Sahife 10 — Mürüvvet H. AHMET CEZMİ MACERALARI, ği öldü mü, öldürüldü mü ? Sıra numarası: Kazasker konağı cinayeti - Şemi lü deli midir? - Sülün vücutlu, ahu gözlü genç kız katil olur mu?.. Hadiye Muhlis de kimdir ?.. a m Iki mektup Avukat Ali Sami bey zarfı açtıktan sonra "evvelâ mektubun imzasına baktı. Alnını kırıştırarak: — Musa... Şemi Musal.. Diye söylendi. Bir an düşündü, Nihayet hatırladı: — Ha, şu... Ve mektubu okudu: “ Muhterem beyfendi: “ Sevgili ablâm son günlerini yaşıyor. Hayatından ümit kestik. Onun yegâne varisi olduğumu da biliyorsunuz. Bana lütfen alaca- ğıma mahsuben biraz para gön- derirseniz minnettarınız kalırım. Hörmetler. ,, Ali Sami bey bir kaşını kal- dırdı, bir gözünü kırptı. Şemi Musanın “ sevgili ablâm ,, dediği Mürüvvet hanım, üvey ablâsı idi. Zengin bir kadındı, fakat servetini çoktan kocası merhum kimyager Reşat oObeyin kardeşinin kızı Mehlika hanıma hibe etmişti. Ali Sami bey elindeki mektubu yırtmak üzere buruşturdu, fakat birdenbire vazgeçti. — Şemi Musa denen adam insanın başına belâ olur; hele mektubu dursun. Çekmesinin gözüne koydu. Yirmi gün sonra gazetelerde Mürüvvet hanımın vefatını oku- yunca Şemi Musanın mektubunu sakladığına memnun oldu. Mehlikadan bir mektup aldı. Gençkız yengesinin ' vefatını bildi- riyordu. Ali Sami bey cevap yazdı. Ailenin eskidenberi vekili olması sıfatile, gençkızın da herhangi bir hususta emirlerine âmade olduğunu söyledi. Bir hafta sonra Şemi Musadan bir mektup daha aldı: “...Bu akıl, sir erecek şey değil. Ablâm bana on para bile bırak- mamış. Her şeyini Mehlikaya bırak- mış ona bunun haksılık olduğuun söylüyorum, bana dilini çıkarıyor. Yapılır şey mi bu? Benim bin liraya ihtiyacım var. Ya bu parayı verirsiniz, yahut işler allak bullak olurl Insan Şemi Musaya kolay kolay dil çıkaramaz. Bin liralık havale bekliyorum, yoksa vay halinize!,, Şemi Musa artık rica etmiyor , börmet etmiyordu. Ali Sami bey homurdandı: — Görüşürüz. Bu ikinci mektubu da çekme- sine yerleştirdi. Fakat içine kurt düşmüştü, Aklı Istanbula gitti. O harem ve selamlık dairelerini havi eski kazasker konağında tek ba- şina kalan dal gibi bir genç kız ne yapıyordu? Yerinden kalktı, yan odada çalışan ortağına ses- lendi: — Behçet, sen geçen sene Istanbula gittiğin zaman Mürüvvet hanımın konağına uğramıştın değil mi? — Evet. — Kendisile görüştün müydü? — Hayır, hastaymış. Karşıma acaip bir adam çıktı, hastayı göremiyeceğimi söyledi. — Şemi Musa bey mi? * — Zannederim. Ali Sami bey oturdu. — Şu Şemi Musanın ne biçim adam olduğunu bana anlatır mısın? Behçet bey hukuku iki sene evvel bitirmiş, stajını ikmal etmiş, Ali Sami beyle beraber avukatlığa başlamıştı. Yirmi sekiz yaşında bir gençti. — Şemsi bey, uzun boylu, iskelet kadar zayif, biraz kambur, kır saçlı, hırpani bir adam.. Par- maklarının sigaradan sapsarı oldu- ğunu hatırlıyorum. Fazla asabi. O adamın, iyi kötü, dünyada ya- pamıyaçağı hiç bir şey yoktur. — Ben de böyle tahmin edi- yorum. — Size musallat mı oldu? — Henüz olmadiysa da olacak. Mürüvvet hanım öldü. — Ona galiba Mürüvvet ha- nım bakıyordu : — Evet Ali Sami bey bir an düşündü: — Sen Mehlikayı görmeliydin. Beş sene evvel amcası Reşat beyin sağlığında ona bir gün Ada'da tesadüf etmiştim. Sülün gibi, ahu gözlü bir kızdı. Güzel kızdı. Ali Sami beyin gözlerinde, otlar bürümüş, bakımsız koca bir bahçe içindeki kocaman kazesker konağı canlandı. Bu koca konağın içinde, yarı mecnun bir adamla bu sülün gibi, ahu gözlü gençkız ne yap yordu? — Behçet, dedi, Istanbula zider misin? — Emrederseniz giderim. — Dur hele bakalım icap ederse gidersin. Bir hafta daha geçti. Istanbul dan ses sada çıkmayınca Ali Sami bey rahatladı. Fakat bir sabah Behçet yazı- haneye geldi: — Sami bey, dedi, Şemi Musa Mehlika hanımi katil ile itham ediyor. — Ne dedim, ne dedin?.. Ali Sami beyin gözleri yerin den uğramış, bütün kan başına Ssıçramıştı: — Mehlika birini mi öldürmüş? — Evet, Şemi Musa bey müddei umumiliğe müracaat et- miş. Mürüvvet hanımı 22 Nisan gecesi Mehlika öldürmüştür, diyor. Bu Şemi Musa muzir ve ah- lâksız, vicdansız bir deliydi. — Bunu nereden biliyorsun? — Istanbuldan mektup aldım. — Sen mi? Ali Sami beyin bu hayreti onu da şaşırttı. Reşat bey ailesinin vekili Ali Sami beydi, ne diye ona mektup yazmışlardı? — Sahi garip, bem esasen mektup da Mehlika hanımdan gelmiyor. — Ya kimden geliyor? — Bir arkadaşından . — Ismi? Ali Sami bey genişçe bir nefes aldı: — Demek Mehlika hanım yal- nız değil. Isabet. Ver bakayım mektubu. Bu uzun bir mektuptu, Şemi evelâ oMehlikayı yüzüne karşı itham etmiş, Mehlikadan ce- vap alamayınca müddei umu- miliğe müracaat etmişti. Adliye meseleye vazıyet ettikten sonra Şemi ithamlarına Hadiyeyi de iştirak ettirmeğe uğraşmış, mu- vaffak olamıyınca konağı terket- miş, otele gitmişti. Ali Sami bey derin bir düşün- ceye daldı. Behçet dedi ki: — Bunda ben esrarengiz bir şey görmüyorum. Herif para koparmak istiyor. — Bu muhakkak. Çekmesinden mektupları çıkardı: — Delili de burada, dedi. Behçet mektupları okudu: — Herif kendikendini elevermiş. — Evet, —Öyleyse ne düşünüyorsunuz? — Böyle meselelerde işin bir- de gizli tarafı vardır, ki bu esra- rın. meydana çıkması varislerin işine gelmez. Eğer Musa böyle bir esrar biliyorsa iş çatallaşır. (Bitmedi) manasına anna nanay Romen sarayında Madam Lupesko Bükreşten uzaklaştırıldı Deyli oTelegraf (o gazetesinin Cenevre muhabiri 30 kânunuevel tarihile şu telgrafnameyi gönder- miştir: Romanya kralının muhibbesi bir daha dönmemek üzere on beş gün evel Bükreşi terketmişir. Bu kadın sekiz aydanberi müte- nekkiren Bükreşte yaşıyor ve ancak akşamları sokağa çıkıyordu. Madam Lupeskonun Bükreşten gitmesi başvekil M. Jorga ile kadının diğer hasımları için bir muzafferiyettir. Bunlar bir kaç aydanberi kral Karol'un muhib- besini harice göndermeğe ikna etmeğe çalışıyorlardı. Bu teşebbüsatın nihayet mu- vaffak olduğu kadının gitmesin- den anlaşılmaktadır. Kadının (gitmesinde (başlıca amil dabiliye nazırının kendisine söylediği sözlerdir. Dahiliye nazırı kadına mahrem sözler seylemiş ve kendisini düşmanlarına ve bilhassa zabitan arasındaki ha- sımlarına karşı artık müdafaa edemiyeceğini bildirmiştir. Dahiliye nazırının ancak kralın muvafakatile (böyle (tebligatta bulunduğu aşikârdır. Madam Lupesconun şimdi Pa- riste, yahut Fransanın diğer bir yerinde yaşadığı zannolunuyor. Çabuk ve zahmetsizce: iş bulmak işçi tedarik etmek Ev, apartman kiralamak Emlâk satıp almak için bir tek çare vardır: AKŞAM gazetesine bir Küçük ilân koydurmak! Bir ilin 40 kuruş 12 Kânunusani 1932 Heyecanlı bir dava Dört karılı bir ingiliz idama mahküm edildi Mahkeme reisi beraet faraftarı oldu, fakat Londra cinayet mahkemesinde, son senelerin en karışık cinayet- lerinden birinin muhakemesi neti- celenmiştir. Jüri heyeti, cinayet mahkemesi reisinin sorduğu suale, on dakikalık bir müzakereden sonra cevap vermiş ve katil Artur Rusu idame mahküm eylemiştir. Artur Rus, geçen teşrinisanide, kendisile ayni otomobilde seyahat eden meçhul bir adamı öldürmekle maznundur. Mahkeme reisi, müddei umumi- nin iddiasını ve maznunun mu- dafaasını bülâsa ettikten sonra maznun aleyhindeki delâilin mü- him olduğunu söyliyerek beraetine hükmedilmesi icap ettiğini ima etmiş ve: — Hâl ve tenviri icap eden mesele, maznunun mücrim olup olmadığı değil, fakat vicdanınızda hiç bir tereddüt izi bulunmaksızın mücrim olup olmadığını tespit etmenizdir... Demiştir. Buna rağ- men jüri idam kararı vermiştir. Cinayet şudur: Çorap komisyonculuğu yapan Artur Rus 5 teşrinisani gecesi yanında birçok nümuneler bu- lunduğu halde Londradan oto- mobille Leicestere hareket et- miş, Londradan epice uzak- laştıktan sonra, yolda, karan- liklar arasında bir adam önüne çıkarak tevakkuf etmesi için elile işaret vermiştir. Rus otomobilini durdurmuştur. Meçhul adam şimâli Ingiltere (o şehirlerinden (o birinde oturduğunu, iş bulmak için Lor- dra'ya geldiğini, fakat iş bulama- dığı cihetle, memleketine dönmek istediğini söylemiş, otomobil alın- masını rica etmiştir. Komisyoncu bu ricayı kabul eylemiştir. O gece, sabaha karşı saat iki de Northapton şehrinde, bir balodan dönen iki genç, şık bir surette giyinmiş başı açık bir adamın elinde, bir (o çanta bulunduğu halde, bir çukurdan çıkarak hiç söz söylemeksizin yoluna devam ettiğini görmüştür. Ikinci genç, ayni zamanda, biraz ötede bir alevin parladığını gö- rerek bunun bir yangın olduğuna hüküm ile geri dönmüşlerdir Meçhul adam da, tevakkuf ede- rek bir müddet ateşi temaşa et- tikten sonra, hiç bir söz söyle- meksizin, Northapton istikametin- de yoluna devam etmiştir. Iki genç ateşin çıktığı tarafa ilerler- ken, meçhul adamın geri dönerek Londra istikametine yürüdüğünü hayretle görmüşlerdir. Biraz sonra o civardan geçen bir kamyon, başı açık meçhul bir adam tarafından durdurulmuş, kendisi kamyona binmiş ve Lon- dra civarına varıldığı zaman meç- hul adam, kamyondan inmiştir. Şafak sökerken , Mrs. Rus kocasının geri döndüğünü görünce hayretler içinde kalmıştır. Fakat Rus, evinde hiç durmamış, Gal memleketine gitmiş ve sahte bir nikâh memuru huzurunda evlen- miş olduğu genç bir kadının evine giderek yolda otomobilinin çalın- dığını söyledikten sonra sabah gazetelerinin zabıta sütununu dik- katle ve telâşla okumağa başla- mıştır. Ertesi saba, zabıta tarafından yolda bir otomobilin enkazı ara- sında, meçhul bir adamın yari jüri idamda israr etti Idama mahküm edilen Artur Rus yanmış cesedi de bulunmuştur. Acaba bu yanan adam Rus mudur? Bütün zavahir, bu zanni takviye edecek mahiyette iken iki gün sonra Londra civarında bir otobüs- ten inen bir şahıs, iki sivil polis durdurarak şu suali sormuşlardır. — M. Rus sizmisiniz? — Evet. — Bizde sizi bekliyorduk. Lüt- fen bizi karakola kadar takip ediniz odemişler ove meçhul Scotland yard'a yani polis müdü- riyetine kötürmüşlerdir. Dört saat süren bir isticvaptan sonra hak- kında tevkif müzekkeresi gesilmiş ve mesele nihayet cinayet mah- kemesine intikal etmiştir. Şimdi dava esnasında, müddei umuminin esrarengiz cinayet hak- kında, ileri (osürdüğü iddianın hülâsası şudur: — Rus, meşhur bir kadın avcusudur. Dört karısı vardır. Bu dört kadından üçü de kendi- sinden çocuk ( doğurmuşlardır. Bunlardan biri mahkemeden nafaka kararı almıştır. Diğeride hastanede doğurmak üzeredir. Rus son za- zamanlarda Gal madencilerinden birinin kızıle evlenmiştir. Artık hüviyeti ve entrikaları meydana çıkmak üzere bulum- duğunu anlayınca, vaziyeti kur- tarmak için otomobiline aldığı meçhul adamı öldürmüştür. Ka- tilin cinayet için kullandığı bir çekicin üzerinde maktulün saçları duruyor. Rus bu cinayeti irtikâp ettikten sonra otomobilini, meçhul adamın cesedile beraber yakmış. Maksadı,maktulün kendisi olduğu- nu zanettirmek ve bu suretle dört zevcesi tarafından meydana çıka- rılmak üzere bulünan entrika- larından, göreceği cezadan yaka- sını sıyırmaktı. Maznun, kendisini müdafaa için müddeiumumiye bitap ederek de- miştir ki: — Bu iddianızı ispat ediniz. Cesette yara buldunuz mu? Bir otomobilde kazaen yangın çıka- maz mı?... Jüri heyeti, delâilin fikdanından dolayı beraet taraftarı olan reise rağmen idam kararı vermiştir. Mahkeme reisi idam kararını teblig ederken samiin arasından canhıraş bir kadın sesi yükselmiş, ve bir kadının bayıldığı görül müştür. Bayılan kadın, mahkümun dört zevcesinden birincisi idi. Zavallı kadın, kocasını müdafaa edecek bir kaç avukat tutmak için evini barkını satmış ve son dakikaya kadar kocasına muavenetten geri kalmamıştır.