Sahife 8 —— Londra mektupları Garip itikatlara en çok inanan insanlar.. 325 sene evelki hadise dolayısile her sene parlamento BR binası araştırılır ! Ingiliz parlamanto binası Londra, 15 (Hususi) — Ingiliz- lerin çok muhafazakâr ve eski ananelere riayet eder insanlar olduklarını herkes bilir. Fakat bu hususta etraflı bir fikir edinebil- mek için behemhal “ingiltereye gelmek ve bir müddet İngilizler arasında yaşamak lâzımdır. Yabancı bir adam daha İngil- tereye ayak basar basmaz bura- sının Avrupanın diğer yerlerinden büsbütün başka bir âlem olduğunu farkeder. Bir defa burada şehir- ler diğer Avrupa şehirlerinden çok farklı olarak inşa edilmiştir. Meselâ İngilterede apartıman görmek çok güçtür. Londra gibi ecnebisi bol ve yaşayış tarzı bir derece değişmiş bir kaç .büyük şehir hariç tutu- lursa diğer büyük küçük bütün şehirlerde bir apartimana bile tesadüf edilemez. Piyasa merkez- lerindeki büyük hanlardan maada üç katlı bir ev görmek de çok müşküldür. Bütün evler iki katlı ve ekseriyetle bahçelidir. İngilterede büyük oteller bile biribirine muttasıl ikişer katlı bir çok binalardan müteşekkildir. Evlerin içerileri de diğer Avrupa evlerinden başkadır. Bir defa tefriş tarzı tamamile ingilizlere mah- sustur. Sonra bu evlerde soba yahut kalorifer yoktur. Her evde şerefiye denilen ocaklar mevcut- tur. Bu ocaklarda maden kömü- rü yakılır. Ocak her tarafı aynı derecede ısıtmaz. oEkseriyetle ocağın önünde otururken bile arkanızda serin bir rüzgâr his- sedersiniz. Böyle olmakla beraber bunu değiştirmeği akıllarına bile getirmezler. Pazar günleri bütün Avrupada eğlence günüdür. Ogün sabah erkenden herkes sokaklara dökü lür, aileler gezmeğe çıkar. Tiyatrolar, sinemalar, eğlence yerleri akşama kadar 'dolar. Hal- buki İngilterede pazarları bütün eğlence yerleri, hattâ spor saha- ları, tenis kortları, büyük lokan- talar kapalıdır. Pazar günü bir yabancıma bir İngiliz şehrinde aç kalması ihtimali çoktur. Ogün radyolarda bile muzika parçaları çalınmaz, hep konferanslar, mev- izeler verilir. Sinemalar senelerce uğraştıktan sonra nihayet i geçende pazar günleri açık bulunmak hakkını alabilmişlerdi. (Fakat tiyatrolar | hâlâ kapalıdır. Bekâr bir adam için İngilterede pazar, en can sıkıcı bir gündür. İngilizlerin çok garip itikatları vardır. Meslâ kaşığını fincan içe- | risinde bırakmak, sofrada birisinin tabağına tuz koymak, merdiven | altından geçmek, merdiven üze- rinde birisile karşılaşmak ve bu gibi bir çok manasız şeyler uğursuz addedilir ve en okumuş ( İngilizler bile buna ciddiyetle inanırlar!... Merdiven- den çıkarken yukarıdan inen birisinin geri dönerek sizin çık- manızı beklediği çok vakidir. İngilizlerin garip fikirlere ne kadar saplanıp kaldıklarını gös- teren bir misal de şudur: Bundan üç yüz yirmi beş sene evel yani 1606 senesinde Cuy Tamkes isminde bir serseri, küçük bir grup katolik tarafından avam kamarasına ve krala sui kast yapmak üzere tevkif edilmiş. Her sene avam kamarasının ilk içtimamı kralın bir mutuk ile açacağını bilen bu adam parle- mento (o binasının omahzenlerine dinamit ve barut duldurmuş.Içtima zamanında infilak vuku bulacak kral ve azalar telef olacaklarmış. Fakat bir tesadüf eseri olarak hademelerden biri bunu keşfet- miş. Uzun tahkikat neticesinde mücrim yani Guy meydana çıka- rılmış ve ateşte yakılmış... Şimdi her sene 5 Teşrinisanide Parlemento açılmadan evel binanın mahzenleri geziliyor dinamit ve barut olup olmadığı araştırılor. O gün şenlikler yapılarak bu adam telin ediliyor. O gece hemen her sokakta tabta yığınlarından yapıl- mış büyük bir ateş görmek kabil- dir ve her sokak içerisindeki bu ateşe oadamı temsil etmek üzere bizim bahçe korkuluklarını andıran tahtadan yapılıp üzerine elbise giydirilen bir adamda atılıyor. Mantar tabancaları, havai fişek- leri opatlatılıyor. (Sokaklar da meşalelerle dolaşılıyor. Daha kibar ve zengin aileler kendi bahçelerinde aynı âyini ya- pıyorlar ve bu münasebetle eğle- niyorlar. İşte İngilizlerin muhafazakârlık- larına ve garip itikatlarına ait bir kaç misal... Sun'i kinin Almanlar yeni bir madde buldular Hamburgda devlet kimya ens- titüsünden Professör Robe, kinini sun'i surette terkip ve elde etme- ğe muvaffak olmuştur. Kinin bilhassa sıtma tedavisin- de kullanılan gayet 'mühim bir İ madde olmakla beraber en çok sıcak memleketlerde yetişen bir ağaçtan (o çıkartılabilmekte idi. Müstemlekeden mahrum Almanya için kinin temin etmek üzere uzun senelerden beri sun'i kinin yapmaya çalışılıyordu. “Plasmochin ,, denilen yeni bir madde, bu yolda uğraşılırken keşfedilmiş, ve kininin terkibi tesbit olunabilmiştir. Plasmochin, aynen kinine yakın tesire maliktir. Akşam Meşum elmas Hope namındaki Hint elmasının şaametleri Amerika milyonerlerinden M. Maç Leanenin zevcesi aleyhine açtığı talâk davası, New - York mahafilinde, büyük bir merak ve alâka O uyandırmıştır. £ Meseleyi hülâsatan anlatalım: M. Mac Leane yirmi beş senedenberi, zevcesile mesut bir hayat geçiriyordu. Saadetlerini bozabilecek hiç bir vaka çıkma- mıştı. Bundan bir müddet evvel 300,000 dolar yani bizim para- mızla 600,000 lira mukabilinde Hope namındaki meşhur Hint elmasını satın almış. Fakat bu elmasın pek meşum bir tesiri var imiş. Elması aldıktan bir kaç gün sonra oğullarından biri bir otomobil kazasında telef ol- muş. Fakat felâket bununla da bitmemiş, O kocasile dehşetli bir kavgaya tutuşmuş, karı koca arasında, bir çatıda yaşamak imkâni kalmamış, ve her ikiside talâk için mahkemeye müracaata karar vermişler. 111 krat ağır- lığında olan bu Hint elması, sahiplerinin Obaşına felâket ve şaamet getirmekle maruftur. Bu elmas vaktile Hint mabutlerinden birinin gözlerinde bulunuyordu. Fransız serserilerinden Tavenier Hindistana gittiği zaman elması çalarak fransız krallarından on dördüncü Luiye hediye etmiş ve bir asır kadar müddet Burbon hanedanının (o elinde kalmıştır. Hattâ bu elmas, Kraliçâ Marie Antuanettenin tacında bulunuyor imiş. Fakat Marie Antoanette Fransız ibtilâli kebiri esnasında idam edildikten sonra bu elmas ortadan kaybolmuş, sonra Abdül- hamidin eline, onun hal'inden sonra bu elmas bir Ispanyolun eline geç- miş, ve bir bahri kaza esnasında, gene kaybolmuş imiş. Kazade vapurun enkazı arasında bu meşum elması bulan Odalgıç, bir o kıskanclık faciası esnasında telef olmuş.. Bu elmasın son sahibi, Lord Hope namında bir ingiliz lordu imiş. OLordun zevcesi dansöz Mis May düğünlerinin ferdasnda kocasının arkadaşlarından birile beraber kaçmış, ve sefalet içinde ölmüştür. Elektrikle.. Dudak boyası boyası artık ortadan kalkıyor Kadın güzellik ve zarafetinin, en lüzumlu iki unsuru addedilen allık ile podranın modası geçmek üzeredir. Son gelen avrupa gaze- telerinde okunduğuna göre du- daklar ile yanaklara istenilen rengi verebilecek elektrikli bir iğne keşfedilmiştir. Bu elektrikli iğneyi, dudak ve yanaklar üzerine hafif hafif dolaştırmak suretile istenilen renği vermek pek mümkündür. Dudakları ve yanakları elektrikli iğne ile boyayacak operatör, bo- yanacak mıntakanın üzerine hissi ibtal edeceke bir mayi sürdükten sonra, iğneyi hafif hafif batırarak dudakları ve yanakları boyuyor. Bu suretle boyanan dudak ve yanakların renği de asla zail olmı- yor. Bütün bu ameliyenin vecasız icra edeldiğini söylemeğe lüzüm yoktur sanırız. 22 Teşrinisani 1931 Kıbrıs mektupları Son isyan hareketi ve Kıbrıs türklerinin vaziyeti Türkler soğukkanlı kareketlerile bir çok hadiselerin önünü aldılar Kıbrıste Limasol şehri Lefkoşa 16 (Hususi) — Kıbrıs meselesi bir az sükünet buldu, Fakat henüz “ mesele bitmiştir ,, denilemez. Bu isyan hadisesi esnasında en ziyade şayanı dikkat olan cihet Kıbrıs Türklerinin (vaziyetidir. Isyan başladığı günden beri Türk kütlesinin hareketi ve yaziyeti, çok mutedil ve sâkin olmuştur. Hattâ Türkler çok kerre asilerle Ingiliz idaresi arasında mutavas- sıtlık yapmışlardır. Türk kütlesi içinde, çok mühim mevki almış, gerek yerli türk ve rum halk üzerinde ve gerek ingi- lizler nezdinde muteber ve nufuzlu şahsiyetler vardır. Bilhassa bunlar, isyan hareke- tinde kan dökülmesinin önüne geçmek icin çok çalışmışlar, kıs- men muvaffak da olmuşlardır. Meselâ bunlarin içinde hâkim Fuat bey kan dökülmemesi men için elinden geldiği kadar çalışmıştır. | Fuat bey isyanın en kanlı zaman- larında halka itidal tavsiye eden nutuklar (o söylemiş, o nasihatlar vermiştir. Fuat beyin kardeşi, zabıta ku- mandanı Abmet Faiz bey, halkın hücumuna ve yakmasına maruz kalan bir binadan, İngilizler için çok mühim bir şahsiyeti, hayatını tehlik eyekoyarak kurtarmış, ve bir faraftan logilizlerin minnettarlığını Lefkoşada bir hadise kazandığı gibi, diğer taraftan, bilhassa yerli halk için çok feci akıbetler getirmesi mümkün olan bir facianın önünü alınmıştır. Denilebilir ki (OKıbrıs isyanı esnasinda Kıbrıs Türkleri; millet- lerinin nasıl metin, dürüst ve sulhperver bir seciyeye malik olduklarını göstermişlerdir. İngi- lizler bu isyan esnasında türkle- rin gösterdikleri insaniyete hay- ran olmuşlardır. Ev ve apartıman kiraları Her şey düşüyor, kiralar neden bundan müteessir olmuyor? Şehrimizin muhtelif yerlerinde apartmanlar ve evler yapılmakta- dır. Bilhassa Cihangir, Maçka, Lâleli tarafları son bir iki sene içinde tanınmaz bir hale geliniş- tir. Bu kadar apartman ve ev yapıldığı halde, ev kiraları eski- sine nazaran pek az farketmişlir. Lâleli taraflarında apartmanlar | yapılmadan evel oralarda kiralar daha ucuzdu. Daha mamur bir hale geldikten sonra, eskiden yapılmış evlerin bile kiraları yükseldi, Nihayet apartıman kira- iü 70-80 liraya kadar çıktır. İnşaat artiıkça kiralarım düş- mesi bir kaide olarak kabul edil- miştir. Mevcut apartıman binaları bu kaidenin aksine olarak mev- kini muhafaza ediyor. Bunun se- beplerini anlamak için yeni inşaatın ne rai altında cereyan ettiğini tetkik etmek lâzımdır. Memleketimizde umumi bir buh- ran vardır. Piyasa dardır. Alış veriş eskisine nazaran azalmıştır. Inşaat işlerini tamamile bu buhran- dan tecrit etmek miimkün değil dir. Kredi buhranı, parasızlık inşaat işlerinin şaraitini de tazyık etmektedir. Apartıman yaptıranların ekse- risi önşaat işinin (ikmali için bankaya (müracaat (o etmekte- dir. Gk Emlâk bankası, gerek Emniyet sandığı, inşaat işlerine kredi vermekle büyük yardımlarda bulunuyorlar. Bir apartıman sahibi evinin çatısını kurar kurmaz derhal, yaptırmakta olduğu binayı rehine koyarak borç para almaktadır. Ev veya apartıman bu borç parayla ikmal ediliyor. Bazı mimarlar da taksitle apar- tıman inşaatımı deruhte etmişler- dir. Bu şekilden bir çokları ziyan (o etmişlerdir. £ Apartıman yapıldıktan sonra taksitleri vade- sinde tahsil etmek mümkün olma- mıştır. Diğer taraftan malzeme satan şirketler ve ya ticaretha- neler paralarını istemişlerdir. Bir çok malzeme satan ticarethaneler de bu işten ziyan etmişlerdir. Nihayet bunların neticesi olarak bir adam apartımanla beraber, bir yığın da ağır faizli borç ortaya çıkıyor. Bu şart altında apartıman kira- larının düşmesini beklemek doğru değildir. H.A ei | . i