Sahile 6. Akşan “ Haniya “hasiyetli su sucuklar! 3 “Beyazıtta iğne e iplikten hacı yağına Eilir her şey bulunan yeni bir sergi « Yok mu ağzını tatlılaştırmak isteyen, Reçeller.. Reçeller.. âlâ reçeller.. » Beyazıt kütüphanesinden çıkınca kulağıma tiz sesler geldi: — Haydi efendim.. Hoşaflıkla- rımız var.. ” — Âlâ reçel. Âlâ reçel.. — Sucuğa gel.. Pastırmaya gel.. — Haniya hasiyetli sucuklar.. Haysiyetli sucuklar!. Bilhassa bu “ hasiyetli sucuk!,, « Sesi merakımı uyandırdı. Bir kaç adim “attım.. Uuuu.. Beyazıt ca- miinin avlusunda muazzam bir sergi açılmış.. Avlu adeta kocaman bir: bonmarşe halinde idi.. Iğne iplikten, (o kalaylanmamış (bakır .sahanlardan, Hacı yağlarından, tes- pPihlerden, kuru erik, kuru kayısı gibi hoşaflıklardan, pestillerden, tespih ve ağızlık satanlardan tutun da sucukçulara, pastırmacı- lara kadar bütün Çarşanba pazarı . esnafı burada. Sergi epi kalabalık.. * perdeden .. Pestilcinin yanında iki çocuk..” Ikisi de büyüyüpte küçülmüş, çifte kavrulmuş nevinden.. Gözleri vel- fecri okuyor... Ellerinde birer birer tulum pestil habre ağızla- rında sokup çıkarıyorlar.. Sokup çıkarıyorlar!.. > Arasıra gözlerini baygın baygın sözerek pestilleri işaret ederek : — Özeececencik.. Özeeeencikl, Seninki daha küçük.. Benimki daha büyük.. Diye birbirlerini imrendiriyorlar.. Bir aralık çocuklardan birinin gözlerinde bir şimşek çaktı.. Sanki 40 yıllık tulumbacı imiş gibi ar- kadaşına seslendi: — Ulan Sait. senin moruk geliyor.. Hani orucu ona satacak- tm.. Seni pestil yerken görürse pestilini çıkarır billâh.. O biri lâkayit bir tavırla pestili cebine yerleştirirken: — Aldırma be... dedi, farz edelim ki unutmuşum.. Unutunca oruç bozulmazmış.. — Ulan kaçıncı unutma bu be. Farzedelim ki unuttum diye sa- bahtan beri kaç kere zıkkımlan- dın? Ağız çalkalanmak sünnettir diye üstelik lıkır lıkır da su içtin.. Bu esnada peder, sarığının kıv- rımları arasina bir çiçek sokulu olduğu hal- de, 33 lük tespihini şa- kırdata şa- kırdata ço- cuklara'yak- laşıyordu .. Mahdum bey arkadaşına : — Es.. Pes.. Sesini kes.. diye bir işa- ret çaktı.. Tespih, hacı yağı, musvak sa- tan hacı efendinin önünde bir gelinle kaynana... Kain valide: — Pamuğa iki kuruşluk hacı yağı damlat amma Mekke işi olsun... Dedi.. Hacı efendi yüksük ka- dar küçük teneke kutunun içine biraz pamuk yerleştirdi.. Pamu- gun üzerine bir kaç damla hacı yağı damlattı..Gelin hanım peçe- sini kaldırarak burnunu ileriye doğru uzattı., Hacı yağı koklaya- cak oldu. Fakat büyük hanım onu telâşla çarşafının pelerininden çekti. — Kız sen delirdin mi? — Ne oldu anne?. — Daha ne olacak?.. Az daha urucun bozulacaktı.. Öyle uruçlu uruçlu hacı yağı koklanır mı hiç?. Büyük hanım ağziyle sinirli sinirli bir kaç kerre “çık, çık, çık, çık,, yaptı ve ilâve etti: — Zamane tazeleri.. - Kokuyu duyunca dayanamazlar ki.. Zamane tazesinin ayağına bak- tım.. Mesle lâstik vardı.. * .. Sergide müşteriler ne başka yaratılışta insanlar. İşte Hacı efendinin dükkânının önünde gül yağlarını koklayan iki şik genç.. Birisinin gözünde tek gözlük var. Muhakak ki kendisini Beyazit cami- inin avlusunda değil, Hindi Çinide, hattâ daha esrar engiz bir yerde zanediyor.. Arasıra tek gözlüğünü düzelterek hacı babaya soruyor: — Bu parfümöri yeni mi açıldı?. Hacı baba anlamıyor, fakat başını sallayor: — Yeni açıldı, yeni açıldı. Mon bey gül yağlarını birer bir koklayor.. Ve arkadaşına dönüyor: — Bu parfönün ismi nedir? Arkadaşı da hacı babaya mü- racaat ediyor.. Aldıkları çevap- ları sahte bir Amerikalı seyyah cehaletile defterlerine kayt ediyor- lar ve: — Ne diyorlar... ekzantrik oparfön |. Sergiden 3 intiba — Piyer (o Loti'nin (o romanını okuyorum zan ediyorum monşer!. Kuru kaysı ve erikçinin önünde iki ihtiyar evkaf memuru: — Efendim biraz hoşaflık ala- cağız da.. — Ben de bizim çoluk çocuğa biraz pestil götüreyim dedim.. Hani şöyle uğramışken... Sergide en fazla nazarı dik- katimi celbeden ağızlıkçılar... Bun- lar bilhassa bu sene için 110, 120 santim uzunluğunda çubuklar yapmışlar... Bu ağızlıkların önünde oruçlu tiryakilerin ciğerleri titri- yor, tespihlerini hayifli hayifli şakırdatıyorlar.. Bunların arasında koyu siyah fötr şapkalı, bol paçalı, boyunlarına beyaz kaşkollar sarıl- mış, mavi gömlekli iki delikanlının ağızlıklara bakarken ağızlarınin suyu akıyor.. Uulan amma da kıyak, amma da fiyakalı şeyler be... Bunlardan birer tane muhakkak almalı.. Gece Direkler arasında bununla kaç tane yakalarız.. Herkese fiyaka 'çatarız.. — Uhhabe.. Ne yakalayorsun.. Oltamı bu? Kızlar bu ağızlığı görünce sopa zan edip kaçarlar. Hem o kalabalıkta bu ağızlıkla herkesin gözünü çıkarırsın be... Hacı yağı kokusundan başıma bir ağırlık geldi. Avludan çıkıp tramvaya atlayinceye kadar ar- kamdan gelen sesleri işidiyorum : — Hanı ya güllâçlar... — Ramazan pideleri Sicak.. — Yokmu ağzıni tatlılaştırmak isteyen... Reçeller, reçeller... — Hanı ya.. Haysiyetli sucuk- lar... — Hoşavlığa gel.. Pestile gel.. — Ramazan pideleri.. Ramazan pideleri. sicak.. — Cevizli sucuklar... Dut Pes- tilleri.. Dut pestilleri Hurma. Aarabistan işi.. Hanıya.. Hurma ile oruç bozmak sünnettir... Hikmet Feridun na mumsu Satılık emlâki olanlara bir tavsiye Zamanımızda para getiren en sağlam şey emlâk olduğu için paralarını emlâke yatırmak istiyen ufak büyük sermayedarların bir çoğu Bahçekapı, Taş Han 20-21-22 numarada Umum Emlâk Acentesine müracaat ederek kendilerine mü- nasip emlâk bulunmasını talep etmişlerdir. Binaenaleyh mülkle- rini iyi fiatle satmak istiyenler bir an evvel mezkür Acenteye müraccat ederek bu fırsattan istifade etmelidirler. Samsun 1 (Hususi) — On gün evvel senelik içtimama başlıyan vilâyet umumi meclisi 932 bütçe- sile (meşgul olmaktadır. Yeni senenin bütçe taslağı 631 binlira olduğuna göre vilâyet dahilinde mühim işlerin başarılmasına imkân görülmemektedir. Umumi meclis, bütçenin bu müsaadesizliğine rağ- men vilâyetin mühim ve müstacel ihtiyaçlarını tatmine çalışmaktadır. Maarif işleri Samsun irfan teşkilâtı noktasın- dan ileri gitmemiş bir vilâyettir. Bütün vilâyet dahilinde 119 ilk mektep, bir erkek lisesi, bir kız orta mektebi bir de ticaret mek- tebi vardır. Her vatandaşın kal- binde olduğu gibi bilhassa Sam- sunluların ruhunda da ölmez ve silinmez bir bürmet hatırası yaşa- tan merhum Necati, Samsunda leyli bir lise açmağa muvaffak olmuştur. Nedense bu sene leyli kısmı kaldırıldı. Bugünkü lise yalnız Samsun merkezinin çocuklarına münhasır kalan nehari bir mektep halinde- dir. Leyliden mahrum kalan ço- cukların ekserisi uzak yerlerdeki liselere bile baş vurmuşlarken kadronun müsaadesizliği yüzünden yer alamamışlardır. Trabzondan Sinoba kadar sahil kısmında ve Samsundan Sıvasa kadar dahilde bir leyli mektebin bulunmaması bir çok babaları muztarip bir hale koymuştur. Bina ve lâboratuvar tesisatının noksanlığı gibi nihayet maddi esaslara istinat /eden bir sebeple lisenin leyli kısmının kaldırıldığı söyleniyor. Bu doğru olsa bile vekâletin bu mıntakadaki binlerce çocuğunn bu ihtiyacını tatmin et- mek lâzımdır. Sıhhat işleri Vilâyetin sıhhat işleri esaslı bir mücadele safhasındadır. Vilâyet dahilinde çocuk hastalıkları kal mamıştır. İntani hastalıklar da yok gibidir. Çarşambadaki frengi, Samsun- daki sıtma mücadeleleri müsbet netice almağa yüz tutmuştur. Asayiş Vilâyetin asayişi (omemnuniyeti mucip bir haldedir. Mülhakattaki ufak tefek tavuk hırsızlıkları istisna edilirse Samsun asayişine normal demek daha muvafık olur. Şehrin zabıta işleri iyidir. Jan- darma ile polis elele vermiş çalışıyorlar. Polis müdür vekili Ali beyle çalışkan arkadaşlarının ve jandarmamızın bu husustaki Zmesailerini takdirle yadetmeliyim. Tasarruf cereyanları Müsbet neticeler almakta olan ithalâtın tahdidi, her vatandaşta ! esaslı bir intibah uyandırmıştır. “ Sölaşün nsun mektupları Samsunda yerli mal cere- yanı çok kuvvet buldu Samsunun 932 bütçesi, maarif ve sıhhat işleri 12 Kânunusani 1932 Samsunun şimendifer istasyonu Yerli mallarına olan rağbet gün geçtikçe inkişaflı bir neticeye doğru gidiyor. Diyebilirim ki büyük tuhafiye ve manifatura mağaza- larının vitrinlerinde teşhir edilen eşyanın büyük bir kısmı yerli mallarıdır. Her fırsattan istifade etmek isteyen münevverler dün gece yıl başı balosunda bir yerli mal müsabakası tertip ettiler. Yerli mal giymiş hanımlarla erkekler arasındaki bu müsabaka baloya hususi bir revnak vermekle beraber bir intibah aileler arasında da uyandırdı. Müsabakaya on iki hanım iştirak etmişti. Bunlar arasında geyiniş ve sa- delik itibarile muallim Muazzez, Mediha Ihsan, Zehra Osman ba- nımlar birinci safta bulunuyorlar- dı. Hakem heyeti bu üç hanımdan Zehra Osman hanımı birinci ilân etti ve heyetin teşekkürlerini ih- tiva eden bir kartla yerli malın- dan bir ropluk kumaş bediye verdi. Erkekler arasında da birinciliği on beşinci fırka erkâniharbiye reisi binbaşı Alaeddin bey ka- zandı. Zübeyir oğlu Fuat ununa karsan Duçe, bir faşist filminin temsi. rinde hazır bulundu. Bu film Türkçe olarak ta tabedilmiştir Roma İİ(A. A.) — M. Musso- lini A. Noi ismindeki sesli filimin temsilinde hazır bulunmuştur. Bu filim Luce ismindeki milli sinema- tograf enstütüsünün Berlin mü- messili marifetile Almanca, Ingi- lizçe, Macarca, Türkçe ve Yunanca olarak !tabedilmiştir. Almancası, birkaç ay Berlin'de ve diğer bir çok Alman şehirlerinde temsil edilecektir. Hindenbourgun yeniden intehap meselesi Berlin, 11 (A. A.) — M. Brü- ning ile Hugenberg arasındaki mülâkat (arasında OHugenberg mareşal Hindenbourgun Reichtag marifetile değil, arayı umumiyeye müracaat edilmek tarikile yeniden intihap edilmesine nasyonalistlerin iştirake âmade bulundukları söy- lenmiştir. Mamafih Hugenberg, kati ceva- bını vermiş değildir. Fındık ihracatı Karadenizde fındık - ihraç iske- lelerinde ticaret odaları fındık nizamnamesinin tatbikinde bazı güçlüklere (o tesadüf o edilmiştir. Ihracat ofisi nizamnamenin tatbi- ki hakkında bu iskelelerde tica- ret odalarını tenvir için mahaline bir memur gönderecektir.