A ÖN, Sahife ISTANBUL HAYATI Onun asıl adı Çin değil cindir! “ Kakveci, efendiye bir dört cibar getir! ,, rad oğlüm; bir dört çihar. — Kahveci, efendiye bir dört cihar getir!.. Çarpık çurpuk, biribirine yas- lânmış tahta evlerin ufacık bir mahalle kahvesi... İçeride sigara, nargile dumanından göz gözü gör- miyor. Köşede küçük bir hava gazı lâmbasının altında dört beş | tavla meraklısı bir masanın etra- fma çevirilmişler. Zarlar yuvarla- nıyor, başları heyecanla eğiliyor. — Hay kör olası zar, gene iki bir geldi. İnsan burada çiharı | yaratır be yâhu. Seyircilerden kır bıyıklı fazla meraklı, heyecanla oyunu takip ediyor. , — Hadi yavrum, bir çiharın yok mü, a haspa zar?... Zaten geleler bir başladi mı, çek küyru- ğunu. Hani meşhur bir hikâye vardır, adamın birisi kahvede oyuna dalmış, evde karısı çocuğuna sormuş: “ Oğlum, baban nerede zat kaldı? ,, Çocuk: “ Anne -demiş- onu bekleme, kahvede gele atıyor!,, Hep bir ağızdan gülüşüyorlar, sesleri sokaktan düyuluyor. Karşı tarafta diğer bi” grup başbaşa vermişler, harareti, ikti- sasi buhran münakaşası yapıyor- | lar. Ciğerci arnavuttan, seyyar bozacıya kadar hepsi iktisat mü- tahassısı kesilmişler. Kahvenin sahibi çipil gözlü ihtiyar, anadn doğma diplomat. Bilmedikleri şey yok ki.. Ciğerci ustası buhranla çok yakından alâkadar. lagiliz lirasının nasıl düştüğünü, Ameri- kada ne kadar kolay para kaza- nıldığını hep biliyor. Hele ithali menedilen derhal ezber etmiş.. --Te bre efendim - diyor - bizim kasapçının oğluna okutturtmuşum gazetada, velaçin efendim, hü- çumetimiz bir sevap iş yapmış- tır ki, o kapatmıştır o gümrükleri. Paralarımızı kendimiz. yiyeceyiz çünkim... Kahveci , tezgâhın kenarına yaslanmış, eli şakağında büyük bir diplomat tavrile Çin - Japon eşyanın mühimlerini | | harbi etrafında mütalâa yürütüyor. | — Hımm - diyor - başından uzak olsun, bu muharebe sizin bildiğiniz gibi değildir. Buna Çin işi Çapun işi derler, derin Oulemâ oolmıyanın aklı ermez bu işe.. Ben bile cen- gin iç yüzünü anlayına kadar okumadık gazete o bırakmadım. Bilir misiniz o© Çin denilen herifi. Zaten asıl adi Çin değil Cindir Onun... Herif dünyanın esrarını çeker amma, senin gibi sızıp kalmaz. Nefesi bir çekti mi, gözü fal taşı gibi açılır, dağlar gibi asker yığar Çapunun önüne. Haniya Çapun da kuru gürültüye pabuç bırakan takımdan değildir haa!. Bunu da böyle bil. Kahveci anlattıkça coşuyor, tı- kana tıkana bütün ilmini döküyor. Daha neler biliyor, neler... GR Konya buğdayları Konyada çıkan “Babalık,, gaze- tesi konya buğdayları hakkında şu malümatı veriyor: Rusların son günlerde fazla buğday mübayaasından Istanbulda da buğday fiatlerinin yükseldiği mahalli gazetelerinde okunmuştu. istanbulda hissedilen bu tereffu Konya piyasasına hiç tesir etme- miştir. Bilâkis bir hafta evvel yükselen buğday fiatleri bu hafta içinde düşmüştür. dostlar | | İ i | | Akşam İngilterede mütare e günü merasim Kral ve hükümet erkânı meçhul askerin mezarı önünde toplandı Mütarekenin yıldönümüne tesadüf eden teşrinisaninin 11 inci günü her sene Londrada büyük merasim yapılır. Kral, veliaht, prensler, hükümet erkânı ve fırka reisleri meçhul askerin babri önüne giderek burada memleket için ölenleri selâmlarlar. Bu sene de İl teşrinisanide ayni merasim yapılmıştır. Bu merasimde Londrada bulunan Hint prensleri de hazır bulunmuşlardır. Resmimiz bu merasimden bir sahneyi gösteriyor. Gülle yerine insan atan top! Top patlayınca cambaz fırlıyor ve 15 metro uzaktaki ağın içine düşüyor Her meslek sahibi için para kazanmak, ve muvaffak olmak gittikçe güçleşiyor. Bilhassa insanlara heyecan vererek para kazanan cambazlar için muvaffakiyet daha güçtür. Harpler türlü türlü kazalar, her hanği bir tarafta olan felâketlerden, herkesin muntazaman haber alnıası, alıştırdı. Kolay kolay sinirler tahrik edilmeyor. cambazlar müşteri bulmakta güçlük çekiyorlar. Şimdi bir cambaz eskiden düşünülen bir şeyi tekrar yapmaya başlamıştır: Hususi yapılmış bir topun agzına gülle yerine kendisi giriyor, ve top patlayınca, gülle gibi fırlayarak 15 metre uzaktaki ağın içine düşüyor. Bu cambaz epi müşteri toplomaya muvaffak oluyormuş. Resmimizde patlıyan toptan gülle yerine cambazın fırlaması ve bunu seyretmek için toplanan halk görülüyor. insanları artık heyecana Onun için çekecek numaralar 22 Teşrinisani 1931 MEMLEKET HABERLERİ Adana çiftçisi ve borç meselesi Çiftçi borcun beş'3enede alınmasını istiyor Adana, 18 (Hususi) — Bu sene Adanada mahsul vasat bir halde- dir. Ovanın bazı yerlerinde ekilen pamuk hemen . hemen hiç tutma- mış gibidir. Bazı yerlerde de pa- muk çok iyidir. İşte bu itibarla mahsul vasat bir derecededir. Halbuki koza ve pamuklar daha kemale ermemişken bu sene mahsulün pek çok olacağı tahmin ediliyordu. Bunun için düşük giden fiyatlerin bir mıktar yükseleceği tahmin edilmektedir. Diğer taraftan Ziraat bankası da çifitciyi himaye ve ona borcunu ödemesi için elinden geldiği ka- dar gayret ediyor. Fakat her iki tarafın hüsnü niyetine rağmen çiftci borcunu verecek vaziyette değildir. Çiftçi bugünkü piyasa üzerinden malını satsa hile eline geçecek para borcunun faizini ödemeğe kâfi değildir. Bu itibarla ziraatle meşgul olanlar uzun bir vade istiyorlar ve diyorlar ki: — Borcumuz borçtur. Gelecek sene tediyata başla:- ık ve muay- yen taksitlere rabtetmek çiftçiye beş senelik bir verilmelidir. üzere vade Bazıları da şu fikri ileriye sü- rüyorlar. — Çiftçinin yüzde doksan era- zisi ziraat bankasına ipotek veya ferağlıdır. Bu bankaya borcu olan çiftçinin — ayni başka bankalara da borcu vardır. Ziraat bankası diğer malları da ipotek etsin ve bunun mukabilinde köy- lünün başka bankalara olan bor- cunu ödesin. Çiftçi de yalnız bir tek borçlu kapısı bilsin. Işte bugün Adanada günüu meselesi budur. Kahvelerde, lokantalarda, sokakta, evde, tarlada hep bu meselenin müna- kaşası yapılıyor. Adana gazete- lerinde de aynı münakaşa.. Diğer taraftan çiftçihin vaziye- tini izah için Ankaraya giden heyet de lâzım gelen yerlere müracaatlarda bulunmuştur. Borç ve çiftçinin sıkıntısı etra- fında herkes bir çare tavsiye ediyor. Kimi: zamanda — Kooperatif yapalım.. Diyor.. Bazıları: — Bütün erazimizi Ziraat ban- kasının idaresine bırakalıın.. fikrini ileriye sürüyor.. Fakat bütün bu fikirler gene aynı merkezin etra- rafında toplanıyor: Borçların tecili, hiç olmazsa beş senelik bir vâde, muayyen taksitlerle borçların ge- | lecek seneden itibaren tesviyesi... işte şimdi Adana çifçisinin düşündükleri budur. zahmetsizce: iş bulmak işçi tedarik etmek Ev, apartman kiralamak Emlâk satip almak için bir tek çare vardır: AKŞAM gazetesine bir Küçük ilân koydurmak! Bir ilin 40 kuruş