Haftalık siyasi icmal Almanya artık haraç vermiyeceğini ilân etti - Fransada kabinenin istifası Harbi umumiden sonra mağ- löp devletlere yükletilen gayet ağır mali mükellefiyetler ve şart- lar ile ihdas olunan gayri tabii vaziyetlerin bir gün patlak vere- ceği ve bütün cihan yeniden altüst edeceği bekleniyordu. Bunlardan en ağır Almanların (baraç) dedikleri tamirat, yani harp tazminatı ile Almanların ve diğer mağlüp devletlerin müdafaa silâ- hından tecrit edilmeleri idi. Almanyayı iflâs haline getiren ve cihan buhranının başlıca amili bulunan tamirat, geçen Temmuzda patlak verecek idi. Amerika Reisi- cumhurunun tecil teklifi muvakkat bir müddet için felâketi tehir etmiş idi. Almanyanın talebi üzerine toplanan mütehassıs bey- nelmilel maliyon komitesi Alman- yanın tediye kudretini haiz olma- dığına karar vermişti, Bu karar üzerine bu ayın som larına doğru Beynelmilel tamirat konferansı davet edilmiş idi. Maahaza konferanstaü evvel alâ- kadar devletler arasında ihzari müzakerat cereyan etmiştir. Şim- diye kadar hasıl olan neticeye göre bütün devletler tamiratın gerek Almanya gerek cihan ikti- sadiyatı için tahammülfersa olduğu kanaatini izhar etmişlerse de Fransa ve müttefikleri muvakkat bir müddet için teshilât göstermekten başka bir şey yapamıyacaklarını ibsas etmişlerdir. Bu vaziyet karşısında Almanya hükümeti konferansın toplanma- sını beklemeksizin kendisinin ne şimdi, ne de ileride tamirat için artık tediyatta bulunamıyacağını başvekilin ağzı ile ilân etmiş ve Avrupada beklenilen fırtına ken disini göstermiştir. Fransızlar bütün hesapları altüst olduğundan Almanya hükümetine karşı ateş püskürmekte ve zecri tedbirlere müracaat ile tehditte bulunmaktadırlar. Almanya başvekilinin Fransaya ve müttefiklerine karşı meydan okurcasina haraç ödemiyeceğini ilân etmesinde Almanyanın dahili ahvalinin de büyük tesiri olmuş- tur, Ücretlerin mütemadiyen kır- kılmasından ve vergilerin son haddine çıkarılmasından bunalmış olan Alman milleti gittikçe Hit- lerin Faşist fırkasına sarılmaktadır. Programı gayet inkılâpçı ve cezri olan Faşistlerin şu sırada Alman- yanın mukadderatı başına gel- mesi bir çok sebeplerden dolayı Almanyanın harici ve dahili siya- seti için iyi olmıyacaktır. Halbuki yakın zamanda Prusyada parlâ- mento intihabatı ve Almanyada Reisicumhur intihabı © yapılmak icabediyor. Bu intihaplarda Faşist- lerin ve diğer müfrit fırkaların büyük rol oynaması ve hâkim vaziyet almaları muhtemeldir. Buna meydan vermemek için M. Brüning Fasitler ve bunlar ile ittifak eden milliyetperverler ve “ Çelik miğfer, tekilâtı rüesası ile temas ve müzakereye girişmeğe lüzum görmüştür. Fakat bunları memnun etmek için tamirat ve diğer meselelerde metanet göster- mek icap etmiştir. Almanya baş- vekili artık haraç ödenmiyeceğini ilân etmekle maksadına nail ol- muştur. Mareşal Hindenborgun riyaseticumhurda kalması husu- malda başvekil ile faşitler ve bun- ların müttefikleri mutabık kal mışlardır. Fakat bunun Rayhiştagın reyi, yahut reyiâm ile mi tatbiki henüz kararlaştırılmamıştır. Fransız kabinesinin istifası Almanyanın tamiratı o alenen reddetmesi ve teslihat cihetinden diğer devletlerle (müsavi hak sahibi olmak istediğini terki tes- teslihat konferansını beklemek- sizin şimdiden ihsas etmesi Fran- sada kabine buhranımna sebep olmuştur, Filvaki M, Laval kabi- nesi parlâmentoda ademi itimat reyi almamıştır. Bunun için har- biye nazırı M. Moginotun vefatı ve hariciye nazırı M. Briand'ın hastalığı, daha doğrusu yorgun- luğu kabinenin istifasına vesile ittihaz olunmuştur. Fakat hakiki maksat sol fırka- ları da alarak milli temerküz ka- binesi yapmak ve Fransa için hayati ehemmiyeti haiz muazzam beynelmilel meseleler müzakere edildiği vakit müttefik bir cephe ile Fransanın siyasetini müdafaa etmektir. Yepılan temaslardan müsbet bir netice hasıl olmamıştır. Çün- kü Radikaller yeni intihabat dola- yısile ancak bir iki aylık ömrü olacak bir kabineye iltihak ede- rekmesuliyette hissedar Oolmak istemiyorlar, Aksayi şarkta Aksayi şarkta mühim siyasi hâdiseler cereyan etmekte ise de bunların siyasi vaziyet üzerinde bir tesiri görülmemektedir. Ame- rika hükümeti Japoryaya birden- bire bir şiddetli nota vermiş ve bunda son Japon harekâtından ve dokuz devlet muhadesinin ve Kellog misakının abkâmından bahsederek (OAmerikanın (ahdi hukukunu ve açık kapı yani her devletin ticareti içinmmüsavi dere- cede serbestisini muhafaza edece- ğini bildirmiştir. Bidayette bu nota Amerikanın müdahalesi gibi bir şey telâk- ki edilmiş ve endişeler uyanmış- tır. Fakat Amerika hariciye neza- reti bu teşebbüsten maksat Ja- ponyanın hareketine ve Çin ile arasında cereyan edecek müza- kere ve muameleye müdahale olmayıp belki Amerikan tebeasının menafi ve hukukunu himayeden başka bir şey olmadığını izah etmiştir. Japonyadaki açık kapı esasının mahfuz olduğunu ve Mançuri- deki harekâtın kendisinin ahdi hukukunu siyanet için ittihaz olu- nan tedabirden ibaret bulundu- gunu Amerikaya çevaben bildir- miş olduğundan hâdise kapan- mıştır. Şu sırada Japonya imperatoruna sarayının kapısı önünde bomba ile bir suikast teşebbüsü vuku bul- muştur. Bomba imperatorun ara- basının atlarına isabet etmekle kalmıştır. Suikastı yapan Koreli bir ihtilâlcidir. Bu hâdise vaktile bir imperatorluk olan Kore milleti- nin istiklâl davasından henüz vaz geçmediğini yeniden bütün dün- yaya hatırlatmıştır. Ingitiz nazırlar komitesinin mesaisi Londra, 15 (A.A. ) — Kabine yediden (o kânunusaninin 19 ve 20 ve belki de 21 ve 22 sinde tekrar toplanacaktır, Nazırlar arasındaki tiçari muva- zene meselesini tetkik eden ko- mite, hali hazırın istisnai vaziyet- leri içinde büyük Britanya için ittihaz edilecek en muvafık güm- rük tarifesine dair olan tetkik- lerini bitirmek üzeredir. Maamafih, henüz verilmiş hiç- bir karar yoktur. Kari'lerimizin | mükâfatlı fıkraları | - 417 — Bir mürai vaiz kürsüde tütün, kahve, afyon, esrar gibi mükey- yifatın haram ok duğundan bahisle atıp tutar ve te- pinip dururken koynundan tütün kesesile afyon kutusu fırlayıp cemaatin önüne düşer, Herkeste . Fakat vaiz hiç vaziyetini — Ey cemaat, der, işte ben bu mur- darları şu dakikadan itibaren kaldırıp attım, sizde atınız 1 M. İsmail — 418 — Vaizin biri, bir gün kürsüde vaaz ederken nutkun ehemmi y etinden bahisle « Alemde ber söz söyleyen kalbime ( inşirah verir » demiş. Sa- miinden bir zev- zek : « Ey hoca! Eğer natık eşek olursa ne dersin ? » deyince vaiz ; « Sus, eşek derim... >» demiş, Meodettin — 419 — Bir mecliste ha- atundan birine sorarlar ? — Kaç gün oruç tuttunuz ! — Bir gün. O mecliste bulu: nan bir bektaşiye de aynı suali tevcih ederler. Babacan şu cevabı verir; — Bu efendi benden bir gün fazla tutmuş. M. Hamdi — 420 — Bir efendiye tir- yakisi kibar bir zatın meclisinde sırf ey sahibinin hoşuna gitmek için mükeyyifatın aleyhinde bulunur, « Enfiye yok mu? Çok fena, çok z müzir, çok murdardır... diye söylenip dururken hazırundan biri ; « İyi amma, efendi, burnunuz ağzınızı tekzip ediyor! » demiş. Macide ——— n — 421 — | li Eski zemanda iç- kinin şiddetle memnu olduğu bir yerde akşam ezanından sonra ia bir zaptiye ile bir yolcu arasında ; Zaptiye — Ar kadaş dur, Kuşa ının altında pe var? Uzunca yassı bir şey gözüme lişiyor. Yoleu — Hiç bir şey değil kamam varda.... Zaptiye — Şu kamayı bir muayene edelim, (Yolcu kuşağının arasında rakı dolu bir şişeyi zaptiyeye teslim eder. ) Zabtiye — Bu ne kama mi? Sen biraz beklede muayene edeyim. (Zaptiye kulübesine girer bir kaç dakika sonra elinde boş şişe ile çıkar.) Zaptiye — Arkadaş, kamayı kırdık, bu defalık kınını sana teslim ediyoruz. Bir daha silâh taşıma. Saadet Fıkra mükâfatları Fıkraları dercedilen kari'lerimizin idarehanemize müracaatla mükâfat- larını almaları rica olunur. Japonyanın Ingiliz notasına cevabı Londra, 15 (A. A.) — Büyük Britanyanın oOMançurdeki O siya- setine ait olarak (o Japonya- dan istemiş bulunduğu teminatı muhtevi olan cevabi nota dön Japonyanın OLondradaki sefiri tarafından o lagiliz (o hükümetine tevdi olunmuştur. Amerika federal bankasının mükerrer iskonto nisbeti New-York, 15 (A.A.) — New- MACERALARI AHMET CEZMİ NİN Mürüvet hanım öldü mü, öldürüldü mü? Sıra numarası: 5 Ahmet Cezmi karanlıkta ses duyan çoban köpeği gibi irkildi: “Hastanın yanında kimse yatmıyor mıydı?,, — Hanımefendi, mesleğim icabı, pencerelere bakmadan, içerde olup bitenleri anlarım. Müsaade eder misiniz? Şapkası ile bastonunu odanın ortasındaki masaya bıraktı. — Mehlika nezaret altında Ahmet Cezmi, üşümüş bir adam tavrı ile ellerini oğuşturdu: — Esasen pencerelere ne kadar baksak, iki hafta evel ne olup bittiğini göremeyiz. Bunun için size bazı şeyler sormak ıztırarında kalacağım. — Sorun söyliyeyim efendim. — Lötfen oturur musunuz? Mehlika soğuk kanlılığını biraz kaybetmişti. Bir iskemle aldı, arkasını pencereye verdi. — Şimdi size vaziyeti biraz anlatayım. Mürüvvet hanımı ncesedi üzerinde dün otopsi yapıldı. Mehlika gayri ihtiyari titredi. Cezmi devam etti. — Elim bir şey, fakat çaresiz. Şimdi bütün işimiz, sizi (itham altından (O kurtarmıya ( çalışmak olacaktır. Size ben bir sual sora- cağım, yarın morg, raporunu vere- cek. Iş meydana çıkacak, ben de elinizi sıkıp İzmir'e gideceğim. Mehlikanın (o gözleri (sevinçle parladı. — Şimdi işe başlıyalım. Mürüv- vet hanım sakin bir halde yata- ğında öldü değil mi? — Evet efendim. — 217 nisan gecesi değil mi? — Evet efendim. — Odasında başka kimse yat- mış miydi? — Hayır efendim. — O gece de muydu? — Yoktu efendim. — Çoktandır kalbinden rahat- sızdı öyle mi? — Üç senedenberi. — Ona kim bakardı? — Hizmetçisi vardı efendim. — Bu hizmetçi nerede yatıyor- du? Yanındaki odada mı? — Hayır, yengemin odası ile hizmetçinin yattığı odanın arasında iki oda daha vardır. — Bu iki oda büyük müdür? — Büyüktür. kimse (yok — Eski zaman odaları. Duvar- lar kalın, Eğer Mürüvvet hanım haykırsaydı, sesini hizmetçi duya- bilir miydi? —Zannetmem, Maahaza yenge- min bağırmıya ihtiyacı yoktu. Eli- nin altında zil vardı. — Eğer insan kendini kaybet- mezse zil işine yarar hanıfendi, fakat kendini kaybederse, elinin altında da olsa, işine yaramaz... Neden hizmetçi daha yakın bir odada yatmıyordu? Hastanın yanı başında bir oda yok mu? — Var; küçük bir oda vardır, kapısı da yengemin odasına açılır. Ahmet Cezmi'nin ağzı bayret- ten bir karış açık kaldı. Behçet bu istiçvaba sinirlenmişti. Mehlika beyhude yere üzülüyordu. Müda- hale etti: — Beyhude zaman kaybedece- ğimize gidip odaları görsek. Ahmet Cezmi başını kaldırdı, dudaklarını büzdü: Ne dahiyane bir fikir, dedi, bunun ne mükemmel akıl ettiniz... Tebrik ederim. Sonra içini çekip ilâve etti; — Maalesef kabil değil. Sustu ve bir şey söylesin diye bekledi. Behçet bir şey söylemedi. Utandı, kızardı. Sersemce bir teklifte bulunduğunu anlamıştı. Ahmet Cezmi devam etti: — Odaları ben de görmek isterdim, fakat mühürlü. Komiser ve istintak khâkiminin huzurunda mühürlendi. Onların müsaadesi olmadan açamıyız. Mehiikanın dudaklarında gizli bir tebessüm belirdi. o Abmet Cezmi, gece ayak sesi duyan bir çoban köpeği gibi irkildi: — Hoşunuza gidecek bir şey mi söyledim hanımefendi. — Hayır efendim... Bilâkis, Mehlika gene gülümsedi; fakat bu bir hazin gülümseyişti: — Behçet bey odaları gürelim deyince, mühürleri koparacağı- nızı zannettim. O kırmızı balmu- muları gördükçe kendimi mahpus zannediyorum, (Bitmedi) Sekiz bacaklı kuzu! Geçenlerde İneboluda, bir koyun, çok garip bir kuzu doğurmuştu, Bu garip mahlüku görmek için Istanbuldan İneboluya bir ecnebi gazete muhabiri bile gitmişti. Yorktaki Federal Reserv Banka- sının mükerrer iskonto fiati değişmemiştir. bir kuyruğu iki midesi vardı, cesedi teşhir edilmiştir, Yukarıda gördüğünüz Bu acip mablükun sekiz bacağı ve Kuzu bir müddet sovra ölmüş ve resim, bu garip mahlüku bacaklarından duvara gerilmiş bir halde gösteriyor.