada iktisadi ve mali bazı meseleler müza- kere (edildi. (Bu meyanda takas kanun lâyıhasının meclise takdimi takarrür etmişti — Ulan Istakozl.. — Köşedeki kör dilenciyil.. Bu ne Şıklık be?.. Ahıretten gelen balıkçılar Azrail beğenmemiş, 46 git beslen de öyle gel,, demiş! wp Vakanın kahramanları: Şefik, Kapik ve Hiristo efendiler Evvelki gün gazetelerde şu ha- vadisi - okuyanlar epice meraka düştüler: “Üç balıkçı kayığı dün avlan- mak üzere Marmaraya açılmıştır. Balıkçılar * bir aralik dehşetli bir fırtınaya tutulmuşlar ve ka- yıklar Hayırsızadaya doğru sürük- lenmeğe beşlamıştır. Bu üç kayığın akıbetinden bâber yoktur.,, Bu balıkçılarne olmuştu?. Nereye düşmüştüler?. Sağ mı idiler.. Bo- gulmuşlar mı idiler?, Bundan hiç kimsenin haberi yoktu.. Üç gün- lük tehlikeli bir maceradan sonra balıkçılar hepsi de sağ oldukları Hangi bankayı soydun? larından geçenleri kendi ağızla- rından dinliyelim: Samatyanin sahildeki balıkçı kahveleri. Kahvenin önünde 20-30 balıkçı ; ağları tamir ediyorlar. Ağlar, kurşunlar, mantarlar, ter- sine çevrilmiş teknesi katranlı sandallar, katran çanakları. çle- rinden birine sordum: — Kapik efendi burada mı?. — Hangi Kapik.. Abhıretten gelen ?.. — Nereden geldiğini Ubilmi- yorum... Kapik efendi işte.. — Bir Kapik var... Bu sabah ahiretten geldi... Azrail Aleyhis- selâm beğenmemiş... Git biraz beslen de öyle gel.. Demiş ete- ğini salıvermiş. kacı bir ermeni Mukatasımı “e z balıkçısı idi.. Kapik efendi kat- bolan balıkçılardan biri.. Son tehlikeli maceradan sonra kendi- sinin ismi “Ahıretten gelen Kapik efendi , oolmuş.. Konuştuğum balıkçı karşıki kahveye bir kerre seslendi : Kahvenin kapısında orta yaşlı, dagınık saçlı bir adam peyda oldu. Takdim muamelesi olup bittikten sonra beni kahveye çağırdı... Orada üç arkadaşını daha tanış- tırdı: — Şefik!... Remzi!.. Hristol. İşte bunlar da beraberdiler.. Saç sobanın etrafında balka olduk., Kapik efendi kutusundan sardığı küçük bir uskumru kadar sigarasını pofurdatırken anlatmağa başladı : (Devamı 4 üncü sahifede)