— Kocanın çapkınlığına aldırış etmiyor musun? — Hayır, bol alışveriş ediyorum... para veriyor Şemsive Rebeka efendi Salamona bir şemsiye hediye verdi. Rebekanın şeinsiyeye ihtiyaci vardı, Onun yerine kocasına bir baston almak için şemsiyeyi dükkâna getirdi. Dükkâncı: — Bu şemsiye bizim dükkânın malı değil, — Kâadında sizin isminiz yazılı? — Burada tamir ettik de ondan! Komşu kızı Çapkının edası naz, Bilseniz hem ne kurnaz?.. Bir gönülde yer tutmaz, Afacan komşu kızı! * YÜZÜK Nişan ismini yazdıracaktı. Kuyumcu dedi ki: — Mehmetten Ay- seye diye yazmıya- yüzüğüne ım. — Neden? — Ayrılırsanız Ayşe yüzüğü iade eder. O zaman yü- zük bir daha işe yaramaz. — Peki ne yapa- lim? — Mehmetten ilk ve son sevgilisne ya- izalım. Ömrün. vol. dukça kullanırsın! Kadınsa yaşı yetmiş, Dünyada işi bitmiş; Takma saçlar, takma diş, Eskiler alıyorum.. YALAN Dotum M. beyin işine akıl sır ermez yalnız herkesin bil- diği bir şey varsa o da sevgilisine delicesine aşık ve hayatında söylediği bütün sözlerin yüz- de doksan dokuzu yalan olduğudur. Geçen gün gör- düm: Suratından dü- şen bin parçaydı. Gene muhakkak sevgilisi ile arası açılmış olacaktı. — Evlenmek istemiyor musun? — Hayır apartımanlanmak istiyorum. Eskiler alıyorum Dolaşıp sokak sokak, Eskiler alıyorum.. Ne olsa yaşlı, bunak; Eskiler alıyorum.. MANTO Salime Naciyeye müsafir igiT Biraz konuştular, sonra sokağa çik- İZ apar verili nefis bir kürk manto giydi. Salime Naciye sordu: — Nerden bu man- to? — Tam üç saat kürek çektim, birinci geldim, nişanlım he- diye etti. —Zahmet çekmiş- sin. Ben üç dakika ağladım, kocam der- hal aldı! Söyleyin, var mi biraz; | Hiç bir şeye yaramaz, Parası çok aklı az | Eskiler alıyorum.. İmset Bir kaç gün gör- memiştim dün mat- baadan çıkmış evi- me (gidiyordum, yolda birden bire karşıma çıktı : — Başıma ge- lenleri duydun mu? Arkadaşımın ba- şına gelenleri duy- mamıştım. — Ne oldu? dedim. — Sorma, eve hırsız girdi. — Demel.. — Ya... Bir pı- — Gramofon mu seversiniz, Telsiz mi? — Te... te... telsiz... dah.. ah.. daha.. ko.. ko.. kolay... Nükteler | | —- Hediye Rebeka kocası Salamona he- diye alacaklı. Bir dükkâna girdi: — Kocama hediye alacağım ! — Kravat? — Istemem, sakallıdır görülmez? — Yelek? — Istemem sakalı çok uzundur. — Öyleyse kundura dairesine gidin... Dalga hoştur Dalga geçmek ne hoştur, Tren vagonlarında... Dalıp düşünmek boştur, Tren vagonlarında... * Yanaklar pembe beyaz, — Ne var? de tırı duyup uyan- Şöyle bir bakar sana, Dudaklar bir çift kiraz... dim. dım... Herif koşa- Bir göz atarsın ona, Insan yese doyamaz, — Sorma, dedi, rak kaçtı. Aşk doğar baka baka, Afacan komşu kızıl bari sen sorma, — Arkasından Tren vagonlarında... Salâhaddin GRİ AREİN vee koşaydın. Süleyman gilim ne iş yaptı- e Küşium. # ğımı sordu. A amma (o yetişeme- ; &âr Mi e) i yha rek meri men ereyi ir Salamon işgüzar adamdı, kazanç — Tıbbiye tale- > Ne çaldı “Biri, zevkle irasını içiyor ötvki yollarını çok iyi bilir de. Birgün | ğesiyim, dedim. / ls i dü Sn ae med gözlerini asılı paltosundan ayır- kurşun kalemini yontuyordu dal- — Güzel yalan. 1) iğ ) sürat o koşusunda Fuyordu.; n özünü pal gınlıkla parmağı kesildi. Kanadı. —Zannettiği gi- | rl Gİ kazandığım — kü- 1 —Ne ee gözünü palton- Hemen hastaneye koştu. bi değil. İhtiyar ei 2 İ mu. payıl al — Doktor bey, dedi, hastalara | £eyzesi hastaymış — Şu dünya ne tuhaftır... Seninle iki dost gibi bu tenha Düşündüm; kupa Ni. Neden? a aşılamak için kan satın alır mısı- | gel dedavi ef, di. yolda yürüyoruz... Halbuki geçen sene bugün sırkat kastile cerh oAursızın hakkıy- — Biraz evvel senin paltoyu nız? yor. maddesinden bir sene hapse mahküm olmuştum... mış. ayırdılar da ondan! GEÇ DALGIN Sy Karnaval Nişanlandılar. alkıp doktora i gitti. Cazbant, neşe, dans, kahkaha Ee a — Ne yapıyorsun? — lik geceden göz boyuyorum! Doktor iyice muayeneden son- ra sordu: — /çkiiçer mi- siniz? — İçerim. — Fena, içkiyi bırakmalısınız . — Bırakamam. — Amma b- rakırsanız hayatı- nızdan on sene kazanırsınız. — Geç kal- dım. — Nereden dö- nülse kârdır. — O haldeon sene sonra bıra- kırım! Coşmuş gene bu karnaval.. Saksafon, davul bir daha; Haydi durma bir daha çal.. Kadınlar hep cana yakın, Şu pembeli ne de kıvrak; Dansediyor çapkın çapkın, Mavilinin haline bak.. Giyinmişler başka başka, Her maskede ayrı bir renk.. Anlaşılıyor baka baka; Kadın erkek, kadın erkek.. Kumral kadın, sarışın kız; Narin vücut, incecik bel. Yaklaşınız anlarsiniz; Hepsi güzel, hepsi güzel.. Imset boş geliyordu. Nihayet küçük- hanım sesini belli etti: — Bana çıko- lata olsun getir- miyorsun. — Getireyim. Ertesi gün ge- ne eli boş geldi. — Hani çiko- lata. — Oh sevgi- lim çok dalgı- nım. — Unuttun mu? — Hayır, ye- — Ne yemiş istersiniz? dim. — Söylesem kızmaz mısın?